(El ğaybü)= Güneş veya başka bir şey gözden gizli,saklı hale geldi, gizlendi,saklandı anlamına gelen "ğaabe" fiilinin masdarıdır. Fiil olarak "ğaabe annii kezee"(bir şey benden gizli, saklı geldi ) anlamında kullanılır. Ayrıca , algıdan ve insanın bilgisine gizli, saklı kalan şeylerden'de gizli saklı (ğaaibün) kalanlarla ilgili kullanılır.
Herhangi bir şeye insanlar nazarı dikkate alınarak "ğaybün" ve "ğaaibün" denir, yoksa yüce Allah dikkate alınarak değildir. Zira nasıl ki ondan göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey kaçmazsa aynı şekilde hiçbir şey'de onun için ğayb değildir.
Bu kelime ve türevlerinin kur'anda geçen ayet mealleri şu şekildedir. Bu ayetleri , 1-Allah cc nin gaybı bilmesi, 2- elçilerine gaybı açması, 3- mü'minlerin vasıflarından biri olması , 4- muhammed as ın gayb bilgisinin olmadığı, 5- gaybını kimseye açmadığı şeklinde kategorize etmek mümkündür.
1- ALLAH CC NİN GAYBI BİLMESİ
[002.033] (Allah): «Ey Âdem, bunlara onları isimleriyle haber ver.» dedi.
Bu emir üzerine Âdem onlara isimleriyle onları haber verince, (Allah): «Ben
size, ben göklerin ve yerin gayblarını bilirim, sizin açıkladığınızı da,
içinizde gizlediğinizi de bilirim» dememiş miydim?» dedi.
[005.109] O gün ki Allah bütün Resulleri toplayacak da «size ne cevab
verildi?» buyuracak; «bizde ilim yok, sensin allâmülguyûb sen» diyecekler
[005.116] Hem Allah buyurduğu vakit: Ey Meryemin oğlu Isâ! Sen mi dedin o
insanlara; «beni ve anamı Allahın yanında iki ilâh edinin» diye? hâşâ, der:
münezzeh sübhansın yarab! Benim için hakk olmıyan bir sözü söylemekliğim bana
yakışmaz, eğer söyledimse elbette ma'lûmundur, sen benim nefsimdekini bilirsin:
ben ise senin zatindekini bilmem, şüphesiz ki sen «allâmülguyub» sun
[006.059] Gaybın anahtarları O'nun katındadır, onları ancak O bilir. Karada
ve denizde olanı bilir. Düşen yaprağı, yerin karanlıklarında olan taneyi, yaşı
kuruyu ki apaçık Kitap'tadır ancak O bilir.
[006.073] Ve o Gökleri, Yeri yaradan hakkıyle o, hem ol! diyeceği gün o da
oluverir. Hak onun dediği, Sur üfürüleceği gün de mülk onun, hem gaybe âlim hem
şehadete, hakîm odur, habîr o
007.007] Sonra da onlara (yapmış olduklarını) bir bilgi ile elbette
anlatacağız ve Biz (onlardan) gaibler olmuş değil idik.
[009.078] Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Allah, onların gizli
tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gerçekten Allah, gaybın bilgisine
sahip olandır.
[009.094] Onlara geri döndüğünüzde size özür belirttiler. De ki: «Özür
belirtmeyiniz, size kesin olarak inanmıyoruz. Allah bize, sizin durumunuzu haber
vermiştir. Yaptıklarınızı Allah görecektir,O'nun Resulü de. Sonra gaybı da,
müşahede edilebileni de Bilen'e döndürüleceksiniz ve O, yapmakta olduklarınızı
size haber verecektir.»
[009.105] Ve de ki: «(Dilediğinizi) Yapınız. Elbette ki, Allah Teâlâ ve
O'nun Peygamberi ve mü'minler sizin yaptıklarınızı göreceklerdir. Ve siz gaybı
da, meşhut olanı da bilen zâta elbette döndürüleceksinizdir. Artık o da neler
yapar olduğunuzu size haber verecektir.»
[010.020] «Rabbinden ona (Muhammed'e) bir mucize indirilse ne olur!»
derler. Onlara de ki: «Gaybı bilmek Allah'a mahsustur; bekleyin, doğrusu ben de
sizinle birlikte beklemekteyim.»
[011.123] Göklerin ve yerin gaybı Allah'a aittir. Bütün işler O'na
döndürülür. Öyleyse O'na kulluk et, O'na güven. Rabbin, yaptıklarınızdan
habersiz değildir.
[013.009] O, gaybı da, müşahede edileni de bilendir. Pek büyüktür,
yücedir.
[016.077] Bütün Semavât-ü Arzın gaybını bilmek de Allaha mahsus, saat emri
ise sâde lemhi basar gibi yâhud daha yakındır, şüphe yok ki Allah her şey'e
kadir
[018.026] De ki: «Onların ne kadar kaldıklarını en iyi Allah bilir.
Göklerin ve yerin gaybı O'na aittir. O, ne mükemmel görendir! O ne mükemmel
işitendir! İnsanların O'ndan başka dostu yoktur. O, hiç kimseyi hükümranlığa
ortak kılmaz.»
[023.092] Allah, gaybı da şehâdeti de bilendir. O, müşriklerin ortak
koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir.
[027.065] De ki: «Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur.» Ne
zaman diriltileceklerini de bilmezler.
[027.075] Ve Yerde, Gökte hiç bir gâib yoktur ki açık bir kitabda
olmasın
[032.006] İşte gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü
olan, esirgeyen O'dur.
034.003] İnkâr edenler: «Bize o kıyamet saati gelmez.» dediler. De ki:
«Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbim hakkı için kıyamet size mutlaka
gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir şey kaçmaz. Bundan
daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açık bir kitaptadır.»
[034.048] De ki: «Muhakkak Rabbim hakkı ilkâ eder, bütün gaybleri tamamıyla
bilendir.»
[035.038] Allah şüphesiz, göklerin ve yerin gaybını bilir. Doğrusu O
kalplerde olanı bilendir.
[039.046] De ki: «Ey gökleri ve yeri yaratan, gaybı ve müşahade edilebileni
de bilen Allah'ım. Anlaşmazlığa düştükleri şeylerde, kullarının arasında sen
hüküm vereceksin.»
[049.018] Doğrusu Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah,
yaptıklarınızı görendir.
[059.022] O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Gaybı da, müşahede
edilebileni de bilendir. Rahman, Rahim olan O'dur.
[062.008] De ki: haberiniz olsun o kaçıp durduğunuz ölüm muhakkak gelip
size çatacak, sonra, o bütün gayb ve şehadeti bilene iade olunacaksınız da o
size neler yaptığınızı haber verecektir
[064.018] Gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, Aziz (üstün ve güçlü),
Hakim (hüküm ve hikmet sahibi) olandır.
2-ELÇİLERİNE GAYBI AÇMASI
[003.044] Bu Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi
kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin, çekişirlerken
de orada bulunmadın.
[003.179] Allah inananları sizin durumunuzda bırakacak değildir, temizi
pisten ayıracaktır. Allah size gaybı bildirecek değildir; fakat Allah
peygamberlerinden dilediğini seçip, ona gaybı bildirir. Artık Allah'a ve
peygamberlerine inanın; inanır ve sakınırsanız size büyük ecir vardır.
[011.049] İşte bunlar gayb haberlerinden, sana bunları vahyile
bildiriyoruz, bundan evvel onları ne sen bilirdin ne kavmin, böyle, o halde
sabret, her halde akıbet müttekılerindir.
[012.102] İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir. Onu sana
vahyediyoruz. Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların
yanında değildin (ki bunları bilesin).
[018.022] (Kimileri): «Üçtür. Dördüncüleri köpekleridir.» diyecekler;
(kimileri de): «Beştir, altıncıları köpekleridir.» diyecekler. Her ikisi de
gaybi taşlama=bilinmeyen şey hakkında tahmin yürütmektir. (Bir kısmı da):
«Yedidir, sekizincileri köpekleridir.» diyecekler. De ki: «Onların sayılarını
Rabbim daha iyi bilir; onları insanlardan ancak pek azı bilir.» Artık bunlar
hakkında bildirilenin dışında bir tartışmaya girişme ve bunlar hakkında hiç
kimseye birşey sorma!
[072.026-8] O bütün gaybı bilir. Fakat gayblarına kimseyi vakıf etmez.
Ancak, bildirmeyi dilediği bir elçiye bildirir. Bu durumda o elçisinin önüne ve
arkasına gözetleyiciler yerleştirir, ta ki o elçiler Rab’lerinin mesajlarını, o
gözetleyicilerin kendilerine hakkıyle tebliğ ettiklerini kesin olarak bilsinler.
Doğrusu Allah, kullarının nezdinde ne var, ne yoksa herşeyi ilmiyle ihata etmiş,
her şeyi bir bir kaydetmiştir.
[081.024] O, gayb hakkında cimri de değildir.
3-MÜ'MİNLERİN VASIFLARINDAN BİRİ OLMASI
[002.003] Onlar, gaybe inanırlar, salatı ikame ederler, kendilerine verdiğimiz
rızıktan yerli yerince sarfederler.
[004.034] Er olanlar kadınlar üzerinde hâkim dururlar, çünkü bir kerre
Allah birini diğerinden üstün yaratmış bir de erler mallarından infak
etmektedirler, onun için iyi kadınlar itaatkârdırlar, Allah kenidlerini
sakladığı cihetle kendileri de gaybı muhafaza ederler, serkeşliklerinden endişe
ettiğiniz kadınlara gelince: evvelâ kendilerine nasıhat edin, sonra yattıkları
yerde mehcur bırakın, yine dinlemezlerse döğün, dinledikleri halde incitmeye
bahane aramayın, çünkü Allah çok yüksek, çok büyük bulunuyor
[005.094] Ey İnananlar! Gıyabında Kendisinden, kimin korktuğunu ortaya
koymak için, (ihramlıyken) elinizin ve mızraklarınızın ulaştığı avdan bir şeyle
Allah and olsun ki sizi dener. Bundan sonra kim haddi aşarsa ona elem verici
azab vardır.
[012.052] Yusuf, «Maksadım, vezire, gıyabında ihanet etmediğimi, hainlerin
tuzaklarını Allah'ın başarıya erdirmediğini bilmesini sağlamaktı» dedi.
[019.061] Rahman'ın kullanna gıyaben söz verdiği Adn cennetlerine, şüphe
yok ki, O'nun verdiği söz, daima yerine getirilmiştir.
[021.049] Onlar, Rablerine karşı gayb ile (O'nu görmedikleri halde) bir
haşyet içindedirler ve onlar, kıyamet saatinden 'içleri titremekte
olanlardır.'
[035.018] Hem günah çeken bir kimse, başkasının günahını çekmeyecek; yükü
ağır basan, onun yüklenilmesine çağırsa da ondan bir şey yüklenilmeyecek,
isterse bir yakını olsun. Fakat sen ancak o kimseleri sakındırısın ki, gaybda
Rablerinin korkusunu duyarlar, namazı dürüst kılarlar. Temizlenen de sırf
kendisi için temizlenir. Nihayet dönüş Allah'adır.
036.011] Ancak zikri ta'kıyb eden ve gaybde rahmana haşyet besliyen kimseyi
sakındırırsın, işte onu hem bir mağrifetle hem bir ecri kerîm ile müjdele
[050.033] Gaybde rahmana haşyet duyan ve inâbeli bir kalb ile gelen
kimselere
[057.025] Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve
insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı
indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için
faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım
edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.
[067.012] Çünkü o rablarına gıyabda saygı besliyenler yokmu, muhakkak ki
mağfiret ve büyük bir ecir onlar içindir
4-MUHAMMED AS IN GAYBI BİLMEDİĞİ
[006.050] De ki: «Size Allah'ın hazineleri elimdedir, demiyorum; gaybı da
bilmiyorum; size, ben meleğim demiyorum, ben ancak bana vahyolunana uyuyorum.»
De ki: «Görenle görmeyen bir midir? Düşünmüyor musunuz?»
[007.188] De ki: «Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir
fayda veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette
daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece
inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.»
