8 Nisan 2012 Pazar

Nuzül Öncesi Şirk İnancı ve Günümüz Müslümanlarının Durumu

Malum olduğu üzere islam tarihi kitaplarında kur'anın nazil olmadan önceki durumu açık bir biçimde anlatılmakta ve mekke toplumunun şirk bataklığı içinde yüzdükleri,kızlarının diri diri toprağa gömdükleri kadınları bir meta olarak kullandıkları gibi sapık inançları anlatılmakta ve kur'anın inmesi ile birlikte müslüman olanların bu inançlarından vazgeçerek tevhid inancına sahip oldukları anlatılır. Bu anlatılanlar tabiki doğrudur, kur'an şirk karanlığı içindeki bir toplumu tevhidin aydınlığına çıkarmıştır, maalesef belirli bir süre sonra mekke toplumunu  "müşrik" yapan inançlar kendilerini müslüman olarak vasıflayan insanlar tarafından dinin olmazsa olmazlarından haline getirilmiştir. Bu yazımızda mekke toplumunun şirk inançlarından olan "şefaat" ve "Allah cc ye sesini duyurmak için aracılar ihdası " konularını kur'an perpektifinden bakmaya ve bu inançların mekke toplumundaki inanç arka planını ve günümüz müslümanlarının ekseriyetinde bulunan bu hastalıkları mekke toplumunun inancından ne kadar farklı olduğunu görmeye çalışacağız.  


         MEKKE TOPLUMUNUN ŞEFAAT İNANCI ARKA PLANI


-----10.018 Onlar, Allah'ı bırakarak, kendilerine fayda da zarar da veremeyen putlara taparlar: «Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır» derler. De ki: «Göklerde ve yerde, Allah'ın bilmediği bir şeyi mi O'na haber veriyorsunuz?» Allah, onların ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.
-----2.255 Allah, O'ndan başka tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, dilediğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.
-----6.051 Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Öyleki, kendileri için O'nun huzurunda ne bir dost ne de bir şefaatçı vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.
-----6.070 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.
-----6.094 Onlara: «And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi size verdiklerimizi ardınızda bırakarak bize birer birer geldiniz; içinizde Allah'ın ortakları olduğunu sandığınız şefaatçılarınızı beraber görmüyoruz. And olsun ki aranızdaki bağlar kopmuş, ortak sandıklarınız sizden ayrılmışlardır» denecek.
-----7.053 Kitap'ın haber verdiği sonuçtan başka bir şey mi bekliyorlar? Sonuç gelip çattığı gün, önceleri onu unutmuş olanlar, «Rabbimizin peygamberleri şüphesiz bize gerçeği getirmişti, şimdi bize şefaat etsin, yahut geriye çevrilsek de işlediklerimizin başka türlüsünü işlesek» derler. Doğrusu kendilerini mahvetmişlerdir, uydurdukları şeyler onları koyup kaçmışlardır.
-----10.003 Doğrusu sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra arşa hükmeden, işi düzenleyen Allah'tır, izni olmadan kimse şefaat edemez. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'na kulluk edin. Nasihat dinlemez misiniz?
-----26.100 «Artık bize ne şefaat edicilerden var. Ne de yakın bir dost var.»
-----30.013 Koştukları ortakları artık şefaatçileri değildir; ortaklarını inkar ederler.
-----32.004 Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden Allah'tır. O'ndan başka bir dostunuz ve şefaatçiniz yoktur. Düşünmüyor musunuz?
-----36.023 «Hiç ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar.»
-----39.043 Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: «Onlar bir şeye sahip olmadıkları, akıl da edemedikleri halde mi şefaat edecekler?»
-----40.018 Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur.
-----74.048Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez.

Ayetlerin meallerinden anlaşılmaktadırki , mekke toplumu Allah cc den başka ibadet etmiş oldukları putlarını kendilerine şefaatçı olarak tayin etmişlerdir. Bu inanç arka planı dahilinde nazil olan şefaat inancı ile ilgili bütün ayetler mekke toplumunun bu şirk inancını reddiye sadedinde olmasına rağmen tamamen bağlamından çıkarılarak okunmuş ve müslüman olmak iddiasında bulunan bir kısım insanların ahirette Allah cc den başkasının yardımına muhtaç ve onlardan medet ummak şeklindeki bir  anlayış çerçevesinde okunur olmuştur.  


