Kendilerini bağlayan ortak değerlere sahip olanların aralarındaki birlik ve beraberliği sıkı tutmaları , birbirleri aralarında kavgaya dönüşecek ayrılıklara sahip olmamaları, önem arz eden bir durumdur. Hangi topluluk olursa olsun , güçten düşmeleri ve yıkılmaları, dışarıdan gelen düşmanlardan ziyade, içlerindeki düşmanların veya birlik ve beraberliğin önemini idrak etmekten yoksun cahillerin saldıkları kin ve nefret tohumlarının yeşererek, aynı ideallere sahip olanların birbirlerine düşmesi ile gerçekleşmektedir.
"Kitle iletişim araçları" dediğimiz Tv , Gazete , Dergi , İnternet v.s gibi yayın organları , insanların fikir ve düşüncelerini yaymak için kullandıkları, en başta gelen araçlar olması nedeniyle, insan hayatında büyük bir öneme sahiptir. Biz Müslümanlar , bu yayın organlarını en etkin biçimde kullanmaya çalışan topluluklardan birisi olarak, özellikle internet ortamı üzerinden "Sosyal Medya" denilen iletişim aracını etkin bir biçimde kullanmaktayız.
Bu aracı kullanan Müslümanlar, sahip oldukları düşünceleri bu ortam üzerinden paylaşarak , aynı düşünceye sahip olanların dünyanın her neresinde olursa olsun , internet üzerinden bir araya gelmelerini sağlamaktadırlar. Müslümanların kendi aralarında farklı mezhep , meşrep , düşüncelere bölünmüş oldukları bir gerçektir. Bu farklı düşünme gerçeği, yüzyıllardır böyle devam etmekte , mezhep meşrep gibi farklılıkların, bazı zamanlarda birbirlerinin kanını dökmeye kadar varan durumlara sebep olduğu da herkes tarafından bilinmektedir.
Bugün dahi geçmişten gelen düşüncelerin fanatik savunucuları olduğu ve Müslümanlar arasındaki düşmanlıkların hız kesmeden aynı şekilde sürdüğünü görmek üzüntü verici bir durumdur. Sosyal medya üzerinden kendisini ifade etmeye çalışan farklı düşüncelere sahip bazı Müslümanlar, söylemini sevgi ve saygı kuralları üzerinden değil , kin ve nefret söylemi üzerinden , sahip olduğu düşüncenin propagandasını yapmaya çalışmaktadır.
Medine ; "Şehir" anlamına gelen bir kelimedir. Şehirler , insanların birlikte yaşama ihtiyacının giderildiği kuruluşlar olup , bu ortamda yaşamanın ilk kuralı , o şehirde yaşayan insanların birbirlerinin yaşam ve kişilik haklarına saygılı olmalarıdır. Bir şehirde yaşayan insanlar farklı ırk , renk , din , mezhep , meşrep , ve fikre sahip olabilirler. Bu farklılıklar insanların birbirlerine düşman olmalarına değil , birbirlerini tanımalarına kaynaşmalarına vesile olmalıdır (Hucurat s. 13).
Medine kelimesinden türemiş olan "Medeniyet" kelimesi, şehir yaşamını ve bu yaşam için gerekli kuralları özetleyen bir terimdir. Bu terimin zıddı "Bedeviyet" olup , çölde yaşamaktan dolayı insanlar ile daha az ilişkisi olan, dolayısı ile kaba ve görgüsüzlüğü simgeleyen "Bedevi" kelimesinden türemiştir.
Biz Müslümanlar sahip olduğumuz değerlerden ötürü, medeni olmanın en güzel örneklerini vermesi gereken bir topluluk olmamız gerekmesine rağmen , bazılarımız bu erdemden yoksun olarak bedeviliğin örneklerini veren davranışlar sergilemektedir.
Bu bedevilik örnekleri , Müslümanların birbirleri ile en fazla ilişki kurduğu sosyal medya ortamlarında görülmektedir. Sosyal medya ortamında kendisini ifade etmeye çalışan bir kısım Müslüman sahip olduğu fikri yaymak için , kendi fikrinin güzelliklerini tebliğ etmeyi değil , karşı fikrin çirkinliklerini ortaya koymayı tercih ederek , kendisine taraftar toplamayı seçmektedir.
Sosyal medya ortamındaki Müslümanların genel durumu "A" fikrine sahip olan bir Müslüman , karşı olduğu ve yanlış olduğunu düşündüğü "Z" fikrine karşı büyük bir savaş açarak , kendi fikrini savunmaya çalışmak olarak karşımıza çıkmaktadır . Karşı olduğu fikri mahkum etmek için kullandığı dil ve üslup, maalesef Müslüman olmanın kendisini bağladığı bir takım ahlaki kurallar çerçevesinde olmamakta , tamamen sokak ağzı , hakaret , alay , küfür gibi, bir Müslümana asla yakışmayacak davranışlar olmaktadır.
Bir Müslüman sosyal medya ortamında yapmış olduğu paylaşımlar ile kendi düşüncesine sahip olan Müslümanların çoğalmasını istemektedir. Hangi fikir olursa olsun , insanlara bu fikri sevdirmenin ve taraftar olmasının sağlamanın yolu , bu fikri savunan insanların davranış bakımından düzgün insanlar olmasını gerektirmektedir. Davranışları düzgün olmayan , kullandığı dil ve üslubu bozuk olanların yaptıkları çağrının , başkaları tarafından olumlu olarak karşılık görmesi asla mümkün olamaz.
"Allah (c.c) sanal alemin de gözetleyicisidir"
Akşama kadar sosyal medya üzerinden karşıt fikre her türlü hakareti savurarak , yanlış olduğunu düşündüğü bu fikirden kaç tane insanı döndürebildiği konusunda gece yataklarına yattıklarında kendilerini sorgulayanlar, acaba nasıl bir cevap alacaklarını hiç düşündüler mi ?.
Bir Müslüman elinde bulundurduğu imkanları, sahip olduğu inancın kendisine yüklediği biçimde kullanmak yerine , kendi iç dünyasının bozukluklarını dışa vuracak biçimde kullanıyor ise , bu ortamı hiç kullanmaması kendisinin menfaati gereğidir. Çünkü bu kimse yaptığını zannettiği dini çalışmalar ile sevap işlediğini zannederek , insanları kendi düşüncesine taraftar olmaya değil , düşman olmaya çağırmaktadır. Allah (c.c) nin her an üzerimizde gözetici olduğu bütün Müslümanlar tarafından bilindiği halde , sanki bu gözeticilik sosyal medya ortamında geçerli değilmiş gibi davranışlar sergilemek , hesap gününde geri dönüşü imkansız pişmanlıklara sebep olacaktır.
"Müslüman elinden , dilinden , klavyesinden emin olunan insandır."
Bazı Müslümanların yaşadıkları sosyal , ekonomik , ailevi v.s türünden bir takım sıkıntılar, onları psikolojik olarak etkilemektedir. Bu tür depresif bozukluğa sahip olarak klavyesinin başına geçen bir Müslüman iç dünyasındaki öfkeyi dışa vurmak için yine Müslümanları seçmekte , farklı düşünceye sahip olan Müslümanlara her türlü hakaretvari kelimeleri kullanarak, içindeki öfkeyi boşaltmaya çalışmaktadır.
[016.125] Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel
şekilde tartış; doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O,
doğru yolda olanları da en iyi bilir.
Bir Müslümanın , diğer Müslümanları sahip olduğu düşünceye çağırmak için kullanacağı delilleri öğrenmeden önce , insanlara karşı kullanacağı dili ve üslubu öğrenmesi gerekmektedir. İnsanlara karşı kullanması gereken dil ve üslubu bilmeyenlerin yaptıkları çağrı karşılık görmemekle kalmayacak , aksine çağırdığı düşünceye düşmanlık edilmesi ile sonuçlanacaktır.
Çağrısı Allah (c.c) tarafından "Doğru" olarak desteklenen Muhammed (a.s) ın , insanlara karşı yaptığı davetin karşılığını bulmakta ne kadar zorlandığı herkesin bildiği bir gerçektir. Biz sahip olduğumuz düşüncemizin "Doğru" olduğuna dair olan delili Allah (c.c) den değil , sahip olduğumuz kanaatlerimizden aldığımızı unutarak , bir elçi edasıyla herkesi kendimize çağırmakta , bu çağrımızın herkes tarafından kabullenilmesini istemekteyiz.
[050.045] Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba
değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la öğüt ver.
[017.105] Kuran'ı ancak hak olarak indirdik ve o da indiği gibi hak olarak
kaldı. Seni de yalnız müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
[006.107] Eğer Allah dileseydi onlar şirk koşmazdı. Biz seni onlar üzerinde
bir gözetleyici kılmadık ve sen onlar üzerinde bir vekil de değilsin.
Allah (c.c) göndermiş olduğu elçisine dahi , insanlar üzerinde baskı yapmaması gerektiğini , onlar üzerine vekil olarak gönderilmediğini , görevinin sadece tebliğ etmek olduğunu hatırlatır iken , kendisini elçinin üzerinde görerek , insanlara karşı baskıcı , kendisini onlara vekil olarak gönderilmiş zanneden Müslümanlar sanal alemde cirit atmakta , kendileri gibi düşünmeyen insanlara karşı her türlü hükmü vermektedirler.
Son yıllarda dünya genelinde çıkan olayların, sosyal medya üzerinden örgütlenen insanlar tarafından fitili yakıldığını düşünürsek , sanal ortam insanlar üzerinde büyük bir etki sahibidir. Bu sebepten dolayı , bu ortamı kullanan Müslümanların yazdıklarına ve söylediklerine dikkat etmek zorunluluğu bulunmaktadır.
Sosyal medya ortamını kullanan Müslümanlar , yazdıklarının ve söylediklerinin başkalarını etkilediğini hesap ederek bu konuda sorumluluk sahibi bir kimsede olması gereken davranışları sergilemesi gerekmektedir. Müslümanlar üzerinde bir takım emelleri olanların , bu emellerini gerçekleştirmek için , Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliği yıkmaya çalıştıkları unutulmamalıdır.
Bu ortamlarda Müslüman olmanın getirdiği sorumluluklardan uzak davranışlar sergileyerek , birbirleri ile kıyasıya kavga eden Müslümanların yaptıkları kavgalar kendilerine değil , bizler üzerinde emelleri olanlara fayda getirmektedir. Sosyal medyanın gücünü , birbirimizi kırarak , güçten düşürmek yolunda değil , birbirimize karşı olan davranışlarımızı sahip olduğumuz inancın bize yüklediği sorumluluklar dahilinde yerine getirerek , daha güçlü olmak yolunda kullanmalıyız.
Bunu yapabilmek için önce "Medeni" olmanın getirdiği bazı kuralları hayata geçirmeye çalışmak gerektiğini düşünmekteyiz. Sosyal medya üzerinden iletişime geçen her Müslüman , karşısındaki kişinin en az kendisi kadar değerli bir kimse olduğunu düşünerek , yazılarını ve sözlerini dikkatli sarf etmelidir. Çünkü karşısındaki kimse önce insan , sonra da Müslümandır.
Kendi sahip olduğu fikri desteklememiş olmamış , kişinin İslam dairesi dışına çıkarılarak aforoz edilmesi için geçerli bir sebep değildir. Bu kimse "Kafir" damgasını hak etmiş olsa dahi, bu damgayı ona hakaret için değil , düştüğü yanlışı hatırlatarak onun yanlışından dönmesini sağlamaya çalışmak en doğru yol olacaktır.
Muhammed (a.s) ın bile elinde bulunmayan bir yetkiyi , kendi elimize almaya çalışarak , insanlar üzerinde vekil olmadığımızı bilmek , kullanacağımız dil üslubun daha düzgün olmasını sağlayacaktır. Doğru olduğunu düşündüğümüz fikir üzerinde bizim net delillerimiz var ise , karşımızdaki bu delilleri kabul etmese dahi , onu kabule zorlamak bize hiç bir şey kazandırmayacaktır.
Tartışan taraflar söylemlerini ilim , bilgi , edep ve ahlak dahilinde ortaya koydukları takdirde kavgaya sebep olacak nedenlerde ortadan kalkmış olacaktır. Yapılan kavgaların nedeni tartışan tarafların söylemleri konusunda ilim ve bilgi sahibi olmamalarından kaynaklanmakta , ilim ve bilgi ile karşısındakine herhangi bir şey aktaramayan ve yeterli delil sunamayan kimseler , çareyi küfür ve hakarette bulunmak sureti ile edep ve ahlakı unutarak, her türlü sözü sarf etmekten çekinmemektedirler.
Fikrinden emin ve delilleri ilmi ve tutarlı olan bir kimse , karşısındaki kimse söylediklerini kabul etmese dahi ona zorlama ve hakaret içeren sözler sarf etmez "Selam" diyerek ortamı terk ederek , bilgi ve ilminin gereğini böylelikle yerine getirir.
Sonuç olarak ; Bizi her anımızda gözeten Rabbimiz , sosyal medya üzerinden yaptığımız faaliyetleri de gözlemekte , ve bu ortamda yaptıklarımızdan da bizi hesaba çekecektir. Sosyal medya önemli bir iletişim aracı olması nedeniyle Müslümanların düşüncelerini yaymak için kullandıkları bir ortamdır.
Bu ortamı kullanan bazı Müslümanlar maalesef, edep ve ahlak kurallarına riayet etmemekte, din adına yaptığı konuşmalarda dinsiz olduğunu iddia eden insanlardan daha gayri ahlaki davranışlarda bulunabilmektedir.
Müslümanların her davranışı ile örnek bir kişi olması gerektiğini unutmadan bu ortamları kullanması, başkalarının Müslümanlara bakışı konusunda olumlu düşünceleri de beraberinde getirecektir.
Kimse üzerine vekil olarak gönderilmediğimiz şuuruna vakıf olarak yapacağımız tartışmalar , bizleri nebevi metoda daha yakın bir üslup ve yöntem kullanmak noktasında bırakacaktır.
BİRBİRLERİNİ SEVEN VE SAYGI DUYAN MÜSLÜMANLARDAN OLMAK DUASI İLE.