mukatta'daki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mukatta'daki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2013 Pazar

Hurufu Mukattaa'daki Sırlar !!!!

Kur'an surelerinin 29. tanesinin başında bulunan kesik harfler hakkında tefsir kitaplarında çok şey söylenmiştir. O kitaplarda, bu harflerin anlaşılmaz harfler olduğu ve sırlar taşıdığı gibi yorumlar sayfalarca yer işgal etmiştir. Dahası tasavvuf düşüncesine mensup kişiler bu harflerin sırlar taşıdığı ve bu sırları kendilerinin çözdüğü iddiası ile müritlerinin gözünde kutsallık kazanmaya çalışmışlar ve bunda gözle görülür bir başarı kazanmışlardır.    

Allah cc, kitabını anlaşılmaz kılarak bu anlamayı bazı özel kişilere verdiğini , diğerlerini o kişilerin anlayışlarına mahkum ettiğini iddia etmek bu kitap üzerinde şeytani emelleri olan kişilerin baş iddialarıdır. Allah cc nin kitabını herkesin anlayabileceği bir düzeyde indirmiş olması bazı din baronlarının işlerine maalesef gelmeyerek bu kitabın anlaşılmaz olduğu hatta çelişkili bir kitap olduğu bu çelişkilerin mukattaa harflerinin taşıdığı sırların çözülerek giderilebileceği iddialarıda yine bu kişiler tarafından dile getirildiği bilinmektedir.    

Öyleyse bu harfler ile Rabbimiz bizlere nasıl bir mesaj vermektedir? diye sorulduğunda şura suresinin ilk 3. ayeti bu konuyu bizlere anlatmaktadır.

"Hâ. Mîm. Ayn. Sîn. Kaf.Aziz, Hakim olan Allah sana da, senden öncekilere de böyle vahyeder."

Kesik harflerden sonra gelen ayetteki "sana ve senden öncekilere böyle vahyeder" cümlesi 
kesik harfleri anlamanın anahtar ayeti diyebiliriz.

Bu harfler bilindiği gibi arap alfabesinin harfleri olup her kavimde olduğu gibi o kavmin insanlarının birbirleri ile iletişimlerini sağladıkları bir araçtır. Allah cc muhammed as a kadar göndermiş olduğu elçilerini o kavmin dilini konuşanlar arasından seçmiş olduğunu beyan ederek vahyi anlamakta herhangi bir zorlukları olmasın ve "bu vahyi anlamakta zorlanıyoruz" şeklinde muhataplar tarafından herhangi bir itiraza mahal bırakılmasın.   

 [014.004]  Ve biz her gönderdiğimiz Resulü ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki onlara iyi beyan etsin sonra da Allah dilediğini dalâlette bırıkır, dilediğini de hidayete irdirir, ve öyle azîz hakîm o.
 [019.097]  İşte Biz; bunu muttakilere müjdeleyesin ve inatçı bir kavmi uyarasın diye senin dilinde indirerek kolaylaştırdık.
[044.058]  Belki onlar öğüt alıp-düşünürler diye, biz onu (Kur'an'ı), senin dilinle kolaylaştırdık. 
[026.193-5]   Onu Rûhu'l-emîn  uyarıcılardan olasın diye, apaçık Arap diliyle, senin kalbine indirmiştir.
[012.002]  Biz onu akıl erdirebilesiniz diye. bir Kur'an olmak üzere Arapça olarak indirdik.
[020.113]  İşte Kuran'ı, Arapça okunmak üzere indirdik, onda tehditleri türlü türlü açıkladık ki belki sakınırlar yahut onlara ibret verir.
[039.028]  O, eğriliği olmayan, Arapça bir Kuran'dır. Belki sakınırlar.
[041.003]  Bu, Arapça bir Kur'an olarak, âyetleri bilen bir kavim için ayırt edilip açıklanmış bir kitaptır.
042.007]  Böylece şehirlerin anası olan Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarman, şüphe götürmeyen toplanma günü ile uyarman için sana Arapça okunan bir Kitap vahyettik. İnsanların bir takımı cennete, bir takımı da çılgın alevli cehenneme girer.
[043.003]  Doğrusu, Biz onu Arapça olarak okunacak bir Kur'an yaptık ki akıl erdiresiniz.
[046.012]  Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak Musa'nın kitabı vardır. Bu (Kur'an) da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisanıyla indirilmiş, doğrulayıcı bir kitaptır.
[016.103]  Muhakkak biliyoruz ki onlar «mutlaka onu bir beşer ta'lim ediyor» da diyorlar, ilhad etmek istedikleri kimsenin lisanı A'cemîdir, bu Kur'an ise gayet beliğ bir Arabî lisan
[041.044]  Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur'an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab'a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifadır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur'an'da ne söylendiğini anlamıyorlar.)

Yukarıda örnek olarak vermiş olduğumuz ayet mealleri Allah cc nin elçilerini göndermiş olduğu kavmin dili ile göndererek vahyinin anlaşılmasını sağlayarak muhatapların bu vahyin anlaşılmaz olduğu yolunda herhangi bir bahane üretmesine mahal bırakmamıştır.    

29. adet sure başında hurufu mukattaa'ya dönecek olursak, rabbimiz elçisine indirmiş olduğu kitabın dilinin o kavmin konuştuğu dili oluşturan harflerin birleşerek kelimeleri ve cümleleri oluşturması ile meydana geldiğini, dolayısı ile bu kitabın anlaşılmazlık diye bir sorunu olamayacağını 29 adet sure başındaki hurufu mukattaa ile muhataplarına beyan etmiştir.   
Şura s. ilk üç ayeti bu durumu açıkça beyan etmesi açısından önemli bir mesaj taşımaktadır. 

Sonuç olarak; kur'anın 29 suresinin başında bulunan hurufu mukattaa ile ilgili olarak tefsirlerde bir çok yorumlarda bulunulmuştur. Bu harflerin sırlar taşıdığını iddia ederek bu sırları çözdüğünü!! iddia ederek kitabın anlaşılmasını sadece kendine verilmiş has bir bir özellik olarak algılayanlar insanların bu bilgi olmadan kur'anı anlayamacağını iddia ederek öncelikle kitabın anlaşılmaz ve çelişkiler ile dol olduğu yolunda iddialar  ile insanların gözünü boyayıp sonra kitapta var olduğunu iddia ettikleri bu çelişkileri!! kendilerinin yöntemi ile çözdüklerini iddia edecek kadar ileri gitme cüretini göstermişlerdir.

Bu harfler arap alfabesinin harfleri olup Allah cc nin gönderdiği elçi bu harflerin oluşturduğu dili konuşmakta ve ona verilen kitap'ta bu harflerin olşturduğu kelime ve cümleler ile muhataplara hatırlatmalarda bulunmakdır. Aksi iddia bu harflerin sırlar taşıdığı ,anlaşılmaz olduğu vs gibi sözler bu kitap hakkında art niyetleri bulunanların iddiaları olup bu yöntemle kitaba istediğini söyletme yoluna gidildiğine şahid olmaktayız. 

                                EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.