Anlayalım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Anlayalım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2016 Cuma

MUHAMMED (a.s) ı Hangi Kitaptan Okuyalım ve Anlayalım?

Allah (c.c) yarattığı kullarına yaşadıkları dünya hayatı içinde uymaları gereken kuralları, tarih boyunca insanlar içinden seçtiği elçiler ile bildirmiştir. Muhammed (a.s) bu elçilerin sonuncusu olup , onun Kur'an dışı rivayet ve şemail kitaplarındaki bilgiler dahilinde okunması sonucu , farklı bir elçi portresi ortaya çıkmıştır. Bu farklı portre Muhammed (a.s) ı hayat içinde yaşayan bir elçi olmaktan çıkarmış , mezarda yaşayan , ve  kendisine okunan salavatları işiten ve Allah ile her an iletişimde olan bir konuma getirmiştir.

Kur'anın Türkiye genelinde daha fazla gündem olmaya başlaması ile , bu kitapların anlattığı peygamber algısının Kur'an ile çeliştiğini görenler , Muhammed (a.s) ı yeniden okumanın ve anlamanın gereği üzerinde durmaya başlayarak , geçmişten gelen bu kitapların saltanatına karşı bir nevi savaş açmışlardır. Bu kitapların oluşturduğu peygamber algısının saltanatı , yüzlerce yıldır kemikleşmiş bir hal aldığı için , bu kitapların karizmalarının artık kalkması gerektiği düşüncesi büyük bir tepki ile karşılanmış, ve savunma ve saldırı şeklinde büyük bir harp başlatılmıştır. 

Bugün geleneksel din algısının ortaya çıkardığı peygamber algısının elden gitmemesi için , her türlü yol denenerek , bu algıya karşı Kur'anın peygamberini ortaya çıkarmak iddiasında olanlara "Peygamber Düşmanı" gibi yaftalar takılarak , Kur'anın peygamberinin önünü kapatma çalışmaları her cephede devam etmektedir.

Kur'anda bir çok ayette "Allah ve Elçisine itaat edin" şeklindeki emrin ,  "Elçiye itaat" edilmesi kısmının , Muhammed (a.s) ın artık hayatta olmaması nedeniyle , onun sözlerinin yer aldığı kitaplardaki hadislere itaat etmek olduğu düşüncesi, yüzlerce yıldır genel geçer düşünce olarak sunulmaktadır. Bu kitaplardaki rivayetlerin doğru olup olmadığının tahlili , Kur'an ile değil , o rivayetlerin alındığı kimselerin tahlil edilmesi ile sağlandığı için büyük bir problem olan uydurma hadisler kitaplardaki yerini almış ve hala "Buhari hadisi" veya "Müslim hadisi" şeklinde savunulmaya devam edilerek Kur'an ayeti muamelesi görmektedir.

Yüzyıllardır İslam dünyasına hakim olan "Ehli Hadis" fırkası düşünce temelli peygamber algısının , bu kitaplar üzerinde oluşturduğu karizmatik yapı bu kitapları Kur'an ile eşit , hatta Kur'andan daha üst kademeye çıkararak , dinde belirleyici bir hale getirmiş ,  Kur'an ayetleri bu kitaplardaki rivayetleri doğrulayıcı şekilde tevil edilmeye çalışılmıştır. Bu savaşın hadis kitapları savunuculuğu yapanlar cephesinin söylemlerine baktığımızda , Allah ve elçisine iftira ve yalanlar ile, bu kitapların belirleyiciliğinin devamı için her türlü yol denenerek, saltanatın sürmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. 

Muhammed (a.s) ın ağzından ona iftira atılarak , getirdiği kitabın dinde belirleyici olma düşüncesi içinde olanlara karşı , kendisine Kur'an gibi bir misli daha verildiği söyletilip , o verilen şeyinde hadis kitaplarında olan sözleri olduğu iddia edilerek bu kitaplara iman ederek Kur'anın ötelemenin, haşa ve kella Muhammed (a.s) ın emri olduğu, hadis literatüründe "ERİKE HADİSİ"  olarak geçen rivayet ile kafalara sokulmaya çalışılmış ve bu rivayet Kur'andan bile daha değerli hale getirilmiştir.

