Müşrikleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Müşrikleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Kasım 2016 Pazar

Enfal s. 48. Ayetinde Müşrikleri Savaşmaya Teşvik Eden Şeytan Kim ?

Şeytan , insanları kıyamete kadar yanlışa sevk ederek onların ayaklarının cennetten kaymasına sebep olacak her türlü sapmanın ve saptırıcının sembol isim olarak Kur'an'da yerini almış önemli bir kavramdır. Bir çok ayet , Şeytan'ın bize düşman olduğunu , ondan sakınmamız gerektiğini öğütlemekte, ona uyanların akıbetinin ise cehennem olduğunu haber vermektedir. 

Şeytan kavramı ilk olarak Adem kıssasında karşımıza çıkmakta, ve bu kavram "İblis" adında temsili bir şahsiyet üzerinden canlandırılarak , Adem'in şahsında tüm insanlara nasıl zarar vereceği, görsel bir anlatım yolu ile bizlere, çeşitli surelerdeki ayetlerde gösterilmektedir. 

[015.039]  (İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!

Kur'an'da gördüğümüz tüm müşrik ve kafir karakterleri , Şeytan tarafından azdırılmanın yaşanan hayatlar da nasıl gerçekleştiğine dair verilen canlı örneklerdir. Bizler o karakterlerin yaptıkları üzerinden cehennemin yolunu öğrenerek , bu yola girmemeyi öğrenmekteyiz.

[004.120]  Şeytan onlara vadediyor, onları kuruntulara düşürüyor, ancak aldatmak için vaadde bulunuyor.

[007.016-7] «Öyle ise» dedi, «Sen beni azgınlığa mahkûm ettiğin için, ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım.» «Sonra onların gâh önlerinden, gâh arkalarından, gâh sağlarından, gâh sollarından sokulacağım, vesvese verip pusu kuracağım, Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın!»

[020.120] [ Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: «Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?»

Bedir savaşı bilindiği üzere Medine de, Müslümanlar ve Mekke müşrikleri arasında geçen bir savaştır. Bu savaş sadece belirli bir zaman ve mekanda yapılmış kahramanlık destanı olarak değil , Allah (c.c) nin yer yüzüne koyduğu toplumsal yasaların nasıl işlediğine dair bilgiler de içermektedir. Müslümanların karşısındaki müşrik ordusunun hangi saikle Müslümanlara saldırdığı , Enfal s. 48. ayetinde anlatılmaktadır.

Şeytan bu savaşta Müslümanların karşısındaki ordunun , Müslümanlara saldırmasını onlara güzel göstermek sureti ile onların bozguna uğramasına sebep olmakta , onun gerçek bir dost olmadığı, bizlere bu şekilde anlatılmaktadır.


[008.048] Şeytan, onlara amellerini güzel gösterdiği zaman, «Bu gün insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de size yardımcıyım.» demişti. Fakat iki tarafın karşı karşıya geldiği görününce arkasını dönüp kaçtı ve şöyle dedi: «Ben sizden kesinlikle uzağım. Ben sizin göremeyeceğiniz şeyler görüyorum ve ben Allah'dan korkarım. Ayrıca Allah'ın azabı çok çetindir.»

Bu ayetin tefsirlerine bakıldığında , ayet içinde zikri geçen Şeytan'ın, müşrik ordusu içinde olan Süraka Bin Malik adlı kişi olduğu , İblis'in onun kılığına girerek bu sözleri söylediğine dair yorumları görmekteyiz. Adı geçen kişinin müşrikleri savaşa teşvik ettiği yönündeki rivayetler de doğruluk payı olması muhtemeldir. Ancak ayette bahsedilen Şeytan ile bu kişinin kast edildiği yorumlarına, ve İblis'in bu kişinin kılığına girdiği düşüncelerine katılmadığımızı ifade etmek istiyoruz. 

Bizim düşüncemiz , ayetin belirli bir kişiden bahsetmediği yönünde olup , belirli bir kişiden bahsedildiği yönündeki düşüncelerle bu ayeti yorumlamanın , Şeytan kavramının evrensel bir kavram olmasına ve Kur'an bütünlüğüne gölge düşüreceği yönündedir. 

[007.014-15] Bana, (insanların)  dirilecekleri güne kadar mühlet ver, dedi. Buyurdu ki: Sen mühlet verilmişlerdensin.

[015.036]  Dedi ki: «Rabbim, öyleyse onların dirilecekleri güne kadar bana süre tanı.»

[038.079] Dedi ki: «Rabbim, öyleyse onların dirilecekleri güne kadar bana süre tanı.»

Şeytana kıyamete kadar müsaade edilmiş olması , bu kavramın insan ile iç içe bir kavram olmasından dolayıdır. İnsanlar hayatta olduğu süre içinde onların yapmış olduğu bir takım kötülükler mutlaka olacak , ve bu kötülükler "Şeytan" kavramı ile sembolize edilerek , yaptığı kötülüğün onu nereye götürdüğünü bilecektir. 

Kur'an, "Şeytan" adı ile ontolojik mahiyeti olan bir varlığı göstermek yerine , onu kavramlaştırarak evrensel sembol haline getirmiştir. Bu kavramın sembol haline getirilerek anlatılması, muhatapların kendilerine verilmek istenen mesajı daha kolay anlamasına yöneliktir.  

Enfal s. 48. ayetinde geçen Şeytan'ın belirli bir kişi olarak değil , bu kavram ile ilgili ayetlerin Kur'an bütünlüğü dikkat edilerek yorumlanması gerektiğini düşünmekteyiz.

Şeytan ile ilgili ayetlerin önemli noktası , onun insana kötülükleri süslediği ve güzel gösterdiği , onlara cazip gelecek şeyler fısıldadığı , insana istediğini yaptırdıktan sonra onu terk ederek onu yarı yolda bırakarak gerçek bir dost olmadığı yönündedir. 

[059.016] Şeytanın durumu gibi; hani o, insana; küfret, deyip de küfredince; doğrusu ben senden uzağım, çünkü ben; alemlerin Rabbı Allah'tan korkarım, demişti.

Enfal s. 48. ayeti ile Haşr s. 16. ayeti birlikte okunduğunda , Şeytan'ın insana istediğini yaptırdıktan sonra onu nasıl yalnız bıraktığı , gerçek bir dost'ta olması gereken en önemli haslet olan , iyi günde de kötü günde de yanında olma erdemini göstermediği yönünde bizlere bilgi verilerek , hesap gününde ona uyanlara karşı nasıl davranacağı, İbrahim s. 22. ayetinde anlatılmaktadır. 

[014.022]  İş olup bitince, şeytan: «Doğrusu Allah size gerçeği söz vermişti. Ben de size söz verdim ama, sonra caydım; esasen sizi zorlayacak bir gücüm yoktu; sadece çağırdım, siz de geldiniz. O halde, beni değil kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Beni Allah'a ortak koşmanızı daha önce kabul etmemiştim; doğrusu zalimlere can yakan bir azap vardır» der.

[016.099-100]  Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun hiç bir zorlayıcı gücü yoktur.Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir.

Enfal s. 48 ve Haşr s. 16. ayetlerinde verilmek istenilen mesaj görsel bir anlatım tarzı şeklinde bizlere sunulmaktadır. Bir insanın dost olarak bildiği kimse , onu hiç bir zaman yanlış bir yola sevk etmez . Eğer bir kimse arkadaşını yarı yolda bırakıyor ve onu satıyor ise , o kimse asla gerçek bir dost olamaz. 

Bu gerçek üzerinden Şeytan'ın insana asla dost olmadığı , kendisini dost edinenleri yarı yolda bıraktığı , insanın dosta ihtiyacı olduğu günde ise onu yapayalnız nasıl bırakacağı İbrahim s. 22. ayetinde anlatılmaktadır.

[020.120] Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: «Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?»

Şeytan'ın Adem kıssasında ontolojik mahiyeti olan İblis adında bir varlık olarak tasvir edilmiş olması ve cennetten onu çıkarmasına vesile olan sözleri söylerken karşısına gözle görünür bir kimse gibi çıktığının anlatılması , olayın görsel bir hale sokularak anlatılmasının sonucudur. 

Şeytan Adem'in karşısına gözle görünür bir kimse olarak değil , Adem'in yasaklanan ağaca yaklaşmak için kendisine haklı bir gerekçe sunmasının, içinden geçirdiklerinin bir ifadesi olarak, Şeytan'ın ağzından çıkan sözler şeklinde bizlere sunulmaktadır. Yani her insan aslında kendisinin Şeytanı olup , "Vesvese"  kelimesi ile ifade edilen akla gelen kötü düşünceler , temsili bir olay üzerinden bizlere aktarılmaktadır. 

Enfal s. 48. ayetinde anlatılan olay , müşrik ordusunun tamamının içinden geçen vesvesenin , Şeytan üzerinden dile getirilmiş bir ifadesidir. Olayın Adem kıssası ile benzerliğini kuracak olursak şunları söyleyebiliriz ; 

Müşrik ordusu , Müslüman ordusuna saldırmak için gerekli olan moral motivasyonu kendilerine vesvese yolu yani kötü düşünceler ile vermektedir. Müslüman ordusu ise müşrik ordusuna saldırmak için gerekli olan moral motivasyonu Allah (c.c) den almaktadır. Allah (c.c) nin Müslüman ordusunu Melek ile desteklemiş olmasının keyfiyeti, "Melek - Şeytan" zıtlığını düşündüğümüzde daha net ortaya çıkacaktır. 

Melek , insanın içine doğan iyi düşüncelerin kaynağı iken (Melek kavramını sadece bu anlamda düşünmediğimizi hatırlatmak isteriz), Şeytan , insanın içine doğan kötü düşüncelerin kaynağıdır. Melek kavramı iyilik ve güzelliği ifade ederken , Şeytan kavramı ise kötülük ve çirkinliği ifade etmektedir. 

Bedir savaşında karşılaşan iki ordudan Müslüman tarafın yardımcısı Allah ve Melekler olurken , Müşrik tarafın sözde yardımcısı Şeytandır. Müşrik tarafın sözde yardımcısı olan Şeytan, orduya değil yardım edebilmek , gerisin geri tabanları yağlayıp kaçtığı ifade edilerek onun gerçek bir dost olmadığı haber verilirken , Müslüman tarafın yardımcısı olan Allah ve Melekler , Müslüman ordusunun arkasında sonuna kadar durarak onların galip gelmesini sağlamışlardır. 

[017.064] «Sesinle, gücünün yettiğini yerinden oynat, onlara karşı yaya ve atlılarınla haykırarak yürü, mallarına ve çocuklarına ortak ol, onlara vaadlerde bulun ama şeytan sadece onları aldatmak için vaadeder.

Enfal s. 48. ayeti , Şeytan'ın gerçek hayat içinde , iman etmeyenler üzerinde nasıl bir işlevi olduğunu göstermektedir. İsra s. 64. ayeti , Şeytan'ın vaadinin insanları aldatmak üzerine olduğunu beyan ederken , Enfal s. 48. ayeti , bu vaadin insanları nasıl aldattığını , müşriklerin Bedir de uğradıkları bozgun üzerinden canlı bir örneğini vermektedir.

Sonuç olarak : Kur'an'ın rivayetler ile değil kendisi ile anlaşılması doğrultusunda bir çalışma örneğini , Enfal s. 48. ayette bahsedilen Şeytan'ın, rivayetlerde müşrik ordusundan bir kişi olduğu yönündeki yorumların , bu kavramın evrensel olarak anlaşılmasına mani olduğunu düşünmekteyiz. Halbuki bu kavram, tarihte yaşanmış bir olay üzerinden tüm zamanlarda meydana gelmesi muhtemel olan insanın ayağının cennetten nasıl kayabileceğini, Bedir de yaşanmış bir örnek üzerinden bizlere göstermektedir. 

Adem kıssasında temsili bir şahsiyet olarak gördüğümüz İblis'in , "Şeytan" olarak kavramsallaştırılmasından sonra , bu kavramın insanların hayatında  nasıl işlev gösterdiği , canlı örnekleri ile anlatılarak , ondan sakınma yolları gösterilmiştir. 

Bizler bu kavramın ontolojik mahiyetinin olup olmadığından çok , işlevi üzerinden anlama çalışmaları yaptığımız zaman , bu kavramın bizim hayatımızda nasıl yer bulduğu daha net anlaşılacak , ve korunma yolları aranacaktır. 

                                       EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.