Hepimizin malumu olduğu üzere, yaşadığımız topraklar üzerindeki müslümanların yıllardır üzerinde tartıştıkları konu, gelenekteki hadis, sünnet,mezhep anlayışlarının yanlışlığı ve bunun yerine ne konulacağı üzerinedir. Geleneksel din anlayışında hadis,sünnet,mezhep kelimelerinin içi , "kur'an olmasada olur ama bu üç saçayağı olmazsa din diye bir şey olmaz " şeklinde doldurularak dinin olmazsa olmazları haline getirilmiştir.
Hadis ve sünnet elçi kaynaklı bir malzeme olmasına rağmen mezhepler kişisel görüş kaynaklı bir malzemedir. Vasat ümmet olmanın bir gereği olarak, ifrat ve tefrit'e kaymadan bu malzemeleri nasıl kullanabilir veya atacaksak nasıl bir söylem bina edip bunları atabiliriz? sorusunu sorup cevabını vasat olarak vermemiz gerekmektedir.
Yazımızın çerçevesi, geleneksel hadis,sünnet,mezhep anlayışını tenkid etmekten ziyade, "yalnız kur'an" söylemi çerçevesinde, bu malzemelerin kullanılabilirliği veya kullanılamazlığı etrafında olacaktır.
Hadis ve sünnet'in tarifini kısaca, "kendisine kur'an inen elçi muhammed as'ın yaşamış olduğu hayatı içindeki konuşmaları ve uygulamaları" şeklinde tarif etmek mümkündür. Hadis adı altında gelen malzeme konusunda haklı olarak şüphelerin olması bu malzemenin, islam tarihinde adı geçen birçok fırkanın kendi söylemini elçiye tasdik ettirerek haklılık kazanma yarışına girmeleri açısından kara örneklerle dolu olması bizleri hadis konusunda daha titiz davranmaya sevketmiştir. Sünnet adı altında gelen malzeme, yaşantı içinde uygulamalı olarak gelmesi açısından hadis'e göre daha güvenilir bir malzemedir.
Son yıllarda geleneksel anlayışın karşına "yalnız kur'an" söylemi ile çıkanlar'ın bir kısmının (hepsini kastetmediğimizi parantez içi söyleyelim) bu malzemelere bakış konusunda maalesef vasat'ın üstüne çıkarak aşırılığa kaçtığını görmekteyiz.
Kur'an bilindiği gibi 23 sene içinde peyderpey indirilmiş ve yaşanan hayat içinde pratize edilmiş bir kitaptır. Ancak onun bu özelliği muhammed as'ın vefatı ile sona ermemiş,kıyamete kadar gelecek insanlara hidayet rehberi olarak indirilmiş olma özelliği bugünde devam etmektedir. Bizden öncekilerin bu kitabı hayatlarına geçirmişlikleri sırasında yaşanmış doğru örnekliklerinin yanında yanlış örneklikleri bile bizim için bir vesika arzetmektedir. Yanlış örnekliklerinin dahi bizlere vesika teşkil etmeleri, bu yanlışları aynen uygulama noktasında değil bu yanlışları tekrar etmemek noktasında olması gerektiğini hatırlatalım.
"Yalnız kur'an" söylemi etrafında düşüncesini yoğunlaştıranların bir kısmı kur'anın yaşantı ile olan alakasının sadece hadis ,sünnet,tasavvuf karşıtlığından ibaret zannederek bugün içinde yaşamış olduğumuz tağuti düzenle herhangi bir sıkıntılarının olmaması, aksine bu düzene sıkıca bağlı olmaları onların bu söylemlerinin eksik tarafıdır.
"Yalnız kur'an"demenin geçmişteki tüm malzemeyi atmak olduğu noktasında fikir birliğine varanların eline kur'anı verip, şu beldeyi alın yönetin" denilse acaba bu yönetimleri sırasında kaşılarına çıkacak ekonomik,sosyal,siyasal,hukuki sorunlara sadece kur'andan nasıl çözüm bulunabilecektir?, bu durumu örneklerle açabiliriz.
Olayı görsel bir kurgu ile realize edecek olursak şöyle bir durum ortaya çıkacaktır.Yönetimi elimize verilen beldede 5 kişiyi o beldenin mahkemesine hakim olarak atayalım , o hakimlerin karşısına tecavüz suçunu işleyen bir kişi çıkarılsa o suç için yalnız kur'andan nasıl bir ceza çıkartılabilir?.
Bilindiği gibi kur'an'da zina eden kadın ve erkeğe verilecek olan cezanın hükmü açık açık beyan edilmektedir. Mealci mantığına sahip bir hakim eğer yalnız kur'ana bakarak hüküm verecek olursa, "adam bu kıza tecavüz etmiş ama neticede ikiside zina etmiş sayılıyor her ikisinede 100 sopa vurulsun" hükmü çıkaracak olursa verilen bu hüküm doğru bir hüküm'müdür ? el cevap asla değildir, o zaman yapılması gereken nedir?
Yönetimi bizde olan bu beldenin ceza hukuku oluşmadığı için bu şuça verilecek ceza elimizde mevcut değildir, seçilen 5 hakime ayrı ayrı, böyle bir suç için karşınıza gelen bir suçluya vereceğiniz ceza ne olacaktır? şeklindeki sorunun cevabını aramak için önce kendilerinden önce yaşanmış olay olan tecavüz suçuna verilen cezaları araştıracaklardır, bu konuda yeterli veriye ulaşamadıklarını varsayacak olursak kur'anı baz alarak bu suça uygun ceza uygulamasına gideceklerdir. 5 hakimin tamamı tecavüz suçuna farklı cezalar öngörebilir, bunun adına islami literatürde İÇTİHAD , farklı görüşler ortaya koymalarına ise MEZHEB denilir.
