Bakara s. 79-82 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bakara s. 79-82 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Şubat 2015 Cumartesi

Bakara s. 78-82 Ayetleri: Elleri ile "El Kitabe" Yazanlar

Kur'an okumalarında yapılan yanlışlar dan birisi , ilgili Ayeti sadece hitap çerçevesi ile sınırlamak ve bize dönük herhangi bir mesajının olup olmadığı konusunda herhangi bir düşünce yürütmemektir. Bu tür yapılan okumalarda ilgili Ayetler ,sadece tarihsel olduğu veya belli bir kesime hitap ettiği düşüncesi ile okunduğu için bizleri ilgilendirmediği düşüncesi hakim olmaktadır. Bu tür okumalara örnek vereceğimiz Ayetlerden birisi de Bakara s. 78-82. Ayetleri arasındaki bölümdür.

 [002.078] [TK] Onlardan bir bölümü de ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başka değil; bunlar yalnızca zannederler.

Ayetlerin özel hitap çerçevesine baktığımızda , İsrailoğulları ile ilgili olup onlardan El Kitabe yi bilmeyenlerin, ilerleyen Ayette göreceğimiz gibi başkalarının uydurdukları sözleri "El Kitabe" zannetmeleridir. Bu Ayetleri belirli bir hitap çerçevesinden çıkararak , bize dönük mesajlar olarak okuduğumuz zaman şunları görebiliriz.

[002.079]  Vay, Kitabı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, «Bu Allah katındandır» diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına! Vay kazandıklarına!

Bu Ayet, bağlam itibarı ile İsrailoğullarına hitap etmektedir. Tefsirlere bakıldığında , onların Allah (c.c) nin indirdiği Kitaba karşı olan muameleleri etrafında yorumlar yapıldığını görürüz. Bu yorumları yanlış olarak tavsif etmiyoruz , ancak eksik olarak tavsif edebiliriz. Okunan herhangi Ayeti sadece hitap çevresi ile sınırlı kılarak yapılan okumalara örnek olarak, İsrailoğulları ile ilgili Ayetleri verebiliriz. "Ey İsrailoğulları" şeklindeki hitapların ,sadece onlarla ilgili okunduğu zaman ilgili Ayetlerden bize dönük bir mesajın çıkma düşüncesi geri planda kalmaktadır.

"Elleri ile El Kitabe yazmak" denilmesinin ne demek olduğundan önce, "El Kitabe" kelimesi ile kast edilmek şeyin ne olduğunun anlaşılması gerekmektedir. Allah (c.c) bir çok Ayetinde Elçilerine "El Kitabe" indirdiğini beyan etmektedir. 

Burada "El Kitabe" ile kast edilmek istenen ,Allah (c.c) nin kullarının yaşamlarında tabi olacakları hükümlerin bildirilmesi olup , bu konuda tek yetkili olarak kendisini ilan eden Allah (c.c) ,kendisinin uhdesinde olan bu yetki gasp girişimlerini "Şirk" olarak beyan etmiştir. Kul olarak bize düşen görev, inen "El Kitabe" ye tabi olmak iken, inen Kitap üzerinde oynamalar yaparak ,veya yeni "El Kitabe" ler ihdas ederek İlahlığa soyunmaya kalkanlara tabi olunduğu görülmektedir. 

Yapılan bu işlemin İsrailoğulları ile ilgili Ayetler kapsamında inmiş olması , yapılanların sadece onlarla sınırlı olduğu anlamına gelmez. İsrailoğulları öncelikle "İnsan" olmaları nedeniyle bu işlemi gerçekleştirmiş olup , İsrailoğulları ile ortak yanımız olan "İnsan" olmaklığımız, "Müslüman" kimliği altında aynı ameli işleyip işlemediğimiz konusunda bizleri de düşündürmelidir. 

İsrailoğulları ile ilgili anlatımlar , onların prototip bir kavim olarak , Allah (c.c) indirdiklerine ve gönderdiklerine karşı işledikleri, olumlu ve olumsuz amellerin anlatılarak , biz sonrakilere örnek olmasının amaçlandığı  ve o örneklerin okunarak hayata pratize edilmesini gerektirir. 

Allah (c.c) nin her şeyin yaratıcısı olması nedeni ile , yarattıklarının üzerinde yegane hakimdir. İnsan üzerindeki bu hakimiyeti , yaşadıkları Dünya hayatı içindeonlar için gerekli olan düzenlemeleri yapma hakkını vermektedir. Allah (c.c) bu hakkını , Adem (a.s) dan Muhammed (a.s) a kadar, sayısını kendisinin bildiği Elçiler ve onlara indirdiği "El Kitap" lar ile bildirmiştir. Ancak İnsanlar Allah (c.c) nin kendileri için vaz ettiği bu düzenlemeleri red ederek kendi yanlarından çıkardıkları ile hayatlarını devam ettirmeye kalkmışlardır. 

