Bilindiği üzere geleneksel islam düşüncesinde muhammed as ın ağzından çıkan kur'an harici sözler , "hadisi nebevi" ve "hadisi kudsi" diye ikiye ayrılmaktadır. Bu yazımızda "hadisi kudsi" olarak ayrılan sözlerin kaynağı ile ilgili bir değerlendirmede bulunmak istiyoruz.
Hadisi kudsi ile ilgili olarak prof. dr. Talat koçyiğit şöyle bir tarifte bulunmaktadır.
"Hazreti Peygamber'in Allah Teâlâ'dan rivayetle ifade buyurduğu hadislere
"Kudsi Hadis" denir. Hz. Peygamber'in istediği ibare ile ifade etmek
üzere bazen Cibril (a.s) vasıtasıyla ve bazen de vahiy, ilham ve rüya
suretiyle Allah Teâlâ'dan rivâyet ettiği hadistir. "Kudsi hadislerin,
bir taraftan ilk kaynak olarak Allah Teâlâ'ya izafe edilmesi, diğer
taraftan Hz. Peygamber'in hadisleri arasında ve hadis lafzıyla
zikredilmesi, bunların bazı yönlerinden Hz. Peygamber'in hadislerine
benzerliğini ortaya koymaktadır. Zira Kur'ân-ı Kerim Allah kelâmı olup
Hz. Peygambere vahyolunmuştur; kudsî hadislerin de ilk kaynağı Allah
Teâlâ olduğuna ve Hz. Peygamber tarafından ondan rivayet edildiğine
göre, bunlar da vahiydir. Binaenaleyh, vahiy olmak bakımından Kur'ân-ı
Kerim'le hadis-i kudsî arasında herhangi bir fark mevcut değildir.
Bununla beraber Kudsî hadisler Kur'an'dan sayılmazlar; "her ikisinin de
kendilerine has özellikleri vardır ve bu özellikler ikisinin aynı şey
olmalarına engel teşkil ederler" Talat Koçyiğit, Hadis Istılahlarla
Ankara 1980, s. 123-124)."
Hadisi kudsi'nin tarifi bu şekilde yapılmış olması ve bu kategorideki hadislerin aynı kur'an gibi vahiy sayılması, hadis konusu hakkındaki düşülen çelişkilerden birisidir. Bu tür hadisler muhammed as a aynı kur'anın vahyi gibi vahyedildiği iddiası muhammed as ın kendisine vahyedilen iki tür vahyi yani elimizdeki kur'andaki ayetlerin vahyi ile kudsi hadis olarak vahyedilen vahiylerin ayrımını nasıl yaptığı sorusunu akla getirmektedir.
Cibril muhammed as a gelip "bunlar kur'ana konulacak , bunlar konulmayacak kudsi hadis olarak bunları tebliğ et" mi demiştir , yoksa tasnifi muhammed as kendisimi yapmıştır? bu cevabının verilmesi gereken bir sorudur. Cibril'in muhammed as ile arkadaş sohbeti mahiyetinde vahiy alışverişi olamayacağını düşünürsek kendisine kur'an gibi vahyedilen kudsi hadis kategorisindeki hadislerin kur'anın içine neden alınmadığı sorusunun cevabının verilmesi güçleşecektir.
Bir başka çelişki nebevi hadis kategorisindeki hadisler için geçerlidir. Ehli hadis düşüncesi mensupları necm s. ilk ayetlerine dayanarak nebevi hadislerinde vahiy olduğunu iddia etmişlerdir. Şimdi 3 ayrı vahiy türünden bahsetmek durumunda kalmamız işin garabetini ve vehametini ortaya koymaktadır. 1. vahiy kur'an, 2.vahiy nebevi hadisler, 3. vahiy kudsi hadisler.
Şöyle bir düşünelim, cibril muhammed as a gelerek 3 ayrı vahiy iletiyor ve bu ayrımı muhammed as tasnif ediyor. Vahiy katiplerine, "bunlar kur'an vahyinin ayetleri bunları yazın, bunlar benim sözlerim (nebevi hadis) bunları yazmayın, bunlarda manası Allah cc den ama sözleri benden (kudsi hadis) bunlarıda yazmayın"mı demiş?
Bu soruya kimse "evet böyle olmuştur" diyemeyecektir, çünkü böyle 3 türlü vahiy türü olamaz. Alah cc elçisi muhammed as acibril vasıtası ile sadece kur'an ayetlerini vahyetmiş olup, "bunun haricinde başka şeyler vahyetmiştir" demek Allah cc ye iftiradan başka bir şey değildir.
Sonuç olarak, nebevi hadis-kudsi hadis ayrımı tam bir garebet bir durum olup bu kategoriyi yapanların kendi içlerindeki çelişkilerinin bir göstergesidir. Kudsi hadis kategorisindeki hadisleri böyle bir kategoriye sokmadan muhammed as ın kur'an ayetlerini açıklayan sözleri olarak sadece nebevi hadis kategorisine koymak şeklindeki bir duruma itirazımız olamaz sadece o sözlerin diğer sözleri gibi kur'anla uyuşup uyuşmadığına bakıp sahih olup olmadığı kararı verilebilir. Bütün müslümanların elimizdeki kur'an hakkındaki düşünceleri Allah cc den indiği şekli gibi olduğunu düşünüp bazılarının kur'an harici ayrı 2 vahiy türü olduğunu iddia etmeleri kur'anın mevsukiyetine gölge düşürmekten başka bir işe yaramaz.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.