"Yalnız kur'an" söyleminin, kur'anın pratiğe indirgenmesi sonucunda doğrucağı çelişkiyi ortaya koyma açısından kur'anda hükmü bulunmayan tecavüz suçu örneği yeterli olacaktır . Bir hakim kur'anda hükmünü bulamadığı bir durum ile ilgili olarak önceki uygulamaları araştırması tatmin edici bir hüküm bulmadığı zaman içtihad etmesi ve bu içtihadı onun mezhebi olması kadar doğal bir şey olamaz.
Bu örnekle , "kur'an eksik bir kitaptır onun eksiğini hadis,sünnet mezheb tamamlar" iddiasında değiliz. Yalnız kur'an söylemi helal haram tayini konusunda doğru bir söylem olup hayatın içinde karşılacağımız siyasal, hukuki,sosyal ve ekonomik bütün sorunlara cevap verecek bir kitap olduğu anlamına gelmez. Kur'an hayatın içinde karşılacağımız bu tür sorunların ana hatlarını çizer ve gerekli alt yapı uygulamalarını kur'an çerçevesinde kişisel içtihadlara bırakır.
Burada bir konuyu hatırlatmak yerinde olacaktır. Enam s. 38. ayetinde "biz kitap'ta hiç bir şeyi eksik bırakmadık " mealindeki ayet'teki "kitab" kelimesinin karşlığı kur'an zannedilerek "bakın kur'anda herşey var" şeklinde söylem geliştirlmeye çalışılmaktadır. Enam s. 38. ayetindeki "kitab" kelimesi kur'an için değil "levhi mahfuz " şeklinde bildirilen Allah cc nin bilgisi için kullanılmıştır.
1000 sene önce yaşanan bir belde'deki ortaya çıkan sorunlar ile bugünkü sorunların aynı olmadığı malumdur.Adına hanefi,şafii,maliki,hanbeli, denilen mezhepler zamanla bir din olarak algılanmış , bu mezheplerdeki hükümleri kabul etmemenin dinsizlik olduğu kafalara kazınmış ve bu mezheplerin haricinde hüküm olamayacağı öne sürülerek içtihad kapısı kapatılmış ve kur'an yaşanmaz bir kitap haline dönüşmüştür. Kur'an eğer bugün hayat içinde yaşanan bir kitap olarak gündeme getirildiği takdirde bu mezheplerdeki pek çok hükmün geçerliliğini yitirmiş olduğu görülecek ve yeni içtihadlar ortaya çıkmak zorunda kalacaktır.
Kur'anın geçmiş yaşantı örnekleri olan hadis,sünnet,mezhep,içtihat gibi malzemelerin hepsi atılmalı diyenlerin bir çoğunun bu söylemlerinin arka planında geçmiş ile bağı kopararak kur'anı ütopik bir kitap haline sokmak isteyen düşüncenin olduğu gözden kaçırılmamalıdır, eğer bu malzemeleri eleştireceksek "hepsini atın" zihniyetine sahip olanların argümanları ile eleştirmemeliyiz.
Sonuç olarak ; yalnız kur'an söyleminin ayakları yere basmayan bir şekilde dile getirilmesi sonucu ortaya çıkabilecek çelişkiler göz ardı edilerek dile getirilmesi uygulama alanındaki ortaya çıkabilecek bazı sorunlara yol açmakta olup gerçekler göz ardı edilmeden "yalnız kur'an" söyleminin ayakları yere basar hale getirilmeli ve kur'anın yaşanan hayat içinde uygulama sahası olan bir kitap olduğu hatırdan asla çıkarılmamalıdır. Zaman duygusal söylemler zamanı değil kur'anın hayat içinde uygulanan bir kitap olduğunun ve bu uygulama safhasında kur'anda hükmü bulunmayan meselelere kur'an ölçeğinde uygun hükümler üretme zamanıdır. "Geçmiş uygulamaları atalım göz önüne almayalım" diyenlerin kendilerinin yönetici pozisyonuna geldiği zaman önlerine gelecek olan sorunlar ile ilgili olarak karar aşamasında kullanacakları malzemenin neler olabileceğini akıllarından çıkarmamalıdırlar. Elçiyi konuşturmayan yalnız kur'an düşüncesi kendisi konuşacak, elçinin uygulamasını red eden yalnız kur'an kendi uygulamasını gündeme getirecek, mezhepleri red eden yalnız kur'an kendi mezhebini üretecek, içtihadı red eden yalnız kur'an kendi içtihadı ile sorunlara çate bulmaya çalışacaktır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
Kur'anı en doğru anlama yolu, onu kendisinden ve önkabulleri bir kenara atarak anlamaktır.
YanıtlaSilKendinizle çelişmeyin ! Yalnız Kur'an, diyen yeni bir tabu mezheb oluşturamaz. Söylem zaten bunu garanti etmektedir. Bilakis bunun dışındaki yöntemler daha güçlü sentezci mezhepler doğuracak ve aşılmaları hali hazırdakilere nispetle çok daha zor olacaktır.