Bakara s. 79. Ayeti ile verilmek istenen mesajın ana tema sı , İnsanların Allah (c.c) nin indirdiği Kitaba karşı iki çeşit karşılık vermeleri olarak ifade edilebilir.

1- İnen Kitapları tahrif ederek kendi hevalarına göre Ayetleri yorumlamak. 
2- İnen Kitapları toptan red ederek kendileri Kitap yazmaya kalkmak.

Bu 2 karşılığın, başta İsrailoğulları olmak üzere hayat içinde nasıl pratize edildiği bizlere Kur'an Ayetleri ile anlatılarak, "Sizde aynı duruma düşerek Kitaba karşı bunları yapmayın" denilmektedir. Ancak bizler "Yapmayın" emrini , "Yapın" şeklinde anlayıp bu emri!! uygulamak için İsrailoğullarını yarışta geçmeye soyunmuş olduğumuz bir gerçektir. Bu gerçeklik bizlerin hayatından nasıl yer bulmaktadır ? . 

1- İnen Kitapları tahrif ederek kendi hevalarına göre Ayetleri yorumlamak.

Bu gün Müslümanlar arasında ihtilaf konusu olan bazı meseleler de belirleyici olan Kur'an değildir. Belirleyicilik görevi rivayetlere yüklenmiş olup , rivayetlerin belirleyiciliğinin ışığında Kur'an Ayetleri yorumlanmaktadır. Rivayetlerin belirleyici konuma yükselmesi ile bu beliryecilik çerçevesi içinde görüş beyan edenler söyledikleri sözleri "Bu Allah katındandır" diyerek Allaha mal etmeye kalkmakta , kendilerini bu tür insanlara teslim etmiş olanlar da " Sen onlardan daha iyimi biliyorsun?" sözleri ile bu düşüncelerin yanlışlığını ifade edenlere karşı çıkmaktadırlar. 

İsrailoğullarının , yanlarındaki Kitaba karşı yapmış olduğu muamelerin nasıl gerçekleştiği bir çok Ayet içinde beyan edilmiştir. Tevrat ın nasıl tahrif edildiği meselesi bu yazının konusu olmayıp , ellerinde Tevrat olarak bildikleri Kitabın içinde Allah (c.c) tarafından indirilmiş olması imkansız görülen bölümler olduğu , Kur'an ile yapılacak bir sağlama neticesinde görülecektir. 

Kur'anın tahrif edilip edilmediği konusu , Tevrat veya İncil in tahrifi konusu ile gündeme gelmiş olup bu Kitaplarda ki tahrifatın Kur'an Ayetleri içindeki beyanından ötürü bilinmektedir. Kur'an ın metin olarak tahrif edilip edilmediğinin tesbiti şu an elimizde orjinal metin olarak bilinen bir nüsha olmaması ve olması ihtimalini hesaba katacak olursak olursak , bunu haber veren yeni bir Elçi ve Kitabın gelmeyecek olmasından hareketle eldeki Mushaf ın metin olarak tahrife uğrayıp uğramadığı tartışmaları gaybe taş atmak , veya bulanık su da balık avlamak misali sonuçsuz kalacak düşüncelerdir. 

Kur'an , metin olarak tahrif edildi denilmemekle birlikte , anlam tahrifi şeklinde yapılan tahrifatın neticesinde oluşturulmuş düşünceler karşımızda durmaktadır. Allah (c.c) den inen metnin üzerinde çeşitli yollarla yapılan anlam tahrifleri Kur'anın demek istemediği bir şey ona dedirtilerek bu yolla Kur'anın anlamı tahrif edilmeye çalışılmaktadır. Tahrif konusunda İsrailoğullarından bir farkımız maalesef olmamakla birlikte , Kur'an daki bu konu ile ilgili Ayetleri sadece İsrailoğullarının bağlamında okuduğumuz için bizlere her hangi bir mesajı olmadığını düşünmekteyiz. 

2- İnen Kitapları toptan red ederek kendileri Kitap yazmaya kalkmak.

Bakara s. 79. Ayeti nin kapsama alanına giren durumlardan bir tanesi de 2. şık ta verdiğimiz durum olup bu durum nasıl tezahür etmektedir?.

Allah (c.c) her şeyin üzerinde tek hakim olması nedeniyle yaratmış olduğu İnsanın hayatı ile ilgili düzenlemeleri yapmak yetkisine sahip olan tek kişidir. Bu düzenlemelerin genel adını "El Kitab" olarak bizlere bildirmektedir. İnsanlardan hiç kimse böyle bir düzenleme yapmak hakkına sahip olmayıp , görev olarak sadece Allahın indirmiş olduğu Kitaba uymaktır. Maaleseftir ki bir çok insan Kitaba uymak yerine , kendileri kitap yazıp insanları bu kitaba uymaları gerektiği yolunda çağrılar yapmaktadır.

