Kuran kıssaları anlatım amacı açısından okuyucuya yaşanmış hayat içinden örneklikler sunarak olumlu veya olumsuz örneklerden ibret alınması amacını taşır. Kıssası anlatılan herhangi bir elçiye iman edenlerin veya iman etmeyenlerin akıbetleri anlatılarak, bizlerin de iman edip etmeme noktasında göstereceğimiz tavrın karşılığının nasıl olacağı, yaşanmış hayat içinden canlı olarak gösterilmiştir. Bu çerçeve içinde okunmayan bir kıssa okuyucu için herhangi bir fayda getirmeyip, bizden öncekilerin masalları mesabesinde bir okuma şekline dönüşecektir.
Bu yazımızda Süleyman as kıssası içinde yaşanmış olan bir olayın, bizler için nasıl bir mesaj taşıyabileceği yönündeki düşüncelerimizi paylaşmaya çalışacağız. Süleyman as kendisine güç ve mülk verilerek emri altında bir çok varlığı yöneten bir elçi ve hükümdar olarak karşımıza çıkmaktadır.Onun yaşamış olduğu hayatı anlatan ayetler özellikle kendisine güç ve mülk verilen insanlar için canlı bir örneklik taşımaktadır.
Süleyman as kıssası içindeki bazı anlatımlar modernist bakış açısına takılarak verilmek istenen mesaj ıskalanmış "kıssa içinde dönüp dolaşmak" metodu ile kıssadan çıkarılabilecek mesaj göz ardı edilerek modernist bir masal okuma şekline dönüşmüştür. Yazımıza konu olan , Süleyman as ve ordusunun karınca vadisinden geçerken dişi karıncanın sözleri ile ilgili yaklaşımlar bu olay üzerinden verilmek istenen mesaj olup olmadığını akla bile getirmeden "yahu karıncanın konuşmasını insan duyarmı olsa olsa o vadide oturan insanlar olup karınca flamaları olan dişi bir hükümdara sahip olan insanlardır" denilerek işin içinden sıyrılınmaya çalışılmıştır.
Kur'an, konuşma dilinin anlatım özelliklerini taşıyarak insanlara vermek istediği mesaj açısından çok güzel örnekler taşıyan bir kitabtır. Kıssalar ve meseller bu anlatım üslubunun bir parçası olup masal tadında okunduğunda okuyucuya hiç bir şey kazandırmaz. Modernist bakış açısı ile okunduğunda ise akla yatmayan bazı anlatımlar "mecazdır mecaz" diye geçiştirildiğinde yine bir tür masal okumasına dönüşür.
Batı edebiyatında La Fontain den masallar , doğu edebiyatında kelile ve dimne yi okuyanlar, oradaki anlatımlara takılıp "yahu hiç hayvan konuşurmu?" diye bir itirazda bulunmadan o hikayede verilmek istenen bir mesaj olduğunu ve bu mesajın hayvanları konuşturarak verilmek istendiğini anlarlar. Bu edebi bir anlatım üslubu olup, Kur'an da bu üslubu kullanarak muhataplarına mesaj vermeyi amaçlamaktadır. Karıncanın konuşmasından nasıl bir mesaj çıkar? dediğimiz zaman ona da şöyle bir cevap verebiliriz.
Süleyman as kendisinden başka hiç bir kimseye verilmemiş ve verilmeyecek olan bir mülk ve güç sahibi olarak karşımıza çıkan bir kişidir. Onun bu kişiliği üzerinden verilen mesajlar , ellerinde mülk ve güç bulunanların davranışlarını ona göre düzenlemeleri gerektiğini öğreten mesajlar olarak okunmalıdır.
[027.017] Süleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil olan
ordusu toplandı. Hepsi toplu olarak gidiyorlardı.
Neml s. 17. ayetindeki cin , insan ve kuşlardan oluştuğu söylenen ordunun, "cinlerin ve kuşların ordu içinde ne işi olur bunlar olsa olsa insandır" denilerek akılcılığa kurban edilmekten çok, Süleyman as ın gücünün büyüklüğü ve hakimiyet alanının genişliği açısından okunması ve ordusunun ne kadar kalabalık olduğu şeklinde anlaşılması gerektiğini düşünmekteyiz. Böyle bir kalabalık ordunun geçtiği yol üzerinde taş taş üstüne bırakmayacağı her şeyi ezip geçeceği gözden ırak tutulmayacak olursa , bu anlatım üzerinden verilmek istenen mesajı anlamak kolaylaşacaktır.
[027.034] (Melike) dedi ki: «Doğrusu, hükümdarlar bir memlekete girdiler mi
orayı perişan ederler ve halkının şerefli kişilerini zillete uğratırlar; evet
böyle yaparlar.
Süleyman as kıssası içindeki neml s. 34. ayetine baktığımız zaman bu durum açıkça anlatılmakta olup , hükümdarların bir memlekete girdiler mi, bırakın karıncalara bile zarar vermemeyi , o beldenin bütün insanlarını zillete düşürüp geçtikleri yerleri tarumar ettikleri anlatılmaktadır.
[027.018] Sonunda, karıncaların bulunduğu vadiye geldiklerinde bir dişi
(kraliçe) karınca: «Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman'ın ordusu
farkına varmadan sizi ezmesin» dedi.
18. ayet içindeki "farkına varmadan" ibaresi önemli bir mesajı taşımaktadır. Süleyman as sahip olduğu muazzam güce rağmen bırakın insanlara zulmetmeyi bugünün tabiri ile ekolojik dengenin en küçük unsurları sayılabilecek olan karıncalara bile dikkat eden, karıncaların dahi ondan emin olduğu bir hükümdar olarak çok büyük bir örneklik teşkil etmektedir. Dişi karınca Süleyman as dan öyle bir emindir ki onun ordusunun asla bilerek kendilerine zarar vermek gibi bir durumda olmayacaklarını bilerek diğer karıncalara "ola ki bilmeden bir zarar verebilirler meskenlerinize sığının" şeklinde bir ikazda bulunmaktadır .
Babası Davud as ın kıssası içinde anlatılan dağlar ve kuşların birlikte tesbih etmesi şeklinde anlatılan ekolojik dengeyi gözetmesi , Süleyman as ın babasından devraldığı mülkü ve saltanatı aynı babasının yolunda giderek hak ve adalet ölçülerine riayet ederek kullandığı ve bırakın insan haklarını çiğnemeyi, karıncayı dahi incitmekten çekinen bir hükümdar olduğu anlaşılmaktadır.
Bugün dünyaya baktığımızda küresel güçlerin sömürge alanlarını genişletmek amacı ile yaptıkları zulümler, bırakın insanlarla sınırlı kalmayı doğadaki bütün varlıkları etkilemekte olduğu herkesin malumudur. Nükleer ve kimyasal maddelerden üretilmiş olan savaş araçları ile doğadaki her varlığın kökünü kurutan zalimleri hatırladığımız zaman bu zalimlerin sahip olamadıkları derecede güç ve kuvvete sahip olan bir hükümdarın ekolojik dengeye karşı ne kadar hassas olduğu ve elindeki bu güce rağmen kendisinin üstünde güç sahibi olan Rabbine karşı sorumluluklarını bir an olsa dahi unutmadan bunu yaptığını görmekteyiz.
[027.019] (Süleyman) onun sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabbim!
Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut
olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına
kat.
Süleyman as karıncanın dediğini nasıl anlar şeklinde bir söz etrafında vakit geçirip akılcı mülahazalarla bunu anlamaya çalışana kadar , eline güç ve mülk verilen birisinin Rabbine karşı sorumluluk alanlarından birisinin canlıların yaşadığı doğayı kirletmemek orada onlarında yaşam haklarının olduğunu bilmek ve ona göre hareket etmek durumunda olduğunun mesajı verilmektedir şeklinde okumak sanırım doğru bir okuma olacaktır.
Sonuç olarak; Süleyman as kıssası , içinde barındırdığı bir takım gaybi unsurları(cin ,şeytan) anlama açısından bir takım modernist mülahazalara kurban edilerek anlamak durumunda olan bir kıssa olmasına rağmen , kıssaları mesaj merkezli okuduğumuz zaman anlaması kolaylaşacaktır.
Süleyman as kıssası içinde dişi karıncanın konuşması üzerinden verilmek istene mesajı da bu açıdan okuduğumuz zaman , karıncanın konuşmasını anlayıp anlamadığı münakaşası ile boşa vakit kaybetmeden , elinde çok büyük ordular bulunan bir hükümdarın geçtiği yerleri talan etmek yerine , geçtiği yerlerdeki yaşama hakkı olan bütün varlıklara saygı göstermesi gerektiği , doğadaki varlıkların en küçüğü olarak bildiğimiz karıncaların dahi yaşam hakkını gözeten bir komutan örneği olarak kendisinden sonraki komutanlara bir örnektir.
Küresel müstekbirlerin bugün dünya üzerindeki yıkımları göz önüne alınarak yapılacak olan Süleyman as kıssası okumaları, bize ellerinde güç ve servet bulunanların bu gücü, güçlerine güç katmak için değilde kendisine karşı sorumlu olduğu yaratıcısının emri doğrultusunda kullanmaları gerektiğini, hatırlatarak kıssanın masal olmaktan ziyade örneklik açısından mesaj içeren bir hatırlatma olduğunu gösterecektir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.