9 Haziran 2016 Perşembe

Beşere Kelimesi Örneğinde Arap Dilinde Kelimelerin Çok Anlamlılığı

Kur'anın anlaşılmasında nazil olduğu dil olan Arapçanın bilinmesinin rolü büyüktür. Kur'an, bu dili konuşan insanların yaşadıkları bir mekana inmiş olması nedeniyle , o zaman ve mekan dahilinde yaşayan insanların konuştukları dili ve onun edebi üslubunu kullanmış ,ve bu kullanımlar, bir çok ayet örneğinde görülmektedir. 

Son yıllarda, Kur'anın daha geniş kitleler tarafından okunmaya ve anlaşılmaya çalışılması olumlu bir gelişme iken , maalesef bazı olumsuzlukları da beraberinde getirmiştir. "Kur'an tek kaynak" söyleminin altını doldurmakta yaşanan bu olumsuzlukların başında , Kur'an dilinin Arapça ve onun dil kurallarını gözeten bir üslup kullanmış olmasının dikkate alınmadan okuma ve anlama çalışması yapılması gelmektedir.

Tefsir usulünde "Vücuh ve Nezair" olarak adlandırılan , kelimelerin aldığı anlamları konu alan ilim dalı , Kur'anın anlaşılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Hatalı bir okuma örneği olarak gördüğümüz , sadece bir kelimeyi, ayet içinden çıkararak o kelimenin etimolojisi üzerinde durarak ilgili ayeti anlama çalışmaları yapmak çoğu zaman bizleri yanılgıya düşürebilir. Kelimeler her dilde olduğu gibi, içinde bulunduğu cümle ile yakından alakalı olup , cümle içinde kullanılışına göre anlam kazanmaktadırlar. 

Nuzül ortamının bilinmesi ve dikkate alınması, Kur'anın doğru anlaşılmasında olmazsa olmazlardan olup , bu durumun dikkate alınmadığı okuma örnekleri, trajikomik çıkarımlar maalesef dolup taşmaktadır.

Bu düşüncemizi "Beşere" kelimesi üzerinden örneklendirerek ne demek istediğimizi anlatmaya çalışacağız. 

El beşretü ; "Derinin zahiri , dış yüzü" anlamındadır. 

Bu kelime kökünden türemiş kelimeler, Kur'anın bir yerinde İNSAN , bir başka yerinde MÜJDE , bir başka yerinde ise CİMA anlamında kullanılmaktadır. İzafi anlam olarak ifade edebileceğimiz bu anlamların hepsi de, kelimenin asıl anlamı ile yakından alakalıdır. 

Beşer kelimesinin "İnsan" anlamında kullanılmasında esas alınan nokta, insanın deri sahibi olması ve onun böyle bir deri sahibi olmasının üzerinde yün ve kıl bulunan hayvanlardan ayırt edilmesinden dolayıdır. Yani İnsanı hayvandan ayırt eden nokta ,Arapça kullanımda kıl ve yün sahibi olmamasıdır.

Beşer kelimesinden türemiş olan "Elmübaşeretü" ; "İki deriyi birbirine değdirmek dokundurmak" anlamındadır. İki derinin birbirine dokunmasından kinayeli olarak, cinsel ilişki (cima) anlamında kullanılmıştır. 

Ve la tübaşiruhünne ve entüm akifune filmesacidi. (Bakara s.187)

"Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın"

Beşer kelimesinden türemiş olan "Beşirün" , "Beşşere" gibi kelimelerin "Müjde" anlamında kullanılması ise , "Yüzün derisinin, alınan sevindirici bir haber sebebi ile gevşemesi anlamındadır.

Arapçada bir çok kelime asıl anlamı üzerinden izafi anlama sahip bir durumdadır.
Kur'an okuma ve anlama çalışmalarında bu husunun göz önünde bulundurulması, büyük bir öneme sahiptir. Böyle kullanımlara Kur'an içinden bir çok örnek verilebilir. Bu kelimeyi örnek verme amacımız , Kur'an kelimelerinin çok anlamlılığının dikkate alınması gereğine binaendir. 

Bu noktada Arapça kelimelerin anlamları üzerinde bilgi veren sözlüklerin okuma ve anlama çalışmalarında el altında olmasının faydalı olacağını söylemek istiyoruz. Cümle içinden bir kelimeyi çekerek, o kelimenin anlamı üzerinden cümleye anlam bindirmeye çalışmak, çoğu zaman okuyucuyu hatalı sonuçlara götürebilir. 

Kelimeyi cümle içinden çıkararak cümleden bağımsız anlamaya çalışmak yerine , ilgili ayeti bütüncül bir şekilde okumak ve kelimeye cümle bütünlüğüne uygun anlam vermeye çalışmak bizleri daha doğru sonuçlara götürecektir.

Kur'an okuyucularının tamamını kast etmediğimizi hatırlatarak , ayet içinden cımbızlama yapılarak çekilen bir kelimenin anlamı üzerinden yapılan bazı çalışmalar, ön yargıları kabul ettirmeye dayalı çalışmaların ürünü olarak kendisini göstermektedir. Çünkü ilgili ayetten bağımsız olarak anlaşılmaya çalışılan bir kelime, ön yargılı düşüncelerin onaylatılmasına yönelik çalışmaların esasını oluşturmaktadır.

Bir kelimenin Kur'anda kullanılmış olması , o kelimenin o günkü Arapın lisanında kullanılmış ve biliniyor olmasındandır. O günkü kullanımı ve bilindikliği göz ardı ederek yapılan anlama çalışmaları , maalesef bazı art niyetlilerin elinde silaha dönüşerek , istediğini Kur'ana söyletme çabasına dönüşmüştür. 

Örneğin "Salat" kelimesi üzerinde, etimolojik çalışmalar yaparak bu kelimenin "Namaz" adı bildiğimiz ibadeti kapsamadığını ispatlamaya çalışanlar , o kelimeyi o günkü bilindik anlamı ve kullanımını dikkate almayarak okumaya çalışarak, yani nuzül ortamından kopartarak okumaya çalışmakta, neticede namaz adlı ibadetin olmadığını ispatlamaya !! çalışmaktadırlar.

Nuzül ortamının dilsel ve kültürel arka planının dikkate alınmaması , bugün maalesef "Mushafperestlik" diyebileceğimiz bir Kur'an okuma akımını beraberinde getirmiştir. "Tek kaynak Kur'an" sloganı altında Kur'andan başka kaynak tanımama akımı, akidenin belirlenmesi noktasında Kur'anın tek kaynak olması gerektiği düşüncesinden çıkmış , "Kur'anın anlaşılmasında sadece meal yeterlidir" söylemine dönüşmüştür. 

Netice olarak "Meal alimleri" diyebileceğimiz bir güruh ortaya çıkarak "Kur'anda ........ yok veya var" şeklindeki fetvalar, ortalıkta gezmeye başlamıştır.

Sonuç olarak ; Kur'an kelimeleri, içinde bulunduğu ayet , sure ve Kur'an bütünlüğü , nuzül ortamı , kelimenin o günkü Arabın dilindeki anlamları gibi hususlar göz önünde bulundurularak anlaşılmaya çalışılması gerekmektedir. Bu hususlar göz ardı edilerek yapılan çalışmaların bizleri bir takım yanlış sonuçlara götürmesi muhtemeldir. "Çok anlamlılık" diyebileceğiz ve her dilde bulunan , kelimelerin birden fazla anlamlarının olması , ve ayet içinde bir kelimeye hangi anlamın verilmesi konusu , Kur'anı ciddi olarak okuma ve anlama çalışma yapanların başvurması gereken önemli konulardır. 

                                       EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder