Sadeleştirilmişinde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sadeleştirilmişinde etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Şubat 2017 Çarşamba

Elmalılı Mealinin Sadeleştirilmişinde Yapılan Bir Tahrif ve İlmi Ahlaksızlık Örneği

Kur'an'ın Arap dilinde nazil olması , bu dili konuşmayan ve bilmeyenler tarafından anlaşılma sorununu ortaya çıkarmış, bu sorun Kur'an'ın diğer dillere çevirilerinin yapılması ile aşılmaya çalışılmıştır. Konuya Türkiye boyutundan baktığımız zaman , bu kitabı okumak ve anlamak isteyen, fakat Arap dilini bilmeyen insanlar, bu kitabın Türkçeye çevrilmiş meallerine başvurmak zorundadırlar. 

Merhum Elmalılı Hamdi Yazır tarafından yapılmış olan Hak dini Kur'an dili adlı tefsir, yıllardır Kur'an'ı anlamak isteyen bir çok kimsenin başvuru kaynağı olmuş , halen de olmaktadır. Ancak bu tefsirin günümüz insanı için dilinin ağır ve anlaşılır olmaktan uzak olması , bir çok insanın bu tefsiri anlamakta sıkıntı çekmesine sebep olmaktadır. Bu tefsirin dilinin ağır olmasından doğan sıkıntının  aşılması için, onun günlük konuşulan Türkçeye çevrilmesi yani sadeleştirilmesi yolu ile daha çok kimsenin okumasını sağlamak fikrini doğurmuş, ve bu tefsirin dili sadeleştirilerek konuştuğumuz dile çevrilmek sureti ile farklı yayın evleri tarafından piyasaya sürülmüştür.

Ancak Elmalılı tefsirini sadeleştirmek adına yola çıkanlar, bu konuda 2 defa sorumlu oldukları yani hem çevirdikleri tefsirin aslına ve ilmi ahlaka sadık kalmak sureti ile bir çeviri yapmak, hem de orjinal mealdeki ayet çevirileri üzerinde herhangi bir tahrifatta bulunmamak bilinci içinde olmaları gerekiğini öncelikli olarak bilmeleri gerekirken, bu tefsirin sadeleştirilmiş meali üzerinde bazı hatalar ve tahrifler bulunduğu gözden kaçmamaktadır.

Bu tefsirin sadeleştirmesini yapan kimselerin mutlaka akademik kariyer sahibi insanlar olduğunu düşünmekteyiz. Bu yazıyı yazarken, bu tefsiri sadeleştirenlerin hiç birini tanımadığımızı, ismini dahi bilmediğimizi , yapacağımız eleştirideki hatayı yapan sadeleştiriciyi tanımadığımızı, ve amacımızın herhangi bir kimseyi karalamak olmadığını öncelikle hatırlatmak isteriz.

Bundan önceki yazılarımızda adı geçen tefsirdeki Enbiya s. 95. ve Mümtehine s. 13. ayetlerinin Elmalılı tarafından yapılmış olan orjinal meale sadık kalınmayarak, farklı biçimde çevrilmiş olduklarını ele almaya çalışmıştık. Bu yazımızda Zuhruf. 61. ve 63. ayetlerinin Elmalılı tarafından yapılmış olan orjinal çevirisi ile , sadeleştiriciler tarafından yapılmış olan çevirisini ele alarak bu konuda yapılan hatayı ve büyük bir tahrifi gözler önüne sermeye çalışacağız. 

Herkesin malumu olduğu üzere İsa (a.s) ın kıyamete yakın bir süre dünyaya geri döneceği inancı , Hristiyan inancından İslam inancına ithal edilmiştir. Kur'an bu konuda herhangi bir bilgi vermez iken , Hristiyanlardan ithal edilen bu bilgiler, rivayetler yolu ile inanç konusu haline getirilmiş ve İsa (a.s) ile ilgili bazı ayetler , bu rivayetler merkeze alınarak rivayetleri tasdik etmeye yönelik biçimde tahrifata uğratılmaya çalışılmıştır.

Zuhruf s. 61. ayeti bu konuda başı çeken bir ayet olup , ayet meallerine parantez açmak veya hiç açmadan , onun tekrar dünyaya gelecek olduğu inancı sanki Kur'an tarafından bildiriliyormuş gibi bir hava oluşturulmaya çalışılmakta ve Kur'an tahrif edilmektedir.

Zuhruf s. 61. ve 63. ayetlerinin Arapça metnini , bu ayetlerin Elmalılı tarafından yapılmış orjinal meallerini ve internet ortamında bulunan "Elmalılı sadeleştirmiş 2" olarak yapılmış sadeleştirilmiş halini vererek durumu görmeye çalışalım ;

Zuhruf s. 61 . ayeti ;

                                           وَإِنَّهُ لَعِلْمٌ لِّلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِ هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ


Elmalılı Hamdi Yazır (orjinal meal):
Ve hakkıkat o, saat için bir ılimdir, onun için sakın o saatin geleceğinde şekk etmeyin de bana tabi' olun, işte bu yegâne doğru yoldur


Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) :
Gerçekten o, (İsâ'nın yere inişi) kıyâmetin yaklaştığını gösteren bir bilgidir. Sakın kıyâmet hakkında şüpheye düşmeyip, bana uyun, bu doğru yoldur.

2 meali karşılaştıracak olursak , Elmalılı orjinal mealinde bulunmayan İsa'nın yere inişi kısmı parantez içinde sadeleştirici tarafından ilave edilmiştir. Sadeleştirme adına yapılan bu ilave önce ilmi bir ahlaksızlık örneği olup , sonra da asıl metinde olmayan bir ilavenin sadeleştiriciler tarafından meale sokulmak sureti ile yapılan bir tahrif örneğidir.

Ayetin Arapça metninde İsa'nın yere inişi ile ilgili olarak en küçük bir bilgi kırıntısı dahi olmamasına rağmen , sadeleştirme adına meale yapılan bu ilave ile İsa'nın yere inişi ayetin tahrif edilmesi yolu ile Allah'a söyletilmek istenilmektedir. İsa'nın tekrar dünyaya geri gelebileceğine inanmak ayrıdır , onun tekrar dünyaya geleceğini Kur'an'a söyletmeye çalışmak ayrıdır. Kur'an içinde olmayan bir şeyi parantez yolu ile olsa dahi Kur'andanmış gibi göstermek ne ilim adamı ne de Müslüman sıfatına sahip olan kimselere asla yakışmamaktadır. 

Zuhruf s. 63. ayetinde yapılan hata ise tam bir cinayet örneğidir.


             وَلَمَّا جَاء عِيسَى بِالْبَيِّنَاتِ قَالَ قَدْ جِئْتُكُم بِالْحِكْمَةِ وَلِأُبَيِّنَ لَكُم بَعْضَ الَّذِي تَخْتَلِفُونَ فِيهِ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ

Elmalılı Hamdi Yazır (orjial meal) :
Isâ da o beyyinelerle geldiği vakıt şöyle dedi: ben size hikmet ile ve ihtilâf edip durduğunuz şeylerin ba'zısını size beyan edeyim diye geldim, onun için Allahdan korkun ve bana ıtaat edin,

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) :
İsâ mucizelerle İNDİĞİ zaman dedi ki: «Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklamak için geldim. O halde Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

Zuhruf s. 63. ayetinin Arapça metni içindeki CAE (geldi) fiili , Elmalılı tarafından doğru çevrilerek aslına sadık biçimde anlam verilmiş olmasına karşın , sadeleştirici tarafından tahrif edilerek, İNDİĞİ şeklinde çevrilmiştir. Bu eseri sadeleştiren kimse büyük ihtimal ilahiyat eğitimi görmüş, ve Arapçayı bilen bir kimsedir. 

Bu kimsenin Cae fiilinin hangi anlama geldiğini bilmemesine imkan ve ihtimal yoktur. İndiği olarak sadeleştirdiği kelimenin Arapça aslının hangi kelime olması gerektiğini çok iyi bilmesi gereken bu kimse , sırf İsa'nın yere inişi olarak parantez içine aldığı 61. ayetin devamı olan 63. ayetin, rivayetler ile gelen bir bilgi olan , sanki İsa (a.s) kıyamete yakın bir sürede yere indikten sonra bu sözleri söyleyecekmiş gibi bir anlam oluşturmaya çalışması ,yenilir yutulur bir hata değil , açık ve net bir tahrif örneğidir. 

Bu şahsın yapmış olduğu sadeleştirilmiş Elmalılı mealinden Kur'an'ı okuyan bir kimse, bu ayeti okuyunca , İsa (a.s) ın yeniden dünyaya geleceğinin Kur'an tarafından beyan edilmiş olduğunu zannederek , 63. ayetteki İsa (a.s) tarafından söylenen sözlerin , onun yere indikten sonra söyleyeceği sözler olduğuna inanarak , yanlış bir düşünceye sahip olacaktır. Halbuki ilgili ayetler , İsa (a.s) ın yaşadığı zaman içindeki kavmi ile olan mücadelesinden kesitler sunmakta olup , yeniden dünyaya indikten sonra söyleyeceği sözler değildir , çünkü böyle bir yeniden iniş Kur'an tarafından beyan edilmemiştir.

Zuhruf s. 63. ayetinde yapılan bu kelime tahrifi hem sadeleştirildiği iddia edilen bir kitaba karşı İLMİ BİR AHLAKSIZLIK örneği , hem de Allah (c.c) nin ayetleri üzerinde yapılan TAHRİFAT örneğidir. 

Adı her neyse veya kimse Elmalılıyı sadeleştirdiğini iddia eden bu şahsiyetin kafasında İsa'nın kıyamete yakın dünyaya geri döneceği fikri hakim olup , bu düşüncesini ayete söyletmek istemektedir. Bu kişi ilmi ahlaktan öyle yoksun bir kimsedir ki , bu düşüncesini Elmalılı meali üzerinden yapmakla önce Elmalılı'ya iftira atmakta , sonra da Allah (c.c) nin kelimesini tahrif ederek tam bir Yahudilik örneği sergilemektedir.

Elmalılı veya onun mealini sadeleştiren kişi, İsa'nın kıyamete yakın bir zamanda dünyaya geri döneceğine dair bir inanç içinde bulunabilir, bu onların bileceği iştir. Ancak Elmalılı nasıl Allah'ın ayetleri üzerinde tahrifat yapmak sureti ile bu düşüncesini Kur'an'a onaylatmak yoluna gitmekten imtina etti ise , onun mealini sadeleştirmek adına eline kimsenin de, önce Elmalılının eserine karşı yerine getirmesi gereken ilmi ahlaka sahip olarak onun demediğini ona dedirtmeye çalışmaya , sonra da Allah'ın demediğini Allah'a dedirtmeye asla hakkı yoktur. 

İlmi ahlak , herhangi bir kimsenin eseri üzerinde çalışma yapan kimsenin , o eser üzerinde herhangi bir şahsi tasarruf yapması imkanı tanımaz. İlmi ahlaka sahip bir kimse , üzerinde çalıştığı esere sadık kalmak zorundadır. Hele bu eser Allah (c.c) kitabı ise bu kimsenin 2 defa dikkatli olmasını gerektirmektedir. Eser sahibinin demediği ve yazmadığı bir şeyi onun eserine ilave etmeye , Allah (c.c) nin demediği bir şeyi ona dedirtmeye kimsenin hakkı yoktur , böyle bir ameliye içine giren kimse asla güvenilir olamaz.

Bu yanlışı yapan kimseye tavsiyemiz şu olacaktır ; Önce eserini çevirdiğiniz kişinin eserine karşı yaptığınız gayri ahlaki davranıştan vazgeçerek ilgili ayetleri onun orjinal mealine sadık kalarak yeniden düzenlemeniz , sonra da Allah (c.c) nin kelimesine karşı yapmış olduğunuz tahrifattan dolayı ondan bağışlanma istemenizdir. Bunu yapmadığınız takdirde, bir kimsenin eserine karşı yapmış olduğunuz hata ile, ilmi kariyerinizin nasıl bir çukurda olduğunu gözler önüne sermiş olacak, Allah (c.c) nin ayetlerine karşı tahrifkar bir tutum takınmanız sebebi ile de sizden önceki tahrifçilerin akıbetine uğramaktan kendinizi kurtaramayacaksınız.