[011.031] «Size, Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum; gaybı da bilmem;
doğrusu melek olduğumu da söylemiyorum; küçük gördüklerinize Allah iyilik
vermeyecektir diyemem; içlerinde olanı Allah daha iyi bilir. Yoksa şüphesiz
haksızlık edenlerden olurum.»
5- GAYBI KİMSEYE AÇMADIĞI
[019.078] O, gaybı mı bildi, yoksa Allah'ın katından bir söz mü aldı?
[012.081] Babanıza dönün ve deyin ki: «Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık
etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın bekçileri
değiliz.
[034.014] Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak
değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki
cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.
[034.053] Halbuki, O'nu evvelce inkar etmişlerdi ve gayba uzak bir yerden
taş atıyorlardı.
[052.041] Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece onlar yazıp
duruyorlar?
[082.016] Ve ondan gâib olmıyacaklardır
"Ğayabetin" kelimesi olarak yusuf s 10 ve 15. ayetlerinde geçer
[012.010] İçlerinden biri: «Yusuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun
derinliklerine bırakın. Böyle yaparsanız yolculardan onu bulup alan olur»
dedi.
[012.015] Yusuf'u oturup bir kuyunun derinliklerine bırakmayı
kararlaştırdılar. Biz ona, kardeşlerinin bu işlerini kendileri farkına varmadan
haber vereceksin, diye vahyettik.
Kategorize etmeye çalışarak meallerini verdiğimiz "ğayb" kelimesi ve türevlerinin tamamı yukarda olup ilgili ayetlerinin , elçilere açılan gaybın sınırı ve mahiyeti ile konusu ile ilgili olarak düşüncelerimizi paylaşmaya çalışacağız.
"Muhammed as ın gaybı bilmediği" başlığı altındaki ayetlerin rehberliği altında muhammed as ın gayb bilgisinin olmadığı kesin olarak bildirilmesine rağmen, hadis literatümüzde fiten ve melahim başlıkları altındaki hadisler bu ayetleri yok sayarcasına bir çok gaybi haberi muhammed as a istinaden vermektedirler. "Ben gaybi bilmem" diyen bir elçinin bu tür haberler vermesinin mümkün olmadığı bilinmesine rağmen fırkacılık taasubu daha baskın gelmiş herkes kendi fırkasını övmek veya düşman fırkayı yermek amaçlı olarak muhammed as ın ağzından bu sözleri ona iftira olarak isnad etmekten çekinmemişlerdir.
"Elçilerine gaybı açması" başlığı altındaki ayetlerin rehberliğinde muhammed as a açılan gaybın mahiyeti açıkça bildirilmiştir. Kendisinden önceki kavimler ile ilgili haberler gayb'ın kur'an ayetleri içinde açılması yolu ile ona bildirilmiş olup , gelecek gayb ile haberler yani kıyamet,hesap cennet,cehennem gibi haberler yine kur'an ayetleri içinde ona açılmış , o da elçiliği gereği bu haberleri insanlara okumuştur.
Geçmiş kavimler ve elçiler ile ilgili haberler ona kıssa yollu anlatımlar olarak verilmiş ve bazı kıssaların sonlarında"sen ve kavmin bunu dah önceden bilmiyordun" veya sen yanlarında değildin" şeklindeki ayetlerle bu kıssalar ile bilgisinin sadece kur'an ayetleri miktarı kadar olduğunu bildiren ayetlerin aksine olarak tefsir kitaplarında yer alan rivayetlerde anlatılan kıssalardan kat kat fazla olarak kur'an harici bilgiler ile doldurulmuş ve adına hadis denilerek muhammed as a atfedilmiştir. Kur'an , "senin bilgin bu kadar" demasine rağmen muhammed as bu bilgileri acaba nereden aldı diye sormak maalesef kimsenin aklına gelmemiş aksine hikaye ve masal türünden olması hasebiyle çoğu insanlar arasında rağbet bile görmüştür. Şunu kesinlikle ifade edelimki; tefsir kitaplarında geçmiş kavimlerin kıssalarına ait kur'ab harici bilgilerin tamamı uydurma ve israilyyat adı verilen bilgiler kapsamında olup "hadis" adı altında gelen haberlerin tamamı uydurmadır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder