MAİDE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MAİDE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2024 Pazar

MAİDE SURESİ MEALİ

1- Ey inananlar, sözleşmelere riayet edin. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak şartı ile, davar cinsinden olan hayvanlar, size helal kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir.

2- Ey inananlar, Allah'ın (kulluk) alametlerine, haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlık (takılmış kurbanlık)lara, Rablerinden bir lütuf ve rıza arayarak Beyt-i Haram'a  gelenlere, saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'dan çevirdiler diye bir topluluğa olan kızgınlığınız, sizi suça yöneltmesin. Erdemli olmak ve korunma bilinci konusunda yardımlaşın. Günah ve düşmanlık konusunda yardımlaşmayın. Allah'tan korunun. Şüphesiz Allah cezası şiddetli olandır.

3- Leş, kan, domuzun eti, Allah'tan başkasının adına kesilmiş, boğulmuş, vurulmuş, yüksekten düşmüş, boynuzla süsülmüş, yırtıcı hayvan yemiş - ölmeden önce kesmişseniz hariç-, dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal okları ile kısmet aramanız, size haram kılındı. Bütün bunlar yoldan çıkmaktır. İnkarcılar dininizden bugün ümit kesti. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size olan nimetimi yerine getirdim, sizin için din olarak İslam'a razı oldum. Kim açlık sebebi ile darda kalırsa, günaha meyletmeksizin (haram kılınanlardan yiyebilir). Şüphesiz Allah bağışlayandır merhamet edendir.

4- Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki : Size temiz olanlar helal kılındı. Allah'ın size öğrettiğinden öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için yakaladıklarından, Allah'ın adını anarak yeyin. Allah'tan korunun. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir.

5- Bugün size temiz olanlar helal kılındı. Kitap verilmiş olanların yiyeceği size helal, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. İnananlardan hür kadınlar ve sizden önce kitap verilmiş olanlardan hür kadınlar, iffetli, zinadan kaçınan ve gizli dost tutmamış olmanız şartıyla, ücretlerini verdiğinizde (size helaldir). Kim inanmayı inkar ederse, onun yaptığı kesinlikle boşa gitmiştir. O ahirette de zarara uğrayanlardandır.

6- Ey inananlar namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve ellerinizi dirseklere kadar yıkayın. İki topuğa kadar ayaklarınızı ve başınızı mesh edin*. Eğer cünüpseniz iyice temizlenin. Eğer hasta veya sefer halinde veya sizden biri tuvaletten geldi ise veya kadınlara dokundunuz da (cinsel ilişki kurdunuz) su bulamadıysanız temiz toprağa yönelip, ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah size sıkıntı vermek istemiyor, ancak şükretmeniz için sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini yerine getirmek istiyor.

* Ayetin Arapça orjinalinde geçen "Vemsehu biruusiküm ve ercüleküm" ibaresi her ne kadar ayakların yıkanmasına işaret ediyor olsa da, ibarenin olması gereken şekli "Vemsehu biruusiküm ve ercüliküm" şeklindeki okumadır. Bu okuma ise ayakların da mesh edilmesi gerektiğine işaret etmektedir.

7- Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini, ve onunla sizi bağladığı  "işittik ve itaat ettik" dediğiniz kesin sözünüzü  hatırlayın. Allah'tan korunun. Şüphesiz Allah sinelerde olanı bilendir.

8- Ey inananlar, Allah için adaleti ayakta tutan şahitler olun. Bir topluluğa olan kızgınlığınız sizi  suça yöneltmesin. Adil olun, o korunmaya daha yakındır. Allah'tan korunun. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.

9- Allah, İnanan ve bozuculuğu önleyici fiiller işleyenlere, bağışlanma ve büyük mükafat vaad etti.

10- Onlar ki inkar ettiler ve ayetlerimizi yalanladılar, işte onlar şiddetli ateşin arkadaşlarıdır. 

11- Ey inananlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani bir zamanlar bir topluluk size ellerini uzatmak istemişti de (Allah) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korunun. İnananlar Allah'a güvensin.

12- And olsun ki İsrailoğullarından kesin söz almış, içlerinden oniki lider çıkarmıştık. Allah şöyle demişti: Eğer üzerinize yüklenen her türlü kulluk görevini ayakta tutar, maddi ve manevi arınmayı yerine getirir, elçilerime inanır, onlara sahip çıkar, Allah'a güzel borç verirseniz, sizden kötü işlerinizi örter, altından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, kesinlikle yolun düzgün olanından sapmıştır.

13- Kesin sözlerini bozmaları nedeniyle onları lanetledik ve kalplerini kaskatı hale getirdik. Kelimeleri olması gereken anlamlarından, işlerine gelen anlamlara çeviriyorlar. Onunla kendilerine öğütlenenlerden pay almayı unuttular. Azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün.  Yine de sen onlardan (kaynaklanan bu suçu) affet, müsamaha göster. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.

14- "Biz Hristiyanlarız" diyenlerden de kesin sözlerini aldık. Onunla kendilerine öğütlenenlerden pay almayı unuttular. Bunun üzerine bizde aralarına kalkış gününe kadar (sürecek) düşmanlık ve nefret saldık. Allah onların yapmakta olduklarını yakında haber verecektir.

15- Ey kitabın ehli, size kesinlikle elçimiz gelmiştir. (O elçi) kitaptan gizlediğiniz çok şeyi açıklıyor, çok şeyden de geçiyor. Allah'tan size kesinlikle  bir aydınlatıcı, ve apaçık kitap geldi.

16- Allah, onunla rızasına uyanları esenliğin yollarına iletir. İzni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları dosdoğru yola iletir.

17- And olsun ki, "Allah Meryem'in oğlu Mesih'tir" demiş olanlar inkarcı olmuştur. De ki: Eğer Meryem oğlu Mesih'i ve yeryüzündekilerin tamamını helak etmeyi istese, Allah'tan (daha güçlü) bu güce sahip olan kimdir?. Göklerin yerin ve ikisinin arasında olanların yönetim ve tasarruf hakkı Allah'ındır. O, dileğini yaratır. Allah herşeye güç yetirendir.

18- Yahudi ve Hristiyanlar: "Biz Allah'ın oğulları ve onun sevdikleriyiz" dediler. De ki: Öyleyse günahlarınız yüzünden size niçin azap ediyor?. Hayır, siz onu yarattığından bir beşersiniz, dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin yerin ve ikisinin arasında olanların yetki ve tasarruf hakkı Allah'ındır. Dönüş O'nadır.

19- Ey kitabın ehli, "Bize müjdeci ve uyarıcıdan kimse gelmedi" dersiniz diye elçilerden kesiklik olduğu bir dönemde, açıklayıcı elçimiz size geldi. Size kesinlikle müjdeci ve uyarıcı geldi. Allah herşeye güç yetirendir.

20- 21- Hani Musa kavmine, "Ey kavmim Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın, içinizden nebiler çıkardı, sizi hükümdarlar yaptı. Diğer kavimlerden başka bir kavme vermediğini size verdi. Ey kavmim Allah'ın size yazdığı kutsal yere girin, arkalarınızı dönmeyin, aksi takdirde bu dönüşünüz sizi zarara uğratır" demişti.

22- (Kavmi buna karşılık ona) "Ey Musa orada güçlü bir kavim var, onlar oradan çıkıncaya kadar biz oraya asla girmeyiz. eğer oradan çıkarlarsa biz de o zaman gireriz" demişlerdi.

23- (Musa'nın kavminin kendilerinden)Korktukları kimselerden olan, Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki adam, "Üzerlerine kapıdan girin, kapıdan girdiğiniz takdirde, sizler şüphesiz galiplersiniz. Eğer inananlar iseniz Allah'a güvenin" demişti. 

24- (Kavmi Musa'ya) "Ey Musa, onlar orada oldukları sürece biz oraya asla girmeyeceğiz. Git sen ve Rabbin ikiniz savaşın, biz burada oturucularız" demişlerdi.

25- (Musa) "Rabbim, ben ve kardeşimden başkasına (söz geçirmeye) sahip değilim. Artık bizimle bu yoldan çıkanlar topluluğunun arasını ayır" demişti.

26- (Allah) " Şüphesiz orası onlara 40 yıl kılınmıştır. Yeryüzünde şaşkınca dolaşacaklardır. Artık yoldan çıkmışlar toplululuğu için üzülme" demişti.

27- 28- 29- Onlara  iki Ademoğlunun gerçek haberini oku. Hani ikisi de kurban sunmuşlar, ikisinin  birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen) "Seni kesinlikle öldüreceğim" demişti. (Diğeri ise) "Allah ancak ve ancak korkanlardan kabul eder. Eğer sen beni öldürmek için elini uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim,şüphesiz ben  alemlerin (göklerin yerin ikisinin arasında bulunanların) Rabbi  olan Allah'tan korkarım. Ben isterim ki, benim de günahımı, senin de günahını yüklenesin de ateşin arkadaşlarından olasın. İşte bu yanlış yapanların karşılığıdır" demişti.

30- Bunun üzerine nefsi onu kardeşini öldürmeyi ister hale getirdi, böylelikle o da onu öldürdü, zarar edenlerden oldu.

31- Sonrasında Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için, yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazıklar olsun bana, şu karga gibi olup ta kardeşimin cesedini gömmekten aciz mi kaldım?" demiş ve pişmanlardan olmuştu.

32- İşte bundan dolayı, İsrailoğullarına şunu yazdık: Şüphesiz kim bir canı, başka bir cana veya yeryüzünde bozuculuk yapmasının karşılığı olmaksızın öldürdü ise, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de ona yaşama imkanı verdi ise, sanki bütün insanlara yaşama imkanı vermiş gibidir. And olsun ki elçilerimiz onlara apaçık deliller getirdi. Sonra bunun ardından onlardan bir çoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.

33- Allah ve elçisine harp açan, yeryüzünde bozuculuk yapanların karşılığı ancak ve ancak, öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi veya bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onlar için dünyadaki rezilliktir, onlar için ahirette de büyük azap vardır.

34- Ancak, onları yakalamanızdan önce (pişman olup) dönenler hariç. Bilin ki Allah bağışlayandır merhamet edendir.

35- Ey inananlar, Allah'tan korunun, O'na (yakın olmaya) yol arayın. Arzuladıklarınıza kavuşabilmeniz için O'nun yolunda çaba gösterin.

36- Şüphesiz ki  inkar edenler, yeryüzünde olanların hepsi ve bir o kadarı da onların olsa, kalkış gününün azabından kurtulmak için onu feda etseler, onlardan kabul edilmez. Onlar için acı azap vardır.

37- Ateşten çıkmak isterler, ancak ondan çıkacak değillerdir. Onlar için kalıcı azap vardır.

38- Erkek hırsız ve kadın hırsızın ellerini, kazandıkları şeye karşılık Allah'tan bir caydırıcılık olmak üzere kesin. Allah, güçlüdür hükmünde isabet edendir.

39- Kim yaptığı yanlışından (pişmanlıkla) döner, durumunu düzeltirse, Allah'ta ona (ceza vermekten) döner. Hiç şüphesiz ki Allah, bağışlayandır merhamet edendir.

40- Göklerin ve yerin yetki ve tasarruf hakkının sadece Allah'a ait olduğunu bilmez misin?. Dilediğine azap eder, dilediğini bağışlar. Allah her şeye güç yetirendir.

41- Ey Elçi, ağızları ile "inandık" dedikleri halde, kalpleri inanmamış olanlardan ve yalanı tasdikleyen sana (inanmış olarak) gelmeyen diğer topluluğu tasdikleyen Yahudilerden, inkarda koşuşturanlar, seni üzmesin. Onlar,  kelimeleri olması gereken anlamlarından, işlerine gelen anlamlara çeviriyor, "Size bu verilirse onu alın, eğer o verilmezse sakının" diyorlar. Allah kimi ateşe sokmak isterse, ona karşı  Allah'tan,  bir güce asla sahip değilsin. İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemedikleridir. Onlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır.

42- Onlar, yalanı tasdikleyen haramı yiyenlerdir. Sana (hükmetmen için) geldiklerinde (istersen) aralarında hükmet, (istersen) onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan asla sana bir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet. Şüphesiz Allah adaletli davrananları sever.

43- Yanlarında, içinde Allah'ın hükmü olan Tevrat olduğu halde, nasıl seni hakem tutuyorlar, sonra da bunun ardından yüz çeviriyorlar?. Onlar inanmış değillerdir.

44- Şüphesiz, içinde kılavuzluk ve aydınlatıcılık olan Tevrat'ı biz indirdik. Kendisini Allah'a teslim etmiş olan Nebiler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Rabbaniler ve Ahbar, Allah'ın kitabından hıfsetikleri ile onun üzerine şahitler olmaları nedeniyle (onunla hükmederlerdi). Artık insanlardan korkmayın benden korkun, ayetlerimi az bir bedele satmayın. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar inkarcıların ta kendileridir.

45- Onlara, onda şunu yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş, yaralamalarda da kısas. Kim bunu bağışlarsa, kendisi için günahını örten bir iyilik olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmezmezse, işte onlar yanlış yapanların ta kendileridir.

46- Ardından Meryem oğlu İsa'yı, (elçilerin) bıraktıkları iz üzerinde (yürümek üzere), Tevrat'tan önünde olanı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, onda kılavuzluk ve aydınlatıcılık olan, Tevrat'tan önünde olanı doğrulayıcı ve korunanlar için bir öğüt ve kılavuz olan İncil'i verdik.

47- İncil'in ehli, ondaki Allah'ın indirdiği ile hükmetsin. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar yoldan çıkanların ta kendileridir.

48- Sana da kitabı gerçekle, kitap'tan (Tevrat ve İncil'den) önünde olanı doğrulayıcı, ve onun üzerine gözetici koruyucu olarak indirdik. Artık  aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen gerçekten sonra onların keyfi arzularına uyma. Sizden herbiriniz için ayrı hükümler ve ana hükümler* bildirdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet haline getirirdi. Ancak size verdikleriyle sizi zorlu bir denemeye tabi tutmak için (böyle yapmadı). Öyleyse hayırlarda birbirinizle yarışın. Dönüşünüz topluca Allah'adır. İhtilaf etmekte olduğunuz şeyleri size haber verecektir.

* Şeriat ve Minhac kelimelerinin anlamı, "Tevhid Mesajı" adlı eserden alınmıştır.

49- Ve bir de (kitabı) aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet, delilsiz iddialarına uyma, Allah'ın sana indirdiği bazı şeylerden (alıkoyarak)seni kötüye düşürürler, onlardan sakın, diye (indirdik). Eğer yüz çevirirlerse bil ki Allah, ancak ve ancak onları bazı günahları sebebiyle musibete uğratmak istiyor. Şüphesiz ki insanlardan çoğu yoldan çıkanlardır. 

50- Yoksa onlar cahiliye hükmünü mü arıyorlar?. kesinen inanan bir topluluk için, hükmü Allah'tan daha güzel olan kimdir?.

51- Ey inananlar, Yahudi ve Hristiyanları sahip çıkan koruyucular edinmeyin. Onlar birbirlerinin sahip çıkan koruyucularıdır. Kim onları koruyucu destekçiler edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz Allah, yanlış yapan topluluğu doğru yola iletmez.

52- Görüyorsun ki; Kalplerinde hastalık olanlar, "Bize bir felaket isabet etmesinden korkuyoruz" diyerek onlara koşuşturuyorlar. Umulur ki Allah, kendi katından bir zafer veya bir emir getirir de, içlerinde gizlediklerinden dolayı pişmanlardan olurlar.

53- Ve (o zaman) inananlar, "Bunlar mıydı sizinle beraber olduklarına dair, bütün güçleriyle Allah'a yemin etmiş olanlar?" derler. Onların yaptıkları boşa gitmiş, zarara uğrayanlardan olmuşlardır.

54- Ey inananlar, içinizden kim dininden dönecek olursa (bilsin ki); Allah (dönenlerin yerine başka) bir topluluk getirir ki; O onları sever, onlar da O'nu severler, inananlara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı gururludurlar, Allah'ın yolunda çaba gösterir, kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu Allah'ın lütfudur ki dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır bilendir.

55- Sizin sahip çıkan koruyucunuz ancak ve ancak, Allah ve onun elçisi, üzerine yüklenen kulluk görevini ayakta tutan ve maddi ve manevi arınmayı yerine getiren, huzurunda kendini alçaltan, inananlardır.

56- Kim Allah'ı, onun elçisini ve inananları koruyucu  destekçi edinirse, şüphesiz ki Allah'ın tarafında olanlar, galip gelecekler onlardır.

57- Ey inananlar, sizden önce kitap verilmiş olanlardan, dininizi alay ve oyun konusu yapanlarla, inkarcıları, sahip çıkan koruyucu edinmeyin. Eğer inananlar iseniz Allah'tan korunun.

58- Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve oyun konusu edindiler. Bu onların aklını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır.

59- De ki: Ey kitabın ehli, Allah'a inandık, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandık diye mi bizden hoşlanmıyorsunuz?. Şüphesiz çoğunuz yoldan çıkmış kimselersiniz.

60- De ki: Allah katında karşılığı bundan daha kötü olanı size haber vereyim mi? O kimse ki Allah ona lanet etti, ona gazap etti, onlardan maymunlar ve domuzlar haline getirdi, tağuta kul yaptı. İşte onlar durumca daha kötü, yolun düzgün olanından daha çok sapmış olanlardır.

61- Size geldikleri zaman, "İnandık" dediler. Oysa onlar (yanınıza) inkar ile girdiler, yine (yanınızdan) onunla(inkarcı olarak) çıktılar. Onların (kalplerinde) gizlemekte olduklarını en iyi Allah bilmektedir.

62- Onlardan çoğunun günah, düşmanlık ve haram yemekte koşuştuklarını görürsün. Yapmakta oldukları ne kötüdür.

63- Rabbaniler ve Ahbar'ın, onları günah söz söylemelerinden, haram yemelerinden engellemeleri gerekmez miydi?. yapmakta oldukları ne kötüdür.

64- Yahudiler dedi ki: "Allah'ın eli bağlıdır". Dedikleri yüzünden onların elleri bağlandı ve lanete uğradılar. Hayır, O'nun iki eli de açıktır, nasıl dilerse öyle dağıtır. And olsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve inkarını arttırmaktadır. Aralarına kalkış gününe kadar (sürecek) düşmanlık ve nefret saldık. Her ne zaman savaş için ateş yaktılarsa, Allah onu söndürdü. Yeryüzünde bozuculuk için koşuşturuyorlar. Allah bozucuları sevmez.

65- Kitabın ehli eğer inanmış ve korunmuş olsalardı, kötü işlerini onlardan örter, onları nimet cennetlerine girdirirdik.

66- Eğer onlar, Tevrat, İncil ve sana ve Rabbinden indirileni(n hükümlerini) ayakta tutmuş olsalardı, üstlerinden ve ayaklarının altlarından yerlerdi*. Onlardan orta yolu tutan bir topluluk vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakta oldukları ne kötüdür.

*Yerin ve göğün nimetlerinden faydalanırlardı.

67- Ey Elçi, Rabbinden sana indirileni ulaştır. Eğer bunu yapmazsan, onun mesajını ulaştırmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Allah inkarcılar topluluğunu doğru yola iletmez.

68- De ki: Ey kitabın ehli, Tevrat, İncil ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutana kadar, hiç bir şey üzerinde değilsiniz. And olsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve inkarını arttırmaktadır. Artık inkarcılar toplululuğu için üzülme. 

69- Şüphesiz ki, İnananlar, Yahudiler, Sabiiler ve Hristiyanlar'dan, kim Allah'a ve ahiretin gününe inanmış, bozuculuğu önleyici fiillerde bulunmuş ise,  onlar korkmayacak ve üzülmeyeceklerdir.

70- And olsun ki İsrailoğullarından kesin söz almış, onlara elçiler göndermiştik. Onlara her ne zaman bir elçi nefislerinin hoşlanmadığı şey getirdiyse, bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürüyorlardı.

71- (Elçilere karşı yaptıkları haksızlıkları neticesinde) bir karşılık olmayacağını hesap ettiler. (Gerçekleri görüp duymaktan) körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah onlara (lütuf ile) döndü, sonra onlardan bir çoğu yine körleştirler, sağırlaştılar. Allah onların yapmakta olduklarını görmektedir.

72- And olsun ki, "Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler inkar etmiştir. (Halbuki) Mesih, "Ey İsrailoğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz Allah'a kulluk edin. Muhakkak O, kim Allah'a ortak koşarsa, Allah ona cenneti haram etmiştir. Onun dönüş yeri ateştir. Yanlış yapanlar için yardımcılardan kimse yoktur." demişti.

73- And olsun ki, "Şüphesiz Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler inkar etmiştir. (Halbuki) tek ilahtan başka ilah yoktur. Bu söylediklerine eğer son vermezlerse, onlardan inkar edenlere acı azap vardır.

74- Allah'a (itaatle) dönmüyorlar mı, ondan bağışlanma istemiyorlar mı?. Allah bağışlayandır merhamet edendir.

75- Meryem oğlu Mesih, elçiden başka biri değildir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Onun annesi de dosdoğru bir kadındı. İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl döndürülüyorlar.

76- De ki: Allah'ın aşağısından size ne fayda ne de zarar verme gücüne sahip olmayana mı kulluk ediyorsunuz?. Allah, işiten ve bilen O'dur.

77- De ki: Ey kitabın ehli, haklı bir neden olmaksızın dininizde haddi aşmayın. Önceden sapmış, birçoklarını da saptırmış ve yolun düzgün olanından sapmış olan bir topluluğun, keyfi arzularına uymayın,

78- İsrailoğulları'ndan olan inkarcılar, Meryem oğlu İsa ve Davud'un diliyle lanetlendiler. Çünkü isyan etmişler ve aşırı gidiyorlardı.

79- Onlar, yaptıkları kötülük ve uygunsuzluktan birbirlerini yasaklamıyorlardı. Yapmakta oldukları ne kötüdür.

80- İçlerinden bir çoğunun yüzünü inkarcılara çevirdiklerini görürsün. Benliklerinin onlara sunduğu şey ne kötüdür. Allah onlara gazap etmiştir, ve onlar azapta ölüm yüzü görmemek üzere kalıcıdırlar.

81- Eğer onlar Allah'a, Nebi'ye ve ona indirilene inanıyor olsalardı, onları sahip çıkan koruyucu  edinmezlerdi. Ancak onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.

82- (Mekke ve Medine'deki) Yahudi ve Müşrikleri, inananlara karşı düşmanlıkça insanların en şiddetlisi olarak bulursun. "Biz Hristiyanlarız" diyenleri ise, inananlara karşı sevgice onların en yakını olarak bulursun. Bunun sebebi, onlarda büyüklenmeyen keşişler ve rahipler olmasıdır.

83- 84- Onları elçiye indirileni işittikleri zaman, (önceden) tanıdıkları gerçekten dolayı, "Rabbimiz, inandık bizi şahitlerle beraber yaz. Rabbimizin bizi bozuculuğu önleyenler toplululuğu ile beraber cennete girdirmesini umarken, biz neden Allah'a ve gerçek olandan bize gelene inanmayalım?" diyerek, gözlerinin yaştan dolduğunu görürsün.

85- Allah'ta onları bu söylediklerinden ötürü, altlarından ırmaklar akan, orada ölümsüzlük görmemek üzere kalacakları cennetler ile mükafatlandırdı. İşte bu iyilik edenlerin karşılığıdır.

86- Onlar ki inkar ettiler ve ayetlerimizi yalanladılar, işte onlar şiddetli ateşin arkadaşlarıdır. 

87- Ey inananlar, Allah'ın size helal ettiği temiz şeyleri, (kendinize) haram etmeyin. Aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah aşırı gidenleri sevmez.

88- Allah'ın size rızık olarak verdiğinden helal temiz olarak yeyin ve inandığınız Allah'tan korunun.

89- Allah sizi kesin kararlı olmadan rastgele yaptığınız (sonra bozduğunuz) yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz. Ancak kendinizi bağladığınız (sonra bozduğunuz) yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Onun (Yemin bozmanın) Günahının örtülmesi de, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on çaresizi yedirmek veya giydirmek veya bir köleyi serbest bırakmaktır. Bunu bulamayan için ise, üç gün oruç vardır. Yemin ettiğiniz (ve onu bozduğunuz) zaman, yeminlerinizin günahının örtülmesi işte böyledir. Yeminlerinizi koruyun. Allah, şükretmeniz için ayetlerini size böyle açıklıyor.

90- Ey inananlar, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları, ancak ve ancak şeytan işinden olan bir pisliktir. Arzuladıklarınıza kavuşabilmeniz için öyleyse bundan uzak durun. 

91- İçki ve kumar ile şeytan, ancak ve ancak aranıza düşmanlık ve nefret düşürmek, üzerinizdeki kulluk görevlerinden alıkoymak istiyor. Artık sizler buna son verdiniz değil mi?.

