Kur'an meali okuyucusunun karşılaştığı sorunlardan bir tanesi , aynı ayetin farklı meal yapıcıları tarafından yapılmış, birbiri ile zıtlık arz eden mealleridir. Bu durumun farklı sebepleri olup ,bir kaç tanesini sıralayacak olursak ; Meal yapıcısının bakış açısından kaynaklanan ayet yorumu , bir ayetin gramatik yapısının farklı çevirilere müsait oluşu , kıraat farklılıkları, bağlam , siyak sibak gözetilmeden çevrilmesi gibi sebepleri sıralayabiliriz.
Neml s. 66. ayetini okuyan bir meal okuyucusu , bir kaç mealden karşılaştırmalı olarak okuduğunda, bu ayetin farklı çevirilerine şahit olabilecek ve bu çevirilerin hangisinin daha doğru olabileceğini düşünecektir.
بَلِ ادَّارَكَ عِلْمُهُمْ فِي الْآخِرَةِ بَلْ هُمْ فِي شَكٍّ مِّنْهَا بَلْ هُم مِّنْهَا عَمِونَ
Bu ayetin , ulaşma imkanı bulduğumuz meallerdeki çevirilerini 2 gurupta toplayabiliriz.
1. guruptaki çeviriler ;
Abdulbaki Gölpınarlı :
Hayır, onların bilgileri, bu
dünyâdayken, âhirete ulaşamaz; hayır, onlar, âhiret hakkında şüphe
içindedir; hayır, onlar âhiret husûsunda kördür.
Bayraktar Bayraklı :
Açıkçası, onların âhiret hakkındaki
bilgileri yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler.
Bunun da ötesinde, onlar âhiretten yana cahildirler.
Bekir Sadak :
Ahirete dair bilgileri yeterli midir? hayir; ondan suphe etmemektedirler. Hayir; ona karsi kordurler. *
Celal Yıldırım :
De ki: Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan
başka kimse bilmez ve onlar da ne zaman diriltilip kaldırılacaklarının
bilincinde değillerdir. Hayır, onların Âhiret hakkındaki bilgisi kıt ve
yetersizdir. Hayır, Âhiret hakkında (devamlı) şüphe içindedirler. Hayır,
onlar Âhiret'ten yana (o hususta) kördürler.
Diyanet Vakfi :
Hayır; onların ahiret hakkındaki bilgileri
yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler. Bunun da
ötesinde, onlar ahiretten yana kördürler.
Edip Yüksel :
Doğrusu, onların ahiret hakkındaki bilgileri
derme-çatmadır. Aslında ondan kuşku içindedirler. Daha doğrusu, onlar
ondan yana tümüyle kördürler.
Fizilal-il Kuran :
Onların bilgileri ahirete erememiş, o
alemin berisinde kalmıştır. Aslında onlar ahiret konusunda kuşku
içindedirler. Hatta ondan yana kördürler.
Hasan Basri Çantay :
Hayır, onların bilgileri âhiret hakkında
(ki bilgiye kadar uzanıb) erişememişdir. Hayır, onlar bundan şek (ve
şübhe) içindedirler. Hayır, onlar bundan kördürler.
İbni Kesir :
Hayır, ahiret ile ilgili bilgileri de yetersizdir. Hayır, ondan şüphe etmektedirler. Hayır, ona karşı kördürler.
Muhammed Esed :
Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri
gerçeğin berisinde kalmaktadır; zaten (çoğu zaman) onun gerçekliğinden
yana şüphe içindedirler; hayır, ondan yana kördürler.
Ömer Öngüt :
Hayır! Onların ahiret hakkındaki bilgileri de
yetersiz kalmıştır (bu hususta bilgi edinilecek seviyeye erişmemiştir).
Hayır! Ondan şüphe etmektedirler. Hayır! Onlar ahiretten yana kördürler.
Yaşar Nuri Öztürk :
Hayır, onların bilgileri âhiret konusunda
yetersiz kalmıştı. Daha doğrusu onlar ondan kuşku duymaktadırlar. Hayır,
hayır! Onlar, onu göremeyecek kadar kördürler.