[006.093]  Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine bir şey vahyedilmemişken «Bana vahyolundu, Allah'ın indirdiği gibi ben de indireceğim» diyenden daha zalim kim olabilir? Bu zalimleri can çekişirlerken melekler ellerini uzatmış, «Canlarınızı verin, bugün Allah'a karşı haksız yere söylediklerinizden, O'nun ayetlerine büyüklük taslamanızdan ötürü alçaltıcı azabla cezalandırılacaksınız» derken bir görsen!

Enam s. 93. Ayetinde , Sahte elçilik ve sahte ilahlığa soyunanların durumu ele alınarak 94. Ayette onların hesab gününde ki halleri anlatılmaktadır. Ayet içinde sahte ilahlığa soyunmayı Bakara s. 79. Ayeti paralelin de düşünecek olursak ; " Allah'ın indirdiği gibi ben de indireceğim" şeklinde ki sözün kavlen söylenip söylenmediğinden çok fiiliyat olarak nasıllığı ortaya konulmalıdır. Eğer bir insan , "Ben insanlar üzerinde hakim olma hakkını Allah ta değil bende görüyorum" diyerek kendisini İlah pozisyonunda görmeye başlar ise " Allah'ın indirdiği gibi ben de indireceğim" sözünü söylemiş olmaktadır. 

Bu sözü fiiliyata dökerek Allahın hakkı olan "El Kitap" yazmayı kendi uhdesine almış sayılır ve eli ile yazdıklarına "Bu Allah tandır" demese dahi, sadece Allahın yetkisinde olan bir yetkiyi gaspederek kendisinin asla böyle bir yetkisi olmadığı halde yazdıklarını Allaha nisbet etmiş sayılır. 

Devam eden Ayetler de , El Kitabın insanlar tarafından nasıl yazıldığına örnek verilmektedir.

[002.080] (İsrailoğulları:) Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler. De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?
[002.081]  Hayır öyle değil; kötülük işleyip suçu kendisini kuşatmış olan kimseler; cehennemlikler işte onlardır. Onlar orada temellidirler.
[002.082]  İnanıp yararlı işler yapan kimseler cennetlik olanlardır, onlar da orada temellidirler.

Bakara s. 80-82. Ayetleri arasında , İsrailoğulları örneğinde insanlara tarafından "El Kitabe" nin nasıl yazılabileceği örneği verilmektedir. Bu örnekte kendilerini seçilmişler olarak vasıflayan İsrailoğulları ateşe sayılı günler gireceklerini , sonra çıkacaklarını iddia ederek elleri ile bu iddiaları ile elleri ile Kitap yazmış oldukları bu şekil Kitap yazanların iddiaları, Allah (c.c) indirdiği El kitap ta yalanlanarak gerçek bilgi verilmektedir.

İsrailoğulları tarafından ortaya atılan bu iddianın aynısı, İslam düşüncesi içinde de yerini bularak "Günahkar Müslümanların belli bir süreden sonra Cehennemden çıkarılacakları" iddiası vardır. Allah (c.c) nasıl İsrailoğullarının seçilmiş kullar olarak ilan etmediyse , Müslümanları da seçilmiş kullar olarak ilan etmemiştir. Cennete gitmenin yolu nasıl sadece İsrailoğullarından olmak değilse, aynı şekilde sadece "Ben Müslümanım" demekte değildir. İman ve Salih Amel ile süslenmen bir iddia boş ve geçersizdir.

Sonuç olarak ; İsrailoğulları bağlamında anlatılan Ayetleri sadece o kavme has bir özellik olarak okuduğumuzda , verilmek istenen mesajın anlaşılamaması tehlikesi mevcuttur. Bu tür anlatımları onların canlı örnekler sergileyerek yaşamış olduğunu ve aynısını tekrarlamak durumunda kaldığımızda, başımıza gelenlerin onların başına gelenler ve gelecekler olduğunun hatırlatması olduğu unutulmamalıdır. Bakara s. 78-82. Ayetleri arası bu durumun nasıl tezahür ettiği anlatılarak , bizlerin de aynı tür işlemleri yapmamamız hatırlatılmaktadır. Ancak aynı tür hatalardan ibret almak yerine onları örnek alarak onların izleri üzerinde yürümekte devam ettğimiz üzücü bir gerçektir. Kitabı yazmak gibi bir hakkımız olmadığını beyan eden Rabbimiz , İnsan olarak görevimizin onun indirdiği Kitaba uymak olduğunu defaatle hatırlatmasına rağmen , bir şekilde Kitaplar üretilmekte ve bunlar Allah mal edilerek onun adına iftiralar düzülmekte , ve bununla geçici Dünya menfaatleri elde edilmeye çalışılmaktadır. 

                                    EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.