92- Allah'a itaat edin, Elçiye itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki, elçimizin üzerine düşen ancak ve ancak açıkça ulaştırmaktır.

93- İnanan ve bozuculuğu önleyici fiiller işleyenlerin üzerine korundukları, inanıp yine bozuculuğu önleyici fiiller işleyip korundukları, yine inanıp korundukları ve iyilik ettikleri sürece tattıklarında, günah yoktur. Allah iyilik edenleri sever.

94- Ey inananlar, Allah, ondan içtenlikle kim korkuyor diye bilmek için,  ellerinizin ve mızraklarınızın ulaşabileceği avdan bir şeyle, sizi mutlaka zorlu bir denemeye tabi tutacaktır. Bundan sonra kim aşırı giderse, ona acı azap vardır.

95- Ey inananlar, siz ihramda iken av (hayvanı) öldürmeyin. Sizden kim onu kasten öldürdü ise,  öldürdüğü hayvan dengi bir karşılığı vardır. Bu karşılığı da içinizden adalet sahibi iki kişi, Kabe'ye ulaşacak bir kurban veya yaptığının günahını örtecek bir karşılık olarak, çaresizleri doyurmak veya bunun dengi oruç olarak, kişinin yaptığının ağırlığını tatması için hükmeder. Allah geçmişte olanı affetti. Kim aynı suça geri dönerse, Allah ondan yaptığı hatanın karşılığını verir. Allah güçlüdür, yapılanın karşılığını alandır.

96- Size ve yolculara bir fayda olmak üzere, denizin avı ve onu yemek size helal kılındı. Karanın avı ise, ihramda olduğunuz müddetçe üzerinize haram kılındı. Huzuruna toplanacak olduğunuz Allah'tan korunun.

97- Allah, Kabe'yi, Beyt-i Haram'ı, insanlar için (ekonomik ve sosyal açıdan) ayakta durma (vesilesi) kıldı. (Ayrıca) Haram ayı ve gerdanlık takılmış (kurbanlık) ları da. Bu da, Allah'ın şüphesiz göklerde ve yerde olanları bilmekte olduğunu bilmeniz içindir. Allah şüphesiz her şeyi bilendir.

98- Bilin ki, Allah'ın cezası şiddetlidir ve şüphesiz Allah bağışlayandır merhamet edendir.

99-  Elçinin üzerine duyurmaktan başka (görev) yoktur. Allah, her ne açığa vuruyorsunuz, her ne de gizliyorsunuz onu bilmektedir.

100- De ki: Pis ile temiz bir olmaz, velev ki kötünün çokluğu senin hoşuna gitmiş olsa da. Ey temiz akıl sahipleri, arzuladıklarınıza kavuşabilmeniz için Allah'tan korunun.

101- Ey inananlar, açıklandığında sizi üzecek olan şeylerden sormayın. Eğer Kur'an indiriliyor iken bu şeylerden sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan muaf tuttu. Allah bağışlayandır cezalandırmakta acele etmeyendir.

102- Gerçekten sizden önce bir topluluk onları sordu, (açıklandıktan) sonra onları inkar edenler oldular.

103- Allah, ne Bahire, ne Saibe, ne Vasile, ne de Ham'dan, (hiç birini helal) kılmadı. Ancak inkar etmekte olanlar, Allah üzerine yalan uyduruyorlar. Onların hiç biri aklını kullanmıyorlar.

104- Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiği zaman, onlar, "Atalarımızın üzerinde bulduğumuz bize yeter" dediler. Ya ataları bir şey bilmiyor ve doğru yolda değillerse de mi?.

105- Ey inananlar, siz kendi üzerinizdeki mükellefiyetleri yerine getirmeye bakın. Siz doğru yolda olduğunuz zaman, sapmış kimse size zarar veremez. Dönüşünüz topluca Allah'adır, yapmakta olduklarınızı size haber verecektir.

106- Ey inananlar aranızdaki (yapmanız gereken) şahitlik, birinize ölüm çattığı zaman vasiyet anında sizden olan adalet sahibi iki kişi, veya yeryüzünde sefere çıktığınız zaman ölüm musibeti başınıza gelmişse sizden olmayan diğer iki kişiyi (şahit olarak) bulundurmaktır. Eğer (bu ikisinden) şüpheye düşerseniz, namazdan sonra (bu ikisini) alıkoyarsınız,  "Yakınımız dahi olsa bunu bir bedel karşılığı satmayız, Allah'ın şahitliğini gizlemeyiz, gizlediğimiz takdirde günahkarlardan oluruz" diye Allah'a yemin ederler.

107- Eğer o ikisi günah hak ettiği anlaşıldıysa bu sefer,  uygun olan hak sahiplerinden iki kişi, o ikinin yerine geçerek, "Bizim şahitliğimiz o ikisinin şahitliğinden daha doğrudur, biz haddi aşmadık, haddi aştığımız takdirde yanlış yapanlardan oluruz" diye Allah'a yemin ederler.

108- İşte bu,  şahitliği gereğince yerine getirmelerine veya yeminlerinden sonra (başka yeminlere başvurularak) yeminlerin ret edilmesinden korkmalarına daha yakındır. Allah'tan korunun ve dinleyin. Allah yoldan çıkmışlar topluluğunu doğru yola iletmez.

109- Allah o gün elçileri toplar ve "Size ne cevap verildi?" der. (Onlar da) "Biz de bilgi yok, şüphesiz sen görünmeyenleri en iyi bilensin" dediler.

110- Hani Allah: Ey Meryem oğlu İsa, senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Hani seni kutsal ruh desteklemiştim. Hani sen insanlarla çocuk iken de, yetişkin iken de konuşuyordun. Hani sana Kitab'ı, doğruyu yanlıştan ayırmayı, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Hani benim iznim ile çamurdan, kuş biçiminde yaratıyor, ona üflüyor ve benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan kör olanı ve abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle çıkarıyordun. İsrailoğullarını (n ellerini) senden çekmiştim. Hani apaçık deliller getirmiştin de, onlardan inkar edenler, "Bu apaçık sihirden başka bir şey değildir" demişti.

111- Hani Havarilere: Bana ve elçime inanın diye vahyetmiştim. (Onlar da) "İnandık, şahit ol ki biz teslim olanlarız" demişlerdi.

112- Hani Havariler: "Ey Meryem oğlu İsa, gökten üzerimize bir sofra indirmeye Rabbinin gücü yeter mi?" demişti de, (İsa onlara) "Eğer inanmış kimseler iseniz Allah'tan korunun" demişti.

113- (Onlar da) "Biz ondan yemeyi istiyoruz ki, kalplerimiz yatışsın, bize gerçekten doğru söylediğini bilelim ve bunun üzerine şahitlerden olalım." demişlerdi.

114- (Bu istek üzerine) Meryem oğlu İsa da: "Rabbimiz (olan) Allah'ım, gökten üzerimize bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram olsun. Bizi rızıklandır, sen rızıklandıranların hayırlısısın" dedi.

115- Allah dedi ki: Şüphesiz ben onu sizin üzerinize indiriciyim. Fakat bundan sonra sizden kim inkar edecek olursa, insanlardan hiç birine etmediğim azabı ona ederim.

116- 117- 118- Hani Allah: Ey Meryem oğlu İsa "İnsanlara beni ve annemi Allah'ın aşağısından iki ilah edinin" diye, sen mi dedin?. demişti de, (buna karşılık İsa), "Seni tenzih ederim, benim için hakkım olmayan bir şeyi demek olmaz.Eğer ben o sözü söylemiş isem, sen onu bilmişsindir. Benim içimde olanı sen bilirsin, ben senin içinde olanı bilmem. Sen görünmeyenleri en iyi bilensin. Ben onlara senin bana (dememi) emrettiğin, "Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin"  (sözünde) başkasını demedim. İçlerinde olduğum sürece onların üzerinde şahittim. Beni vefat ettirdiğinde üzerlerinde gözcü sen oldun. Sen her şeyin üzerinde şahitsin. Eğer onlara azap edersen, şüphesiz ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen kendisine galebe çalınamayansın, hükmünde isabetli olansın" demişti.

119- Allah dedi ki: Bu doğrulara doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara orada ebedi olarak ölüm görmemek üzere kalacakları altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da ondan razı olmuşlardır. İşte bu büyük kurtuluştur.

120- Göklerin yerin ve içlerinde olanların yetki ve tasarruf hakkı Allah'ındır. O, herşeyin üzerine güç yetirendir.