Mesani etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mesani etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2016 Pazartesi

Hicr s. 87. Ayetinde Geçen Seb'ul - Mesani Terimi Üzerinde Bir Düşünce Çalışması

                                                      وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِّنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ

                        [015.087]  Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve yüce Kur'an'ı verdik.

Bu ayetin tefsirlerine bakıldığında ayet içinde geçen "Seb'ul - Mesani" deyiminden kast edilenin, Fatiha suresi olduğu yönünde görüşler ağırlıkta olup , bu anlam bazı meallerde dahi o şekilde geçmektedir. Bu terim ile kast edilen şeyin Fatiha suresi olduğu, sadece müfessirlerin yorumu olup , tefsirlerde bu terim hakkında farklı yorumlarında olduğu bilinmektedir. 

Fakat ağırlıklı olarak tercih edilen görüş, bu terimin Fatiha suresini işaret ettiği yönündedir. Biz "Seb'ul - Mesani" terimi ile kast edilenin Fatiha suresi olduğu yönünde yapılan yorumlara yanlış olduğu gerekçesi itiraz etmemekle birlikte , bu yorumu meallere aksettirmenin yanlış olduğunu , bu deyimin mealini koymak yerine , yorum olarak "Fatiha suresini verdik" şeklinde yapılan meallere itirazımız olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

Hicr suresinin Mekke'de nazil olduğu herkesçe malumdur. Mekki surelerin özelliklerinden bir tanesi , müşriklerin baskı ve zulmüne karşı, Muhammed (a.s) ve ona iman  edenlere moral desteği veren ayetlerin içinde barındırmış olmasıdır. Mekke müşrikleri Allah ve elçisine kafa tutma yetkisini ve gücünü , elinde bulundurdukları siyasi ve ekonomik servetten kaynaklanan öz güvenlerinden almakta olduğu malumdur .  Onların bu şımarıklığına dikkat çeken bir çok ayet , müşriklerin mal ve evlat çokluğuna olan güvenlerinin, hesap günü para etmeyeceğini bildirmektedir. 

 [023.055-6]  Kendilerine verdiğimiz servet ve evlatlarla iyiliklerine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, onlar işin farkında değiller!

[068.010-6] Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, bir de soysuz olana. Kendisine âyetlerimiz okunduğunda «Bu eski insanların masalları!» diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.

Allah (c.c) elçisine verdiklerinin onların yanında olanlardan daha hayırlı ve daha değerli olduğunu beyan ederek , onların göz kamaştırıcı zenginliklerine tamah etmemesini emretmektedir. 

[020.131]  Kendilerini sınamak için, dünya hayatının süsü olarak bol bol geçimlik verdiğimiz kimselere sakın göz dikme, Rabbinin rızkı daha iyi ve daha devamlıdır.

Hicr s. 87. ve 88. ayetlerinin de bu bağlamda okunması ve anlaşılması gereken ayetler olduğunu söyleyebiliriz. 

[015.087] Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kur'an'ı verdik.
[015.088]  Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, mü'minler için de (şefkat) kanatlarını ger.

Allah (c.c) elçisine verdiği şeyin değerine dikkat çekerek , başkalarının elinde olan şeylerin, onun elindeki olan ile kıyaslanamayacak kadar değerli olduğuna dikkat çekmektedir. Bu noktada 87. ayet içinde geçen "Seb'ul - Mesani" terimi ile kast edilenin ne olduğu ile ilgili yorumlar ortaya çıkmaktadır. 

Tefsirlerin bir çoğunda bu terim ile kast edilenin Fatiha suresi olduğu olduğu yönünde yorumlara rastlamakla birlikte , bu terim ile kast edilenin Kur'an'ın kendisi , Kur'an'ın yedi uzun suresi olduğu yorumlara da rastlamak mümkündür. Hicr suresinin Mekke'de nazil olması ve yedi uzun surenin içinde Medine'de nazil olan surelerinde bulunması nedeniyle , bu terim ile kast edilenin Kur'an'ın yedi uzun suresi olduğu yorumlarının, isabetli olduğunu söylemek zordur. Ayet içinde Kur'an'ın kendisinden zaten bahsedilmiş olması , bu terim ile kast edilenin Kur'an'ın kendisi olduğu yorumlarının da isabetsiz olduğunu söyleyebiliriz.  

Fatiha suresinin zaten Kur'an içinde bir sure olduğunu hesaba kattığımız da , bu terim ile kast edilenin Fatiha suresi olması da pek mümkün görünmemektedir. Fakat bu itirazımıza Ahzap s. 7. ve Bakara s. 98. ayetlerinde, hem bütünden bahsedilmesi ve aynı zamanda bütün içindeki bir cüzden bahsedilmiş olması delil olarak sunularak , Hicr s. 87. ayetinde hem bütün olarak Kur'an'dan, hem de cüz olarak Kur'an içinde bir sureden bahsedilmiş olabileceği yönünde cevap gelebilir. 

Sözü fazla uzatmadan , Hicr s. 87. ayetindeki "Seb'ul-Mesani" terimi hakkındaki düşüncelerimize geçmek istiyoruz.

"Seb'un" ; Altı dan bir sonraki , sekiz den bir önce sayıya verilen ad olmakla birlikte , güç ve kuvvet anlamına sahip olması bakımından yırtıcı hayvanlara verilen bir isimdir (Maide s. 3). Bu anlamdan hareketle "Seb'ul" kelimesine "güç kuvvet" anlamı da vermek mümkündür. Ayrıca bu sayının çokluğu ifade etmesi bakımından Kur'an içinde kullanımları bulunmaktadır.

"Mesna" ; Bükülmek , kıvrılmak , katlanmak ve tekrar edilmek suretiyle ikilenen veya başka bir şey eklemekle takviye edilen herhangi bir şeye verilen isimdir.


Muhammed (a.s), tarih boyunca tekrarlanan resuller halkasının sonuncusu olmakla bu halkaya eklenen bir kişi , bu halkanın tekrar edilen bir kişisi , ve Tevhit inancını takviye etmekle görevli bir elçi olduğu konusunda bütün Müslümanlar fikir birliği içindedirler.

Mesani kelimesine, elçiler zincirinin tarih boyunca tekrarlanan bir ferdi olması nedeniyle Muhammed (a.s) a verilmiş olan elçilik görevi anlamını vermek mümkündür. 

Hicr s. 87. ayetindeki "Seb'ul - Mesani" terimine "Elçilik Gücü" anlamı vermek mümkündür ve bu anlamı kullanarak bu ayete şöyle bir anlam verebiliriz. 

And olsun sana elçilikten bir gücü ve yüce Kur'an'ı verdik.

[015.088]  Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, mü'minler için de (şefkat) kanatlarını ger.

Böyle bir anlam, 88. ayetteki müşriklerin elinde bulundurdukları güce neden meyletmemesi gerektiğine dair olan emrin gerekçesinin, 87. ayette anlatılmış olduğunu da gösterecektir.

Hicr s. 87. ve 88. ayetlerini birlikte okuduğumuz zaman Muhammed (a.s) a şöyle bir emrin verilmiş olduğunu anlayabiliriz ;

Ey Muhammed , sakın o müşriklerin elinde bulunan güç servete gözünü dikme , onların elinde bulunan güç ve servet senin gözünü korkutmasın. Biz sana onların elinde bulunandan daha değerli olan elçilik gücü ve yüce Kur'an'ı verdik.

Mesani kelimesi "Kitaben Müteşabihen Mesaniye" şeklinde (Tekrarlanan benzer kitap) Zümer s. 23. ayetinde de geçmektedir. Buradaki Mesani kelimesini yine önceki kitaplar ile alaka kurarak , Kur'an'ın önceki kitapların tekrarlanan bir benzeri olduğunun ifade edildiğini anlamak mümkündür.

Sonuç olarak : Hicr suresi 87. ayetinde geçen "Seb'ul - Mesani" terimi ile kast edilenin , ağırlıklı görüş olarak Fatiha suresi olduğu herkesçe malumdur. Bu yoruma katılmamakla birlikte "Kesin yanlıştır" şeklinde bir iddia ile katılmadığımız yorumları mahkum etmeye hakkımız olmadığını da bilmekteyiz. Yoruma açık bir ayet olduğu , tefsirlerde bu ayet içinde geçen terim ile ilgili farklı yorumların yapılmış olduğundan anlaşılabilir.

Bu terim ile kast edilen anlamın Fatiha suresi değil , Muhammed (a.s) a verilmiş olan ve tarih boyunca tekrarlanan elçilik görevi olduğunu düşünmekteyiz. Bizim düşüncemiz bu terimin diğer yorumları gibi bir yorum olup, kesin doğru olduğunu iddia etmediğimizi hatırlatmak isteriz. 

                               EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.