1- Elif, Lâm, Ra. İşte bu sana, kitabın ve apaçık okunanın ayetleridir.
2- (Gerçeği) örtenler, nice zamanlar: "Keşke teslim olanlardan olsaydık" diye arzu edecekler.
3- Onları yemeye ve yararlanmaya ve beklentinin eğlendirmesine bırak. Artık onlar ileride bilecekler.
4- Ve şehirden hiçbirini yok etmedik ki, onun bilinmiş bir yazgısı olmasın.
5- Toplumdan hiçbiri kendi süre sonunu öne çekemiyor ve sonralayamıyorlar.
6- 7- Ve: "Ey üzerine Hatırlatma indirilmiş olan, şüphesiz ki sen kesinlikle cinlenmişsin. Eğer doğru söyleyenlerden isen bize melekleri getirmeli değil miydin?" dediler.
8- Biz melekleri gerçek (bir neden) olmadıkça indirmeyiz. (İndirdiğimiz) takdirde de bakılmışlardan da olmazlar.
9- Şüphesiz ki Hatırlatmayı biz indirdik ve şüphesiz ki biz onu (Hatırlatmayı) kesinlikle (cin, şeytan müdahalesinden) koruyucularız.
10- Ve and olsun ki senden önce, önceki gruplara da (elçiler) gönderdik.
11- Onlara elçiden hiçbiri gelmiyordu ki, ancak onunla alay ediyor olmasınlar.
12- İşte biz onu (Hatırlatmayı) suçluların kalplerine böyle sokarız.
13- Ona (Hatırlatmaya) inanmazlar. Oysa ki (onlar gibi inanmayanlara uygulanan) öncekilerin yasası kesinlikle gelip geçmiştir.
14- 15- Ve eğer üzerlerine gökten bir kapı açsak oradan yükseliyor olsalar, yine de kesinlikle: "Gözlerimiz ancak ve ancak sarhoşlaştırıldı. Aksine biz sihirlenmişler topluluğuyuz" diyeceklerdi.
16- 17- Ve and olsun ki gökte kaleler var ettik ve onu bakanlar için süsledik. Ve onu her taşlanan şeytandan koruduk.
18- Ancak (buna rağmen yine de) kulak hırsızlığı yapmaya kalkışan olursa, artık onu da apaçık bir ateş parçası takip etmiştir.
19- Ve yeri uzattık ve orada sabitlikleri attık ve orada her şeyden tartılmış olarak bitirdik.
20- Ve sizin için ve kendisine rızıklandırıcılar olmadığınız canlılar için, orada geçimlikler var ettik.
21- Ve hiçbir şey yoktur ki onun depoları bizim yanımızda olmasın. Ve biz onu bilinmiş bir ölçüsü olmaksızın da indirmiyoruz.
22- Ve rüzgârları aşılayıcılar olarak gönderdik ve böylelikle gökten su indirerek onunla sizi suvardık. Ve oysa siz onun depolayıcısı değilsiniz.
23- Ve şüphesiz ki biz kesinlikle biz yaşatır ve öldürürüz. Ve biz varis olanlarız.
24- Ve and olsun ki içinizden öne geçenleri de bildik ve and olsun ki sonraya kalanları da bildik.
25- Ve şüphesiz ki senin Efendin, O, onları sürüp toplayacaktır. Şüphesiz ki O, en bilgedir her şeyi bilicidir.
26- Ve and olsun ki insanı kuru çamurdan şekillenmiş balçıktan takdir ettik.
27- Ve Cann'ı da onu önceden kavurucu ateşten takdir etmiştik.
28- 29- Ve bir zaman senin Efendin meleklere: "Şüphesiz ki ben kuru çamurdan şekillenmiş balçıktan bir beşer takdir edenim. Artık onu düzenlendirdiğim ve ona esintimden (hayat verme gücümden) üflediğim zaman, hemen ona boyun eğenler olarak çökün" demişti.
30- Meleklerin hepsi toplu halde hemen boyun eğmişti
31- İblis hariç. O boyun eğenlerin beraberinde olmaya direnmişti.
32- (Allah): "Ey İblis, sana ne oluyor ki boyun eğenlerin beraberinde olmuyorsun?" demişti.
