Kur'anda helak edildiği beyan edilen kavimlerin kıssalarının anlatılma sebebi , geçmişte cereyan etmiş bazı olayların masal tadında okunarak geçiştirilmesi değil "Sünnetullah" denilen toplumsal yasaların nasıl işlediği ve bu yasaların değişmezliği üzerinden , adı geçen kavimlerin işlemiş oldukları cürümlerin tekrar edilmesi neticesinde aynı olayların işleyeceğinin haber verilmesidir.
Allah (c.c) Kur'anda, insanı "Kadın" ve "Erkek" olarak iki farklı cinste yarattığını , insan neslinin çoğalmasının bu iki cinsin beraberliği ile gerçekleştiği , bu çoğalmanın hukuki zemini olarak "Nikah" dediğimiz aktin olması gerektiğini , bunun dışında gerçekleşen beraberliklerin "Zina" olduğunu , bu tür beraberliğin Dünya cezası olarak had , uhrevi ceza olarak Cehennem olduğunu beyan ederek insanların bundan kaçınmasını ve koyduğu ölçülere uyulmasını emretmiştir.
[003.014] Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar
ve develere, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir.
Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah
katındadır.
[004.001] Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden
ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten
sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın
haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp
gözetmektedir.
İnsan, karşı cinse ilgi duyan bir fıtratta yaratılmış ve bu ilgisi sonucunda insan neslinin türemesi sağlanmıştır. Ancak Kadınların Kadınlarla , Erkeklerin Erkeklerle cinsel birlikteliği yasaklanmıştır. Bu yasaklanmayı ve bu tür ilişkilere heves duyanlara karşı nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini Nisa s. 15. ve 16. Ayetleri bizlere beyan etmektedir. Bu konuyu ile daha önce "Nisa s. 15-16. Ayetleri : Fuhuş Suçunun Yaptırımı" başlıklı bir yazımızda ele almaya çalışmıştık.
Lut (a.s) kıssasına baktığımızda onun içinde bulunduğu kavmin böyle bir sapkınlık içinde olduğunu görmekteyiz.
[026.165-6] Neden siz bütün insanlardan sadece erkeklere şehvetle
varıyorsunuz? Neden Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıp da bu işi
yapıyorsunuz? Siz hakikaten iyice azmış bir toplumsunuz!»
[027.055] «Siz gerçekten, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi
yaklaşıyorsunuz? Hayır, siz (yaptığı şeyi) bilmeyen bir kavimsiniz.»
Lut (a.s) ın kıssasını okuduğumuz zaman onun kavminin , başta "ŞİRK" olmak üzere yapmış olduğu fesadlardan bir tanesinin de erkek erkeğe ilişki olduğunu görmekteyiz. Lut (a.s) ın kavminin yıkımını hazırlayan fesadlardan olan bu kötü fiil bu günde tüm hızıyla işlenmektedir.
Araf suresi 163-166. Ayetleri geçen "Cumartesi ashabı" kıssasında orada yaşayan halkın , 1- yasağı çiğneyenler , 2- yasağı çiğnemeMEsine rağmen engel olmayanlar 3- yasağı çiğneyenlere karşı engel olmaya çalışanlar olarak, 3 guruba ayrıldığını görmekteyiz. Kıssada helaka uğrayanların sadece 1. guruba dahil olanlar değil 1. ve 2. guruba dahil olanlar yani engel olmamak sureti ile onların fiiline dolaylı olarak ortak olanların da helak edilmiş olmaları , bir kötülüğü işlememiş olmakla birlikte o kötülüğe engel olmak gerektiği hissesini vermesi açısından ibretlidir.
Türkiye de L.G.B.T adlı örgütün her sene düzenlediği gösteriler bu yıl "Onur Yürüyüşü" !!! adı altında yine düzenlenmiştir. Gösteri ile ilgili yayınlanan fotoları görenler, bu yürüyüşün onur değil onursuzluk yürüyüşü olduğu konusunda hemfikirdirler. Fıtratlarının gereği olarak olması gereken cinselliklerini farklı olarak yaşadıklarını herkese ilan etmek için böyle bir onursuzluk içine girilmesi halk nezdinde infiale sebeb olmuştur.
Burada şu noktayı hatırlatmakta fayda görmekteyiz ; yazımızın konusu bu sapkınlığı ahlaksızlık olarak aleniyete dökmeyen ve tedavi yollarını arayarak bu sapkınlıktan vazgeçmek isteyenler ile ilgili değildir.