Bu meyanda , "Rivayet ve şemail kitaplarının anlattığı peygamber algısına neden bu kadar karşısınız?" sorusunun cevabının verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. 

Bu sorunun cevabının verilebilmesi için , önce Kur'anın bütün elçilere yüklemiş olduğu görevin okunması ve bilinmesi gerekmektedir.

[021.025] Senden evvel hiç bir Resul göndermedik ki ona şöyle vahyetmiş olmayalım: hakikat bu: benden başka ilâh yoktur, onun için bana ibadet edin

Allah (c.c) nin göndermiş olduğu elçilerin tamamı , onun "Tek İlah" olması gerçeğini ve bu gerçeğin gereği olan görevlerini yerine getirmek için, canla başla çalışmış ve mücadele etmişlerdir. Kur'an bu elçilerin mücadele örneklerini "Kıssa" yolu  ile bizlere anlatarak , bu mücadelede bizlere elçilerin yol gösterici olmasını sağlamıştır. 

Allah (c.c) nin tek İlah olarak bilinmesi ve bu bilginin hayata geçmesi , insanların sadece ahiret saadeti için değil dünya saadetleri için olmazsa olmaz bir şarttır.

[021.022]  Eğer yer ile gökte Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, bunların ikisi de muhakkak fesada uğrardı. O halde Arş'ın Rabbi olan Allah, onların vasfetmekte oldukları şeylerden (bütün noksanlıklardan) beridir, münezzehtir.

Enbiya s. 22. ayeti , Allah (c.c) nin dışındakiler tarafından yönetilen dünyada meydana gelecek olan durumu bizlere , "FESAT" olarak beyan etmektedir. Dünya tarihine baktığımızda , bu beyanın ne kadar doğru olduğu, acı örnekler ile gözlerimizin önündedir. Allah (c.c) den rol çalmaya soyunan sahte ilahların hakimiyet savaşları, dünyayı binlerce yıldır kan ve gözyaşı seline boğmuş , hala aynı durum hız kesmeden, hatta artarak devam etmektedir.

[030.028]  O, size kendi nefislerinizden bir misal verdi: Size verdiğimiz rızıklarda sağ ellerinizin malik olduklarından ortaklarınız olmasını ister de onlarla, eşit olur ve birbirinizi saydığınız gibi bunları da sayar mısınız? İşte Biz, akleden bir kavim için ayetleri böyle açıklarız.

Rum suresindeki bu ayette , Allah (c.c) kendi mülkünde ortak kabul etmesinin imkansız olduğunu , elinin altında kölesi bulunan bir kimsenin , kölesi ile kendisinin aynı derecede olmasına tahammül edememesinden örnek vererek , bizim bile tahammül edemediğimiz bir duruma kendisinin asla tahammül etmeyeceğini bildirmektedir. 

Mülkü altında olanların tümünün İlahı ve Rabbı olarak bilinmesi gereğine işaret eden Rabbimiz , bunun tersi olarak yapılan İlahlık ve Rablik iddialarından doğacak olan kaos ortamına işaret ederek , böyle bir kaos ortamının doğmaması için , sadece kendisinin insanlar için vaz ettiği sistemin hayata geçmesi gerektiğini istemektedir.

Tarih boyunca gelen elçiler , bu kaosa "Dur" demek için gelmişler , bu durum son elçi olan Muhammed (a.s) a kadar böyle sürmüştür. Muhammed (a.s) , yaşadığı zaman içindeki müstekbirler ile amansız bir mücadeleye girişmiş ve bu mücadelenin temellerini , kendisine anlatılan elçi kıssalarındaki örnekliklerden almıştır.

Muhammed (a.s) bir elçi olarak , şirke karşı açtığı savaşta , her zaman önder olmuş , onun bu önderliği Kur'an ayetleri içinde açık ve net bir biçimde ortaya konulmaktadır.Muhammed (a.s) ın hayatının en doğru ve en gerçek biçimde okunacağı tek kitap "KUR'AN" olup bunun dışındaki kitapların HİÇ BİRİ, onun elçi olma görevi dahilindeki mücadelesini doğru ve gerçek biçimde bizlere anlatamaz. 

"ŞİRK" , dünyaya fesat mikrobu yayarak bütün insanları etkisi altına alan evrensel bir hastalık olup , "TEVHİD" bu hastalığın tedavisinde kullanılan tek ve etkili bir ilaçtır. Tarih boyunca gelen elçiler , bu hastalığa karşı mücadele eden önderler olarak, dünyaya evrensel mesajlar taşıyan kişilerdir. 

Bugün bu mesajların doğru ve gerçek bir biçimde okunarak , bu elçilerin önderliğindeki Tevhid mücadelesinin yeniden verilmesi, dünyadaki fesadın önlenmesi için şarttır. Bugün bu mücadelenin okunarak yeniden dünyaya anlatılması ve yeryüzünden fesadın kökünün kazınmasının yolu , elçilerin örnekliğinde ve önderliğinde yapılan Tevhid mücadelesinin yeniden okunması ve hayata tatbik edilmesi ile mümkün olacaktır.

Bu mücadelenin önündeki en büyük engellerden bir tanesi, biz Müslümanların Muhammed (a.s) ı  tanımak için okudukları Kur'an dışı rivayet ve şemail türü kitaplardır. Bu kitaplardaki peygamber portresi , şirke savaş açan , Tevhidi mücadelenin önderi olan bir peygamber değildir. Bu kitaplardaki peygamber , ümmetine bevl etmeyi , taharetlenmeyi , hangi el ile yemek yemesi gerektiğini , uyuma şeklini öğreten, yaşadığı zamana dair olan bilgileri ve hayata dair kullandığı bilgiler ve uygulamalar sanki ilahi vahiy eseri ve evrensel bilgiler olduğu zannedilen bir kişidir. 

Klasik peygamber algısının bizlere empoze etmek istediği şey , onlar tarafından Tevhid mücadelesi diye bir mücadelenin yapılmadığı , hatta klasik peygamber algısı üzerinden , temeli şirk olan düşünce ve sistemlere, Muhammed (a.s) ın destek bile verebileceği algısı yaratılarak , mevcut olan yerleşik sistem ve düşüncelere böyle bir peygamber algısı ile onun tarafından destek aranmaya çalışılmaktadır. 

Yaşadığımız zaman içinde yaratılan peygamber algısı , insanlara Tevhidi düşünceyi anlatan ve yaşayan bir peygamber değil , şirke ve zulme alkış tutan bir peygamberdir.  

Böyle bir peygamber portresinin artık yaşanan çağa söyleyebileceği herhangi bir sözü yoktur. Böyle bir peygamber portesini bize anlatan rivayet ve şemail kitaplarının artık dini bilgi değeri olduğu konusundaki düşüncelerin Müslümanlar arasında rağbet görmemesi gerekmektedir. Çünkü bu kitaplar yeryüzünde yaygın olan fitne ve fesada karşı herhangi bir sözü olan bir peygamberi bize tanıtmayarak, şirki ve zulmü destekleyen bir peygamberi tanıtmaktadır. 

Böyle bir portresi Kur'anda yoktur , ve böyle bir peygamber algısını empoze ederek, kurulu düzenlerinin devamını sağlamaya çalışanların, ahiretteki hesapları çetin olacaktır.

Bize ve yaşayan tüm insanlara , hayatı Rabbinin adı ile okuyan yani olaylara Rabbinin koyduğu ölçüler ve yasalar dahilinde bakan , zalimlere meyl etmeyen , hakkı kimseden korkmadan haykıran , şirke ve zulme savaş açan , tağutlara boyun eğmeyen, inandığı değerlerden en küçük bir taviz dahi vermeyen ,Tevhidin ikamesi için hayatını ortaya koyan, vahyin elçisi olduğunu her zaman hatırlatan bir elçi portresi gerekmektedir. Bu portre bizlere sadece ve sadece KUR'AN içinde anlatılmaktadır. 

