29 Nisan 2012 Pazar

Tevrat'ın Kur'an İle Sağlaması 6 (Yaratılış Bölümü "İbrahim'in Denenmesi")

"Tevrat'ın Kur' an ile sağlaması" başlıklı seri yazılarımıza "İbrahim'in Denenmesi" bölümü ile devam ediyoruz.

---------Yaratılış 22.


İbrahim'in Denenmesi
1 Daha sonra Tanrı İbrahim'i denedi. “İbrahim!” diye seslendi. İbrahim, “Buradayım!” dedi.
2 Tanrı, “İshak'ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git” dedi, “Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun.”
3 İbrahim sabah erkenden kalktı, eşeğine palan vurdu. Yanına uşaklarından ikisini ve oğlu İshak'ı aldı. Yakmalık sunu için odun yardıktan sonra, Tanrı'nın kendisine belirttiği yere doğru yola çıktı. 4 Üçüncü gün gideceği yeri uzaktan gördü. 5 Uşaklarına, “Siz burada, eşeğin yanında kalın” dedi, “Tapınmak için oğlumla birlikte oraya gidip döneceğiz.”
6-7 Yakmalık sunu için yardığı odunları oğlu İshak'a yükledi. Ateşi ve bıçağı kendisi aldı. Birlikte giderlerken İshak İbrahim'e, “Baba!” dedi.
İbrahim, “Evet, oğlum!” diye yanıtladı.
İshak, “Ateşle odun burada, ama yakmalık sunu kuzusu nerede?” diye sordu.
8 İbrahim, “Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak” dedi. İkisi birlikte yürümeye devam ettiler.
9 Tanrı'nın kendisine belirttiği yere varınca İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu İshak'ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı. 10 Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı. 11 Ama RAB'bin meleği göklerden, “İbrahim, İbrahim!” diye seslendi.
İbrahim, “İşte buradayım!” diye karşılık verdi.
12 Melek, “Çocuğa dokunma” dedi, “Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Tanrı'dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin.”
13 İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu. 14 Oraya “Yahve yire[a]” adını verdi. “RAB'bin dağında sağlanacaktır” sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.
15 RAB'bin meleği göklerden İbrahim'e ikinci kez seslendi: 16 “RAB diyor ki, kendi üzerime ant içiyorum. Bunu yaptığın için, biricik oğlunu esirgemediğin için 17 seni fazlasıyla kutsayacağım; soyunu göklerin yıldızları, kıyıların kumu kadar çoğaltacağım. Soyun düşmanlarının kentlerini mülk edinecek. 18 Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak. Çünkü sözümü dinledin.”
19 Sonra İbrahim uşaklarının yanına döndü. Birlikte yola çıkıp Beer-Şeva'ya gittiler. İbrahim Beer-Şeva'da kaldı.  

Bu bölümde kurban edilmek üzere İbrahim as ın yanında götürdüğü oğlunun ishak as olduğunu görüyoruz. Kur'anda bu konu ile ilgili anlatılan ayetlerde ishak olmadığı açık olarak beyan edilmesine rağmen yine bu konuda tevrat kaynaklı bazı düşüncelere kur'an adına pirim verilmeye çalışıldığını görmekteyiz. İbrahim as ın denemeye tabi tutulması ile ilgili ayetler Kur'anda şu şekilde beyan edilmektedir. 

----- 37.100 113«Yarabbi! Bana sâlihlerden (bir çocuk) ihsan buyur.» Biz de onu pek yumuşak tâbiatli bir oğul ile müjdeledik.Böylece (çocuk) onun yanında koşabilecek çağa erişince (İbrahim ona) : «Oğlum» dedi. «Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken görüyordum. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.» (Oğlu İsmail) Dedi ki: «Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın.»Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik.Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona (iyi bir nam) bıraktık: İbrahim'e selam! dedik. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır. Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim'e) İSHAK'I  müjdeledik. Kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.  

Saffat suresindeki bu ayetlerde İbrahim asın imtihanı başarı ile geçtikten sonra İSHAK'IN  müjdelendiği beyan edilmektedir. Bu ayetlerin delaleti ile kurban edilmek istenen oğul'un ismail as  olduğu ortaya çıkmaktadır.  


--------Yaratılış 32.  

Yakup Güreş Tutuyor
22 Yakup o gece kalktı; iki karısını, iki cariyesini, on bir oğlunu yanına alıp Yabbuk Irmağı'nın sığ yerinden karşıya geçti. 23 Onları geçirdikten sonra sahip olduğu her şeyi de karşıya geçirdi. 24 Böylece Yakup arkada yalnız kaldı. Bir adam gün ağarıncaya kadar onunla güreşti. 25 Yakup'u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, güreşirken Yakup'un uyluk kemiği çıktı. 26 Adam, “Bırak beni, gün ağarıyor” dedi.
Yakup, “Beni kutsamadıkça seni bırakmam” diye yanıtladı.
27 Adam, “Adın ne?” diye sordu.
“Yakup.”
28 Adam, “Artık sana Yakup değil, İsrail[b] denecek” dedi, “Çünkü Tanrı'yla, insanlarla güreşip yendin.”
29 Yakup, “Lütfen adını söyler misin?” diye sordu.
Ama adam, “Neden adımı soruyorsun?” dedi. Sonra Yakup'u kutsadı.
30 Yakup, “Tanrı'yla yüzyüze görüştüm, ama canım bağışlandı” diyerek oraya Peniel[c] adını verdi.
31 Yakup Peniel'den ayrılırken güneş doğdu. Uyluğundan ötürü aksıyordu. 32 Bu nedenle İsrailliler bugün bile uyluk kemiğinin üzerindeki siniri yemezler. Çünkü Yakup'un uyluk kemiğinin başındaki sinire çarpılmıştı. 

Bu bölüm Yakub as ın tanrı ile güreşmesi ve onu yenerek İsrail adını almasını anlatan bir bölümdür.

26 Nisan 2012 Perşembe

Ayetlerin Rivayetlere Feda Edilmesi Örneği ( İsa a.s ın Akıbeti Meselesi)

Kur'an okumalarında yapılan en yanlış metod önkabullü  ve rivayetler öne çıkarılarak yapılan bir okumadır. Bu tür okuma örneklerini bundan önce "şefaat ayetleri" başlığı altında yazıya dökmeye çalışmıştık, aynı yanlış metod ile yapılan okuma örneklerinden bir taneside isa as ın ölmediği ve kıyamete yakın bir zamanda yeniden dünyaya döneceğidir. Kur'anda bu konuda kesin bir bilgi bulunmamasına rağmen önkabuller ve rivayetler öne çıkarılarak ve kur'an ayetlerinin bunlar ışığında okunarak yapılan yorumları neticesinde bu konu maalesef kur'ana mal edilmeye çalışılmıştır. Kur'anda israiloğulları için kullanılan "kelimeleri konuldukları yerden saptırmaları ve dillerini eğip bükmeleri" sözleri sadece onlara has değildir. Kendisini müslüman olarak vasıflayan önemli bir kesim bu yola başvurarak yanlış düşüncelerini kur'ana onaylatmak istemektedirler.  


İsa as ın yeniden dünyaya gelişi meselesi kur'an kaynaklı bir düşünce olmayıp hıristiyan kaynaklı bir düşüncedir ve hıristiyan kaynaklarından islama girmiş olup süreç içinde akide haline gelmiş ve neredeyse amentünün şartı haline sokulmuştur, önce hıristiyan kaynaklarındaki bu konu ile ilgili yazılanları sonra islam kaynaklarında bu konu ile ilgili rivayetleri sonrada bu konunun nasıl kur'ana nasıl yamanmak istediği konusunu ortaya koymaya gayret edeceğiz.   


     HIRİSTİYAN KAYNAKLARINDA İSA AS IN YENİDEN DÜNYAYA GELİŞİ  

------ "... Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye gelip sizi yanıma alacağım." (Yuhanna, 14: 2-3
----- .. Sizden göğe alınan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir. (Elçilerin İşleri, 1: 11)
-----Bunun için size, `İşte Mesih çölde' derlerse gitmeyin. 'Bakın, iç odalarda' derlerse inanmayın. Çünkü İnsanoğlu'nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır. (Matta, 24: 26-27)
-----Allah, Mesih'i belirlenen zamanda ortaya çıkaracaktır. Onur ve kudret sonsuza dek O'nun olsun. Amin. (Timoteusa 1. Mektup, 6: 15-16)
-----Bundan böyle, doğruluk tacı benim için hazır duruyor. Adil yargıç olan Rab, o gün bu tacı bana, ve yalnız bana değil, onun gelişini özlemle beklemiş olanların hepsine verecektir. (Timoteos'a 2. Mektup, 4: 8)
-----Göksel Egemenliğin bu müjdesi tüm uluslara bir tanıklık olmak üzere bütün dünyada duyurulacak, ve son o zaman gelecektir. (Matta, 24: 14)
-----"O zaman İnsanoğlu'nun (İsa’nın) belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek. İnsanoğlu'nun (İsa’nın) gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler." (Matta, 24: 30)
-----"Melekler 'Ey Celileliler, neden göğe bakıp duruyorsunuz?' diye sordular. Sizden göğe alınan bu İsa, göğe gittiğini nasıl gördünüzse, aynı şekilde geri gelecektir." (Elçilerin İşleri, .1: 11).
-----"Oysa bizim vatanımız göklerdedir. Ve oradan kurtarıcı olan ... İsa Mesih'i bekliyoruz." (Filipililere Mektup, 3: 20).
-----İşte, bulutlarla geliyor! Her göz onu görecek...." (Vahiy, 1: 7)
-----Kardeşler, bilgiçliğe kapılmanızı önleyecek şu sırdan habersiz kalmanızı istemem: Sonunda bütün İsrail kurtulacaktır. Yazılmış olduğu gibi: "Kurtarıcı, Siyon'dan gelecek ve Yakup'un soyundan tanrısızlığı uzaklaştıracaktır. (Romalılara Mektup, 11: 25-26)
-----ncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yapraklarını sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu (İsa) yakındır, kapıdadır. (Matta, 24: 32-33)
-----İnsanoğlu (İsa) kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. (Matta, 25: 31)
-----"Ne mutlu halim olanlara; çünkü onlar yeri miras alacaklar. (Matta, 5: 5)

        İSLAM KAYNAKLARINDA İSA AS IN YENİDEN DÜNYAYA GELİŞİ !       


Rivayet kitaplarında isa as ın yeniden dünyaya gelişi mütevatir! kaydıyla mevcut olup bu kayıt ile sahihlenen bir hadis'in red edilmesinin kişinin küfrünü gerektirdiği için bu hadisleri red etmenin önü kapatılmıştır, ancak rivayetlerin sahih olup olmadığı kur'an ölçüsüne vurulduğu zaman bu rivayetlerin gerçek yüzü ortaya çıkacaktır.  

-----Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)'ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır. O, salibi (haçı) kıracak (haça tapınmayı kaldıracak), domuzu öldürecek (domuz eti yemenin haram olduğunu bildirecek), cizyeyi kaldıracaktır, mal o kadar çoğalıp taşacak ki, hiç kimse mal kabul etmez olacaktır. (Sahih-i Müslim, 6/532)
----- Sizler on alameti görmedikçe hiçbir zaman Kıyamet kopmaz... Biri de İsa (as)'ın inmesi... (Müslim, Kitabü-l Fiten: 39
----- Vallahi Meryem oğlu (Hz. İsa Aleyhisselam), Feccu'r-Ravha nam mevkide, hacc yapmak veya umre yapmak yahut da her ikisini de yapmak için icabet edecektir. (Müslim, Hacc: 216, 1252)
-----Kıyamet on alamet görülmedikçe kopmaz: Duman, Deccal, Dabbetu'l arz, Güneş'in batıdan doğması, İsa'nın yeryüzüne inmesi... (Rudani, Büyük Hadis Külliyatı, 5. cilt, s. 362)
----- İsa inecek; emirleri: 'Haydi gel, bize namaz kıldır!' diyecek. Buna karşılık: 'Kiminiz kiminizin emiridir. Bu, Allah'ın bu ümmete bir lütfu keremidir' diyecek. (Rudani, Büyük Hadis Külliyatı, 5. cilt, s. 380)
-----Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hükümdar olarak inecek... (Sahih-i Müslim bi Şerhin-Nevevi, cilt 2, s.192; Kenzul Ummal, Kitabul-İman, Bab-ı Nüzul-i İsa İbn-i Meryem, 14/332)
-----İmamınız kendinizden olduğu halde, Meryem oğlu sizin içinize indiği zaman sizler nasıl olursunuz?" (Buhari, Enbiya 50, 3265, 3/1272; Müslim, İman: 71,155,1/136; Beyhaki, Esma ve Sıfat: 3265, 2/166

İsa as ın yeniden dünyaya gelmesi meselesinin en önemli yönü onun gelmesi ile onun taraftarlarının dünyanın hakimi olacaklarına dair inançtır, bu inanç iyiler ile kötüler arasında çıkacağı ileri sürülen " armagedon savaşı" ile ilgili bir konudur.   


                        ARMAGEDON  SAVAŞI   NEDİR ?   


Armagedon , incil'in yuhanna kitabına göre mesihe inananlar ile inanmayanlar arasında yapılacak olan son savaşın yeri ve adıdır. Günümüzde evanjelik hıristiyanlardaki inanca göre bu savaşta isa as geri dönecek zafer kazanıp iyilerin saltanatını oluşturacaktır. Evanjelikler bu kehanetin olmasını beklemeyip bunun gerçeklemesi için bir takım oyunlar oynadıkları malumdur . Amerika'nın önceki başkanı george bush'un azılı bir evanjelik olması ve islam dünyası ve müslümanlar üzerinde oynanan oyunlar ve amerikanın israil ile ilgili planları hep bu düşüncenin ürünü olup yahudiler ve müslümanlar arsında çıkacak büyük bir savaş ve bunun neticesinde isa as ın geri gelerek hıristiyanların dünya'ya hakim olmaları sağlanacaktır. Bunun için israil ve müslümanlar arasındaki düşmanlık devamlı surette canlı tutularak şartların oluşması sağlanmaya çalışılmaktadır. Amerikanın safsata bir kehanet uğruna dünya'yı ve insanları sürüklemeye çalıştığı durum ile ilgili çalışmaları bugün ortada olup ırak,iran, suriye ve israil üzerinde yaptıkları oyunlar hep bu savaşın oluşması ve isa as ın geri gelmesi için yapılmaktadır.   


Armagedon'un değişik bir versiyonu  islam inancına hadis adı altında sokularak , kıyamet alametlerinden bir tanesi olarak  piyasaya sürülmüştür , bu hadiste!!! şöyle denmektedir , ""Müslümanlar, Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Müslümanlar onlarla savaşıp öldürecekler. Hatta Yahudi bir taşın ve ağacın arkasında saklanıp gizlenecek, taş ya da ağaç şöyle seslenecek: "Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, işte Yahudi arkamdadır, gel onu öldür. Garkad' adındaki ağaç müstesna... Çünkü o Yahudilerin ağacıdır." (Cem'ul Fevaid)"  


Hıristiyanların isa as ın gelmesi inancına müslümanlar tarafından sahip çıkılarak, "evet gelecektir ama sizden değil bizden olarak" şeklinde bir tez'le bu düşünce islamileştirilmeye çalışılmış ve konu ile ilgili hadisler uydurularak meselenin islami oluşturulmaya çalışılmıştır, bu yapılırken ilgili kur'an ayetleri isa as ın ölmediği yaşadığı ve ahir zamanda dünyaya geri geleceği şeklinde tahrif edilerek müslümanlara "işte böyle inanacaksınız" denilerek baskı oluşturulmuştur. Şimdi kur'an ayetlerinin isa as ın akıbeti konu ile ilgili söylediklerini anlamaya çalışalım. 


                                              İSA  AS  VE  AKIBETİ 


İsa as Allah cc nin israiloğullarına gönderdiği elçilerden bir tanesidir. İsrailoğulları elçilerie karşı uyguladıkları zulmü isa as a da uygulayarak onu öldürmeye çalışmış ancak bunu başaramamışlardır. Bu konu ile ilgili ayetler şu şekildedir. 
-----003.052 İsa onların inkarlarını hissedince: «Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir?» dedi. Havariler şöyle dediler: «Biz Allah'ın yardımcılarıyız, Allah'a inandık, O'na teslim olduğumuza şahid ol».
-----003.055 Allah buyurmuştu ki: Ey İsa! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.
-----004.157 Ve «Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük» demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.
-----004.158 Bilâkis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.
-----004-159 Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır.
-----005.078 İsrailoğullarından inkar edenler, Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın diliyle lanetlenmişlerdi. Bu, baş kaldırmaları ve aşırı gitmelerindendi.
-----005.116-117 Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, «Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin. Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin.
-----043.059-65 Meryemoğlu, ancak kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.Eğer dileseydik, size bedel yeryüzünde sizin yerinizi tutacak melekler var ederdik.Sakın şeytan sizi bu yoldan alıkoymasın; şüphesiz o size apaçık bir düşmandır.İsa, açık delillerle geldiği zaman demişti ki: Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin.«Doğrusu Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir, artık O'na kulluk edin, bu, doğru yoldur.» Ama, aralarında guruplaştılar, ayrılığa düştüler. Kıyamet gününün can yakıcı azabına uğrayacak zalimlerin vay haline!

 Meallerini verdiğimiz bu gibi ayetler rivayetlerin ışığında ele alınarak, " isa as ölmemiştir ve kıyamete yakın bir zamanda geri dönecektir" şeklindeki inanç kur'ana onaylattırılmaya çalışılmıştır. Şimdi bu ayetlerin bu düşüncelere onay verip vermediğini anlamaya çalışacağız. 


-----043.06 Ve hakkıkat o, saat için bir ılimdir, onun için sakın o saatin geleceğinde şekk etmeyin de bana tabi' olun, işte bu yegâne doğru yoldur.

Zuhruf s. 61. ayeti parantez içi tahrif metodu kullanılarak (isa'nın yere inişi) gibi sözler ilave edilmiş isa as ın yeniden gelişi düşüncesi doğrultusunda kullanılmaya çalışılmıştır,habuki kur'an çerçevesinden bakan bir göz Allah cc nin gönderdiği elçilerin muhataplarına kıyamet'in gelmesi ile ve ahiretteki hesap günü için orkuttuğu malumdur. 

-----006.015 «Ben Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabından korkarım» de.
----- 007.059 Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum.
 -----010.015 Ayetlerimiz onlara açık açık okununca, bizimle karşılaşmayı ummayanlar, «Bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir» dediler. De ki: «Onu kendiliğimden değiştiremem, ben ancak, bana vahyolunana uyarım. Ben Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabına uğramaktan korkarım.»
----- 011.026(nuh) Allahdan başkasına ıbadet etmeyin, cidden ben size elîm bir günün azâbından korkuyorum.
-----011.084 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin! Sizin için ondan başka tanrı yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Zira ben sizi hayır (ve bolluk) içinde görüyorum. Ve ben, gerçekten sizin için kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum.
-----026.135 (hud) Cidden ben size büyük bir günün azâbından korkuyorum.

-----Nisa s . 157-158-159. ayetinde ," Ve «Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük» demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. doğrusu Allah onu kendine doğru ref'eyledi, Allah bir azîz, hakîm bulunuyor.Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır." mealindeki ayetin isa as ın ölmediğine ve semaya ref edildiğine dair bir delil olduğu ileri sürülmektedir.159. ayetin metnindeki "Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu’minenne( ehli kitaptan olan hiç kimse yoktur'ki ona mutlaka iman edecektir) bihî ( ona yani isa'ya)kable mevti(mevtihî),( ölümünden önce) ve yevmel kıyâmeti yekûnu aleyhim şehîdâ(şehîden)." (kıyamet günü  o onlara şahit olacaktır). Bu ayetteki "gable mevtihi" kelimesi ehli kitabın ölümüne değil isa as ın ölümüne raci edilerek, "ölseydi ölümünden önce dermiydi?" gibi  veya aynı aynı ayetteki "ehli kitap" tabirinin kur'anda yahudi ve hıristiyanlar için kullanıldıklarını dolayısı ile yahudilerin isa as a iman etmedikleri için "mevtihi" kelimesindeki "hi" zamirinin isa as a raci edilmesi gerektiği ileri sürmüşlerdir. kur'andaki "ehli kitab " tabirinin yahudi ve hıristiyanlar için ortak kullanıldığı düşüncesi sadece nisa s. 153. ayetini örnek göstersek bile yetecektir ."Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha büyüğünü istemişler de, «Bize Allah'ı apaçık göster» demişlerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onları yıldırım çarptı. Bilâhare kendilerine açık deliller geldikten sonra buzağıyı (tanrı) edindiler. Biz bunu da affettik. Ve Musa'ya apaçık delil (ve yetki) verdik." Dikat edilecek olursa ayetteki "ehli kitab" tabiri musa as a iman ettiğini idda eden yahudiler için kullanılmış olup ortak kullanım yoktur.

158. de" Bilâkis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir." mealindeki ayetten yine isa as ın ölmeyip semaya ref edildiği orada hala canlı olarak yaşamaya devam ettiği ileri sürülmektedir. Öncelikle şunu söylemek gerekir'ki, "ehli sünnet" düşüncesi Allah cc ye mekan biçme yani onun semada bir mekanda olması düşüncesini kabul etmez, ancak aynı ehli üsnnet düşüncesi isa as ı semaya çıkararak onu Allah cc nin yanına yerleştirme düşüncesi ile kendi içinde çelişkiye düşmüştür. " ref" kelimesine baktığımız zaman bu kelimenin anlamının "maddi olarak yukarı kaldırma" olduğu gibi " manevi yani derece olarak'ta yukarı kaldırmak" analmlarına geldiğini görürüz. Kur'anda bu kelimenin her iki anlamda kullanıldığı görülmektedir.
-----002.253 İşte bu peygamberlerden bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan Allah'ın kendilerine hitabettiği, derecelerle yükselttikleri ( VE REFEA) vardır. Meryem oğlu İsa'ya belgeler verdik, onu Ruhul Kudüs'le destekledik. Allah dileseydi, belgeler kendilerine geldikten sonra, peygamberlerin ardından birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler, kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi, lakin Allah istediğini yapar.
-----06.083 Bu, İbrahim'e, milletine karşı verdiğimiz hüccetimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. (nerfeu) Doğrusu Rabbin Hakim'dir, Bilen'dir.
-----012.076 Yusuf kardeşinin yükünden önce onlarınkini aramaya başladı; sonra kardeşinin yükünden su kabını çıkardı. İşte biz Yusuf'a böyle bir plan kullanmasını vahyettik. Çünkü hükümdarın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı, meğer ki Allah dileye. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Her ilim sahibinden üstün bir bilen bulunur.
-----019.056-57Kitapta İdris’i de an. Gerçekten o da doğruluğun timsali biri idi, bir nebî idi. Onu üstün bir makama yücelttik.(ve refe'nahu)
-----043.032 Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında Biz taksim ettik; birbirlerine iş gördürmeleri için kimini kimine derecelerle üstün ( verefe'na) kıldık; Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha iyidir.
-----094.004Senin şanını yükseltmedik mi? (refe'na)

Allah cc nin bazı kullarını ve resullerini birbirinden üstün kılması "ref " kelimesi ile ifade edilmiş olup bu kelimenin mecaz anlamda kullanıldığı görülmektedir. Dolayısı ile isa as ın maddi olarak bedeninin değil onun derecesinin yükseldiğinin anlaşılması daha doğru olur.

İsa as ın ölmediğine dair getirilen delilllerden bir taneside onun ölümü ile ilgili geçen " teveffi" kelimesinin ölüm anlamına gelemeyeceğidir, buna dair düşüncede zümer s. 42. ayetinden çıkarılmıştır.

----- 039.042 Allah, nefisleri öldükleri zaman ve ölmeyenleri de uykularında öldürüverir. Artık üzerine ölüm ile hükmettiğini tutuverir ve diğerini de tayin edilmiş vakte kadar salıverir. Şüphe yok ki, bunda elbette alâmetler vardır, düşünücüler olan bir kavim için.

Bu ayet uykuyu bir nevi ölüme benzetirken isa as ın ölmediğine dair delil olabilmesi açısından ters çevrilerek ölüm bir nevi uykuya benzetilmiştir. Uykunun ölüme benzetilmesi ile ilgili olarak şu ayet yeterli olacaktır.

-----006.060 Geceleyin sizi ölü (yeteveffakum)gibi uyutan, gündüzün yaptıklarınızı bilen, mukadder olan hayat süreniz doluncaya kadar gündüzleri sizi tekrar kaldıran O'dur. Sonra dönüşünüz O'nadır, işlediklerinizi size bildirecektir.

"Vefa" kelimesi "tamam noktasına ulaşmak" anlamında bir kelime olup ömrün tamam olması "vefat" olarak kullanılır.  

-----004.097 Kendilerine yazık edenlerin melekler canlarını aldıkları (teveffahum)zaman onlara: «Ne yaptınız bakalım?» deyince, «Biz yeryüzünde zavallı kimselerdik» diyecekler, melekler de: «Allah'ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!» cevabını verecekler. Onların varacakları yer cehennemdir. Orası ne kötü dönülecek yerdir!
-----006.061 O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Niha-yet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar(teveffethu). Onlar vazifede kusur etmezler.
-----047.027Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken (teveffethum)durumları nice olur?
-----016.028 Melekler kendilerine yazık etmiş kimselerin canlarını alırken:(teteveffahum) «Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk» diyerek teslim olurlar. Hayır; öyle değil; doğrusu Allah onların yaptıklarını bilmektedir.
-----016.032 Melekler onların canını temizlenmiş olarak alırken:(teteveffahum) «Selam size; yaptıklarınıza karşılık haydi cennete girin» derler.
-----010.046 Onlara vaad ettiğimizin bir kısmını sana göstersek de, göstermeden seni vefat ettirsek de, (netevefeyenneke)sonunda onların dönüşü bize olacak. Sonra onların ne yapacaklarına Allah şahit olacaktır.
-----010.104 De ki: «Ey insanlar! Benim dinimden şüphede iseniz bilin ki ben Allah'tan başka taptıklarınıza tapmam. Ancak, sizi öldürecek(yeteveffakum) olan Allah'a kulluk ederim. İnananlardan olmakla emrolundum.»
-----032.011 De ki: «Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak(yeteveffakum), sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.»
-----004.015 Kadınlarınızdan zina edenlere, bunu isbat edecek aranızdan dört şahid getirin, şehadet ederlerse, ölünceye (yeteveffahünne)veya Allah onlara bir yol açana kadar evlerde tutun.
-----002.234 İçinizden ölenlerin(yuteveffevne) bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler; müddetleri sona erdiğinde, onların kendi haklarında uygun şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah işlediklerinizden haberdardır.
-----040.067 Sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından yaratan; sonra erginlik çağına ulaşmanız, sonra da yaşlanmanız için sizi bebek olarak dünyaya çıkaran O'dur. Kiminiz daha önce öldürülür,(yutevveffevne) kiminiz de, belirtilmiş bir süreye ulaşırsınız. Belki artık düşünürsünüz.

"teveffa" kelimesinin baktığımız zaman isa as ın ölmediğine hiçbir şekilde delil olamayacağı açıktır.

-----021.007-8 Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız; zikir ehline sorun. Biz onları yemek yemez birer ceset kılmadık ve onlar ölümsüz de değillerdi.
----- 021.034Senden önce de hiçbir insanı ölümsüz kılmadık, sen ölürsün de onlar baki kalır mı?
Mealindeki ayetler bu düşüncemizi dahada kuvvetlendirmektedir.   



------019.033 «Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır.»
-----019.015Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!

Meryem suresinin 33. ayetinde isa as ın dilinden bunlar söylenmektedir, aynı sözler 15. ayette yahya as içinde söylenmiştir. Bu ayetler bize yahya as ın öldüğü gibi isa ın ölmüş olduğunun açık bir delilidir. 

Sonuç olarak, kaynağını hıristiyan düşüncesinden alan isa as ın yeniden dünyaya gelişi islam kaynaklarınada geçerek akide konusu haline gelmiştir , bu yapılırken "kitaba uymak" metodu  değil " kitabına uydurmak" metodu kullanılmıştır. Ön kabulsuz bir okuma ile isa as ın hayatını kur'andan anlamak istiyorsak öncelikle nuzül dönemi hıristiyan düşüncesindeki isa anlayışı yine kur'andan öğrenilerek isa as hakkındaki ayetler daha doğru bir biçimde anlaşılabilir. Hıristiyan düşüncesinde isa as ın Allah cc nin oğlu ve bir ilah olarak tanınmasına karşı kur'an onun ölümlü bir zat olduğu ve Allah cc nin yarattığı kullardan bir kul olduğunu bildirir. Bu böyle olmasına karşın  kur'an tarafından red edilen bu düşünceler islam düşüncesinde akide olarak benimsenmiştir. KUR'ANA ÖN KABULSUZ BİR BAKIŞ NETİCESİNDE ORTAYA ÇIKAN DURUM ŞU OLACAKTIR, İSA AS HER FANİ GİBİ ÖLMÜŞTÜR. KIYAMET GÜNÜ HER KUL GİBİ DİRİLEREK MAHŞERDE KENDİSİNE İMAN ETTİĞİNE İLERİ SÜRENLER HAKKINDA ŞAHİDLİK EDECEKTİR.    


                       EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Tevrat'ın Kur'an İle Sağlaması 5 (Yaratılış Bölümü "Sodom ve Gomara'nın Yıkılışı)

Tevrat'ın kur'an ile sağlaması başlıklı seri yazılarımıza lut as ın anlatıldığı bölüm ile devam ediyoruz.
---------Yaratılış 19.

Sodom ve Gomora'nın Yıkılışı
1 İki melek akşamleyin Sodom'a vardılar. Lut kentin kapısında oturuyordu. Onları görür görmez karşılamak için ayağa kalktı. Yere kapanarak, 2 “Efendilerim” dedi, “Kulunuzun evine buyurun. Ayaklarınızı yıkayın, geceyi bizde geçirin. Sonra erkenden kalkıp yolunuza devam edersiniz.”
Melekler, “Olmaz” dediler, “Geceyi kent meydanında geçireceğiz.”
3 Ama Lut çok diretti. Sonunda onunla birlikte evine gittiler. Lut onlara yemek hazırladı, mayasız ekmek pişirdi. Yediler.
4 Onlar yatmadan, kentin erkekleri –Sodom'un her mahallesinden genç yaşlı bütün erkekler– evi sardı. 5 Lut'a seslenerek, “Bu gece sana gelen adamlar nerede?” diye sordular, “Getir onları da yatalım.”
6 Lut dışarı çıktı, arkasından kapıyı kapadı. 7 “Kardeşler, lütfen bu kötülüğü yapmayın” dedi, 8 “Erkek yüzü görmemiş iki kızım var. Size onları getireyim, ne isterseniz yapın. Yeter ki, bu adamlara dokunmayın. Çünkü onlar konuğumdur, çatımın altına geldiler.”
9 Adamlar, “Çekil önümüzden!” diye karşılık verdiler, “Adam buraya dışardan geldi, şimdi yargıçlık taslıyor! Sana daha beterini yaparız.” Lut'u ite kaka kapıyı kırmaya davrandılar. 10 Ama içerdeki adamlar uzanıp Lut'u evin içine, yanlarına aldılar ve kapıyı kapadılar. 11 Kapıya dayanan adamları, büyük küçük hepsini kör ettiler. Öyle ki, adamlar kapıyı bulamaz oldu.
12 İçerdeki iki adam Lut'a, “Senin burada başka kimin var?” diye sordular, “Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar. 13 Çünkü burayı yok edeceğiz. RAB bu halk hakkında birçok kötü suçlama duydu, kenti yok etmek için bizi gönderdi.”
14 Lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, “Hemen buradan uzaklaşın!” dedi, “Çünkü RAB bu kenti yok etmek üzere.” Ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar.
15 Tan ağarırken melekler Lut'a, “Karınla iki kızını al, hemen buradan uzaklaş” diye üstelediler, “Yoksa kent cezasını bulurken sen de canından olursun.” 16 Lut ağır davrandı, ama RAB ona acıdı. Adamlar Lut'la karısının ve iki kızının elinden tutup onları kentin dışına çıkardılar. 17 Kent dışına çıkınca, adamlardan biri Lut'a, “Kaç, canını kurtar, arkana bakma” dedi, “Bu ovanın hiçbir yerinde durma. Dağa kaç, yoksa ölür gidersin.”
18 Lut, “Aman, efendim!” diye karşılık verdi, 19 “Ben kulunuzdan hoşnut kaldınız, canımı kurtarmakla bana büyük iyilik yaptınız. Ama dağa kaçamam. Çünkü felaket bana yetişir, ölürüm. 20 İşte, şurada kaçabileceğim yakın bir kent var, küçücük bir kent. İzin verin, oraya kaçıp canımı kurtarayım. Zaten küçücük bir kent.”
21 Adamlardan biri, “Peki, dileğini kabul ediyorum” dedi, “O kenti yıkmayacağım. 22 Çabuk ol, hemen kaç! Çünkü sen oraya varmadan bir şey yapamam.” Bu yüzden o kente Soar[a] adı verildi.
23 Lut Soar'a vardığında güneş doğmuştu. 24 RAB Sodom ve Gomora'nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı. 25 Bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok etti. 26 Ancak Lut'un peşisıra gelen karısı dönüp geriye bakınca tuz kesildi.
27 İbrahim sabah erkenden kalkıp önceki gün RAB'bin huzurunda durduğu yere gitti. 28 Sodom ve Gomora'ya ve bütün ovaya baktı. Yerden, tüten bir ocak gibi duman yükseliyordu.  

18. bölümde anlatıldığı üzere ibrahim as a gelen 3 melek lut as a geldiği zaman 2 kişiye düşmüştür. Lut' as a gelen elçilere kavminin musallat olmasının anlatıldığı kısımlar kur'anla uyum sağlamaktadır ancak lut as ın kavmine kızlarını teklif etmesi ve " ne isterseniz yapın" demesini kur'an reddeder. Ayrıca kur'anda  lut as ın karısının geride kalanlardan olduğunun bildirilmesine rağmen burada karısınında kurtulduğu yazmaktadır. Lut as ın kavmini helak etmeye gelen meleklerin anlatıldığı  ayetler şu mealdedir. 

-----7.80-84 Lut'u da gönderdik. O, kavmine: «Sizden önce alemlerden hiçbirinin yapmadığı hayasızlığı siz mi yapıyorsunuz? Çünkü siz kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere gidiyorsunuz. Belki de siz haddi aşan bir kavimsiniz. Kavminin cevabı ise: «Çıkarın şunları memleketinizden; çünkü onlar, eteklerini çok temiz tutan insanlardır!» demelerinden başka birşey değildi. Biz de onu ve ehlini kurtardık, ancak karısı kalıb yere geçenlerden oldu. Onların üzerine bir azap yağmuru yağdırdık. İşte bak mücrimlerin sonu nasıl oldu! 

 ----11.77-83 Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı, «Bu çetin bir gündür» dedi. Kavmi ona zıpır zıpır koşup gelmişlerdi, bundan önce de kötü kötü işler yapıyorlardı. Lut: «Ey kavmim, işte kızlarım, onlar sizin için daha temiz; Allah'tan korkun da beni konuklarım arasında rüsvay etmeyin, içi- nizde aklı başında bir adam yok mu?!» dedi. «And olsun ki, senin kızlarınla bir işimiz olmadığını biliyorsun; doğrusu, ne istediğimizin farkındasın» dediler. «Keşke size yetecek bir kuvvetim olsa veya sağlam bir yere sığınsam» dedi.Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz, onlar sana ilişemiyecekler; geceleyin bir ara, ailenle beraber yola çık; karının dışında kimse geri kalmasın. Doğrusu onların başına gelen onun başına da gelecektir. Vadeleri gün doğana kadardır. Gün doğması yakın değil mi?» dediler. Emrimiz gelince, oranın altını üstüne getirdik ve üzerlerine (balçıktan) pişirilip istif edilmiş taşlar yağdırdık.(O taşlar:) Rabbin katında işaretlenerek (yağdırılmıştır). Onlar zalimlerden uzak değildir.  

-----15.61-74 Elçiler Lut’un evine gelince O: «Doğrusu, siz ürkülecek kimselersiniz» dedi. «Yok» dediler, «biz sana, onların şüphe ettikleri cezayı getirdik ve sana emr-i Hak ile geldik, emin ol bizler sadık kimseleriz. Hemen gecenin sonunda aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiç kimse dönüp ardına bakmasın, size emredilen yere geçin gidin.» Ve onlara şu emri verdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecekti.»Ve şehir ahalisi birbirini müjdeliyerek geldiler. (Hazret-i Lût) Dedi ki: «Şüphe yok, onlar benim misafirlerimdir. Artık beni rüsvay etmeyin. Ve Allah'tan korkun ve beni utandırmayın.»Dediler ki: «Biz seni 'herkes(in işin) e karışmaktan' alıkoymamış mıydık?» Dedi ki: «Eğer yapmak-istiyorsanız, işte bunlar, benim kızlarım.'Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör-sersemdiler.Güneş doğarken o korkunç ses bastırıverdi onları!Memleketlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık. 

-----66.010 Allah, inkar edenlere, Nuh'un karısıyla Lut'un karısını misal gösterir: Onlar, kullarımızdan iki iyi kulun nikahı altında iken onlara karşı hainlik edip inkarlarını gizlemişlerdi de iki peygamber Allah'tan gelen azabı onlardan savamamışlardı. O iki kadına: «Cehenneme girenlerle beraber siz de girin» dendi.   

-----51.31-37 (İbrahim:) O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.«Biz» dediler, «Suçlu bir güruhun, haddini aşanların tepelerine, çamurdan pişirilip de Rabbinin nezdinde damgalanmış taşları indirmek için görevlendirildik.»Bu arada, mü'minlerden orda kim varsa çıkardık. Fakat orada müslümanlardan bir haneden başka bulmadık.Ve pek acıklı azabtan korkacaklar için orada bir alâmet bıraktık.  



Lut ile kızları
30 Lut Soar'da kalmaktan korkuyordu. Bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti, onlarla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı. 31 Büyük kızı küçüğüne, “Babamız yaşlı” dedi, “Dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok. 32 Gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım.” 33 O gece babalarına şarap içirdiler. Büyük kız gidip babasıyla yattı. Ancak Lut yatıp kalktığının farkında değildi. 34 Ertesi gün büyük kız küçüğüne, “Dün gece babamla yattım” dedi, “Bu gece de ona şarap içirelim. Soyumuzu yaşatmak için sen de onunla yat.” 35 O gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı. Ama Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
36 Böylece Lut'un iki kızı da öz babalarından hamile kaldılar. 37 Büyük kız bir erkek çocuk doğurdu, ona Moav[b] adını verdi. Moav bugünkü Moavlılar'ın atasıdır. 38 Küçük kızın da bir oğlu oldu, adını Ben-Ammi[c] koydu. O da bugünkü Ammonlular'ın atasıdır. 

Bu bölüm  hem lut as a hemde kızlarına atılmış akılalmaz bir iftiradan başka bir şey olmayıp yahudi ırkçılığının onları nasıl bir ahlaksızlığa dahi sürükleyebileceğini göstermesi açısından ibret vericidir. Daha önceki bölümlerindede ibrahim as ın yalan söyleyerek karısını kızkardeşi olarak tanıttığı ve karısının firavunla evlendiği ve firavun evlendiği kadının ibrahim as ın karısı olduğunu öğrenince onu geri verdiğini görmüştük.

24 Nisan 2012 Salı

Mümtahine s. 13. Ayetinin Farklı Mealleri ve Elmalılı Mealinin Katli

Son yıllarda kur'ana olan yönelişlerin sevinç verici olan olumlu yanları ile birlikte, piyasada görülen kur'an çevirileri maalesef bu sevince gölge düşürecek mahiyettedir. Kur'an çevirisi yapmanın ilk şartı arap dilini bilmek olduğu kadar çeviri yapan kişinin kur'an bütünlüğüne olan hakimiyeti bu çeviriyi yaparken belkide arapça bilgisinden dahada önemlidir. Pazara mal yetiştirmek gayesi içinde ve sadece ticari kaygılar hesab edilerek yapılan kur'an çevirilerinin bazısı hem türkçeyi güzel kullanma yönünden yetersiz hemde arapçadan çeviri yönünden bazı yanlışların yapılmasına sebebiyet vermiştir.Masa üzerine daha önceden yapılmış olan mealleri koyarak her mealden bir tutam alarak yapılan kur'an çevirileri o mealdeki aynı hatayı tekrarlamaktan başka bir işe yaramamaktadır. Bu düşüncemiz bütün mealler için geçerli olmamasına rağmen önemli bir kısım meallerin bu metodla yapıldığı maalesef ortadadır. Bu konu ile ilgili olarak daha önceden enbiya s. 95. ayetinin elmalılı tefsirindeki orjinali o tefsiri sadeleştirme adına yola çıkanların o ayetini mealinin elmalılıın orjinal tefsiri doğrultusunda değil başka meallerden alınan diğer mealle nasıl değiştirdiklerini görmüştük.  


Aynı hata maalesef bu seferde mümtahine s. 13. ayetinde yapılarak, merhum elmalılı hamdi yazır'ın orjinal tefsirinde bu ayet ile ilgili yaptığı meal onun mealini sadeleştrime adına yola çıkanlar tarafından başka bir mealden alıntı yapılarak onun meali olarak sunulmuştur. Önce bu ayet ile ilgili diğer meallerden örnekler verip sonra bu ayet ile ilgili elmalılı tefsirindeki orjinal metni ,sonrada sadeleştirenlerin onun adına vermiş olduğu meali vereceğiz.


 -----Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmeyin; ki onlar, kafirlerin mezar halkından umut kesmeleri gibi ahiretten umut kesmişlerdir. (ALİ BULAÇ MEALİ)
-----Ey imân edenler! Allah'ın kendilerine gazab ettiği bir milleti, bir topluluğu dost ve arkadaş edinmeyin ; kâfirler kabirlerdeki kimselerden nasıl umutlarını kesmişlerse, onlar da Âhiret'ten öylece umutlarını kesmişlerdir. (CELAL YILDIRIM MEALİ)
-----Ey inananlar! Allah'ın gazabına uğramış milleti dost edinmeyin; inkarcıların kabirde bulunan kimselerden umutlarını kestikleri gibi, onlar da, ahiretten umutlarını kesmişlerdir. (DİYANET MEALİ)
------Ey iman edenler, Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir toplumu dost edinmeyin. Onlar, kabirdeki kafirlerden ümitlerini kestikleri gibi, ahiretten ümitlerini kesmişlerdir. (ŞABAN PİRİŞ MEALİ)
-----Ey inananlar, ALLAH'ın kendilerine kızgın olduğu bir topluluğu dost edinmeyin. İnkarcılar, mezardakilerden nasıl umut kesmişlerse onlar da ahiretten öylesine umut kesmişlerdir.(EDİP YÜKSEL MEALİ)

Bu meallerdeki ortak yön  " kafirlerin mezar halkından ümit kesmeleri" şeklinde yapılmasıdır, ancak aynı ayetin farklı bir mealide şu şekildedir .


----- Ey îman edenler, üzerlerine Allahın gazab etdiği o kavm ile dost olmayın ki mezarların yaranından olan kâfirler nasıl ümidlerini kesdilerse onlar da öylece âhiretden ümidlerini kesmişlerdir.(H. B. ÇANTAY MEALİ)
-----Ey iman edenler! Öyle bir kavmi dost edinmeyin ki, Allah onlara gazab etmiş, ahiretten ümidi kesmişler ve mezarlıklarda yatan kâfirlerin ümidsiz halleri gibi, ümidsizliğe düşmüşlerdir, (Allah’ın rahmetinden ümidlerini kesmişlerdir). (A.F YAVUZ MEALİ)
-----Ey o bütün iyman edenler! Öyle bir kavmı dost tanımayın ki Allah kendilerine gazabetmiş, Âhıretten ümidi kesmişler, eshabı kuburdan olan kâfirlerin me'yusiyyetleri gibi ye'se düşmüşlerdir.(ELMALILI ORJİNAL)

Bu meallerdeki ortak taraf ise "ölmüş olan kafirlerin Allah cc nin rahmetinden ümit kesmiş olmalarıdır. 


Mümtahine s. 13. ayetinin iki farklı meali böyle yapılmasına rağmen ilk olarak örneklerini vermiş olduğumuz, " kafirlerin mezar halkından ümit kesmeleri" şeklindeki meallerin doğru bir şekilde yapılmadığı kanaatindeyiz.

Ayetin kelime kelime mealine bakarsak doğru meal kolayca anlaşılacaktır. 
 "yâ eyyuhâ (ey) ellezîne âmenû (iman edenler) lâ tetevellev(dost edinmeyin , dönmeyin) kavmen (kavim)
gadıbe allâhu aleyhim (Allahın onlara gazaplandığı) kad yeisû min el âhireti (ahiretten ümidini kesenler) kemâ yeise (ümid kestiği gibi) el kuffâru min ashâbi el kubûri (kabir ashabından olan kafirler )

Bu ayetin yukarıda vermiş olduğumuz h.b. çantay- a.f. yavuz- elmalılı nın yaptığı gibi yapılan mealler ayetin metnin daha uygun düşmektedir. Ayet mealen, iman edenlere seslenmekte ve kafir olarak ölerek Allah cc nin rahmetinden ümidini kesmiş olan kafirler gibi olan dünyadaki kafirleri dost edinmememizi emretmektedir .  


Bu ayetin mealini doğru bir şekilde veren elmalılı hamdi yazır tefsirini sadeleştrimek adına yola çıkanlardan bir kısmının yaptıkları sedeleştirme orjinal ile aynı değildir. Elmalılı tefsiri dil yönünden anlaşılması zor olması nedeniyle böyle bir yola başvurulmuş ancak bu yola çıkanların bırakın kur'anı anlamak elmalılının dilini bile anlamakta zorlandıkları görülmektedir. Bu şekilde yapılan bir sadeleştirmenin adı ancak tahrif olabilir ve hem ilmi açıdan hemde etik açısından affedilmezdir.  
İnternet ortamında elmalılı sadeleştrime adında 2 adet meal vardır ve bu meallerden bir tanesi orjinale sadık kalmış diğeri maalesef kalmamıştır.
[060.013] [E0] Ey o bütün iyman edenler! Öyle bir kavmı dost tanımayın ki Allah kendilerine gazabetmiş, Âhıretten ümidi kesmişler, eshabı kuburdan olan kâfirlerin me'yusiyyetleri gibi ye'se düşmüşlerdir.
[060.013] [E1] Ey iman edenler, Allah'ın kendilerine gazap etmiş olduğu ve kabirlerdeki kafirlerin ümidini kestiği gibi ahiretten ümidini kesmiş olan bir topluluğu dost tanımayın!
[060.013] [E2] Ey inananlar, Allah'ın gazab ettiği kimselerle dostluk etmeyin. Kâfirler, mezarlık halkından nasıl ümidi kesmişse, onlar da ahiretten öyle ümidi kesmişlerdi.

Yukarda mümtahine s. 13 . ayetinin elmalılı orjinal ve 2 tane sadeleştirilmiş mealini verdik, dikkat edecek olursak orjinal metin " kabirlerdeki kafirlerin ümidini kesmeleri" şeklindedir.( E1) deki meal orjinal metne sadık kalarak sadeleştirlmesine rağmen, (E2) deki meal, " kafirlerin mezarlık halkından ümit kesmeleri " olarak orjinale sadık aklınmadan yapılmıştır. 


Yukarda görmüş olduğumuz mümtahine suresi 13. ayeti ile ilgili olarak yapılan farklı meallerden anlaşılacağı üzere kur'an meali yapmak tabiri caizse her babayiğid'in harcı değildir, bu işe soyunacak olanların arapça bilgisinden daha fazla kur'an bütünlüğüne hakim olmaları gerekmektedir hele hele türkçe yazılmış bir tefsiri yine türkçeye çevirmek adına yola çıkacak olanların öncelikle türkçeye hakim olmaları ve orjinal metne sadık kalmaları gerekmektedir bu hem ilmi hemde etik açısından gerekli bir durumdur çünkü kur'an herahngi bir kitap değil Allah cc nin kitabıdır.  
                        EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.




23 Nisan 2012 Pazartesi

Tevrat'ın Kur'an lİe Sağlaması 4 (Yaratılış Bölümü " Hacer İle İsmail")

Tevrat'ın kur'an ile sağlaması başlıklı seri yazılarımıza yaratılış bölümündeki "hacer ile ismail" bölümü ile devam ediyoruz. 
---------Yaratılış 16.

16
Hacer ile İsmail
1 Karısı Saray Avram'a çocuk verememişti. Saray'ın Hacer adında Mısırlı bir cariyesi vardı. 2 Saray Avram'a, “RAB çocuk sahibi olmamı engelledi” dedi, “Lütfen, cariyemle yat. Belki bu yoldan bir çocuk sahibi olabilirim.” Avram Saray'ın sözünü dinledi. 3 Saray Mısırlı cariyesi Hacer'i kocası Avram'a karı olarak verdi. Bu olay Avram Kenan'da on yıl yaşadıktan sonra oldu. 4 Avram Hacer'le yattı, Hacer hamile kaldı. Hacer hamile olduğunu anlayınca, hanımını küçük görmeye başladı.
5 Saray Avram'a, “Bu haksızlık senin yüzünden başıma geldi!” dedi, “Cariyemi koynuna soktum. Hamile olduğunu anlayınca beni küçük görmeye başladı. Seninle benim aramda RAB karar versin.”
6 Avram, “Cariyen senin elinde” dedi, “Neyi uygun görürsen yap.” Böylece Saray cariyesine sert davranmaya başladı. Hacer onun yanından kaçtı.
7 RAB'bin meleği Hacer'i çölde bir pınarın, Şur yolundaki pınarın başında buldu. 8 Ona, “Saray'ın cariyesi Hacer, nereden gelip nereye gidiyorsun?” diye sordu.
Hacer, “Hanımım Saray'dan kaçıyorum” diye yanıtladı.
9 RAB'bin meleği, “Hanımına dön ve ona boyun eğ” dedi, 10 “Senin soyunu öyle çoğaltacağım ki, kimse sayamayacak.
11 “İşte hamilesin, bir oğlun olacak,
Adını İsmail[a] koyacaksın.
Çünkü RAB sıkıntı içindeki yakarışını işitti.
12 Oğlun yaban eşeğine benzer bir adam olacak,
O herkese, herkes de ona karşı çıkacak.
Kardeşlerinin hepsiyle çekişme içinde yaşayacak[b].”
13 Hacer, “Beni gören Tanrı'yı gerçekten gördüm mü?” diyerek kendisiyle konuşan RAB'be “El-Roi[c]” adını verdi. 14 Bu yüzden Kadeş'le Beret arasındaki o kuyuya Beer-Lahay-Roi[ç] adı verildi.
15 Hacer Avram'a bir erkek çocuk doğurdu. Avram çocuğun adını İsmail koydu. 16 Hacer İsmail'i doğurduğunda, Avram seksen altı yaşındaydı.  

Tevrat ismail as ın doğumu ile bunları anlatırken, kur'an ise ismail as ilgili olarak şunları anlatır.

-----11.69-75  And olsun ki, elçilerimiz müjde ile İbrahim'e geldiler. «Selam sana» dediler, «Size de selam» dedi, hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.Baktı ki ona ellerini uzatmıyorlar o vakıt bunları acaib gördü ve içinde onlardan bir nevi' korku duydu. Dediler, «korkma çünkü biz Lut kavmine gönderildik»,Bu arada, İbrahim'in ayakta duran karısı gülünce, «Ona İshak'ı ardından Yakub'u müjdeleriz» dediler.«Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı, kocam da ihtiyar olmuşken nasıl doğurabilirim? Doğrusu bu şaşılacak bir şey» dedi.«Ey evin hanımı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olmuşken, nasıl Allah'ın işine şaşarsın? O, övülmeye layıktır, yücelerin yücesidir» dediler.Vaktâ ki İbrahimden korku geçti ve kendine müjde geldi, Lutun kavmi hakkında bize mücadeleye girişti. Doğrusu İbrahim çok içli, yumuşak huylu ve kendini Allah'a vermiş bir kimse idi.

----- 15.51-56  Onlara İbrahim'in konuklarını da anlat:Onun yanına girdikleri zaman, «selam» dediler. (İbrahim:) Biz sizden çekiniyoruz, dedi.Dediler ki: Korkma; biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz.Ben kocamışken bana müjde mi veriyorsunuz? Neye dayanarak müjdeliyorsunuz?» deyince:«Seni gerçekten müjdeliyoruz, umutsuzlardan olma» demişlerdi.(İbrahim:) dedi ki: Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?. 

-----51.24-30  İbrahim'in ikram edilmiş konuklarının haberi sana geldi mi? Onlar, İbrahim'in yanına girip: «Selam sana» demişlerdi, İbrahim de: «Selam size» demişti; içinden de, onların «tanınmamış bir topluluk» olduğunu geçirmişti.Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı ile gelmiş,Onların önüne koyup «Yemez misiniz?» demişti.(Yemediklerini görünce) onlardan endişeye düştü; «Korkma» dediler ve ona bilgin bir oğul sahibi olacağını müjdelediler.Bunun üzerine karısı hayretle seslenerek geldi, elleriyle yüzünü kapayarak: «kısır bir kocakarı!» dedi. Onlar: «Bu böyledir. Rabbin söylemiştir. O, hikmet sahibidir, bilendir» dediler. 

Tevratta bu anlatılanları  tefsir kitaplarımızdada görmemiz mümkündür, ibrahim as ın kur'anda isim verilmeden bir eşinden bahseder, tevrat'ın aksine kur'anda ismail as ın, doğumunu lut as ın kavmini helak için görevlendirilen elçiler haber verir. 

--------Yaratılış 17 de "avram" adının "ibrahim" olarak değiştirilmesi anlatılır. ancak kur'anda ibrahim as ın adı kıssasının anlatıldığı bütün ayetlerde aynıdır. "8 Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı olacağım.”" Bu gibi sözler tevratta çokça bulunmaktadır, kendilerinin seçilmiş ve özel ırk olduklarına dair bu gibi sözler kur'an tarafından red edilmektedir.
-----5.18 Yahudiler ve hıristiyanlar, «Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz» dediler. «Öyleyse günahlarınızdan ötürü size niçin azabediyor? Bilakis siz O'nun yarattığı insanlarsınız» de, Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisinin arasındakilerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş O'nadır.

-----2.94-95 De ki, «Eğer ahiret yurdu Allah katında başkalarına değil de yalnız size mahsus ise ve eğer doğru sözlü iseniz, ölümü dilesenize!»Bunu, önceden işlediklerinden ötürü, asla dilemeyeceklerdir. Allah zalimleri bilir

-----62.6-8 De ki: «Ey Yahudiler! Bütün insanlar bir yana, yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız ve bunda samimi iseniz, ölümü dilesenize!»Yaptıklarından ötürü, ölümü asla dileyemezler. Allah, zalimleri bilendir.De ki: «Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüm mutlaka karşınıza çıkacaktır; sonra; görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz, O size işlediklerinizi haber verecektir.»
Aynı bölümdeki , " 22 Tanrı İbrahim'le konuşmasını bitirince ondan ayrılıp yukarıya çekildi." şeklindeki söz selefi düşüncesinde imanın şartı haline getirilen " Allah semadadır" sözününü nereden kaynaklandığı hakkında bize bir fikir verebilir.  


--------Yaratılış 18. 
Üç Konuk
1 İbrahim günün sıcak saatlerinde Mamre meşeliğindeki çadırının önünde otururken, RAB kendisine göründü. 2 İbrahim karşısında üç adamın durduğunu gördü. Onları görür görmez karşılamaya koştu. Yere kapanarak, 3 “Ey efendim, eğer gözünde lütuf bulduysam, lütfen kulunun yanından ayrılma” dedi, 4 “Biraz su getirteyim, ayaklarınızı yıkayın. Şu ağacın altında dinlenin. 5 Madem kulunuza konuk geldiniz, bırakın size yiyecek bir şeyler getireyim. Biraz dinlendikten sonra yolunuza devam edersiniz.”
Adamlar, “Peki, dediğin gibi olsun” dediler.
6 İbrahim hemen çadıra, Sara'nın yanına gitti. Ona, “Hemen üç sea[a] ince un al, yoğurup pide yap” dedi. 7 Ardından sığırlara koştu. Körpe ve besili bir buzağı seçip uşağına verdi. Uşak buzağıyı hemen hazırladı. 8 İbrahim hazırlanan buzağıyı yoğurt ve sütle birlikte götürüp konuklarının önüne koydu. Onlar yerken o da yanlarında, ağacın altında durdu.
9 Konuklar, “Karın Sara nerede?” diye sordular.
İbrahim, “Çadırda” diye yanıtladı.
10 O, “Gelecek yıl bu zamanda kesinlikle yanına döneceğim” dedi, “O zaman karın Sara'nın bir oğlu olacak.”
Sara onun arkasında, çadırın girişinde durmuş, dinliyordu. 11 İbrahim'le Sara kocamışlardı, yaşları hayli ileriydi. Sara âdetten kesilmişti. 12 İçin için gülerek, “Bu yaştan sonra bu sevinci tadabilir miyim?” diye düşündü, “Üstelik efendim de yaşlı.”
13 RAB İbrahim'e sordu: “Sara niçin, ‘Bu yaştan sonra gerçekten çocuk sahibi mi olacağım?’ diyerek güldü? 14 RAB için olanaksız bir şey var mı? Belirlenen vakitte, gelecek yıl bu zaman yanına döndüğümde Sara'nın bir oğlu olacak.”
15 Sara korktu, “Gülmedim” diyerek yalan söyledi.
RAB, “Hayır, güldün” dedi. 

"Üç konuk" bölümünde anlatılanlar ile kur'anda anlatılanları , "yaratılış 16 hacer ile ismail" bölümünde vermiştik (11.69-75/ 15.51-56/51.24-30). Kur'anda anlatılan kıssada ibrahim as a gelen elçiler onun kendilerine sunduğu buzağıyyı yemezlerken tevrat'ta anlatıldığına göre onu yemişlerdir. Tevrat'ta anlatıldığına göre, gelenler ibrahim as a karısı saranın bir çocuğu olacağını söylemektedirler, 16. bölümde görüldüğü üzere ibrahim as ın ismail adında bir çocuğu vardır ve gelenler haliyle ona ikinci çocuğu müjdelemektedirler, ancak kur'an bu olayı doğrulamaz gelen elçiler ibrahim as ve eşine ilk çocuğu yani ismail as ı müjdelemişlerdir. 

İbrahim Sodom için Yalvarıyor
16 Adamlar oradan ayrılırken Sodom'a doğru baktılar. İbrahim onları yolcu etmek için yanlarında yürüyordu. 17 RAB, “Yapacağım şeyi İbrahim'den mi gizleyeceğim?” dedi, 18 “Kuşkusuz İbrahim'den büyük ve güçlü bir ulus türeyecek, yeryüzündeki bütün uluslar onun aracılığıyla kutsanacak. 19 Doğru ve adil olanı yaparak yolumda yürümeyi oğullarına ve soyuna buyursun diye İbrahim'i seçtim. Öyle ki, ona verdiğim sözü yerine getireyim.”
20 Sonra İbrahim'e, “Sodom ve Gomora büyük suçlama altında” dedi, “Günahları çok ağır. 21 Onun için inip bakacağım. Duyduğum suçlamalar doğru mu, değil mi göreceğim. Bunları yapıp yapmadıklarını anlayacağım.”
22 Adamlar oradan ayrılıp Sodom'a doğru gittiler. Ama İbrahim RAB'bin huzurunda kaldı[b]. 23 RAB'be yaklaşarak, “Haksızla birlikte haklıyı da mı yok edeceksin?” diye sordu, 24 “Kentte elli doğru kişi var diyelim. Orayı gerçekten yok edecek misin? İçindeki elli doğru kişinin hatırı için kenti bağışlamayacak mısın? 25 Senden uzak olsun bu. Haklıyı, haksızı aynı kefeye koyarak haksızın yanında haklıyı da öldürmek senden uzak olsun. Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı.”
26 RAB, “Eğer Sodom'da elli doğru kişi bulursam, onların hatırına bütün kenti bağışlayacağım” diye karşılık verdi.
27 İbrahim, “Ben toz ve külüm, bir hiçim” dedi, “Ama seninle konuşma yürekliliğini göstereceğim. 28 Kırk beş doğru kişi var diyelim, beş kişi için bütün kenti yok mu edeceksin?”
RAB, “Eğer kentte kırk beş doğru kişi bulursam, orayı yok etmeyeceğim” dedi.
29 İbrahim yine sordu: “Ya kırk kişi bulursan?”
RAB, “O kırk kişinin hatırı için hiçbir şey yapmayacağım” diye yanıtladı.
30 İbrahim, “Ya Rab, öfkelenme ama, otuz kişi var diyelim?” dedi.
RAB, “Otuz kişi bulursam, kente dokunmayacağım” diye yanıtladı.
31 İbrahim, “Ya Rab, lütfen konuşma yürekliliğimi bağışla” dedi, “Eğer yirmi kişi bulursan?”
RAB, “Yirmi kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim” diye yanıtladı.
32 İbrahim, “Ya Rab, öfkelenme ama, bir kez daha konuşacağım” dedi, “Eğer on kişi bulursan?”
RAB, “On kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim” diye yanıtladı.
33 RAB İbrahim'le konuşmasını bitirince oradan ayrıldı, İbrahim de çadırına döndü.  
Bu bölümüde kur'an ile karşılaştıracak olursak, lut as ın kavmini helak için gelenler elçi melekler olup ibrahim as ın yukarda anlatıldığı şekli ile Allah cc ile pazarlığı bizlere rivayet kitaplarındaki miraç hadisesinde namaz ile ilgili pazarlıkların menşeini hatırlatmaktadır. 

----- 11.74-76 İbrahim'in korkusu gidip de müjde kendisine ulaşınca, Lut kavmi hakkında elçilerimizle tartışmaya girişti.Doğrusu İbrahim çok içli, yumuşak huylu ve kendini Allah'a vermiş bir kimse idi.Elçilerimiz, «Ey İbrahim! Bundan vazgeç, doğrusu Rabbinin emri gelmiştir. Onlara, şüphesiz, geri çevrilemeyecek bir azab gelmektedir» dediler. 

-----15.57-60 «Ey elçiler! (Başka) ne işiniz var?» dedi.Dediler ki: «Biz, suçlu bir topluma (onları helâk etmeye) gönderildik.»«(Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik.»  

-----29.3-321 Elçilerimiz İbrahim'e müjde ile geldiklerinde: «Biz şu kent halkını yok edeceğiz, çünkü oranın halkı zalim kimselerdir» dediler.İbrahim: «Ama Lut oradadır» dedi, elçiler: «Biz orada olanları daha iyi biliriz; onu ve geride kalanlardan olacak karısı dışında ailesini kurtaracağız» dediler. 

-----51.31-37 İbrahim: «Ey Elçiler! Göreviniz nedir?» dedi.«Biz» dediler, «Suçlu bir güruhun, haddini aşanların tepelerine, çamurdan pişirilip de Rabbinin nezdinde damgalanmış taşları indirmek için görevlendirildik.» Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.Fakat Biz orada bir evden başka müslüman da bulamadık. Can yakıcı azabdan korkanlar için, o beldede bir işaret, bir kalıntı bıraktık.   

Kur'an ayetlerinin delaleti ile anlaşılmaktadırki,ibrahim as a gelen elçiler melek olup ona ismail as ın doğumunu ve ardından ishak ve yakubu müjdelemişler, sonrasında lut as ın kavmini helak edeceklerini haber vermişlerdir. İbrahim as ın çok yumuşak huylu birisi olduğu için içi burkulmuş olarak meleklere "orada lut vardır" demiş ama rabbinin emrinin artık geri çevrilmeyeceği ve helakı hak ettikleri bildirilince ibrahim as da buna boyun eğmiştir.

21 Nisan 2012 Cumartesi

Tevrat'ın Kur'an İle Sağlaması 3 (Yaratılış Bölümü "Babil Kulesi" ve İbrahim")

Tevrat'ın kur'an ile sağlaması adlı yazı serilerine yaratılış bölümündeki "babil kulesi" ve avram (ibrahim as) hakkında yazılanlar ile devam ediyoruz.

--------- Yaratılış 11.
"Babil Kulesi
1 Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı. 2 Doğuya göçerlerken Şinar bölgesinde bir ova bulup oraya yerleştiler.
3 Birbirlerine, “Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim” dediler. Taş yerine tuğla, harç yerine zift kullandılar. 4 Sonra, “Kendimize bir kent kuralım” dediler, “Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.”
5 RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi. 6 “Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar” dedi, 7 “Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar.” 8 Böylece RAB onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu. 9 Bu nedenle kente Babil[a] adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı." 

Bu bölümdeki "rab insanların yaptığı kuleyi görmek için aşağıya indi" şeklinde yazılanlar, islam inancına yerleştirilmiş olan Allah cc ye mekan biçme söylemi olan "Allah semadadır" sözünün kaynağı açısından önemlidir, devamında yazılanlar ise sanki Allah cc nin kullarına karşı bir garezi varmış gibi bir düşünce oluşturmakta ve hucurat s. 13. ayeti zıtlık arz etmektedir.

----- 49.13 Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.

Aynı bölümün, "sam'dan avram'a" başlığı altında nuh as ın oğlu sam'dan avram'a (ibrahim) kadar olan soy kütüğü sıralanmış ve avram'ın doğumundan sonra olanlar anlatılmaya başlanmıştır.

"27 Terah soyunun öyküsü: Terah Avram, Nahor ve Haran'ın babasıydı. Haran'ın Lut adlı bir oğlu oldu. 28 Haran, babası Terah henüz sağken, doğduğu ülkede, Kildaniler'in Ur Kenti'nde öldü. 29 Avram'la Nahor evlendiler. Avram'ın karısının adı Saray, Nahor'unkinin adı Milka'ydı. Milka Yiska'nın babası Haran'ın kızıydı. 30 Saray kısırdı, çocuğu olmuyordu.
31 Terah, oğlu Avram'ı, Haran'ın oğlu olan torunu Lut'u ve Avram'ın karısı olan gelini Saray'ı yanına aldı. Kenan ülkesine gitmek üzere Kildaniler'in Ur Kenti'nden ayrıldılar. Harran'a gidip oraya yerleştiler. 32 Terah iki yüz beş yıl yaşadıktan sonra Harran'da öldü." 

Burada ibrahim as ın babasının adının "terah" olarak verilmesine rağmen kur'anda "azer" olarak anıldığını görmekteyiz.

----- 6.74 İbrahim, babası Azer'e, «Putları tanrı olarak mı benimsiyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum» demişti.

Ayrıca lut as ında babası ile avram'ın kardeş oldukları yani avram'ın (ibrahim) in lut as ın amcası olduğunu görmekteyiz, ancak kur'anda bu tür bir akrabalık bağından sözedilmez.

--------Yaratılış 12.

Avram'a Çağrı
1 RAB Avram'a, “Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git” dedi,
2 “Seni büyük bir ulus yapacağım,
Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım,
Bereket kaynağı olacaksın.
3 Seni kutsayanları kutsayacak,
Seni lanetleyeni lanetleyeceğim.
Yeryüzündeki bütün halklar
Senin aracılığınla kutsanacak.”
4 Avram RAB'bin buyurduğu gibi yola çıktı. Lut da onunla birlikte gitti. Avram Harran'dan ayrıldığı zaman yetmiş beş yaşındaydı. 5 Karısı Saray'ı, yeğeni Lut'u, Harran'da kazandıkları malları, edindikleri uşakları yanına alıp Kenan ülkesine doğru yola çıktı. Oraya vardılar.
6 Avram ülke boyunca Şekem'deki More meşesine kadar ilerledi. O günlerde orada Kenanlılar yaşıyordu. 7 RAB Avram'a görünerek, “Bu toprakları senin soyuna vereceğim” dedi. Avram kendisine görünen RAB'be orada bir sunak yaptı. 8 Oradan Beytel'in doğusundaki dağlık bölgeye doğru gitti. Çadırını batıdaki Beytel'le doğudaki Ay Kenti'nin arasına kurdu. Orada RAB'be bir sunak yapıp RAB'bi adıyla çağırdı. 9 Sonra kona göçe Negev'e doğru ilerledi.

İbrahim as ın hayatının en önemli kısmı olan kavmi ile olan mücadelesi ve ateşe atılmasından tevrat'ta söz edilmediğini görmekteyiz. Bu kısımlar kur'anda bizlere şu şekilde bildirilmektedir.

-----6.74-83İbrahim, babası Azer'e, «Putları tanrı olarak mı benimsiyorsun? Doğrusu ben seni ve milletini açık bir sapıklık içinde görüyorum» demişti.İşte böyle İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, yakîn sahiplerinden olsun.Gece basınca bir yıldız gördü, «işte bu benim Rabbim!» dedi; yıldız batınca, «batanları sevmem» dedi.Ayı doğarken görünce, «işte bu benim Rabbim!» dedi, batınca, «Rabbim beni doğruya eriştirmeseydi and olsun ki sapıklardan olurdum» dedi.Güneşi doğarken görünce «işte bu benim Rabbim, bu daha büyük!» dedi; batınca, «Ey milletim! Doğrusu ben ortak koştuklarınızdan uzağım» dedi.Ben hanîf olarak, yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak, Rabbim'in bir şey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hâla ibret almıyor musunuz?«Allah'a koştuğunuz ortaklardan nasıl korkarım? Oysa siz, Allah'ın hakkında size bir delil indirmediği bir şeyi O'na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz. İki taraftan hangisine güvenmek daha gereklidir, bir bilseniz.»İşte güven; onlara, inanıp haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar. İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyle bilendir.

----------19.41-49 Kitap'da İbrahim'e dair anlattıklarımızı da an, o şüphesiz dosdoğru bir peygamberdi. Babasına şöyle demişti: «Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?» «Babacığım! Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy, seni doğru yola eriştireyim.»«Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahman'a baş kaldırmıştır»Babacığım! Doğrusu sana Rahman katından bir azabın gelmesinden korkuyorum ki böylece şeytanın dostu olarak kalırsın.» Babası: «Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan yüz çevirmek mi istiyorsun? Bundan vazgeçmezsen mutlaka seni taşlarım; uzun bir süre benden uzaklaş git.» dedi.İbrahim şöyle cevap verdi: «Sana selam olsun. Senin için Rabbim'den mağfiret dileyeceğim, çünkü O, bana karşı çok lütufkardır.»«Sizi Allah'tan başka taptıklarınızla bırakıp çekilir, Rabbime yalvarırım. Rabbime yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım.» İbrahim onları Allah'tan başka taptıklarıyla başbaşa bırakıp çekilince ona İshak ve Yakub'u bahşettik ve her birini peygamber yaptık.






----- 29.16-26  İbrahim'i de gönderdik. O kavmine şöyle demişti: Allah'a kulluk edin. O'na karşı gelmekten sakının. Eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır.Siz Allah'ı bırakıp sadece bir takım putlara tapıyor, aslı olmayan sözler uyduruyorsunuz. Doğrusu, Allah'tan başka taptıklarınızın size rızık vermeye güçleri yetmez. Artık rızkı Allah katında arayın. O'na kulluk edin. O'na şükredin. Siz O'na döneceksiniz.«Şayet siz beni yalancı sayarsanız, sizden önceki birtakım ümmetler de resullerini yalancı saymıştı. Elçinin görevi imana zorlamak değil, sadece açıkça tebliğ etmektir.»Allah'ın yaratmaya nasıl başlayıp, sonra onu nasıl tekrar edeceğini anlamazlar mı? Doğrusu bu Allah'a kolaydır.De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bir bakın. İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır. Gerçekten Allah her şeye kadirdir.O, dilediğine azabeder, dilediğini esirger. Ancak O'na döndürüleceksiniz.Siz ne yeryüzünde ve ne de gökte Allah'ı aciz bırakabilirsiniz. Allah'tan başka bir dost ve yardımcınız da bulunmaz.» Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler, işte onlar Benim rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır. İşte can yakıcı azap onlar içindir. Onun için kavminin ona cevabı sadece şu oldu: «Öldürün onu veya yakın!» dediler. Allah da onu o ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda inanacak bir topluluk için ibretler vardır. İbrahim şöyle demişti: «Dünya hayatında, Allah'ı bırakıp aranızda putları muhabbet vesilesi kıldınız. Sonra kıyamet günü, birbirinize küfreder ve karşılıklı lanet okursunuz. Varacağınız yer ateştir; yardımcılarınız da yoktur.»Bunun üzerine Lut ona inandı ve İbrahim «Doğrusu ben Rabbimin dilediği yere hicret ediyorum, O şüphesiz güçlüdür, Hakim'dir» dedi. 


-----21.52-71  İbrahim, babasına ve milletine: «Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?» demişti.Babalarımızı onlara tapar bulduk» demişlerdi.İbrahim: «And olsun ki sizler de babalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz» deyince:«Sen bize gerçeği mi getirdin yoksa şaka mı ediyorsun?» dediler.O şöyle dedi: «Hayır; Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir ki onları O yaratmıştır. Ben de buna şahidlik edenlerdenim.»«Allah'a yemin ederim ki, siz ayrıldıktan sonra, putlarınıza bir tuzak kuracağım!»Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı.Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir, dediler.(Bir kısmı:) Bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş, dediler.O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim? dediler. İbrahim: «Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun» dedi.Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) «Zalimler sizlersiniz, sizler!» dediler.Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler.İbrahim: Öyleyse, dedi, Allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâla tapacak mısınız? Size de, Allah'ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız?Onlar: «Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin» dediler.Biz: «Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol» dedik.Ona düzen kurmak istediler, fakat Biz onları hüsrana uğrattık.Onu da, Lut'u da, alemler için kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık. 

-----26.69-89 (Resûlüm!) Onlara İbrahim'in haberini de naklet. Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? demişti. Demişlerdi ki: «Putlara tapıyoruz, bunun için sürekli onların önünde bel büküp eğiliyoruz.»«Peki» dedi, «Siz kendilerine dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? Yahut taptığınızda size fayda veya tapmadığınızda size zarar verebiliyorlar mı? «Hayır» dediler. «Biz atalarımızı böyle yaparlarken bulduk.» İbrahim: «Eski atalarınızın ve sizin nelere taptıklarınızı görüyor musunuz? Doğrusu onlar benim düşmanımdır. Dostum ancak Alemlerin Rabbidir. Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O'dur. Beni yediren de, içiren de O'dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O'dur. Ahiret gününde yanılmalarımı bana bağışlamasını umduğum O'dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla, o şüphesiz sapıklardandır. İnsanların diriltileceği gün, Allah'a temiz bir kalble gelenden başka kimseye malın ve oğulların fayda vermeyeceği gün, beni rezil etme» demişti.   

-----37, 83-99 İbrahim de şüphesiz O'nun yolunda olanlardandı. Çünkü o, Rabbine tertemiz bir yürekle geldi. O vakit babasına ve kavmine dedi: «Siz nelere ibadet edersiniz?»«Birtakım uydurma yalanlar için mi Allah'tan başka ilahlar istiyorsunuz?»«Âlemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?»Derken yıldızlara bir bakışla baktı. Sonra dedi ki: «Şüphe yok, ben hastayım.»Böylelikle arkalarını çevirip ondan kaçmaya başladılar.O da çaktırmadan putların yanına sokuldu. Onlara takdim edilmiş öylece duran yemekleri görünce: «Buyursanıza, neden yemiyorsunuz? Neyiniz var, neden konuşmuyorsunuz?» dedi.Derken onların üstüne yürüyüp sağ eliyle bir darbe indirdi. Bunun üzerine koşar oldukları halde ona yöneldiler. Dedi ki: «Kendi yontar olduğunuz şeye mi taparsınız?» «Halbuki Allah sizi ve yaptığınız şeyi yaratmıştır.»Dediler ki: «Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın.» Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa biz, onları alçaltılmışlar kıldık.İbrahim: «Doğrusu ben Rabbim uğrunda sizi bırakıp gidiyorum; O beni doğru yola eriştirir» dedi. 

-----43.26-30 Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Ben sizin taptıklarınızdan uzağım.Ben yalnız beni yaratana taparım. Çünkü O, beni doğru yola iletecektir.Ve bunu (bu tevhid inancını) onun ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kılıp bıraktı ki belki (Allah'a) dönerler diye.Hayır; Ben bunları ve babalarını gerçek ve onu açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.Gerçek kendilerine geldiği zaman: «Bu bir büyüdür. Doğrusu biz onu inkar ediyoruz» dediler.

Yine bu bölümde rab tanrının ibrahime görünmesinden ve kenan ülkesi denen şimdiki israilin bulunduğu toprakları ibrahimin soyu olduklarını iddia eden israiloğullarına verdiğinden bahsedilmektedir. Yahudilerin "vaad edilmiş topraklar" inancının kaynağı hakkında ipuçlarını burada bulmaktayız ,Alah cc nin ibrahime görünmesi diye bir şeyi kur'an onaylamaz, Allah cc kur'anda sadece musa as ile kutsal vadi tuvada aracısız olarak konuşmuş, araf s. 143. ayetinde Allah cc yi alenen görmek istemesi ile ilgili şu ayeti görmekteyiz. 

----- 7.143- Musa, tayin ettiğimiz vakitte gelip Rabbi onunla konuşunca, Musa: «Rabbim! Bana Kendini göster, Sana bakayım» dedi. Allah: «Sen Beni göremezsin ama dağa bak, eğer o yerinde kalırsa sen de Beni göreceksin» buyurdu. Rabbi dağa tecelli edince onu yerle bir etti ve Musa da baygın düştü; ayılınca: «Yarabbi, münezzehsin, Sana tevbe ettim, ben inananların ilkiyim» dedi.

Aynı bölümün, "avram mısırda" kısmı ile ilgili olarak şunlar yazmaktadır.  


10 Ülkedeki şiddetli kıtlık yüzünden Avram geçici bir süre için Mısır'a gitti. 11 Mısır'a yaklaştıklarında karısı Saray'a, “Güzel bir kadın olduğunu biliyorum” dedi, 12 “Olur ki Mısırlılar seni görüp, ‘Bu onun karısı’ diyerek beni öldürür, seni sağ bırakırlar. 13 Lütfen, ‘Onun kızkardeşiyim’ de ki, senin hatırın için bana iyi davransınlar, canıma dokunmasınlar.”
14 Avram Mısır'a girince, Mısırlılar karısının çok güzel olduğunu farkettiler. 15 Kadını gören firavunun adamları, güzelliğini firavuna övdüler. Kadın saraya alındı. 16 Onun hatırı için firavun Avram'a iyi davrandı. Avram davar, sığır, erkek ve dişi eşek, erkek ve kadın köle, deve sahibi oldu.
17 RAB Avram'ın karısı Saray yüzünden firavunla ev halkının başına korkunç felaketler getirdi. 18 Firavun Avram'ı çağırtarak, “Nedir bana bu yaptığın?” dedi, “Neden Saray'ın karın olduğunu söylemedin? 19 Niçin ‘Saray kızkardeşimdir’ diyerek onunla evlenmeme izin verdin? Al karını, git!” 20 Firavun Avram için adamlarına buyruk verdi. Böylece Avram'la karısını sahip olduğu her şeyle birlikte gönderdiler.  

Kur'anda ibrahim as ın mısıra gidişi ile ilgili olarak herhangi bir bilgi bulunmazken tevratta ibrahim asın mısıra gitmesinden , ölüm korkusu ile karısını kızkardeşi diye tanıtmasından, karısının firavun ile evlenmesinden, firavunun, evlendiği kadının ibrahim as ın kızkardeşi değil karısı olduğunu öğrenince onu karısı ile birlikte gönderdiğinden bahseder. Bu anlatılanlar korkunç bir iftira mahiyetinde olup ibrahim as ın, kavmi tarafından ateşe atılarak öldürülmek istenmesine karşı dahi inancından vazgeçmediği kur'an ayetleri ile sabittir, tevrat'ta anlatılan aynı ibrahim as ölüm korkusu ile karısını kızkardeşi diye tanıtıp firavun ile evlenmesine izin veren birisidir. 

--------Yaratılış 13.  
 
Avram'la Lut'un Ayrılması
1 Avram, karısı ve sahip olduğu her şeyle birlikte Mısır'dan ayrılıp Negev'e doğru gitti. Lut da onunla birlikteydi. 2 Avram çok zengindi. Sürüleri, altınları, gümüşleri vardı. 3 Negev'den başlayıp bir yerden öbürüne göçerek Beytel'e kadar gitti. Beytel'le Ay Kenti arasında daha önce çadırını kurmuş olduğu yere vardı. 4 Önceden yapmış olduğu sunağın bulunduğu yere gidip orada RAB'bi adıyla çağırdı.
5 Avram'la birlikte göçen Lut'un da davarları, sığırları, çadırları vardı. 6 Malları öyle çoktu ki, toprak birlikte yaşamalarına elvermedi; yan yana yaşayamadılar. 7 Avram'ın çobanlarıyla Lut'un çobanları arasında kavga çıktı. –O günlerde Kenanlılar'la Perizliler de orada yaşıyorlardı.–
8 Avram Lut'a, “Biz akrabayız” dedi, “Bu yüzden aramızda da çobanlarımız arasında da kavga çıkmasın. 9 Bütün topraklar senin önünde. Gel, ayrılalım. Sen sola gidersen, ben sağa gideceğim. Sen sağa gidersen, ben sola gideceğim.”
10 Lut çevresine baktı. Şeria Ovası'nın tümü RAB'bin bahçesi gibi, Soar'a doğru giderken Mısır toprakları gibiydi. Her yerde bol su vardı. RAB Sodom ve Gomora kentlerini yok etmeden önce ova böyleydi. 11 Lut kendine Şeria Ovası'nın tümünü seçerek doğuya doğru göçtü. Birbirlerinden ayrıldılar. 12 Avram Kenan topraklarında kaldı. Lut ovadaki kentlerin arasına yerleşti, Sodom'a yakın bir yere çadır kurdu. 13 Sodom halkı çok kötüydü. RAB'be karşı büyük günah işliyordu.
14 Lut Avram'dan ayrıldıktan sonra, RAB Avram'a, “Bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak” dedi, 15 “Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim. 16 Soyunu toprağın tozu kadar çoğaltacağım. Öyle ki, biri çıkıp da toprağın tozunu sayabilirse, senin soyunu da sayabilecek. 17 Kalk, sana vereceğim toprakları boydan boya dolaş.”
18 Avram çadırını söktü, gidip Hevron'daki Mamre meşeliğine yerleşti. Orada RAB'be bir sunak yaptı.

 Kur'an ayetleri, ibrahim as ile lut as ın kavimlerinden birlikte ayrıldıklarını ancak sonradan herhangi bir beraberliklerinden bahsetmez, ancak tevrat, ibrahim as ile lut as ın mısıra beraber gittikleri ve oradan beraber ayrıldıklarından bahseder, yine tevrat'a göre lut ve ibrahim as ın çobanları arasında çıkan kavga sonucunda birbirlerinden ayrılma kararı almışlardır. Lut as sodom ve gomore'ye giderken ibrahim as kenan yani bugünkü israil topraklarının olduğu ülkede kalmıştır. Ancak kur'an bunları doğrulamamakta ve ibrahim as ın mekkeye gittiğini bildirmektedir. Tevrat'ta mekke'ye gidişinden hiç bahsedilmeyen ibrahim as ın mekke haricindeki yerlerde 3 tane sunak yaptığının yazmasına rağmen kur'anda kabenin temellerini yükseltmesinden bahsedilmektedir. 

-----2.124-129 Rabbi İbrahim'i bir takım emirlerle denemiş, o da onları yerine getirmişti. Allah, «seni insanlara önder kılacağım» demişti. O «soyumdan da» deyince, «zalimler benim ahdime erişemez» buyurmuştu. Kabeyi, insanlar için toplanma ve güven yeri kılmıştık. İbrahim'in makamını namaz yeri edinin, dedik. Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için temiz tutun diye İbrahim ve İsmail'e ahd verdik.İbrahim: «Rabbim! Burasını emin bir şehir kıl, halkından, Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır» demişti. Allah da: «İnkar edeni de az bir müddet geçindirir, sonra da onu ateşin azabına uğramak zorunda bırakırım, ne kötü sonuç» buyurmuştu.İbrahim ve İsmail, Kabenin temellerini yükseltiyordu: «Rabbimiz! Yaptığımızı kabul buyur. Şüphesiz ki, Sen hem işitir hem bilirsin»«Rabbimiz! İkimizi Sana teslim olanlardan kıl, soyumuzdan da Sana teslim olanlardan bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur, çünkü tevbeleri daima kabul eden, merhametli olan ancak Sensin».Rabbimiz! İçlerinden onlara Senin ayetlerini okuyan, Kitabı ve hikmeti öğreten, onları her kötülükten arıtan bir peygamber gönder. Doğrusu güçlü ve Hakim olan ancak Sensin»

----- 3.96-97 Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke'deki (Kâbe)dir.Orada apaçık deliller vardır, İbrahim'in makamı vardır; kim oraya girerse, güvenlik içinde olur; oraya yol bulabilen insana Allah için Kabe'yi haccetmesi gereklidir. Kim inkar ederse, bilsin ki; doğrusu Allah alemlerden müstağnidir.  

-----14.35-41  Hatırla ki İbrahim şöyle demişti: «Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!» «Rabbim! O putlar çok insanları saptırdı; bana uyan bendendir, bana karşı gelen kimseyi Sana bırakırım; Sen bağışlarsın, merhamet edersin.»«Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.»«Rabbimiz! Doğrusu Sen gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz.»«Kocamışken, bana İsmail ve İshak'ı veren Allah'a hamdolsun. Doğrusu Rabbim duaları işitendir.»«Rabbim, beni namazı(nda) sürekli olan kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur.»Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, anamı babamı ve inananları bağışla.»  

Kur'an ayetleri , ibrahim as ın mekke'de ikamet ettiği ve orada insanlar için ilk kurulan beyt'i (kabe'yi) yeniden yükselttiklerini bildirir , tevrat'taki yazılanlar ile kur'an ayetleri arasında hiç bir şekilde uygunluk bulunmamaktadır. Bu kısımdaki 14. ve 17. bölümdeki "“Bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak” dedi, 15 “Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim. 16 Soyunu toprağın tozu kadar çoğaltacağım. Öyle ki, biri çıkıp da toprağın tozunu sayabilirse, senin soyunu da sayabilecek. 17 Kalk, sana vereceğim toprakları boydan boya dolaş.”" şeklinde yazılanlar bugünkü "siyonizm" düşüncesinin kaynağını oluşturduğu açıktır. İbrahim as ın yaşamadığı toprakların kuzeyden güneye, doğudan batıya kadar yahudilere verildiği yalanları nereden türediği belli olmaktadır. 

---------Yaratılış 14 , "avram lut'u kurtarıyor"bölümünde ibrahim as ın lut'u kurtarmak için 318 adamı ile birlikte lut'a yardıma gittiğini ve lut'un yağmalanan mallarını geri getirdiğinden bahseder, ancak kur'an bu anlatılanları doğrulayacak herhangi bir bilgi vermez. 
-------Yaratılış 15, "rab'bin avram'la yaptığı antlaşma" bölümünde ibrahim bir çocuğu olmadığını söyler ve buna karşı rab ona bir çocuk verileceğini bildirir.

7 Tanrı Avram'a, “Bu toprakları sana miras olarak vermek için Kildaniler'in Ur Kenti'nden seni çıkaran RAB benim” dedi.
8 Avram, “Ey Egemen RAB, bu toprakları miras alacağımı nasıl bileceğim?” diye sordu.
9 RAB, “Bana bir düve, bir keçi, bir de koç getir” dedi, “Hepsi üçer yaşında olsun. Bir de kumruyla güvercin yavrusu getir.”
10 Avram hepsini getirdi, ortadan kesip parçaları birbirine karşı dizdi. Yalnız kuşları kesmedi. 11 Leşlerin üzerine konan yırtıcı kuşları kovdu. 
Bu kısımda bakara s. 260. ayette "İbrahim: «Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster» dediğinde, «İnanmıyor musun?» deyince de, «Hayır öyle değil, fakat kalbim iyice kansın» demişti. «Öyleyse dört çeşit kuş al, onları kendine alıştır, sonra onları parçalayıp her dağın üzerine bir parça koy, sonra onları çağır; koşarak sana gelirler. O halde Allah'ın güçlü ve Hakim olduğunu bil» demişti."şeklinde,ölüleri nasıl dirilttiğini görmek istemesi ve bunu görmesi için 4 kuş alıp parçalamasının emredilmesi ile tevrat'ta anlatılan bu kısımlar konu ile herhangi bir yakınlığı olmamasına rağmen ibrahim as ile ilgili olması açısından dikkat çekicidir. Bakara s. 260. ayetinde anlatılan olay muhtemeldirki ibrahim asın risaletinin ilk zamanlarında olmuştur
  Bu bölümde " 18-21 O gün RAB Avram'la antlaşma yaparak ona şöyle dedi: “Mısır Irmağı'ndan büyük Fırat Irmağı'na kadar uzanan bu toprakları –Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını– senin soyuna vereceğim.”" şeklinde yazılanlar yine "siyonizm" düşüncesinin kaynağını oluşturması açısından ilginç ve ibret vericidir.

19 Nisan 2012 Perşembe

Tevrat'ın Kur'an İle Sağlaması 2 (Yaratılış Bölümü " Nuh ve Tufan")

"Tevrat'ın kur'an ile sağlaması" başlıklı seri yazımıza tevrat'ın yaratılış (tekvin) nuh ve tufan kısmı ile devam ediyoruz.
-------- Yaratılış 6
Tufan
1 Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı, kızlar doğdu. 2 İlahi varlıklar[a] insan kızlarının güzelliğini görünce beğendikleriyle evlendiler. 3 RAB, “Ruhum insanda sonsuza dek kalmayacak, çünkü o ölümlüdür” dedi, “İnsanın ömrü yüz yirmi yıl olacak.” 4 İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller[b] vardı. Bunlar eski çağ kahramanları, ünlü kişilerdi.
5 RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. 6 İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı. 7 “Yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım” dedi, “Çünkü onları yarattığıma pişman oldum.” 8 Ama Nuh RAB'bin gözünde lütuf buldu.
9 Nuh'un öyküsü şöyledir: Nuh doğru bir insandı. Çağdaşları arasında kusursuz biriydi. Tanrı yolunda yürüdü. 10 Üç oğlu vardı: Sam, Ham, Yafet. 11 Tanrı'nın gözünde yeryüzü bozulmuş, zorbalıkla dolmuştu. 12 Tanrı yeryüzüne baktı ve her şeyin ne denli bozulduğunu gördü. Çünkü insanlar yoldan çıkmıştı.
13 Tanrı Nuh'a, “İnsanlığa son vereceğim” dedi, “Çünkü onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim. 14 Kendine gofer[c] ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. 15 Gemiyi şöyle yapacaksın: Uzunluğu üç yüz[ç], genişliği elli[d], yüksekliği otuz arşın[e] olacak. 16 Pencere de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını[g] bulsun. Kapıyı geminin yan tarafına koy. Alt, orta ve üst güverteler yap. 17 Yeryüzüne tufan göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her canlı ölecek. 18 Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin. 19 Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al. 20 Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler. 21 Yanına hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ilerde yemek üzere depola.”
22 Nuh Tanrı'nın bütün buyruklarını yerine getirdi. 

Tevratta nuh as ın yaptığı gemi ile ayrıntılı bilgiler var iken kur'anda bu tür bilgiler yoktur , tefsirlerimizde yer alan gemi ile bilgilerin kaynağı tevrat olduğu anlaşılmaktadır. Nuh as ın yaptığı gemi ile ilgili bilgiler kur'anda şu şekilde anlatılmaktadır. 

-----7-59-64  Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum. Kavminden ileri gelenler dediler ki: Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz!Dedi ki: «Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur; fakat ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiy ile) biliyorum. (Allah'ın azabından) sakınıp da rahmete nâil olmanız ümidiyle, içinizden sizi uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı?» Onu yalanladılar; biz de onu ve gemide beraberinde olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda boğduk, çünkü onlar kör bir kavimdi.
----- 11- 36-39 Nuh'a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak. Öyle ise onların işlemekte olduklarından (günahlardan) dolayı üzülme.Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır! Nuh gemiyi yapıyor, kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: «Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de sizinle alay edeceğiz!Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve sürekli bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz.»
-----23- 23-29 Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik ve o: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka bir tanrı yoktur. Hâla sakınmaz mısınız? dedi.Bunun üzerine, kavminin inkarcı ileri gelenleri şöyle dediler: «Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir. Size üstün ve hâkim olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki melekler gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.»«Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp bekleyin bakalım.»Nuh: «Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et» dedi. Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: «Nezaretimiz altında, sana bildirdiğimiz gibi gemiyi yap; buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynayınca her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu alıp gemiye bindir. Haksızlık yapanlar için Bana baş vurma, çünkü onlar suda boğulacaklardır.»Ey Nuh! Sen ve beraberindekiler gemiye yerleşince: «Bizi zalim milletten kurtaran Allah'a hamdolsun» de.«Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen indirenlerin en iyisisin» de. 
-----026.105-119 Nuh kavmı gönderilen Resulleri tekzib etti.Kardeşleri Nuh, onlara: «Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak Alemlerin Rabbine aittir. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin» dedi. Onlar şöyle cevap verdiler: Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyiz hiç! Nuh: «Onların yaptıkları hakkında bir bilgim yoktur; hesabları Rabbime aittir, düşünsenize! Ben inananları kovacak değilim. Ben sadece açıkça uyarıcıyım» dedi.«Ey Nuh! Eğer bu işe son vermezsen, şüphesiz taşlanacaklardan olacaksın» dediler.Nûh: «Ya Rabbî!» dedi, «halkım beni yalancı saydı. Artık benimle onlar arasındaki hükmünü Sen ver, beni ve beraberimdeki müminleri Sen halas eyle ya Rabbî!»Bunun üzerine, onu ve onunla birlikte olanları (insan ve hayvanlarla) yüklü gemi içinde kurtardık

Tevrat'ta "oğulların karın ve gelinlerinle birlikte gemiye bin" denmesine karşın kur'anda nuh as ın bir oğlunun zikri geçmekte onunda iman etmeyenlerin safında olduğu bildirilmektedir. 
----- 11-42-47 Gemi, dağlar gibi dalgalar içinde onları götürürken, Nuh, bir kenarda ayrı kalmış olan oğluna «Ey oğulcuğum! Bizimle beraber gel, kafirlerle birlik olma» diye seslendi.Oğlu: «Dağa sığınırım, beni sudan kurtarır» deyince, Nuh: «Bugün Allah'ın buyruğundan O'nun acıdıkları dışında kurtulacak yoktur» dedi. Aralarına dalga girdi, oğlu da boğulanlara karıştı. Yere, «Suyunu çek!», göğe, «Ey gök sen de tut!» denildi. Su çekildi, iş de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. «Haksızlık yapan millet Allah'ın rahmetinden uzak olsun» denildi. Nuh Rabbine seslendi: «Rabbim! Oğlum benim ailemdendi. Doğrusu Senin vadin haktır. Sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin» dedi.Allah: «Ey Nuh! O senin ailenden sayılmaz; çünkü kötü bir iş işlemiştir; öyleyse bilmediğin şeyi Benden isteme. İşte sana öğüt, bilgisizlerden olma» dedi.«Rabbim! Bilmediğim şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum» dedi.
Kur'anda tevrat'ın aksine nuh as ın karısınında iman etmeyenlerin safında olduğu beyan edilir.
----- 66.10 Allah, inkar edenlere, Nuh'un karısıyla Lut'un karısını misal gösterir: Onlar, kullarımızdan iki iyi kulun nikahı altında iken onlara karşı hainlik edip inkarlarını gizlemişlerdi de iki peygamber Allah'tan gelen azabı onlardan savamamışlardı. O iki kadına: «Cehenneme girenlerle beraber siz de girin» dendi.  

---------Yaratılış 7 

1 RAB Nuh'a, “Bütün ailenle birlikte gemiye bin” dedi, “Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum. 2-3 Yeryüzünde soyları tükenmesin diye, yanına temiz sayılan hayvanlardan erkek ve dişi olmak üzere yedişer çift, kirli sayılan hayvanlardan birer çift, kuşlardan yedişer çift al. 4 Çünkü yedi gün sonra yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdıracağım. Yarattığım her canlıyı yeryüzünden silip atacağım.” 5 Nuh RAB'bin bütün buyruklarını yerine getirdi.
6 Yeryüzünde tufan koptuğunda Nuh altı yüz yaşındaydı. 7 Nuh, oğulları, karısı, gelinleri tufandan kurtulmak için hep birlikte gemiye bindiler. 8-9 Tanrı'nın Nuh'a buyurduğu gibi temiz ve kirli sayılan her tür hayvan, kuş ve sürüngenden erkek ve dişi olmak üzere birer çift Nuh'a gelip gemiye bindiler. 10 Yedi gün sonra tufan koptu.
11 Nuh altı yüz yaşındayken, o yılın ikinci ayının on yedinci günü enginlerin bütün kaynakları fışkırdı, göklerin kapakları açıldı. 12 Yeryüzüne kırk gün kırk gece yağmur yağdı.
13 Nuh, oğulları Sam, Ham, Yafet, Nuh'un karısıyla üç gelini tam o gün gemiye bindiler. 14 Onlarla birlikte her tür hayvan –evcil hayvanların, sürüngenlerin, kuşların, uçan yaratıkların her türü– gemiye bindi. 15 Soluk alan her tür canlı çifter çifter Nuh'un yanına gelip gemiye bindi. 16 Gemiye giren hayvanlar Tanrı'nın Nuh'a buyurduğu gibi erkek ve dişiydi. RAB Nuh'un ardından kapıyı kapadı.
17 Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarı kaldırdı. 18 Sular yükseldi, çoğaldıkça çoğaldı; gemi suyun üzerinde yüzmeye başladı. 19 Sular öyle yükseldi ki, yeryüzündeki bütün yüksek dağlar su altında kaldı. 20 Yükselen sular dağları on beş arşın[a] aştı. 21-22 Yeryüzünde yaşayan bütün canlılar yok oldu; kuşlar, evcil ve yabanıl hayvanlar, sürüngenler, insanlar, soluk alan bütün canlılar öldü. 23 RAB insanlardan evcil hayvanlara, sürüngenlerden kuşlara dek bütün canlıları yok etti, yeryüzündeki her şey silinip gitti. Yalnız Nuh'la gemidekiler kaldı. 24 Sular yüz elli gün boyunca yeryüzünü kapladı.

Yaratılış 7-1 de, kur'anın aksine olarak bütün ailesi ile birlikte gemiye binmesi anlatılırken 6. da tufan koptuğunda nuh'un 600 yaşında olduğu yazılmaktadır. Kur'an bize nuh'un yaşı hakkında şu bilgiyi verir. 
----- 29.14 Andolsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi. 
Kur'an bize tufan'ın kaç gün sürdüğü hakkında herhangi bir vermez.
----- 11.44 Allah tarafından denildi ki: «Ey yeryüzü suyunu yut! Ey gökyüzü sen de suyunu kes! Ve sular çekildi. Emir yerine gelmiş oldu. Gemi de Cudi dağı üzerine oturdu. O zalim kavme böylece dünyadan uzak olun denildi.  
-------Yaratılış 8. "tufan'ın sonu" bölümündeki anlatılanlar ile tefsir kitaplarımızdaki nuh as kıssası ile ilgili anlatılanların  " israiliyyat" olarak adlandırılmasının yanlış bir tesbit olmadığını ortaya koymaktadır.

-------- Yaratılış 9 "nuh'un oğulları"  

18 Gemiden çıkan Nuh'un oğulları Sam, Ham ve Yafet idi. Ham Kenan'ın babasıydı. 19 Nuh'un üç oğlu bunlardı. Yeryüzüne yayılan bütün insanlar onlardan üredi.
20 Nuh çiftçiydi, ilk bağı o dikti. 21 Şarap içip sarhoş oldu, çadırının içinde çırılçıplak uzandı. 22 Kenan'ın babası olan Ham babasının çıplak olduğunu görünce dışarı çıkıp iki kardeşine anlattı. 23 Sam'la Yafet bir giysi alıp omuzlarına attılar, geri geri yürüyerek çıplak babalarını örttüler. Babalarını çıplak görmemek için yüzlerini öbür yana çevirdiler. 24 Nuh ayılınca küçük oğlunun ne yaptığını anlayarak, 25 şöyle dedi:
“Kenan'a lanet olsun,
Köleler kölesi olsun kardeşlerine.
26 Övgüler olsun Sam'ın Tanrısı RAB'be,
Kenan Sam'a kul olsun.
27 Tanrı Yafet'e[a] bolluk versin,
Sam'ın çadırlarında yaşasın,
Kenan Yafet'e kul olsun.”
28 Nuh tufandan sonra üç yüz elli yıl daha yaşadı. 29 Toplam dokuz yüz elli yıl yaşadıktan sonra öldü.
Bu bölümde anlatılanlar Allah cc nin bir elçisine yapılan bir hakaret mahiyetinde olup tevratın gelecek olan bölümlerinde yine göreceğimiz türden iftiralardır. 28.29 da nuh as ın 950 yaşaması ile kur'andaki tufan olana kadar kavminin içinde 950 sene kalması(29.14) rakam yönünden bir mutabakat sağlasa bile tufan zamanında 600 yaşında olduğunu söylemesi kur'anla uyum sağlamamaktadır.