Özeleştiri mahiyetinde başlamış olduğumuz yazı dizilerine kur'an algıları konusu ile devam etmektedir. Kur'an müslümanlığı iddiasında olan nir kısım kardeşlerimiz için kur'an yaşanacak bir hayat öngören kitap oarak değil kur'ana olan yaklaşımlarından dolayı ötekileştirdikleri müslümanlara karşı onların yanlışlarını ortaya dökme aracı olarak kullandıkları bir malzeme haline gelmiştir. Diğer müslümanlardan hem daha fazla kur'an okuyan bu insanlar nasıl olurda bazı konular ile ilgili yaklaşımlarından dolayı "siz başkasına iyliği emrederken kendiniz ondan öğüt almazsınız" şeklinde bir hitaba muhatap olabiliyorlar?.
Şirk'in en büyük zulüm olduğunu defalarca okuyan bizler tasavvuf düşüncesindeki , şeyhe olan saygının veya resul sav e yüklemiş oldukları yarı ilahlık görevinin şirk olduğunu bas bas bağırırda içinde bulunduğumuz tağuti düzenin kurucularına ve onun devamı için çaba gösterenlere karşı aynı tepkiyi göstermeyiz?. Onların şirkleri şirk oluyorda bizlerin tağuti rejim kurucularına ve onların bekçilerine olan tavrımız nedir diye acaba hiç düşündükmü?
Durum böyle iken kur'anın mesajının ne olduğunu yeniden düşünmek kur'an müslümanlığımızı'da bu yapıya uygun bir hale getirmemiz gerekmektedir.
Allah bütün yarattıklarını kendisine ibadet için yarattığını gönderdiği elçi ve kitapların kendisine kul olmaktan alıkoyan her türlü engeli ortadan kaldırmak amaçlı olduğunu bize kitabında bildirmektedir. Yani kur'anın çağrısı sadece Allah cc ye kul olmak ve ona rakiplik iddiasında bulunan diğer sahte ilahları red etmek üzerine kuruludur. Kur'an müslümanlığı iddiasında bulunup "sahte ilah" deyiminin içini doldurmakta yaşadığımız sorun en baştaki sorunumuz olduğunu düşünmekteyiz. Sahte ilah bazılarımız için tasavvuf şeyhleri, müşrik ise bu şeyhlere kendisini kaptırmış müridler olmaktan öte geçememektedir.
Allah cc,"benden başka ilaha ibadet etmeyin " şeklinde buyururken bizlere sadece tasavvuf anlayışındaki şirk'i red edinmi demiş yoksa tüm şirk anlayışlarını red edinmi demiş?, buna herkesin cevabı tüm şirk anlayışıların red edin şeklinde olacağı muhakkaktır ama senin şirkin kötü benim şirkim iyi şeklinde bir tutum içinde olmamızda kendimize yakışır bir durum değildir.
Atamız ibrahim as örnekliği bizlerin sahte ilahlara karşı nasıl davranacağımızı bir çok ayette öğretmektedir."Hanif müslüman"adını kendisine layık görüp onun kırdığı putların bugünkü versiyonlarının düşünce şirklerine karşı onlara ihtiram duruşunda bulunup ruku ve kıyam etmek kur'an müslümanlığının hangi ayetinde bulunabilir?
Öncellediğimiz ve elimizden düşürmediğimiz bu kitap bizlere bu şirki öğretmiyor ise bizim bu kitabı muaviye ordusu misali mızraklamızın ucuna takıp ayetlerini sadece tasavvuf erbabına karşı kullanmamızın ne faydası olabilir?
Ademas dan muhammed as a gelen bütün elçilerin çağrısı bu yönce iken bizlerin kur'an algılarımızı yeniden gözden geçirip, " bu kitap bizden nasıl bir müslüman olmamızı istiyor?" sorusunun cevabını aramak için yeniden bu kitaba eğilmemiz gerekmektedir. Hiç bir resul ve arkadaşları inen kitaba karşı bizim günümüzde uyguladığımız yanlışları yapmamıştır. Allah cc, "ins ve cinni bana ibadet etsinler diye yarattım" buyururken kendinden başka bütün varlıkları kastettiğini anlamak yerine "cin" nedir?, kimdir? tipi, eni ,boyu üzerinde tartışıp vakit kaybetmemiz kur'anı okuma örneklerinden biridir.
"Parmak ayı gösterirken aya değil parmağa bakmak " misali okumalar bizlere doğru bir kur'an algısı öneren okumalar değildir. Bu tür okuma yöntemleri şeytanın önerdiği ve "zararsız müslüman" projelerinin bir ürününden başka bir şey olamaz. Dünyadaki şeytani güçlerin projelerinden olan " zararsız müslüman" istekleri diyalogcu, tasavvufçu, mesnevici , ve içi boşaltılmış kur'an müslümanlığı ile bir şekilde yerine getirilmektedir.
Tasavvuf veya farklı islam algılarının müslümanlar için ne gibi bir tehlike teşkil ettiğinin şuurundaki müslümanlar tarafından gündeme getirilen " kur'an müslümanlığı" düşüncesinin bu gün geldiği durum "tu kaka" dediğimiz müslümanların kur'an algısından farklı olmaması bizlerin kur'anı yaşamaktan önce doğru düzgün okuma ihtiyacımız olduğunun bir göstergesidir. Kur'an hayat kitabıdır diye ortaya çıkıp onu hayattan çıkarmak için elinden geleni yaptığının farkında olunmadan okunan bir kur'anın kişiye vakit kaybından başka bir getirisi olmaz.
Üzerimizdeki eziklik psikolojisini atarak , bu kitabın Allah cc nin kitabı olduğunu ve tüm insanları kula kulluktan kurtarıp tek ve gerçek ilah olanın yoluna iletmek için indirildiğini içindeki hükümlerin kıyamete kadar geçerli olduğunu yeniden düşünüp çağa uymadığı düşünülen bazı hükümleri "kitabına uydurma çalışmalarını" bırakıp Allah cc nin bizler için öngördüğü hükümler olduğuna önce kendimiz inanmalı sonrada diğerlerine "güzel söz" uslubu dahilinde tebliğ etmeliyiz.
Bizler gibi düşünmeyeni ötekileştirip kendimizi sırça köşklere atıp haftanın belli günleri "kur'an anla(ma)ma" çalışmalarını bırakıp herkese ulaştırmamız gereken bir kitabı yine o kitabtan öğrendiğimiz metod ile önce kendimiz doğru anlayıp sonra başkalarına tebliğ etmedikçe "kur'an müslümanlığı" iddiamız entel faaliyet olarak kalmaya mahkumdur.