10 Nisan 2014 Perşembe

Nahl s. 1. Ayeti Üzerine Bir Anlama Çalışması

Alemlerin rabbi olan Allah cc  , alemlere rahmet ve hidayet olarak kulu Muhammed as a indirmiş olduğu kitabının nahl s. 1. ayetinde bizlere şöyle buyurmaktadır. 

Etâ emrullâhi fe lâ testa’cilûh(testa’cilûhu), subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).  

Allah'ın emri gelmiştir. Artık onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.

Bu ayet ile ilgili yapılan çevirilerde "eta emrullahi" (Allah'ın emri gelmiştir) ibaresinin "Allah'ın buyruğu gelecektir" , "Allah’ın emri ha geldi ha gelecek" gibi geçmiş zaman sigası ile kullanılmış olan "eta" fiiline, gelecek zaman sigası olarak anlam verilen farklı meallere rastlamaktayız, bazı tefsirlerde "eta" fiilinin mazi (geçmiş zaman)sigasında olmasında rağmen muzari (gelecek zaman) anlamı olarak anlaşılması gerektiği gelecek olan bu "emr" in kıyamet saati olduğu şeklinde yorumlara rastlamaktayız. Yapılan yorumları tamamen yanlış olarak görmediğimizi belirterek ayet içinde geçen bazı kelimelerin kur'an genelindeki diğer ayetlerde kullanılışları ile bağını kurarak nahl s. 1. ayetinin daha doğru bir şekilde anlaşılabileceğini düşünmekteyiz.   

"Artık onu istemekte acele etmeyin(fe la testa'ciluhu) ." şeklinde kullanılmış olan ibaredeki "acele etmeyin" (fe la testa'ciluhu) kelimesinin bazı ayetlerde kullanılışını görerek nahl s. 1. ayeti anlama çalışmasına devam edelim.  

[046.022-23-24-25]  Onlar: «Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen o bize vaad edip durduğun azabı haydi getir.» dediler.(Hud): «O azabın ne zaman geleceğine dair ilim Allah katındadır. Ben size benimle gönderileni tebliğ ediyorum. Fakat ben sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.» dedi.Nihayet onu, vâdilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce: Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur, dediler. Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz(ista'celtüm) şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgârdır!Rabbinin emriyle herşeyi yerle bir eder.» dedi. Derken öyle oluverdiler ki, evlerinden başka hiçbir şey görünmez oldu. İşte öyle suçlu bir topluluğa Biz böyle ceza veririz.
[006.057]  De ki: «Ben Rabbim'den bir belgeye dayanmaktayım, halbuki siz onu yalanladınız; acele istediğiniz de(testa'cilune) elimde değildir. Hüküm ancak Allah'ındır. O, hükmedenlerin en iyisi olarak gerçeği anlatır.»
[006.058]  De ki: «Acele istediğiniz şey(testa'cilune) elimde olsaydı, benimle aranızdaki iş bitmiş olurdu.» Allah zulmedenleri en iyi bilendir.
[010.050-51]  De ki: Görmüyor musunuz, ya Allah'ın azabı size gece veya gündüz gelirse? Suçlular neden bunu acele istiyorlar(yesta'cilune)?Gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız? Hemen şimdi mi. Hani siz onu acele istiyordunuz(testa'cilune).
[027.046]  (Salih): «Ey kavmim! Niye iyilikten önce, acele(testa'cilune) kötülük istiyorsunuz? Merhamet olunasınız diye Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı?» dedi.
[027.072]  De ki: «O acele istediğiniz(testa'cilune) şeyin bir kısmı belki de sizin ardınıza takılmış bulunmaktadır.»
[026.201-204]  Onlar acı azabı görecekleri zamana kadar ona iman etmezler.o azap kendilerine ansızın hiç farkında olmadıkları bir anda gelecektir,Derler ki: «Bize bir süre tanınır mı?»yoksa azabımızın acele gelmesini mi(yesta'cilune) istiyorlar?
[037.176-177] Yoksa azabımızı mı acelemi(yesta'cilune) istiyorlar?O azap, yurtlarına indiğinde, uyarılan fakat yola gelmeyenlerin sabahı ne kötü olur!
[051.059] Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmişlerinin payı gibi (azaptan) bir payları vardır! O halde acele etmesinler!(yesta'ciluni)
[013.006]  İyilikten önce, kötülük isterler acele olarak (yesta'ciluneke) senden. Oysa onlardan önce nice örnekler geçmiştir. Doğrusu insanların zulmetmelerine rağmen, Rabbın mağfiret sahibidir. Şüphesiz ki Rabbının cezalandırması; şiddetlidir.
[022.047]  Senden, başlarına acele azap getirmeni(yesta'ciluneke) istiyorlar. Allah sözünden asla caymayacaktır. Rabbinin katında bir gün, saydıklarınızdan bin yıl gibidir.
[029.053]  Senden azabı acele bekliyorlar(yesta'ciluneke). Eğer süre belirtilmiş olmasaydı azap onlara hemen gelirdi. Ama yine de onlar farkına varmadan başlarına ansızın gelecektir.
[029.054]  Senden acele azab istiyorlar(yesta'ciluneke), halbuki Cehennem kâfirleri kuşatıp duruyor

Yukarıda vermiş olduğumuz örnek ayet meallerinden anlaşılacağı üzere, nahl s. 1. ayetinde "
onu istemekte acele etmeyin" şeklinde buyurulmasından anlayabileceğimiz şey, Allah cc nin elçilerine indirmiş olduğu vahyi red eden müşriklerin o elçilerin azab haberlerine karşı rest çekerek o azabı acele olarak getirmelerini istemiş olmalarına karşın , Muhammed as ın müşrik muhataplarıda atalarının yolunu takip ederek, Muhammed as ın da vaad ettiği azabı acele olarak başlarına getirmelerini istemekte olup Allah cc onlara "onu istemekte acele etmeyin" buyurmaktadır. 

"Allah'ın emri gelmiştir" (eta emrullahi) cümlesini anlamak için gelen bu emrin nasıl vuku bulduğunu, "eta" ve emr" kelimerinin kullanıldığı ayetleri okuyarak görmek mümkündür.

[002.210]  Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerinin gelmesini mi(en ye'tiyehumullah) beklerler? Halbuki iş bitirilmiştir. ( ve gudiyel'emr) Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülür.
[004.047] Ey Kitap verilenler! Yüzleri silip arkaya çevirerek enseler gibi dümdüz yapmadan, yahut cumartesi güncüleri lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakini tasdik ederek indirdiğimiz Kuran'a inanın; Allah'ın emri daima yapılagelmiştir.
[006.008]  «Ona bir melek indirilmeli değil miydi?» dediler. Bir melek indirmiş olsaydık iş (el'emru)bitmiş olurdu da( onlara göz bile açtırılmazdı.
[006.058]  De ki: «Acele istediğiniz şey(testa'cilunu) elimde olsaydı, benimle aranızdaki iş(el'emru) bitmiş olurdu.» Allah zulmedenleri en iyi bilendir.
[007.150]  Musa, kavmine, kızgın ve üzgün olarak dönünce «Benim arkamdan ne kötü olmuşsunuz! Rabbinizin emrinin(el'emru) çabucak (a'ciltüm) gelmesini mi istiyorsunuz?» dedi, levhaları attı ve kardeşinin başından tutup kendine doğru çekti. Harun: «Ey annem oğlu! Bu millet beni küçümsedi; az kalsın öldürüyorlardı. Bana, düşmanları sevindirecek şekilde davranma, beni bu zalim kavimle bir sayma» dedi.
[010.024]  Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
[011.043]  Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh): «Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur» dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.
[011.044]  Yere, «Suyunu çek!», göğe, «Ey gök sen de tut!» denildi. Su çekildi, iş de bitti(gudiyel'emru); gemi Cudi'ye oturdu. «Haksızlık yapan millet Allah'ın rahmetinden uzak olsun» denildi.
[011.058] [DV] Emrimiz(emruna) gelince, Hûd'u ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtuluşa erdirdik.
[011.076] (Melekler dediler ki): Ey İbrahim! Bundan vazgeç. Çünkü Rabbinin (azap) emri gelmiştir. Ve onlara, geri çevrilmez bir azap mutlaka gelecektir!
[011.094] Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
[011.101]  Onlara biz zulmetmedik; fakat, onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin (azap) emri geldiğinde, Allah'ı bırakıp da taptıkları tanrıları, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı.
[023.027]  Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca her cinsten birer çift ile, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır.
[016.033] (Kâfirler) kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rablerinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
[016.026]  Onlardan öncekiler de (peygamberlere) hile yapmışlardı. Sonunda Allah da onların binalarını temellerinden söktü üstlerindeki tavan da tepelerine çöktü. Bu azap onlara, farkedemedikleri bir yerden gelmişti.