33- (İblis): "Ben kuru çamurdan şekillenmiş bir balçıktan takdir ettiğin bir beşere boyun eğmek için (var) olmadım" demişti.
34- 35- (Allah): "Oradan hemen çık. Çünkü sen artık taşlanansın. Ve şüphesiz ki itaatin gününe kadar dışlama senin üzerinedir" demişti.
36- (İblis): "Efendim, harekete geçirilecekleri döneme kadar bana bak" demişti.
37- 38- (Allah): " Şüphesiz ki bilinmiş vaktin gününe kadar sen bakılmışlardansın" demişti.
39- 40- (İblis): "Efendim, senin beni azdırman sebebiyle, bende onlara yeryüzünde (kötülükleri) kesinlikle süsleyeceğim ve onları topluca kesinlikle azdıracağım. Ancak içlerinden senin özgülenmiş kulların hariç" demişti.
41- 42- 43- 44- (Allah): "İşte bu, bana göre dosdoğru yoldur. Şüphesiz ki sana uyan azgınlardan başka, benim kullarım üzerinde senin bir yetkin yoktur. Ve şüphesiz ki cehennem, onlara topluca söz verilmiş yerdir. Onun yedi kapısı vardır. Her kapı için onlardan paylaşılmış grup vardır" demişti.
45- Şüphesiz ki korunanlar cennetlerde ve su gözelerindedir.
46- (Onlara) "Esenlik ve güvenlikle oraya girin" (denilir).
47- Ve onların göğüslerinde (kin nefret gibi) kelepçeden ne varsa çekip çıkardık. Kardeşler olarak karşılıklı yüksek oturma yerlerindedirler.
48- Onlara orada yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkarılmış da olmayacaklar.
49- Kullarıma haber ver ki: Şüphesiz ki ben (evet) ben son derece bağışlayıcıyım son derece merhametliyim.
50- Ve şüphesiz ki benim azabım da, o son derece acı azaptır.
51- Ve onlara (kullarıma) İbrahim'in konuklarından haber ver.
52- Ve yanına girdikleri zaman "Selâm" demişlerdi. (İbrahim de): "Biz sizden ürperti hissedenleriz" demişti.
53- (Misafirler): "Ürperti hissetme, şüphesiz ki biz sana bilgin oğulu müjdelendiriyoruz" demişlerdi.
54- (İbrahim): "Üzerime (yaşça) büyüklük dokunmuşken beni mi müjdelendirdiniz? Neyin sebebiyle müjdelendiriyorsunuz?" demişti
55- (Misafirler): "Sana gerçeği müjdelendirdik. Artık sakın beklentiyi terk edenlerden olma" demişlerdi
56- (İbrahim de): "Kendisinin Efendisinin rahmetinden sapkınlardan başkası kim beklentiyi terk eder?" demişti.
57- (İbrahim): "Başkaca amacınız nedir ey elçiler?" demişti.
58- 59- 60- (Onlar da): " Şüphesiz ki biz suçlular topluluğuna gönderildik. Lût ailesi hariç. Şüphesiz biz onları onun karısı hariç olmak üzere topluca kurtaracağız. Çünkü onun (işledikleri sonucunda) kesinlikle geride kalanlardan olması ölçüsünü koyduk" demişlerdi.
61- 62- Elçiler Lût ailesine geldiğinde (Lût onlara): "Şüphesiz ki sizler tanınmayanlar topluluğusunuz" dedi.
63- 64- 65- (Elçiler): "Aksine, biz sana onların, onda tereddüte düşmekte olduklarını getirdik. Ve sana gerçeği getirdik ve şüphesiz ki biz kesinlikle doğru söyleyenleriz. Artık geceden bir kesitte halkını yürüt ve sen de onların arkalarına uy ve içinizden bir kimse dahi arkasına bile bakmasın.Ve buyurulunacağınız yere geçip gidin" dediler.
66- Ve ona işte şu: "Şüphesiz ki onların arkası sabaha girerlerken kesilmiş olacaktır" buyruğunu yerine getireceğimizi bildirdik.
67- Ve şehrin halkı müjdeleşerek geldi.
68- 69- (Lût): "Şüphesiz ki işte bunlar benim konuklarımdır. Artık beni mahçup etmeyin. Ve Allah'a karşı korunun ve beni rezil duruma düşürmeyin" dedi.