2. guruptaki çeviriler;
Ahmet Tekin :
Doğrusu âhiret ile, ebedî yurt ile ilgili
bilgiler onlara ardarda gelmektedir. Buna rağmen onlar, bu konuda hâlâ
şüphe içindedirler. Aslında onlar, âhiretten yana kör kesilerek
baktıkları için anlamıyorlar.
Ahmet Varol :
Hayır, onların ahiretle ilgili bilgileri
ardarda gelip toplandı. Hayır onlar bundan şüphe içindedirler. Hayır
onlar buna karşı kördürler.
Ali Bulaç :
Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri 'ard
arda toplanıp pekiştirildi,' hayır, onlar bundan bir kuşku içindedirler;
hayır, onlar bundan yana kördürler.
Ali Fikri Yavuz :
Fakat âhiretin olacağına dair kendilerine
(peygamberler vasıtasıyla) arka arkaya ilim ulaşmaktadır. Doğrusu onlar
bundan şüphe içerisindedirler, daha doğrusu onlar, âhiretten yana
kördürler (delillerini anlıyamazlar).
Diyanet İşleri :
Ahiret (gününün gerçekleşeceği) hakkında
bilgi (peygamberler aracılığı ile) onlara peş peşe gelmiştir. Fakat
onlar bu konuda şüphe içindedirler. Daha doğrusu onlar ahiretten yana
kördürler.
Elmalılı Hamdi Yazır :
Fakat Âhıret hakkında ılimleri tevalî etmekte fakat onlar ondan bir şekk içindedirler, daha doğrusu onlar ondan kördürler
Gültekin Onan :
Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri
'ard arda toplanıp pekiştirildi', hayır, onlar bundan bir kuşku
içindedirler; hayır, onlar bundan yana kördürler.
Ömer Nasuhi Bilmen :
Onların bilgileri, ahiret hakkında, yetişip nihâyet buldu! Fakat onlar ondan şekk içindedirler. Hayır, onlar, ondan kördürler.
Şaban Piriş :
Oysa onlara ahiret hakkında bilgi verilmiştir. Ama onlar, şüphe içindedirler ve belki de ona karşı kördürler.
Suat Yıldırım :
Fakat âhiretin varlığına dair bilgiler,
kendilerine resulleri vasıtasıyla ulaşmaktadır. Doğrusu onlar bundan
şüphe içindedirler. Hayır, hayır onlar âhiretten yana kördürler.
Süleyman Ateş :
Doğrusu onların âhiret hakkındaki bilgileri,
ardarda gelip bir araya toplandı. Fakat onlar (hâlâ) ondan bir kuşku
içindedirler. Daha doğrusu, onlar ondan yana kördürler.
Ümit Şimşek :
Aslında âhirete dair bilgiler, peş peşe
kendilerine ulaşmıştır. Fakat onlar bundan şüphe içindedirler. Hattâ bu
konuda kördürler.
Erhan Aktaş
Aslında onlar ahiret hakkında yeterince bilgilendirildiler. Fakat
hala şüphe içindeler. Doğrusu bundan yana kördürler
2 guruba ayırdığımız meallerin , 1. guruba dahil olanında , müşriklerin ahiret hakkındaki bilgilerinin YETERSİZ , 2. guruba dahil olan meallerin ise, YETERLİ olduğu şeklinde bir anlam çerçevesinde olduğunu görmekteyiz. Bu farklılıkları gören bir meal okuyucusu haklı olarak, "Bu çevirilerin hangisi doğru ?" sorusunun cevabını arayacaktır.
Bu sorunun cevabından önce , neden böyle farklı bir çeviri yapıldığının üzerinde durmak istiyoruz. Farklı çeviriye sebep , ayet içindeki "İddereke" sözcüğüne farklı anlamlar yüklenmesidir
Edreke ; "Bir nesnenin en son noktasına varması" anlamındadır.
Bugün bizim dilimizde de kullanılan ve " birbirine veya en sondakinin en öndekine yetişmesi , ulaşması , ard arda olması , ihtiyacın giderilmesi anlamındaki "Tedarik" kelimesi bu kökten türemiştir.
Kurtubi , Razi , Taberi gibi tefsirciler , bu ayetin 2 farklı şekilde yorumlanmasına sebep olarak kıraat farklılıkları olduğunu söylemektedirler.
