hatırlattıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hatırlattıkları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Temmuz 2011 Salı

Cumartesi Ashabının Hatırlattıkları

Allah cc kur'anda israiloğullarından bir belde halkının kendilerine emredilen cumartesi günü çalışma yasağını ihlal ederek onları maymunlar ve domuzlar haline çevirdiğini bildirmektedir.Acaba bu kıssa o gün yaşanmış sadece "vay be uyanık herifler Alahı aldatmak için ne hileler düzmüşler" kabilinden  sadece o günkü yaşanmışlığını konuşmak içinmi bizlere anlatılmış, yoksa insanın olduğu her zaman ve mekanda insanın kazanma hırsının veya yasaklara karşı olan tavrının bir göstergesi olarakmı anlaşılmalıdır?. Önce bu kıssanın kur'anda nasıl anlatıdığını görüp sonra bu kıssanın bizler için ifade etmesi gerekn hisse alma tarafını görelim. Kıssanın önce araf suresinde anlatılan bölümünü görelim.     

-----163- Bir de onlara deniz kıyısındaki şehri(n uğradığı sonucu) sor. Hani onlar cumartesi (yasağını çiğneyerek) haddi aşmışlardı. 'Cumartesi günü , balıkları onlara açıktan akın akın geliyor, başka günler gelmiyorlardı. İşte Biz, fıska sapmaları dolayısıyla onları böyle imtihan ediyorduk.
-----164- Onlardan bir topluluk: "Allah'ın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azaba uğratmak istediği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediğinde "Rabbinize karşı bir özür için ve bir ihtimal sakınabilirler diye" dediler.
-----165- Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, Biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulmedenleri yaptıkları fısk dolayısıyla pek zorlu bir azap ile yakaladık.
-----166- Onlar, kendisinden sakındırıldıkları 'şeyi yapmada ısrar edip başkaldırınca' onlara: "Aşağılık maymunlar olunuz" dedik.
-----167- İşte o zaman Rabbin, onlara en kötü azabı yapacak kimse(leri) kıyamet gününe kadar üzerlerine mutlaka göndereceğini bildirdi. Şüphesiz, Rabbin (ceza ile) sonuçlandırması pek çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayandır, esirgeyendir.
-----168- Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.
-----169- Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım 'kötü kimseler' geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz?
-----170- Kitaba sımsıkı sarılanlar ve namazı dosdoğru kılanlar, şüphesiz Biz salih olanların ecrini kaybetmeyiz.  
-----2.65İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.  
----2.066 Ve bu cezayı önündekilere ve sonrakilere bir ibret dersi ve korunacaklara da bir öğüt ve nasihat yaptık.
 

----4.47 Ey Kitap verilenler! Yüzleri silip arkaya çevirerek enseler gibi dümdüz yapmadan, yahut cumartesi güncüleri lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakini tasdik ederek indirdiğimiz Kuran'a inanın; Allah'ın emri daima yapılagelmiştir.  
-----4.154 Söz vermeleri (ni takviye) için Tûr'u başlarına diktik de onlara, «Baş eğerek kapıdan girin» dedik, «Cumartesi günü sınırı aşmayın» dedik. Kendilerinden sağlam söz aldık. 
----16.124 Cumartesi ibadeti, ancak o gün üzerinde çekişenlere farz kılındı. Rabbin, ayrılığa düştükleri şeylerde, kıyamet günü aralarında hükmedecektir.   

Ayetlerde ,israiloğullarından bir zümrenin kendilerine farz kılınan cumartesi günü çalışma yasağını delerek helak olduklarını öğrenmekteyiz. Bu kıssanın anlatım maksadı diğer kıssaların anatım maksadına uygun olarak hisse almamazı sağlamaktır. Allah cc kur'anda dünya hayatının geçici bir yer, asıl yurdun ahiret , dünyada bizlere verilenlerin bir sınama vesilesi olduğunu bildirmektedir. Bu bilgiler kur'an nazil olmadan önce gelen kitapların ve resullerin kendi kavimlerine hatırllatıkları bilgilerdir. Bu hatırlatmalara israiloğullarınında dahil olduğunu bilmekteyiz.    

-----3.14 Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir.
-----3.185 Her insan ölümü tadacaktır. Kıyamet günü, ecirleriniz size mutlaka ödenecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kimse artık kurtulmuştur. Dünya hayatı, zaten, sadece aldatıcı bir geçinmeden ibarettir unlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır.  
-----57.20 Bilin ki, dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir. Bu, yağmurun bitirdiği, ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer; sonra kurur, sapsarı olduğu görülür, sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap da vardır. Allah'ın hoşnudluğu ve bağışlaması da vardır; dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçinmedir. 
-----6.32 Dünya hayatı sadece oyun ve oyalanmadır; ahiret yurdu, sakınanlar için daha iyidir. Düşünmüyor musunuz? 
-----47.36 Doğrusu dünya hayatı oyun ve oyalanmadır. Eğer inanır ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size ecirlerinizi verir; O, sizin mallarınızı tamamen sarfetmenizi istemez.  
-----6.70 Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Kuran ile öğüt ver ki, bir kimse kazandığıyla helake düşmeye görsün, o takdirde Allah'dan başka ona ne bir yardımcı, ne de bir kurtarıcı bulunur; her türlü fidyeyi de verse kabul olunmaz. Kazandıklarından ötürü yok olanlar işte bunlardır. İnkar etmelerinden dolayı kızgın içecek ve can yakıcı azab onlaradır.
-----31.33 Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Babanın oğlu, oğulun da babası için bir şey ödeyemeyeceği günden korkun. Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Allah'ın affına güvendirerek şeytan sizi ayartmasın.   
Bu gibi ayetler kur'anın pek çok yerinde bizlere dünya hayatının geçici bir yer ve burada kazandıklarımızın birer imtihan vesilesi olduğunu bazen darlık ile imtihan edilerek insanların imanlarının ölçülebileceğini bildirmektedir.
 
  ----2.155 Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele.  

-----7.130] And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsınlar diye, yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. 

 -----2.214Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: «Allah'ın yardımı ne zaman?» diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah'ın yardımı şüphesiz yakındır.  

Allah azze ve celle baki olan ahiret yurdu için yarattığı insanları geçici olan dünya hayatında bir takım imtihanlara uğratarak ahiretteki yerlerinin dünyada iken seçme imkanı vermiştir. İnsanların çoğu bu imkanı yanlış yolda değerlendirerek kendilerini cehennem için hazırlamaktadırlar. Bu hazırlığın sonunun cennet ile bitmesi için rabbimiz bizlere bizden önce geçen nesillerin başlarından geçen bu imtihan çeiştlerinden örnekler vererek , onların bu imtihanlara karşı nasıl hareket ettiklerinin örneklerini vermektedir. "ashabı sebt" kıssasıda bunlardan bir örnektir.   

Kıssada gördüğümüz gibi geçici dünya hayatının metaını ahiret hayatı ile değişmek isteyen israiloğullarından bir gurup kendilerine emredilen cumartesi günün çalışma yasağına riayet etmeyerek diğer günler gelmemesine rağmen, cumartesi günü  sürülerle gelen balıkları avlayarak yasağa riayet etmemişlerdir.  

Kıssanın araf suresinde geniş olan anlatımında gözümüze çarpan bir husus daha vardır. 164. ayeti biraz dikkatli okursak 3 farklı insan tipi karşımıza çıkmaktadır. 1-yasağı delip emre isyan edenler,2- o yasağı ihlal edenlere karşı onları ikaz edenler,3- yasağı ihlal etmeyen , ancak edenlerede karşı çıkmayıp yasağı delenleri ikaz edenlere engel olmaya kalkan " neme lazımcı" " bana dokunmayan yılan bin yaşasın" "her koyun kendi bacağından asılır " diyen tipler.Rabbmiz bizlere kur'anda bizleri kötülükten sakınmaya ve sakındırmaya teşvik etmektedir.   

-----3.104 Sizden, iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan meneden bir cemaat olsun. İşte başarıya erişenler yalnız onlardır. 
-----3.110 Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz. Kitap ehli inanmış olsalardı, kendileri için daha hayırlı olurdu; içlerinde inananlar olmakla beraber, çoğu yoldan çıkmıştır.   
-----3.114 Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi insanlardandır.  
-----9.071 Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir; iyiyi emreder kötülükten alıkorlar; namaz kılarlar, zekat verirler, Allah'a ve Peygamberine itaat ederler. İşte Allah bunlara rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir.   

Müminlerin en bariz olan vasıflarından " marufu emr, münkerden nehiy" vazifesini yapmayıp "neme lazım" diyen ve yasağa karşı gelip münkeri işleyen israiloğulları "maymunlar ve domuzlar" haline getirilmiştir. Bu maymun ve domuz haline getirilmesi  bakara s. 66 ayetinde "sonradan gelenlere bir ibret olması" denmesinden anlamaktayızki bu ceza onlara hakiki olarak uygulanmıştır. Bu cezanın hakiki bir ceza olmayıp mecazi anlamda bir kullanım olduğunu iddia edenler kur'an kıssalarındaki anlatılmak istenen , "kıssadan hisse almak" deyiminin aksine "kıssa içinde dönüp dolaşmak" şeklinde bir analyış sahipleri olduğu için bu cezanın ne şekilde olduğu meselesi üzerinden öteye geçememektedirler. Kur'an kıssalrında anlatılan bu helak olam olaylarından bizlere anlatılmak istenen mesele, kıssalardaki fiilleri işleyenlerin yaptıklarının yanına kalmayarak kendilerinden önce yapanların akıbetleri ile ikaz edilmeleridir. Tabiki bu helak olma olaylarının dünyada iken olması , "niye şimdi böyle olmuyor?" şeklinde bir soruyu gerektirmez. Bizlerin helak olaylarından almamız gereken hisse yapılan bir suçun cezasız kalmayacağıdır. 

Sonuç olarak "ashabı sebt" kıssasından almamız gereken hisse, Allahın emir ve nehiylerine karşı hiçbir şekilde isyan etmememiz "o yasakları ne şekilde delebiliriz" şeklinde bir yolla vakit geçirmememiz , dahası o yasaklara riayet etmeyenleri " neme lazım " demeden onlara marufu emir vazifemizi yerine getirmeliyiz. Aksi takdirde kıssada anlatılan 3. insan gurubundan helak olan 2  gurup içinde olmamız kaçınılmazdır. Bizim yasakları işlemememiz bir kenardan olanları seyretmemiz bizleri kurtarmayacaktır. Bizleri kurtaracak olan ameller  yasaklara karşı gelenleri müminlerin vasıflarından olan " marufu emir münkreden nehiy" vazifesi gereğince hareket etmektir.    

                                     EN DOĞRUSUNUN ALLAH CC BİLİR.