Örnekleri daha çok mümkün olmakla birlikte vermiş olduğumuz ayet mealleri konuyu anlamakta yeterli olacaktır.   

Sonuç olarak; Nahl s. 1. ayetindeki " eta emrullahi" (Allah'ın emri gelmiştir) şeklinde gelen cümlenin bazı meallerde "gelecektir" şeklinde anlam verilmesi , ayetin kur'an bütünlüğünde okunmadan anlaşılması sonucunda yapılmış olduğunu düşünmekteyiz. Allah cc nin göndermiş olduğu elçilerin müşrik muhatpları o elçilerin haber vermiş olduğu azab haberlerine karşı "eğer doğru sözlülerden isen bu azabı bize getir" diyerek rest çekmişlerdir. 
 [007.070]  «Bize yalnız Allah'a kulluk etmemizi, babalarımızın taptıklarını bırakmamızı söylemek için mi geldin? Doğru sözlülerden isen haydi bizi tehdit ettiğin azaba uğrat» dediler.
[007.077]  Derken o nâkayı tepelediler ve rablarının emrinden tuğyan ettiler ve dediler ki: Hey Sâlih, sen gerçek mürselînden isen bizi tehdid etmekte olduğun azâbı getir görelim
[029.029]  (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız! Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: (Yaptıklarımızın kötülüğü ve azaba uğrayacağımız konusunda) doğru söyleyenlerden isen, Allah'ın azabını getir bize!
[011.032]  «Ey Nuh! Bizimle cidden tartıştın; hem de çok tartıştın. Doğru sözlülerden isen tehdit ettiğin azabı başımıza getir» dediler.
[026.187] Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır.
[046.022]  Onlar: «Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen o bize vaad edip durduğun azabı haydi getir.» dediler.
Bütün elçilerin müşrik muhatapları aynı şekilde ağız birliği etmişcesine aynı sözleri tekrarlamışlardır, ta ki Muhammed as a kadar, mekkeli müşrikler'de aynı şekilde inkarda bulunmalarına karşın Allah cc nahl s. 1. ayetinde o müşriklere hitaben " sizden önceki atalarınız aynı şekilde meydan okumuşlar ve bu meydan okumaları karşılıksız kalmayarak sizlere bir çok ayette verdiğim haber üzere onları helak ettim, sizler'de eğer meydan okumaya devam ederseniz sizden önceki kavimlere ALLAHIN EMRİ GELDİ ARTIK ONU İSTEMEKTE ACELE ETMEYİN" şeklinde buyurmaktadır.  

                                    EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR. 

2 yorum:

  1. Lütfen Kur'an Ayetlerini Latin Harfleriyle yazmayınız..Emeğiniz Zayi olmasın.

    YanıtlaSil
  2. (NAHL suresi 1. ayet)
    أَتَى أَمْرُ اللّهِ فَلاَ تَسْتَعْجِلُوهُ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
    Allah'ın emri gelmiştir. Artık onu istemekte acele etmeyin. Allah, onların koştukları ortaklardan uzak ve yücedir.

    YanıtlaSil