ve Haram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ve Haram etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2015 Cumartesi

Tevbe s. 5. Ayeti: Müşriklerin Görüldüğü Yerde Öldürülmeleri ve Haram Aylar

Kur'an okumalarında yapılan yanlışlardan birisi , okunan Ayetin tarihi arka planının hesaba katılmadan okunarak anlaşılmaya çalışılmasıdır. Özellikle Medine de inen Ayetleri anlamanın yolu, tarihsel arka plan bilgisinin göz ardı edilmemesi ile mümkündür. Arka plan ve okunan Ayetin bağlamı göz ardı edilerek yapılan anlama çalışmaları , anlama çalışmasından çok anlaMAma çalışmasına dönüşmesi ile karşı karşıya kalabilir.

Tevbe s. 5. Ayeti , tarihi arka plan ve bağlam gözetilmeden okunarak, bazı yanlış anlamalara sebebiyet veren Ayetlerden biri olarak yerini korumaktadır. Kur'an merkezli düşünce sloganı ile yola çıkanların bir kısmı , bu Ayeti bu gün inmiş gibi okumaya çalışarak altından kalkamayacakları bir yükün altına girmişler , bu düşünceye karşı çıkanlarda "Kur'anın bu hükmünü neden uygulamıyorsunuz?" şeklinde istihzai sorularla, bu düşüncedeki insanları köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadırlar. Ateist taifesi bir başka cepheden saldırarak , kendilerince Allahı haşa gaddar olmakla suçlama çalışmaları içinde cihada!! girişmişlerdir. Bu problemler dahilinde, "Tevbe s. 5. Ayetini nasıl doğru anlayabiliriz?" sorusunun cevabını bu yazımızda aramaya çalışacağız.

Tevbe s. 5. Ayetini tek başına okuduğumuz zaman , Allah (c.c) nin bizlere elde kılıç sokaklarda müşrik avına çıkmamızı emrediyor gibi bir durum göze çarpmaktadır, acaba gerçekten öyle mi ?, bunu anlayabilmek için Tevbe suresinin ilk Ayetlerinden itibaren konu bütünlüğü içinde okumak gerekmektedir. 

 [009.001] Kendileri ile aranızda antlaşma bulunan müşriklere Allah ve Peygamber'i tarafından yöneltilen bir ilişki kesme ihtarıdır .
 [009.002]  Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. Ve bilin ki; siz, Allah'ı aciz bırakamazsınız. Hem Allah, gerçekten kafirleri rüsvay edendir.
 [009.003]  Ve büyük Hacc (Hacc-ı Ekber) günü, Allah'tan ve Resulünden insanlara bir duyuru: Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O'nun Resulü de... Eğer tevbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. Küfre sapanları acıklı bir azabla müjdele.
[009.004]  Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız. Allah (haksızlıktan) sakınanları sever.
 [009.005]  O haram aylar çıkınca artık müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve bütün geçit başlarını tutun! Eğer tevbe edip namaz kılar ve zekatı verirlerse, onları serbest bırakın; çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir.
 [009.006]  Ve eğer müşriklerden biri senden aman dileyerek yakınına gelmek isterse, Allah'ın kelamını dinleyebilmesi için ona aman ver, sonra onu güven duyacağı yere kadar gönder; çünkü onlar gerçeği bilmez bir toplulukturlar.
[009.007]  O müşriklerin Allah katında ve Resulü katında herhangi bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid- i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız var ki, bunlar size karşı doğru durdukça siz de onlara doğru olun. Allah (hainlikten) sakınanları elbette sever.
[009.008]  Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır.
[009.009]  Allah'ın ayetlerini az bir değer karşılığında sattılar ve Allah yolundan alıkoydular. Gerçekten bunlar, ne kötü şeyler yapmaktalar!
[009.010]  Bir mümin hakkında ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlaşma. Bunlar işte böyle haddi aşan kimselerdir.
[009.011]  Fakat tevbe eder, salatı ayakta tutar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.
[009.012] Ve eğer antlaşma yaptıktan sonra yeminlerini bozar ve dininize saldırıya kalkarlarsa, o küfür öncülerini hemen öldürün. Çünkü onların yeminleri yoktur, belki vazgeçerler.
[009.013]  Yeminlerini bozan, resulu yurdundan çıkarmaya teşebbüs eden bir kavim ile döğüşmez misiniz? Ki, önceleri kendileri başlamışlardır. Onlardan korkar mısınız? Şayet mü'minler iseniz asıl korkmanız gereken; Allah'tır.
[009.014]  Onlarla savaşın ki, Allah onları sizin elinizle cezalandırsın, rezil etsin onları, yardımıyla sizi onlara karşı zafere erdirsin, mü'min bir topluluğun yüreklerine su serpsin,
[009.015] Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
[009.016] Yoksa siz, kendi halinize bırakılacağınızı, içinizden savaşanları ve Allah'tan, Peygamberinden ve mü'minlerden başka sokulacak bir locaya tutunmayanları Allah'ın hiç de bilip görmeyeceğini mi sandınız? Oysa Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

Ayetleri konu bütünlüğü içinde 1-16. Ayetler arası okuduğumuzda konu gayet açık anlaşılacaktır.

Ayetlerin nazil olma zamanı Medine döneminin son yıllarıdır. Bu yıllarda Müslümanlar artık insiyatifi ellerine geçirerek kuvvetli bir duruma gelmişlerdir. Mekke ile sıcak savaş halinin, Medine döneminin ilk günlerinden beri devam eden bir süreç olduğunu hatırda tutmak bu Ayetlerin anlaşılmasında önemli bir rol oynayacaktır. Ayetlerin nazil olduğu zaman süreci içinde Müşriklerle yapılmış bir antlaşma vardır ve bu antlaşma Müşrikler tarafından tek taraflı olarak ihlal edilmiştir. Ayetlerden anlaşıldığına göre Müşriklerden bir kısmının antlaşmaya sadık kaldığı anlaşılmakta olup, Ayetler antlaşmayı bozan Müşriklere bir ihtardır.

Ayetler antlaşmayı bozan Müşriklere 4 ay süre tanınmakta olup bu sürenin sonunda artık yeniden bir antlaşma yapılmasının mümkün olmadığı ya Müslüman olmak ya da savaşmak tercihinden birini yapmaları gerektiği ihtar edilmektedir. Yeniden antlaşma yapılmama sebebi , var olan antlaşmayı bozarak ahidlerine sadık kalmamış olmalardır.

4. Ayete baktığımızda savaşılacak Müşrikler dışında tutulacak olanların antlaşmalarına sadık kalanlar olduğu görülmektedir. 8. ve 9. 10. Ayetlere baktığımızda o Müşriklerin ellerine fırsat geçtiği anda , Müslümanlara neler yapabilecekleri haber verilerek , onlara karşı gaflete düşülmemesi hatırlatılmaktadır. 

5. Ayette ki , "Müşrikleri nerede bulursanız öldürün" emrini bu arka plan dahilinde anlaşılmasının daha doğru sonuçlar vereceğini düşünmekteyiz. Herhangi bir ordu karşısındaki düşmana karşı bir anlık gaflete düştüğü an , bu gafletinden faydalanan düşman ordusu tarafından perişan edilebilir. Bunun en açık örneği Uhud harbinde görülmüştür , Allah (c.c) Müslümanların gaflete düşmemelerini hatırlatarak verilen süreye kadar beklenerek süre sonunda onlara karşı savaş açılmasını emretmektedir. Bu emrin, sokakta gezen , pazarda alış verişini yapan bir müşrik görüldüğü zaman hemen onu öldürün anlamında bir emir olmadığını burada hatırlatmak yerinde olacaktır.

Müşriklerle savaşarak onları öldürme emri gayet açık ve net beyan edilmiş bir durum olup , bu duruma düşme sebebleri onların ihanetleridir. Anlaşmaya sadık kalmayarak bozmanın anlamı zaten savaş ilanı anlamına gelmektedir. Allah (c.c) onlara 4 ay mühlet tanıyarak tevbe etme kapısını onlara açık bırakmıştır. Aslında Ayetlere art niyetsiz yaklaşan birisi bu durumu çok rahat görebilecektir. Mümtehine s. 8. ve 9. Ayetleri bu konuda bilgi veren Ayetlerdendir.

[060.008]  Allah sizi din hakkında size kıtal yapmıyan ve sizi yurdlarınızdan çıkarmıyan kimselerden, onlara iyilik etmeniz ve kendilerine adalet yapmanızdan nehyetmez, çünkü Allah adalet yapanları sever
[060.009]  Allah sizi ancak size din hakkında kıtal yapan ve sizi yurdlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanıza muzaheret ede kimselerden, onlara dostluk etmenizden nehyediyor, her kim de onlara dostluk ederse işte onlar kendilerine yazık eden zalimlerdir.

12-13. Ayetler okunduğunda onlar ile savaşmanın altında yatan sebeblerin zikredildiğini görmekteyiz. Hiç bir ordu kendisi için kötü niyetler besleyen düşman ordusunun eline koz vererek , onlar tarafından yenilgiye uğratılmak istemez. Allah ( c.c) Mü'minlere olan yardım sözü gereği onların bu niyetlerini ortaya koyarak onlara karşı gafil olunmamasını öğütlemektedir. 

Tevbe s. 5. Ayeti içindeki " Haram Aylar" ibaresi eski tefsirlerde bile tartışma konusu olmuş , bu gün ise bu ifade ile kast edilen ayların hangileri olduğu konusunda farklı düşünceler mevcuttur. 

Haram Aylar , İbrahim (a.s) ile başlayan Hacc ibadetini ifa etmek için uzak yollardan gelen insanların , yol selametinin temini için ihdas edilmiştir , bu aylar Zilkade , Zilhicce ,Muharrem ve Recep aylarıdır. Bu Aylar Araplar tarafından İbrahim (a.s) dan beri böyle bilinmektedir ilk 3 ay arka arkaya gelen aylar olup 4. Recep ayı umre ayı olarak senenin ortasındadır. Ancak bu gün Kur'anın nuzül süreci ile ilgili arka plan bilgilerini toptan arkaya atarak bu gün inen bir Kitap gibi okumak isteyenler, bu ayların hepsinin arka arkaya gelmesi gerektiği gibi bir düşünce içindedirler. 

Bu düşünceye sebeb ise, Tevbe s. 2. Ayetinde Müşriklere 4 ay süre tanınmış olması , 5. Ayette "Haram aylar çıkınca" ifadesi ile kast edilen ayların arkaya gelmesi gerektiği şeklinde bir düşüncedir. Burada doğru olan taraf bu ayların arka arkaya gelmesi gerektiğidir bu düşünce tabiki doğrudur,ancak Kur'an da diğer Ayetlerdeki "Haram Aylar" tabiri ile Tevbe s. 5. Ayet içindeki haram aylar aynı aylar değildir. Tevbe s. 5. Ayeti haricinde Kur'an da diğer Ayetlerde geçen "Haram Aylar" tabiri, Hac yolunun güvenliği ile ilgili olarak ihdas edilmiş ve Zilkade , Zilhicce , Muharrem ve Recep aylarını kapsar.

Tevbe s. 5. Ayetinde bahsedilen Haram Aylar bu Aylar olmayıp , "Haccı Ekber" ifadesinden anlaşılacağı üzere Zilhicce ayının 10. gününden başlamak üzere verilmiş olan müddetin 4. ay sonra biteceği ve bu Aylar içinde Müşriklere karşı onlar silaha sarılmadığı müddetçe Müslümanların da silaha sarılmamaları emredildiği için savaşmanın yasak olduğundan hareketle "Haram Aylar" ifadesi kullanılmış ve Zilhicce nin 10. günü başlangıç olmak üzere devam eden aylar olan , Muharrem , Safer, Rebiül evvel, Rebiül ahir ayının 10. gününe kadar olan süredir. Yani Hac yolunun güvenliği ile alakalı Haram Aylar ile Tevbe s. 5. Ayetinde bahsedilen Haram Aylar aynı aylar değildir.  

"Haccı Ekber günü" ifadesi ile sürenin başlangıcının , Zilhicce ayının 10. günü olduğu anlaşılmaktadır, şayet Hacc ibadeti ile ilgili olan Haram Aylar kast ediliyor dediğimizde , Muharrem ayı ile bu aylar son bulmaktadır , dolayısı ile Zilhicce ayından 20 , Muharrem Ayından 30 olmak üzere yaklaşık 50 günlük bir süre sonra Müşriklerin görüldüğü yerde öldürülmeleri emredilmiş olur ki bu da verilen 4 aylık süre Ayeti ile müşkil bir durum arz eder. 4 aylık izni göz önünde tutarak yapılan bir hesaplamada, sürenin Rebiül evvel ayının 10. günü sona ermiş olacağı anlaşılır ki , 2. Ayette ki 4. ay müddetin bu şekilde dolacağı anlaşılır.


Bu Ayetler sadece inmiş olduğu zaman ve mekan ile sınırlı yani tarihselliği olan Ayetler midir ? , yoksa evrensel mesaj ihtiva etmesi açısından bir okumaya tabi tutulabilir mi ? şeklinde bir sorunun akla gelmesi muhtemeldir.

Ayetlerin nazil olduğu zaman ortamı ile yaşadığımız zaman ortamı içinde bir aynilik durumu görüldüğünde , yani insiyatifin Müslümanların lehinde olduğu ve Müşrikler ile yapılan anlaşmaların tek taraflı olarak onlar tarafından ihlal edilme durumunda onlara belli bir süre verilerek tevbe etme imkanı sağlanabilir. Şayet verilen süre içinde tevbe ederlerse onlardan geri durulması aksi takdirde onlarla sonuna kadar savaşılmasını , Ayetlerin bize dönük mesajı olarak okumak mümkündür.

Sonuç olarak , Bir Ayetin bulunduğu bağlam ve nazil olduğu zaman ve mekan şartlarından koparılarak okunmasına örnek olarak verebileceğimiz , Tevbe s. 5. Ayeti ,1-16. Ayetler arasında bir bütünlük içinde okunduğunda anlaşılması kolaylaşmaktadır. Hiç bir askeri güç kendisine düşman olan karşı güce yenilerek gücünün kırılmasını asla kabul edemez, bu durum Müslümanlar açısından da böyledir ve böyle olması gerekmektedir. Allah (c.c) kendisine iman etmeyen ve başkalarını da bu yoldan çevirmek isteyerek savaş ilan edenlere karşı uygulanacak olan stratejiyi Mü'minlere öğreterek anlaşma kurallarını tek taraflı ihlal edenlerle artık yeniden bir anlaşma yapmanın mümkün olmadığını beyan etmektedir. Bu meyanda anlaşmalara sadık kalanlara karşı herhangi silahlı bir mücadeleye girişilmeyeceği de Ayetlerde beyan edilmektedir.Bu Ayet bazılarının anlamak istediği şekli ile , elde kılıç çarşı pazar gezerek müşrik avına çıkılmasını emreden bir Ayet değil , sıcak savaş ortamında Müslümanlara nasıl davranmaları gerektiğine beyan edilen Ayetlerdendir.

                                EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.