Ayetin iki farklı şekilde çeviri ve yorum yapılmasına sebebin , kıraat farkı ve gramatik okumadan kaynaklanmasına karşın , bu tür ikilimlerde ayetin siyak ve sibakına bakıldığında hangi çevirinin doğru olabileceği konusunda bilgi sahibi olmak kolaylaşacaktır.
Ayrıca "İddereke" kelimesinin başka ayet içindeki geçişi bizi bu konuda aydınlatabilir.
[007.038] Buyurdu ki: Sizden önce geçmiş cinn ve insan topluluklarıyla
girin ateşe. Her ümmet girdikçe; yoldaşına la'net eder. Nihayet hepsi birbiri
ardından orada toplanınca (eddereku); sonrakiler öncekiler için derler ki: Rabbımız; işte
bizi bunlar saptırdı. Onun için bunlara katmerli azab ver. Buyurur ki: Hepiniz
Evet, dediler. Bunun üzerine aralarında bir münadi: Allah'ın la'neti; zalimlerin
üzerinedir, diye seslendi.
İlgili ayetin bağlamı şu şekildedir.
[027.059] De ki: «Hamdolsun Allah'a ve selam olsun O'nun seçtiği
kullarına!' Allah mı daha hayırlı, yoksa onların ortak koştukları mı?
[027.060] (Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su
indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel güzel
bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta
devam eden bir güruhtur.
[027.061] (Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan,
aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar
yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var!
Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar.
[027.062] (Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman
karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan
mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!
[027.063] (Onlar mı hayırlı) yoksa karanın ve denizin karanlıkları içinde
size yolu bulduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgârları müjdeci olarak
gönderen mi? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Allah, onların koştukları
ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.
[027.064] (Onlar mı hayırlı) yoksa ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı
tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden rızıklandıran mı? Allah'tan başka bir
tanrı mı var! De ki: Eğer doğru söylüyorsanız siz kesin delilinizi getirin!
[027.065] De ki: «Göklerde ve yerde Allah'tan başka kimse gaybı bilmez.
Onlar, ne zaman yeniden diriltileceklerini bilmezler.
[027.066] Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri 'ard arda toplanıp
pekiştirildi,' hayır, onlar bundan bir kuşku içindedirler; hayır, onlar bundan
yana kördürler.
[027.067] Kâfirler dediler ki; «Bizler ve atalarımız, toprak olduktan sonra
yeniden mi diriltileceğiz?»
[027.068] Andolsun ki, bu tehdit bize yapıldığı gibi, daha önce atalarımıza
da yapılmıştır. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.
[027.069] De ki: «Yeryüzünde gezin, suçluların sonunun nasıl olduğuna bir
bakın.»
59. ayette Allah (c.c), kendisinin mi yoksa müşriklerin ortak koştuklarının mı daha hayırlı olduğunu sorduktan sonra sonra , 60-61-62-63-64. ayetlerde kendisinin hayırlı olduğunu deliller ile açıklamaktadır. 65. ayette ise gayb konusunda sadece Allah'ın bilgi sahibi olduğu , kulların ise bu konuda özellikle yeniden dirilmenin zamanı konusunda bilgi sahibi olmadıkları , ancak yeniden diriliş haberlerinin elçiler aracılığı ile bildirilmiş olmasına rağmen (66) , müşriklerin bu konuda kuşku ve körlük içinde oldukları haber verilmektedir. 67 ve 68. ayetlerde ise, onların dilinden bu şüpheler bildirilerek , bu şüphelerin yanlışlığı , geçmiş kavimlerin sonları hatırlatılarak , ibret olması istenmektedir.
Sonuç olarak ; Neml s. 66. ayetinin elimizdeki meallerde iki farklı çevirisi yapılmakta olup , bu farklı çeviriden hangisinin daha doğru olabileceği konusundaki düşüncelerimizi paylaşmaya çalıştığımız yazımızda , 2. gurupta toplanan ve müşriklere ahiret hakkında bilgilerin yeterli derecede verilmiş olduğu yönünde yapılan çevirilerin , bağlam gözetilerek okunduğunda daha doğru çeviri ve yorumlar olduğunu söyleyebiliriz.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder