Vasfına etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vasfına etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Şubat 2016 Pazar

Yol Gösterici ve Aydınlatıcı Vasfına Hangi Kitaplar Sahip Olabilir?

Sahip olduğumuz veya bize gelen bilgilerin doğru veya yanlış olduğu noktasında bir karara varılabilmesi için , elimizde o bilgileri değerlendirmek için kullandığımız bir "Kıstas" ın olması gerektiği malumdur. Bu kıstasa göre bize gelen bir bilgiyi ölçer , hakkında "Doğru" veya "Yanlış" şeklinde bir karara varabiliriz. 

Sahip olduğumuz bilgilerin doğruluğunu veya yanlışlığını ölçmekte kullandığımız bilgi kaynağının , bizim için "Eminlik" , "Güvenilirlik" , "Kesin Bilgi" gibi vasıflara sahip olması gerekmektedir ki , onun verdiği bilgiye olan inancımız tam ve bizim için savunulabilirliği olsun. Bu gerçeği Rabbimiz bize şu şekilde bildirmektedir.

[022.008]  İnsanlardan kimi, hiç bir bilgisi, yol göstericisi (HÜDEN) ve aydınlatıcı (MÜNİRİN) kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışır-durur.

Allah hakkında bilgi sahibi olunur ve tartışılırken , bu tartışmada kıstas olarak kullanılan bilgi kaynağının HÜDEN ve MÜNİR  olması gerektiği, bize Rabbimiz tarafından bildirilmektedir. 

"Bu vasıflara hangi kitap sahiptir?" sorusunun cevabı bize Kur'an tarafından bildirilmektedir.

[002.002]  İşte bu kitab, onda hiç bir şüphe yoktur, müttekiler için hidayettir(HÜDEN).
[002.185]  Ramazan ayı; öyle bir aydır ki, insanlara doğru yolu gösteren (HÜDEN), hak ile batılı ayıran Kur'an, o ayda indirilmiştir. Sizden her kim ayı görürse oruç tutsun. Kim de hasta olur veya seferde bulunursa, diğer günlerde o kadar oruç tutsun. Allah, sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Bu sayıyı tamamlamanız; size hidayet ihsan etmiş olduğundan Allah'ı tekbir ile yüceltmeniz içindir ve umulur ki şükredesiniz.

[014.001]  Elif. Lâm. Râ. (Bu Kur'an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa (ENNURİ), yani her şeye galip (ve) övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.
[064.008] Şu halde Allah'a, peygamberine ve indirdiğimiz nura (ENNURİ) iman edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
[004.174] [E1] Ey insanlar, bakın size Rabbinizden KESİN BİR DELİL  geldi; size açık bir nur(NUREN) indirdik.
[042.052]  İşte böylece Biz; sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitab nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz; onu, kullarımızdan dilediğimizi hidayete eriştirdiğimiz bir nur(NUREN) kıldık. Şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yolu göstermektesin.

Allah (c.c) nin , kulu ve elçisi Muhammed (a.s) a indirdiği kitap olan KUR'ANın , Hacc s. 8. ayetinde bildirilen vasfa sahip TEK KİTAP olduğu bizlere beyan edilerek bu kitap, Allah hakkında yapacağımız tartışmalarda ve bilgi sahibi olma da yol gösterici (HÜDEN), aydınlatıcı (MÜNİR) bir kitap olarak bizlerin elinde bulunmaktadır.

Demek oluyor ki ; Din ve Allah (c.c) hakkında sahip olduğumuz veya bize gelen bilgilerin doğruluğunu veya yanlışlığını ölçmekte kullanacağımız yegane kitap sadece ve sadece KUR'AN olup , bu kitabın rehberliğinde ve aydınlığında, bize gelen bilgilerin "Doğru" veya "Yanlış" şeklinde bir ayrıma tabi tutulması gerekmektedir. 

Bilgilerimizin veya bize gelen haberlerin doğru veya yanlışlığını ayırt etmek için birden fazla ölçüte başvurduğumuzda, veya Kur'an dışı ölçütlerin de "HÜDEN" ve "MÜNİR" vasfına sahip olduğunu iddia ettiğimizde nasıl bir durum ortaya çıkacaktır ?.

[021.022] Eğer o ikisinde (gökler ile yerde) Allah'tan başka ilâhlar olsa idi elbette ikisi de fesada uğramış olurdu. Binaenaleyh Arş'ın rabbi olan Allah Teâlâ. Onların vasfettikleri şeylerden münezzehtir.
[023.091]  Allah evlat edinmemiştir ve O'nun yanısıra bir başka ilah yoktur. Yoksa her ilah, kendi yaratıklarını otoritesi altına alıp bir yana gider ve biri öbürüne karşı üstünlük kurmaya çalışırdı. Allah onların bu asılsız yakıştırmalarından münezzehtir.
[017.042] De ki: Allah ile beraber dedikleri gibi ilâhlar olsa idi o takdirde onlar o Arşın sahibine elbet bir yol ararlardı.

Verdiğimiz ayet örneklerine bakıldığında , "Tek İlah" hakimiyetinin gerekliliği , ve bunun dışında oluşabilecek olan çok başlılığın ortaya çıkaracağı fesat ortamına dikkat çekilmektedir.

[039.029] Allah şöyle bir misal verdi: Birbiriyle çekişen bir çok ortakların sahip olduğu bir adam (yani köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adam. Şimdi bu ikisinin durumu bir oluyor mu? Hamd yalnız Allah'a mahsustur; fakat çokları bilmiyor.

Zümer s. 39. ayetinde ise bir mesel üzerinden ,  yaşanan hayat içinden örnek verilerek , tek sahibi olan bir köle ile, birden fazla sahibi olan kölenin durumu gözler önüne serilerek , tek sahipli bir kölenin , birden fazla sahibi olan köleye göre, daha rahat ve huzurlu olduğu gerçeği vurgulanmaktadır.

[030.028] O, size kendi nefislerinizden bir misal verdi: Size verdiğimiz rızıklarda sağ ellerinizin malik olduklarından ortaklarınız olmasını ister de onlarla, eşit olur ve birbirinizi saydığınız gibi bunları da sayar mısınız? İşte Biz, akleden bir kavim için ayetleri böyle açıklarız.

Rum s. 28. ayetinde ise , yine kendimizden örnek verilerek, emrimizin altında çalışanları işimizde nasıl ortak yapmıyor isek , Allah (c.c) nin de biz kullarını kendi işinde ortak olarak görmesinin imkansız olduğu hatırlatması yapılmaktadır. 

Verdiğimiz ayet örneklerindeki ortak nokta ,  "Tek İlah" ın hakim olduğu hayatların mutluluk ve huzur kaynağı , çift başlı bir yönetimin veya tek İlahın devreden çıkarıldığı hayatlarda ise fitne , fesat ve kaosun ortaya çıkacağı hatırlatılmaktadir.

Bu hatırlatmalar üzerinden analojik bir bağ kurarak , bize gelen herhangi bir bilginin doğruluk veya yanlışlığını ölçmek için kullandığımız kıstasın da, TEK olması gerektiğini okuyabiliriz.

Bize gelen bir bilginin doğruluk ve yanlışlığını eğer tek bir kaynak üzerinden değil de , birden fazla kaynağa başvurarak sağlamasını yapmaya kalktığımızda , bir kaynağın "Doğru" dediği bilginin , diğer kaynak tarafından "Yanlış" olarak belirlenmesi karşısında hangi kaynağın verdiği bilginin tercih edilmesi konusunda ortaya bir kaos çıkacaktır. 

Bu kaos durumunu daha canlı ve müşahhas bir örnek ile, yaşadığımız hayattan göstermek, konunun daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır. 

Herkesin malumu olduğu üzere "Din" konusunda mevcut olan bilgilerin doğruluk ve yanlışlık konusunda, hangi kriterlerin dikkate alınarak belirlenme yapılacağı konusundaki ihtilaflar ve tartışmalar , Müslümanlar arasında son yıllarda daha da belirginleşerek , bilgi kaynakları savaşı haline getirilmiştir.

Müslümanlar olarak bugün elimizde , bize gelen bilgilerin veya elimizde mevcut olan bilgilerin değerlendirmeye tabi tutulacağı tek bir kaynak değil , birden fazla kaynak bulunmakta olduğu , bu kavganın hangi kaynağın din konusunda belirleyici olması gerektiği üzerinde yoğunlaştığı malumdur.

Örneğin ; X konusu hakkında mevcut olan bir bilgi , Kur'ana bakıldığında "Yanlış" olarak kabul görürken , rivayet kitaplarının sembol ismi haline gelen "Buhari" veya "Müslim adlı kitaplarda "Doğru" olarak kabul görmektedir. Bu durumda ortaya bir kaos çıkmakta ve bu bilgilerin hangi kitabın beyanı dikkate alınarak alınacağı konusu gündeme gelmektedir. 

Bir konu hakkında , İslam dünyası tarafından belirleyici vasfa sahip olarak iki kaynağı karşısında gören , "İki arada bir derede kalmış" hangi kaynağı seçeceğini şaşırmış Müslüman tipleri maalesef ortalığı doldurmuş bir vaziyettedir. Bu kimseleri Kur'anı seçme konusunda tereddütte bırakan şey ise , rivayet kitapları üzerinden oluşturulmuş din algıdır. 

Bugün bir çok Müslümanın zihnindeki din ile ilgili konularda belirleyici olan kaynak, Kur'an değil , "Rivayet Kitapları" olarak ifade edebileceğimiz kitaplardır. Bu kitaplardaki bilgiler, Kur'an ile çakıştığında, "Yanlış" olarak değerlendirilmek yerine , Kur'an içindeki bilgilerin bu kitaplardaki veriler doğrultusunda düzenlenmeye (Tahrife) gidilerek, uyumlu !! bir hale getirilmeye çalışıldığı bilinmektedir.

Bu kitaplar dinde Kur'ana ortak tutulur iken kullanılan en önemli argüman , bu kitapların içinde bulunan hadislerin "Korunmuş" olduğu yönündedir. Dolayısı ile bu rivayetler ile ilgili herhangi bir şüphesiz gereksiz , hatta böyle bir şüphenin kişiyi küfre sokacağı iddiaları , konu ile alakalı olanların bilgisi dahilindedir.

Rivayet kutsayıcılığını "Din" haline getiren zihniyet sahipleri , rivayetler üzerine kurdukları dinin yıkılmaması için, binanın temelini sağlam atarak !! , bu rivayetlerin bulundukları kitapların "Korunmuş" oldukları düşüncesini yaymışlar , ve bu kitapları "La yus'el" (sorgulanamaz) bir konuma getirmişlerdir.

Bugün bu konuda yapılan  konuşmalara baktığımızda , rivayet kitapları üzerinden kurulan din saltanatının yıkılmaması için , bu kitapların Kur'an ile eşdeğer bir işleve sahip olduğunun pervasızca dile getirilmekten çekinilmediğine bile şahit olmaktayız.

Peki "Rivayet Kitapları" Kur'an ile eşdeğer , ve Kur'an ile aynı derecede bilgi kaynağı olabilir mi?. 

Elbette ki, bu kitaplar Kur'ana denk bir konumda asla olamazlar.  

Neden mi ? ;

Hac s. 8. ayetinde , Allah hakkında konuşmak için gerekli olan şartı, bu kitaplar ASLA taşımamaktadır. Bu kitapları dinde belirleyici kılmak adına oluşturulan "Korunmuşluk" perdesi , bu kitapların müdafilerinin ağızları tarafından uydurulmuş ve Allah (c.c) nin onun hakkında herhangi bir bilgi indirmediği bir iddiadır. 

Dinde belirleyici olması gereken kaynağın HÜDEN ve MÜNİR olması gerektiği , bize iman ettiğimizi iddia ettiğimiz kitap tarafından verilmiş olan bir bilgidir. Bu vasfa sahip olan tek kitap vardır ki o da sadece KUR'AN dır.

[022.071] Onlar, Allah'ı bırakıp da (Allah'ın) kendisine ispatlayıcı bir delil indirmediği ve haklarında kendilerinin (hiç bir) bilgileri olmayan şeylere kulluk etmektedirler. Zulme sapanlar için hiç bir yardımcı yoktur.

Hac s. 71 gibi ayetleri, sadece bizim dışımızdaki müşriklerle olan ilgisi çerçevesinde okuduğumuz için , Kur'an dışındaki kitapları , Allah (c.c) nin hakkında bir bilgi indirmiş olmamasına karşın ona denk tutma  ameliyesine girmenin , ayetteki durumdan fark yoktur.

Allah (c.c) nin indirdiği bilgi , Kur'anın yol gösterici ve aydınlatıcı vasfa tek kitap olduğu yönünde olup , bu kitap haricinde yol göstericiler edinmenin literatürdeki adı "Şirk" tir. 

Bugün rivayet kitaplarının dinde yol gösterici yani HÜDEN , ve aydınlatıcı yani MÜNİR olduğu düşüncesini oluşturarak , bu kitapların dinde belirleyici olduğunu söylemek , bu kitapları Kur'anlaştırmak , veya Kur'anı bu kitapların seviyesine düşürmek anlamına gelmektedir. 

"Şirk" olgusu sadece bizim dışımızdakiler için değil , bizler içinde her zaman tehlike arz etmektedir. Müslüman hayatında şirk , Allah (c.c) nin hakkı olan alanlarda kulların hakkı olduğunu düşünerek ve inanarak , bu alanlarda kul menşeli bazı kitap ve uygulamalara tabi olmak ve bunları savunmak şeklinde hayat sahasına girmektedir.

Kur'an haricindeki kitaplara HÜDEN ve MÜNİR vasfı yükleyerek onları Kur'ane denk tutmak düşüncesi , bir Müslüman için şirk batağına düşmek anlamına gelecektir.

Bugün İslam dünyasında fitne ve fesadın oluşmasına sebep olan , iki başlı kaynak ve bunun oluşturduğu düşünsel sorunların aşılması , iki başlı bir kaynak yerine , tek kaynak olan Kur'anın öne çıkarılması ile mümkün olacaktır. Bu kitabın öne çıkmaması , rivayet kitaplarının saltanatının sürmemesi için yapılan çalışmalar son yıllarda artmasına rağmen , Kur'anın belirleyiciliğinde bir din anlayışı ve yaşamı er veya geç Müslümanlar arasında rağbet görmeye başlayacaktır.

Sonuç olarak ; İnsanların sahip olduğu bilgilerin doğruluğu veya yanlışlığının tesbiti konusunda ellerinde güvendikleri bir kaynağa ihtiyaç duydukları muhakkaktır. Din konusundaki meselelerde de aynı gereksinme bulunmakta olup , bu gereksinimi karşılayacak olan kaynağın vasıfları Kur'anda belirtilmiştir. 

Kur'an tarafından bildirilen şartları taşımayan kitapların yol göstericiliği ve aydınlığında okunmaya ve yaşanmaya çalışılan din , bizleri ne dünya ne de ahirette huzura kavuşturmayacaktır. Ayrıca Kur'an dışı kitapların din belirleyicisi haline getirilmiş olması bu düşünce sahiplerinin akidesinde derin yaralar açacaktır.

Rivayet kitaplarının dinde kaynak olmasının devam etmesi gerektiği düşüncesinin yerini , Allah (c.c) nin kitabının dinde kaynak olması gerektiği düşüncesine terk etmediği müddetçe , Müslümanların geri kalmışlığı asla son bulmayacak , bu kavgalar içinde tarihin derinliklerinde yok olacaklardır. 

RABBİMİZ BİZLERİ , ÇOK BAŞLI KAYNAK SORUNLARI İÇİNDE BOĞULMAKTAN KURTARARAK TEK KAYNAK ÜZERİNDEN DİNİNİ ÖĞRENEN KULLARINDAN KILSIN.