Böyle bir elçinin şirk ve zulüm düzenleri için büyük bir tehlike olduğunu bilen çağdaş Belamlar , bu elçinin yerine kendi düzenlerinin devamını sağlayan bir elçi portesini insanlara empoze zorunda olduklarını çok iyi bilmektedirler.

Kur'an içinde anlatılan elçiler , bizler için rol model olması gereken kimselerdir. Bu kimseler yaşadıkları zaman ve mekanın sıkıntılarına karşı sesini yükselten insanlar olup , klasik din algısının eseri olan kitaplarda böyle bir peygambere maalesef yer yoktur. Bugün insanlık rol model ihtiyaçlarını başka kimseler ile gidermeye çalışarak , onların rol modelliğinde fesadın çoğalmasına yardımcı olmaktadırlar. 

Bugün eğer Muhammed (a.s) hayatta olsa idi ve rivayet ve şemail kitaplarında kendisini tanıtmak adına verilen bilgileri görseydi bütün kitapların yakılmasını ve emretmekten başka bir şey yapmazdı. Eğer hayatta olsa idi , kendisine tabi olduğunu iddia eden Müslümanların haline bakar ve "Ben size böyle olmayı emretmedim" diyerek , kendisi adına yapılan yalan ve iftiraları ret ederdi. 

 Bugün eğer, Muhammed (a.s) hayatta olsa idi , zamanın bilim , teknoloji v.s gibi "Kevni Ayetler" olarak nitelenen bilgilere bizlerinde sahip olmasını isteyerek , bunların öncülüğünü yapardı. Bugün eğer Muhammed (a.s) sağ olsaydı , rivayet ve şemail kitaplarındaki peygamber portresine iman etmiş olanlar , "Biz böyle bir peygambere inanmıyoruz" diyerek Taifliler gibi onu taşlamaktan başka bir şey yapmazlardı. 

Bugün eğer Muhammed (a.s) hayatta olsa idi , kendisine atfedilen ve adına "Sünnet" denilen ve insan olmasının bir gereği olan şeyler yerine "Benim asıl sünnetim bu dur" diyerek , Mekke ve Medine de Tevhidi hakim kılmak , Şirki iptal etmek için yaptığı mücadeleyi yeniden verirdi.

Sonuç olarak ; Muhammed (a.s) ın okuyup anlaşılmasını sağladığı iddia edilen rivayet ve şemail kitapları , bize Kur'anın tanıttığı bir peygamberi değil , artık 1500 yıl öncesinde kalmış, yaşanan zamana dair sözü olmayan bir peygamberi tanıtmaktadır. Böyle bir peygamber portresinin bizlere örnek olabilmesi artık mümkün değildir. 

Bize gerekli olan peygamber portresi , Kur'an içinde bulunmakta ve bizlerin , dünyanın gidişatını okuyarak , gerekli olan rol modelin elçiler olduğunu farketmemizi beklemektedir. Klasik peygamber algısının devamı için yapılan savaşlar , insanlığın "İslam" adlı bir dinin olduğunu ve bu dinin zalimlere meydan vermemek adına her türlü girişimin yapılmasını emrettiğini bilmemelerine sebep olacaktır. 

Bugün Kur'anın anlattığı peygamberin önünü kapayarak , rivayet ve şemail kitaplarının anlattığı ve helal ve haram kılma konusunda Allah (c.c) ile ortak görülen bir peygamber anlayışının mücadelesini verenler şunu bilmelidir ki , bu yaptıklarınızın hesabı sizlere ödetileceği gün son pişmanlığınız fayda vermeyecektir.

RABBİMİZ BİZLERİ MUHAMMED (A.S) I RİVAYET VE ŞEMAİL KİTAPLARININ MAHKUMİYETİNDEN KURTARARAK ONU KUR'ANDAN OKUYANLARDAN KILSIN.