70- (Halk): "Biz seni insanlar(ın işine karışmak)dan vazgeçirmemiş miydik?
71- (Lût): "Eğer (doğru olanı) yapacaksanız, işte bunlar benim kızlarım" dedi.
72- (Elçiler): "Ömrüne and olsun ki şüphesiz ki onlar kesinlikle sarhoşlukları içinde bocalıyorlar" (dediler).
73- Gün ağarırken birden onları korkunç ses tutuverdi.
74- Oranın üstünü altına getirdik ve üzerlerine pişirilmiş çamurdan taşlar yağdırdık.
75- Şüphesiz ki bunda işaretlerden anlayanlar için kesinlikle işaretler vardır.
76- Ve şüphesiz ki orası kalıcı (gelip geçilen) bir yol üzerindedir.
77- Şüphesiz ki işte bunda inananlar için kesinlikle deliller vardır.
78- Ve şüphesiz ki Eyke'nin arkadaşları da kesinlikle haksızlık yapanlardı.
79- Bu yüzden biz de onlardan intikam aldık. Ve şüphesiz ki bu ikisi (Eyke ve Lut'un şehri) kesinlikle açıkça (göz) ön(ün)dedir
80- Ve and olsun ki Hicr'in arkadaşları da gönderilmişleri yalanladı.
81- Onlara ayetlerimizi vermiştik, fakat onlardan kayıtsız kalanlar oldular.
82- Ve dağlardan güvenli evler yontuyorlardı.
83- Sabahlarlarken birden onları korkunç ses onları tutuverdi.
84- Artık kazanmakta oldukları onları hiç bir şeyden zenginleştirmedi.
85- Biz gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri gerçek (bir neden) den başka takdir etmedik. Ve şüphesiz ki saat kesinlikle gelicidir. Artık sen güzel müsamaha ile karşılık ver.
86- Şüphesiz ki senin Efendin, O tekrar tekrar takdir edendir her şeyi bilendir.
87- Ve and olsun ki sana tekrarlan elçilik gücünden* ve büyük Kur'an'ı verdik.
* Ayette geçen "Seb'an" kelimesine "Güç" anlamı verme gerekçemiz, bu ayetin yorumu ile ilgili çok farklı görüşlerin olması ve bu kelimenin sadece 6 dan sonraki bir rakamı ifade etmemesi ve sembolik bir anlamının olmasındandır. Ayrıca Maide s. 3. ayetinde de geçen bu kelimenin güçten kinaye olarak yırtıcı hayvanlar için kullanılmış olması, bizi bu kelimeye "Güç" anlamı vermeye yöneltmiştir. En doğrusunu Allah (c.c.) bilir.
88- İçlerinden bazı çiftleri onunla yararlandırdığımız şeylere iki gözünü sakın uzatma. Ve onlara da üzülme. Ve inananlara kanadını alçalt.
89- Ve de ki: "Şüphesiz ki ben (evet) ben apaçık uyarıcıyım."
90- Nitekim (Salih'i öldürmek için aralarında) yemin edenlerin üzerine de (azap) indirmiştik.*
* Bu ayete diğer meâllere göre farklı bir meâl verme gerekçemiz, surenin 80-84. ayetleri arasında Hicr topluluğundan bahsediliyor olması ve Neml s. 49. ayeti ile bağ kurmamızdır.
91- Onlar ki Kur'an'ı parça parça yaptılar.
92- 93- Artık senin Efendine and olsun ki işlemekte olduklarından dolayı onlardan topluca soracağız.
94- Artık sen sana buyurulmakta olanı çatlatırcasına ortaya koy ve ortaklaştıranlardan kayıtsız kal.
95- Şüphesiz ki alay edicilere karşı biz sana yeterliyiz.
96- Onlar ki Allah'ın beraberinde diğer bir tanrı ediniyorlar.
97- Ve and olsun ki onların söylemekte oldukları nedeniyle göğsünün daralmakta olduğunu biliyoruz.
98- Artık Efendini övgü ile her türlü eksiklikten uzak tut ve boyun eğenlerden ol.
99- Ve Efendine kulluk et ki şüphe duymadan inanasın.