Ramazan ayının kutsiyetini hiçe sayarak ve bu ay ile alay ederek açılan pankartlar, yapılan gösterinin hiçte onurlu olmadığını göstermektedir. Olaya hak ve özgürlük açısından bakılması durumu daha vahim bir hale soktuğunu ve bunun bir takım özgürlükçü müslümanlar ! tarafından savunulması bazılarımızın düştükleri bataklığı görmek açısından ibret vericidir.
Son zamanlarda özellikle Kur'anı baz aldığını iddia edenlerin bir kısmında arız olan hastalık şu dur ki ; Etrafımızda olan olaylara karşı bakış açımızı Kur'an değil, bazı kesimlere karşı olan sevgimiz veya kinimiz belirlemektedir. L.G.B.T adlı oluşuma karşı, bir kısmımızda arız olan sevgi ve hoşgörüyü hak ve özgürlüklar açısından bakmamız hak ve özgürlüklerin belirlenmesinde Kur'anın baz alınmadığını göstermektedir.
Batı kaynaklı fikirlerin empoze ettikleri hak ve özgürlük anlayışı ile İslamın öngördüğü hak ve özgürlük anlayışı bir çok konuda çakışmaktadır. İslam Allaha alenen küfür ve hakaret eden hiç bir oluşuma, "Bu senin hakkındır" diyerek hoş görü göstermez. Bizler batı kaynaklı düşüncelerin empoze ettiği düşünceleri Müslüman kimliği altında savunmaya çalıştığımız takdirde ne oradan ne buradan olan bir kimlilğe bürünmüş oluruz ki bunun Literatürdeki adı "Münafık" olmaktır. Bizler kimsenin kınamasına, ayıplamasına, dışlamasına maruz kalmamak için bir yerlere eğilmek durumunda kaldığımızda Allaha karşı başkaldırmak durumuna düşmüş oluruz.
Peki Müslümanlar olarak bu tür durumlar karşısında nasıl bir tavır takınmalıyız ?.
İçinde yaşadığımız sistem açısından bu tür gösterilerin alenen yapılmasını önleyecek bir müeyyide beklemek realist olmayacaktır. Demokratik , özgürlükçü olduğu iddiasında olan sistemin bu tür gösterileri yasaklaması, bu iddiasına gölge düşüreceği için bunu yapamaz. Bu gösterilerde yer alanlara karşı küfür ve hakaret cümleleri kullanılması bu oluşumlar içinde yer alanları caydırmak yerine dahada azdırmak gibi bir duruma düşürebileceği unutulmamalıdır.
Müslümanlar olarak , bu tür gösterileri hak ve özgürlük olarak görmek , desteklemek mümkün değildir. Hak ve özgürlüklerin sınırını bizleri yaratan çizer ve bizler o çizgileri aşmadan yürürüz. Olaya hak ve özgürlük açısından baktığımızda hırsızların , tecavüzcülerin ve bunlar gibi toplumda suç ve ahlaksızlık sayılan fiilleri işlemek hevesinde olanlarında bunları yapmak hakkı olduğunu savunmak zorunda kalırız. L.G.B.T adlı oluşum bayrağı altında toplanan insanların istedikleri hak ve özgürlüğün, bir hırsızın serbestçe çalma hakkı istemesi veya bir tecavüzcünün serbestçe istediğine tecavüz edebilme hakkını istemesinden hiç bir farkı yoktur.
Müslüman olduğunu iddia eden bir toplumda böyle bir gösterinin yapılabilmiş olması içinde bulunduğumuz çöküşü göstermesi açısından önemli bir göstergedir. Toplum tarafından yüz kızartıcı olarak bilinen cürümleri işleyenlerin alenen ortaya çıkıp " Biz bunları işliyoruz" diyebilmiş olması ahlaksızlığın zirve yapmış olduğunu göstermektedir. Ayrıca bunlara karşı halktan bir tepki gelmemiş olması yozlaşmanın geldiği noktayı görmek açısından dikkat çekicidir.
Araf s. içinde anlatılan "Cumartesi Ashabı" kıssasındaki 2. guruba baktığımızda yasağı çiğnemeyen ancak yasağı çiğneyenlere karşı bir tavır takınmayanların da helaka uğrayanlar arasında oldukları hatırdan çıkarılmadan bu tür ahlakszca eylemleri, bırakın hak ve özgürlük açısından desteklemek veya ses çıkarmamak engel olmak Müslümanın görevidir.
Bu engelleme nasıl yapılacaktır?.
Öncelikle bu sapkınlığın bir hastalık olduğundan yola çıkılarak tedavi ile ilgili süreç başlatılacaktır . Bu süreç kişisel çabalar ile değil Devlet gücü ile yapılmasının daha iyi sonuçlar vereceği için içinde yaşadığımız Devletin bunu bir hastalık olarak görerek gerekli tedavi kurumlarını oluşturması gerekmektedir. Kişisel olarak bu tür kişileri saldırgan ve şiddet içeren ifadeler ve hareketlerde bulunmak faydadan çok zarar getireceği için bu yolun seçilmemesine özellikle dikkat edilmelidir.
Bu tür oluşumlar içinde bulunanların bu sapkınlıklarını ortaya dökerek reklamlarını yapmalarına ve "Bizde varız" demelerinin önlerini kapatmak bu fiile yatkın olanların , onlara özenmelerine bir nebze olsada engel olacaktır.
Bu tür sapkınlıklar toplum içinde bir fesad hareketi olup tedavi ile bundan vazgeçmeyen , dahası bu sapkınlığını uluorta yaşamak isteyenlere karşı cezai müeyyideler konulması gerekmektedir. Bu müeyyidelerin içinde yaşadığımız sistem tarafından konulamayacağı bilincinde olduğumuzu hatırlatmak isteriz. Dünyada gittikçe yaygınlaşan hatta bazı ülkelerde kadın kadına veya erkek erkeğe evliliklerin resmi hale getirildiği bir bir zamanda, bazı anlaşmalarla batıya bağlı olan ülkemizin hukuk sisteminin bunu yapamayacağı aşikardır.
Bu tür sapkınlıkların devam ettiği ülke ve toplumların akıbeti ne olur ?.
Bunun cevabını Lut (a.s) kıssası içinde görmekteyiz. Lut (a.s) ın kavminin yapmış olduğu cürüm dün olduğu gibi bu günde yapılmaktadır. Allah (c.c) nin sünnetinde değişiklik olmayacağına göre bu tür toplumların helak edilmesi kaçınılmaz bir sondur.
Dünyada helak edilenlerden , Ahirette ise ebedi azaba çarptırılanlardan olmamak için öncelikle bu tür fiilleri işlemekten uzak bir hayat sürmek zorunda olduğumuz muhakkaktır. Bu fiilden uzak olmak sadece kurtulamamıza vesile olmayacağını da bilmek gerekmektedir. Bu fiili işleyenlerin yaptıklarının yanlış olduğunu uygun bir dil ile anlatmak zorundayız. "Bu kişiler nasıl adam olmaz" deyip bir kenara çekilmek bizleri "Cumartesi Ashabı" kıssası içindeki 2. guruba dahil eder ki bu dahil olma helak edilme sebebidir.
Sonuç olarak ; Etrafımızdaki olaylar ile ilgili olarak tutumumuz Allah (c.c) nin "Bak" dediği yerden olması gerekmektedir. Birilerine şirin görünmek için ahlaksız fiileri işleyenlere karşı hümanist tavırlar içine girmek bizi bazılarının gözünde "Yobaz" sınıfına sokmuş olması , kimsenin kınamasından korkmayanlar için sorun teşkil etmeyecektir. Toplumsal yasaların işleyişi çerçevesinde dün Lut (a.s) ın kavminin başına gelen akıbetin , bu gün veya yarın bu fiilleri işleyen toplumların başına gelmeyeceğinin garantisi varmıdır ?
[010.050] De ki: «Allah'ın azabı size gece veya gündüz gelirse, ne
yaparsınız? Suçlular neye bunda acele ediyorlar?»
Kur'anın bir çok Ayeti azabın ansızın geleceğini , kendisine azab gelenlerin bu azabı beklemedikleri halde ansızın geldiği haber verilerek sonrakilerin böyle bir azaba yine ansızın çarptırılacakları haber verilmektedir. Bu azaptan kurtulmak için içimizdeki bu tür ahlaksız oluşumlara kayıtsız kalmamak ve içinde bulunduğumuz durum neyi yapmamızı gerektiriyor ise onu yapmamız gerektirmektedir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder