Uli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Uli Ba'sin Şedidin (Şiddetli Kuvvet Sahibi) Olmak İsra s. 2-8. Ayetleri

Kur'an yaşanmış hayat içinden verdiği örnekler ile diri ve yaşanır bir hayat klavuzu olduğunu özellikle israiloğulları üzerinden verdiği örneklerle göstermektedir. Talut kıssası , zulme uğrayan israiloğullarının içinde bulundukları bu zulümden nasıl kurtulduklarının örneğini vererek zulmün nasıl bertaraf edilebileceğinin canlı örneğini göstermiştir (bakara s.246-252). Aynı kur'an aynı israiloğulları üzerinden bu sefer onların kendileri fesad çıkardığı zaman başlarına gelecek olan şeyin diğer kulllar eliyle yani "şiddetli kuvvet sahibi" kullar eliyle bu fesadlarının önleneceğini haber vermektedir. Bu haber rivayetlerde anlatılan kıyamete yakın bir zamanda olacak olan müslüman yahudi savaşını haber vermemekte aksine yeryüzünde geçerli olan bir sünneti anlatmaktadır. Bizler maalesef uydurma rivayetlerle uyumaya yatkın bir toplum olduğumuz için isa ve mehdi bekleyip onların başımıza geçmesini bu şekilde israiloğullarının zulmünün bitirileceğini beklediğimiz için 3.5 yahudi milyarlık müslümanlarla kedi fare oynar gibi oynamaktadır.

[017.004]  Biz İsrail oğullarına Kitap'da şu hükmü verdik: «Muhakkak siz yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz.»
[017.005]  o ikiden (iki fesattan) birini vadesi (vakt-i cezası) gelince üzerinize Bizim çok şiddetli kuvvet sahibi( uli ba'sin şedidin) olan kullarımızdan göndereceğiz. Artık evlerin aralarını bile araştıracaklardır. Bu, bir yerine getirilmiş hükümden ibaret bulunmuştur.
[017.006]  Sonra sizi tekrar onların üzerine galip kıldık, size mal ve oğullarla yardımda bulunduk ve toplum olarak daha çoğalttık.
 [017.007]  İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz o da kendinizedir. İki vaadden ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid'e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.
[017.008]  Umulur ki Rabbiniz size acır; ama siz dönerseniz Biz de döneriz. Cehennemi, inkarcılara bir zindan kılmışızdır.

Ayetleri rivayetler kanalı ile anlama hastalığı bu ayetler ile ilgili o yine nüksederek hemen buhari ve müslim hadisi  ile ayet anlaşılmaya!!! çalışılmıştır.

"Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”(Müslim, Fiten, 82)

Halbuki ayetleri kur'an bütünlüğü ile anlamaya çalıştığımız zaman ortaya bambaşka bir durum çıkacaktır.

İsra s. 4. ayeti içinde geçen "elkitab" kelimesinin yanlış anlaşılarak bazı tefsirlerde tevrat olarak yorumlandığını görmemiz bu kelime ile ifade edilmek istenen şeyin ne olduğunun bile anlaşılamamasının kur'an ile alakamızın ne kadar zayıf olduğunu göstermektedir.

"Elkitab" kelimesi kur'anda en fazla yer tutan kelimelerden birisi olup, anlam alanı geniş bir kelimedir. İsra s. 4 ayetinden geçen kelime Allah cc nin indirmiş olduğu kitap anlamında değil ,Allah cc nin arz üzerine koymuş olduğu kurallar bütününü ifade eden bir kelimedir.

Elkitab kelimesinin bu anlamından yola çıkarak ayetleri anlayacak olursak ilgili ayetlerde geçen durum sadece israiloğullarını ilgilendiren bir durum olmaktan çıkarak , Allah cc nin arz üzerine koymuş olduğu kuralların israiloğulları örneğinde bizlere anlatılması olarak karşımıza çıkar.

 
[002.251]  Onları Allah'ın izniyle bozguna uğrattılar; Davud Calut'u öldürdü, Allah Davud'a hükümranlık ve hikmet verdi ve ona dilediğinden öğretti. Allah'ın insanları birbiriyle savması olmasaydı yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah alemlere lütufkardır.

[022.040]  Onlar haksız yere ve «Rabbimiz Allah'tır» dediler diye yurtlarından çıkarılmışlardır. Allah insanların bir kısmını diğeriyle savmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan camiler yıkılıp giderdi. And olsun ki, Allah'a yardım edenlere O da yardım eder. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür.

Yukarıdaki iki ayet içinde geçen " insanların bir kısmını diğeriyle savmasaydı" cümlesi Allah cc nin arz üzerindeki cari olan bir kuralından bahsetmektedir. Fesad yaymak insana has bir özellik olup bu fesadın ortadan kaldırılması yine insanlar eli olması şeklinde bir sünnet konulduğu bizlere beyan edilmektedir. 

İsra s. 2-8. ayetleri, ulusların düşüsü ve yükselişi olarak görülen durumun bir özetini yaparak bu durumun israiloğulları üzerinden örneğini vermektedir. Bir ulus fesad yolu ile yükselmeye başladığı zaman ezilen uluslar onların bu zulümlerini ortadan kaldırmak için güç yolu ile onlara müdahale eder ve yükselen ulus düşüşe geçer , o düşüşün arkasından yükselip önceki başlarına gelenler onlara ders olmayıp ellerine geçirdikleri bu gücü yine fesad çıkarmak için harcadıklarında aynı düşüş yine gerçekleşecektir. Tarih içinde bu şekil yükseliş ve düşüşlerin bir çok örnekleri görülmüş olup kur'an bu durumu israiloğullarının yükselişi ve düşüşü açısından örnekler, bu ayetler çerçevesinde günümüzü düşünürsek şöyle bir resim ortaya çıkar.

 Geçen yüzyılda hitler almanyasında büyük bir soykırıma uğratılan yahudiler bunun ardından batılı devletlerin gayreti ile şimdiki topraklara yerleştirilmişlerdir. Büyük bir soykırım ile zulme uğrayan israiloğulları kendi başlarına gelen bu zulmü işgal ettiği topraklardaki müslüman nüfus üzerinde uygulayarak başlarına gelenden ders çıkarmamış , düşüşlerinin ardından zulüm ile yükselmek şeklindeki hal ile hallenmişlerdir. 

Zulüm ile yükselmenin düşüşü getireceği kuralı evrensel bir kural olup bugünde işleyecektir ancak bu işleyişin belirli bir kuralı olduğu unutulur rivayetlerdeki olacak olan savaşı beklersek bu ancak bizim daha fazla ezilmemizi artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. 

İsrailin zulüm ile yükselişinin sünnetullah gereği bir düşüşü mutlaka olacaktır,ama bu düşüşün nasıl olacağı yine kur'an ayetlerinde bildirilmiştir. "Uli ba'sin şedidin" şiddetli kuvvet sahibi olan kullar eliyle israil veya benzerlerinin bu zulümlerini def edileceği sünnetullah gereği olup Allah cc kendisi gelip melekleri ile savaşmayacaktır. 

  [008.060]  Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın! Savaş atları yetiştirin ki bu hazırlıkla Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve onların ötesinde sizin bilemeyip de, ancak Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutup yıldırasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, onun karşılığı size eksiksiz ödenir, size asla haksızlık yapılmaz.

Enfal s. 60. ayetinde 1400 kusur sene önce emredilen savaş atları hazırlanma emri bugün en kuvvetli savaş araçları hazırlama emrine eşittir. Düşmanlarımızı alt etmek günün gereği olan her türlü yüksek teknoloji ürünü savaş araçları ile mümkün olup bunun dışında düşmanı alt etmenin başka bir yolu yoktur.

Bugün israil bombardımanı altında ölen kadın ve çocukların filistin veya bir başka bölgede önünün alınması Allah cc nin öğrettiği yol ile olacak olup sadece dua bu zulmü asla önlemeyecektir. Errahman olan Allah cc koyduğu kurallara göre oynayanları başarıya eriştirecek olup bugün oyunu kuralına göre oynayan taraf israil ve  benzeri müstekbirler oldukları için müslümanlara kan kusturmaktadırlar. 

 [002.193] Fitne kalmayıp, yalnız Allah'ın dini ortada kalana kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse sataşmayın. Zulmedenlerden başkasına düşmanlık yoktur.
 [008.039]  Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkâra) son verirlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını çok iyi görür.

Bakara ve enfal suresindeki bu ayetler sadece indiği zamana has ayetler değil , evrensel boyutu olan ayetlerdir. Bu emirleri Allah cc kitabına süs olsun diye koymamış , aksine onun dinine iman ettiğini iddia edenlerin , onun dinini inkar edenlere karşı yapmaları gerekenleri hatırlamaktadır.

Müslümanlar olarak Allah cc nin ayetlerini sadece mushaf içindekiler zannedip sadece onları okuyarak cennete gidileceği inancı bizleri büyük bir tembelliğe sevketmiş , kainat ayetlerini mushaf içindeki ayetlere iman etmeyenlerin okuması neticesinde dengesiz bir güç meydana gelmiştir. Ahiret saadetinin yolunun dünyadan geçtiği asla unutulmadan Allah cc nin ayetlerini bir bütünlük içinde olarak hem mushaf hem kainat içindeki ayetleri birbirinden ayırmadan "şiddetli güç sahibi" olmak zalimlerin yükselişlerini önleyerek düşüşe geçirmek biz müslümanların üzerine bir vazifedir.

Sonuç olarak; isra s. 2-8. ayetleri Allah cc nin arz üzerine koymuş olduğu kuralın işleyişinin canlı bir örneğini israiloğulları üzerinden vererek zulüm ile yükselenlerin düşüşlerinin diğer kullar eli ile olacağını beyan edip , bu kullarında bu düşüşü gerçekleştirmek için "şiddetli güç sahibi " olmaları şartını getirmiştir. Bu şart dışında herhangi bir eylem zalimleri asla durdurmaya yetmeyecek olup , zulmün devamını sağlamaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bugün müslümanlar olarak içinde bulunduğumuz düşüşten kurtulmak için sünnetullahın gereklerine yapışmaktan başka bir çaremiz yoktur. Tek taraflı kavli bir dua yetmeyip fiili dua dediğimiz eylemlerin pratiğe geçirilmesi ve zalimlerin kullandığı savaş araçlarını yapacak teknolojik güce erişmek için gerekli olan kainat ayetlerini okumak gerekmektedir. Kainat ayetlerini okumadan sadece mushaf içindeki ayetleri okumak bizlere dünya ve ahirette herhangi bir fayda sağlamayacak olup , fitneyi yeryüzünden kaldırmak dini Allaha has kılmak şeklinde yüklenmiş olduğumuz görevi yerine getirmeyi sağlamayacaktır. 

                                    EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.