HİCR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
HİCR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ağustos 2024 Cumartesi

HİCR SURESİ ÇEVİRİSİ

1- Elif, Lâm, Ra. Bunlar, o kitabın ve apaçık okunan (Kur'an)ın ayetleridir.

2- Gerçeği örtmüş olan kimseler, nice zamanlar: "Keşke teslim olanlar olmalarını" arzu edecekler.

3- Onları yemeye ve yararlanmaya ve o beklentinin oyalandırmasına bırak. Artık onlar ileride bilecekler.

4- Ve biz hiçbir kasabayı onun bir bilinmiş yazgısı olmadan yok etmedik.

5- (Onlarda yaşayan) hiçbir ana toplum kendi süresini öne geçiremiyor ve erteleyemiyordu.

6- 7- Ve onlar: "Ey üzerine o hatırlatma indirilmiş olan kimse, şüphesiz ki sen kesinlikle cinlenmişsin. Eğer sen o doğru söyleyenlerden isen, bize o melekleri getirmeli değil miydin?" dediler.

8- Biz o melekleri o gerçek olmadıkça indirmiyoruz. (İndirdiğimiz) takdirde onlar bakılanlar da olmazlar.

9- Şüphesiz ki o hatırlatmayı biz indirdik ve şüphesiz ki biz onu kesinlikle (cin, şeytan v.s. müdahalesinden) kollayıcılarız.

10- Ve ant olsun ki biz senden önce, o ilk taraftarlara da (elçiler) göndermiştik.

11- Ve onlara hiçbir elçi gelmiyordu ki, onunla ancak alay ediyor olmasınlar.

12- Biz onu (o hatırlatmayı) o suç işleyenlerin kalplerine böyle sokarız.

13- Ona (o hatırlatmaya) inanmazlar. Ve oysa (inanmayanlara uygulanan) o ilklerin yasası gelip geçmişti.

14- 15- Ve eğer biz üzerlerine gökten bir kapı açsak onda yükseliyor olsalar, kesinlikle onlar: "Gözlerimiz ancak ve ancak sarhoşlaştırıldı. Aksine biz sihirlenmişler topluluğuyuz" derlerdi.

16-  17- Ve ant olsun ki biz o gökte kaleler oluşturduk ve onları o bakanlar için süsledik. Ve onları her taşlanan şeytandan kolladık.

18- Ancak (yine de) kim o kulak hırsızlığına kalkışırsa, hemen ona da bir apaçık ateş parçası izler.

19- Ve o yere gelince, biz onu uzattık ve onda sabitlikler bıraktık ve onda her şeyden tartılmış (dengeli) olarak bitirdik.

20- Ve biz, sizin için ve ona rızık vericiler olmadığınız kimseler için, onda geçimlikler oluşturduk.

21- Ve hiçbir şey yoktur ki onun depoları bizim yanımızda olmasın. Ve biz onu bir bilinmiş ölçüsü olmadan da indirmiyoruz.

22- Ve biz, o rüzgârları aşılayıcılar olarak gönderdik de o gökten bir su indirdik böylece biz onunla sizi suvardık. Ve oysa siz onu depolayıcılar da değilsiniz.

23- Ve biz, şüphesiz ki kesinlikle yaşatırız ve öldürürüz. Ve biz onlara o mirasçı olanlarız.

24- Ve ant olsun ki biz sizden o öncekileri de bilmişizdir ve ant olsun ki biz o diğerleri de bilmişizdir.

25- Ve şüphesiz ki senin Efendin, onları sürüp toplayacak olanın ta kendisidir. Şüphesiz ki O, bir en bilgedir, bir en iyi bilicidir.

26- Ve ant olsun ki biz o insanı kuru çamurdan şekillenmiş balçıktan takdir ettik.

27- Ve  Cann'ı da biz onu önceden o kavurucu ateşten takdir etmiştik.

28- 29- 30- Ve bir zaman senin Efendin o meleklere: "Şüphesiz ki ben kuru çamurdan şekillenmiş balçıktan bir beşer takdir ediciyim. Artık ben onu denkleştirdiğim ve ona esintimden (yaşam verme gücümden) üflediğim zaman, hemen ona boyun eğiciler olarak çökün" demişti de, o meleklerin hepsi toplu olarak hemen boyun eğmişti

31- İblis hariç. O boyun eğenlerin beraberinde olmaktan direnmişti.

32- (Allah): "Ey İblis, sana ne oluyor ki o boyun eğenlerin beraberinde olmuyorsun?" demişti.

33- (İblis): "Ben kuru çamurdan şekillenmiş bir balçıktan kendisini takdir ettiğin bir beşere boyun eğmek için olmadım" demişti.

34- 35- (Allah): "Ondan hemen çık. Artık şüphesiz ki sen bir taşlanansın. Ve şüphesiz ki o karşılığın gününe kadar o dışlama senin üzerinedir" demişti.

36- (İblis): "Ey Efendim, onların harekete geçirilecekleri güne kadar beni gözet" demişti.

37- 38- (Allah): "Şüphesiz ki sen o bilinmiş vaktin gününe kadar o gözetilmişlerdensin" demişti.

39- 40- (İblis): "Ey Efendim, senin beni azdırman nedeniyle, bende onlara o yerde (kötülükleri) kesinlikle süsleyeceğim ve içlerinden senin o özgülenmiş kulların hariç onları kesinlikle toplu olarak azdıracağım" demişti.

41- 42- 43- 44- (Allah): "Bu, bana göre bir dosdoğru yoldur. Şüphesiz ki seni izlemiş olan o azgınlardan başka, benim kullarım üzerinde senin bir yetkin yoktur. Ve şüphesiz ki cehennem, onlara toplu olarak söz verilmiş yerdir. Onun yedi kapısı vardır. Her bir kapı için onlardan paylaşılmış bir kısım (insan) vardır" demişti.

45- Şüphesiz ki o korunanlar bahçelerde ve su gözelerindedir.

46- (Onlara) "Bir esenlikle ve güvenliler olarak ona girin" (denilir).

47- Ve biz onların göğüslerinde (kin nefret gibi) bağdan ne varsa çekip çıkardık. Kardeşler olarak karşılıklı oturaklar üzerindedirler.

48- Onlara onda bir yorgunluk dokunmaz ve onlar ondan çıkarılmış da olmayacaklar.

49- Kullarıma haber ver ki: Şüphesiz ki ben o çok bağışlacının o sarmalayıcılığı süreklinin ta kendisiyim.

50- Ve şüphesiz ki benim azabım da, acı azabın ta kendisidir.

51- Ve onları İbrahim'in konuklarından haberlendir.

52- Hani huzuruna girmişlerdi de onlar: "Selâm" demişlerdi. (İbrahim de onlara): "Şüphesiz ki biz sizden ürperenleriz" demişti.

53- Onlar: "Sakın ürperme, şüphesiz ki biz sana bir bilgin oğulu müjdeliyoruz" demişlerdi.

54- (İbrahim): "Üzerime (yaşça) o büyüklük dokunmuşken beni mi müjdelediniz? Hangi nedenle müjdeliyorsunuz?" demişti

55- Onlar: "Biz sana o gerçeği müjdeledik. Artık sakın o karamsarlardan olma" demişlerdi

56- O, : "Kendisinin Efendisinin sarmalayıcı iyiliğinden o sapkınlardan başkası kim karamsar olur?" demişti.

57- O, : "Başka sözünüz nedir ey o gönderilmişler?" demişti.

58- 59- 60- Onlar: "Şüphesiz ki biz suç işleyenler topluluğuna gönderildik. Lût'un ailesi hariç. Şüphesiz biz onları onun karısı hariç toplu olarak kesinlikle kurtarıcılarız. Biz şüphesiz ki onun kesinlikle o geride kalanlardan olması ölçüsünü koyduk" demişlerdi.

61- 62- Ne zaman ki o gönderilmişler Lût'un ailesine geldiğinde o,: "Şüphesiz ki siz tanınmayanlar topluluğusunuz" dedi.

63- 64- 65- Onlar: "Aksine, biz sana onların, hakkında tereddüte düşmekte oldukları şeyi getirdik. Ve biz sana o gerçeği getirdik ve şüphesiz ki biz kesinlikle doğru söyleyenleriz. Artık sen o geceden bir kesitte halkını yürüt ve sen de onların arkalarını izle ve sizden bir kimse arkasına (kalan kimseye) eğilim göstermesin. Ve buyurulacağınız yere geçip gidin" dediler.

66- Ve biz ona şu: "Şüphesiz ki onların arkası sabah vaktine girdiklerinde kesilmiş olacaktır" buyruğunu yerine getireceğimizi bildirdik.

67- Ve o şehrin halkı müjdeleşerek geldi.

68- 69- (Lût): "Şüphesiz ki bunlar benim konuklarımdır. Sakın beni mahcup etmeyin. Ve Allah'a karşı korunun ve sakın beni rezil duruma düşürmeyin" dedi.

70- (Halkı): "Biz seni o insanlar(ın işine karışmak)dan vazgeçirmemiş miydik?

71- (Lût): "Eğer (doğru olanı) yapanlarsanız, bunlar benim kızlarım" dedi.

72- (Elçiler Lut'a): "Ömrüne ant olsun ki şüphesiz ki onlar kesinlikle kendi sarhoşlukları içinde bocalıyorlar" (dediler).

73- Gün doğma vaktine girenler iken o korkunç ses birden onları tutuverdi.

74- Biz onun üstünü altına getirdik ve onların üzerine de pişirilmiş çamurdan taşlar yağdırdık.

75- Şüphesiz ki bunda işaretlerden anlayanlara kesinlikle (gözle görülen) ayetler vardır.

76- Ve şüphesiz ki o (şehir) kesinlikle bir kalıcı yol üzerindedir.

77- Şüphesiz ki bunda, o inananlara kesinlikle (gözle görülen) ayetler vardır.

78- Ve şüphesiz ki o ormanlık yerin arkadaşları da kesinlikle haksızlık yapanlar idi.

79- Bu yüzden biz de onlardan öç aldık. Ve şüphesiz ki bu ikisi (Eyke ve Lut'un şehri) kesinlikle bir apaçık ana yol üzerindedir.

80- Ve ant olsun ki o taşlık yerin arkadaşları da o gönderilmişleri yalanladı.

81- Ve biz onlara bizim ayetlerimizi vermiştik, fakat onlardan kayıtsız kalanlar oldular.

82- Ve o dağlardan güvenli evler yontuyorlardı.

83- Sabah vaktine girdiklerinde o korkunç ses birden onları tutuverdi.

84- Artık kazanmakta oldukları şeyler onlardan bir ihtiyacı gidermedi.

85- Ve biz o gökleri ve o yeri ve o ikisinin arasında olan şeyleri o gerçek (bir neden) den başka takdir etmedik. Ve şüphesiz ki o an kesinlikle gelicidir. Artık sen o güzel görmezden gelme ile davran.

86- Şüphesiz ki senin Efendin, o tekrar tekrar takdir edicinin, o en iyi bilicinin ta kendisidir.

87- Ve ant olsun ki biz sana o tekrarlanan elçilik gücünden* ve o büyük okunan (Kur'an)ı verdik.

* Ayette geçen "Seb'an" kelimesine "Güç" anlamı verme gerekçemiz, bu ayetin yorumu ile ilgili çok farklı görüşlerin olması ve bu kelimenin sadece 6 dan sonraki bir rakamı ifade etmemesi ve sembolik bir anlamının da olmasındandır. Ayrıca Maide s. 3. ayetinde de geçen bu kelimenin güçten kinaye olarak yırtıcı hayvanlar için kullanılmış olması, bizi bu kelimeye "Güç" anlamı vermeye yöneltmiştir. En doğrusunu Allah (c.c.) bilir.

88- Sen içlerinden bazılarını bizim onunla çifter çifter olarak yararlandırdığımız şeylere iki gözünü sakın uzatma. Ve sen onlara da üzülme. Ve sen kanadını da o inananlara alçalt.

89- Ve sen de ki: "Şüphesiz ki ben o apaçık uyarıcının ta kendisiyim."

90- Nitekim biz (Salih'i öldürmek için aralarında) yemin edenlerin üzerine de (azap) indirmiştik.*

* Bu ayete diğer meâllere göre farklı bir meâl verme gerekçemiz, surenin 80-84. ayetleri arasında Hicr topluluğundan bahsediliyor olması ve Neml s. 49. ayeti ile bağ kurmamızdır.

91- O kimseler ki, o okunan (Kur'an)ı parça parça hale soktular.

92- 93- Artık senin Efendine ant olsun ki işlemekte oldukları şeylerden dolayı biz onlara toplu olarak kesinlikle soracağız.

94- Artık sen sana buyurulmakta olanı (safları birbirinden net olarak) ayırırcasına ortaya koy ve o ortak koşanlardan kayıtsız kal.

95- Şüphesiz ki o alay edicilere karşı biz sana yeteriz.

96- O kimseler ki, Allah'ın beraberinde diğer bir tanrı oluşturuyorlar. Artık onlar ileride bilecekler.

97- Ve ant olsun ki biz onların söylemekte oldukları nedeniyle göğsünün daralmakta olduğunu biliyoruz.

98- Bu durumda sen Efendini övgü ile her türlü eksiklikten uzak tut ve o boyun eğenlerden ol.

99- Ve o kesinkes bilgi (olan ölüm) sana gelene kadar Efendine kulluk et.