Şefaat konusu, kur'anın nazil olmasıyla gündeme gelen bir konu değildir. Ahirette günahkar müslümanlara diğer bir takım insanların haşa Allah cc  nin izin  vererek onların günahlarının bağışlanması için ricacı olması şeklinde anlaşılması gereken bir konu asla değildir. 


Şefaat konusu,kur'an nazil olmadan önce müşrik araplarda bir şirk çeşidi olarak ortada durmaktaydı,kur'anın nuzül olmaya başlaması ile toplumda geçerli olan şirk inançları teker teker yıkılmaya başladı. Şefaat inancıda bu şirk inançlarından bir tanesi olması hasebi ile bu inançta ilgili ayetlerle yıkıldı. Şefaat ayetleri çerçevesinde inen ancak Allah cc nin izin vermesi veya ahid vermesi veya meleklerin şefaati konusu ayetler üzerinde tahrife varan yollarla bu günkü haline dönüştürülmüş ve başta muhammed sav olmak üzere her gurubun lideri ,şeyhi , ağabeyine şefaat yetkisi verdirilerek kendi gurubunun mensupları olmadan cennete girmeyeceklerini Allah cc ye beyan ederek kendi mensuplarına yanlarına alarak cennete gidecekleri şeklinde bir inanç kur'ana muhalif olarak hortlatılmaya çalışılmıştır. 


Bu konu ile ilgili olarak da uygun rivayetler türetilmiş, kur'anın şefaat inancına inanmaya davet edilen bir kişinin ilk karşılığı  " iyi ama bir sürü hadisler var bu konuda onları inkarmı edeceğiz?" şeklindedir . Allah cc nin kitabındaki ayetler ile onun dışındaki kaynaklardan gelen bilgiler çakıştığı zaman müslüman kişinin ilk tercih edeceği kaynak kur'an olmalı ve onun dışında gelen bilgiler kur'an ayetleri ışığında anlaşılmaya çalışılmalıdır. Karşımıza çıkan her hadisin güvenilirliliği sorgulanmalı ve bu sorgu yapılırken ölçümüz kur'an olmalıdır, kur'an ayetleri ile çaıkşan her haber adı hadis olasa bile uydurma bir  haberdir ve bizim için bir değeri yoktur.  


                  MEKKE TOPLUMUNUN ARACILIK İNANCI 


Müşrik mekke toplumu Allah cc yi yaratan ve yüce bir ilah olarak bilmekteydiler, onları müşrik kılan şey Allah cc ye yaklaşmak için ihdas ettikleri putları idi. 

----- 29.061 And olsun ki onlara: «Gökleri ve yeri yaratan, güneşi, ayı buyruğu altında tutan kimdir?» diye sorarsan, şüphesiz «Allah'tır» derler.Öyleyse niçin döndürülüyorlar?
-----29.063 And olsun ki onlara: «Gökten su indirip onunla, ölümünden sonra yeri dirilten kimdir?» diye
   sorarsan, şüphesiz, «Allah'tır» derler. De ki: «Övülmek Allah içindir», fakat çoğu bunu akletmezler.
-----31.025 Andolsun ki onlara, «Gökleri ve yeri kim yarattı?» diye sorsan, mutlaka «Allah...» derler. De ki: (Öyleyse) övgü de yalnız Allah'a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler.
-----39.038 And olsun ki, onlara, «Gökleri ve yeri yaratan kimdir?» diye sorsan: «Allah'tır» derler. De ki: «Öyleyse bana bildirin, Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut bana bir rahmet dilerse, O'nun rahmetini önleyebilir mi?» De ki: «Allah bana yeter; güvenenler O'na güvenir.»
-----43.009 And olsun ki onlara: «Gökleri ve yeri kim yarattı?» diye sorsan, «Onları güçlü olan, her şeyi bilen yaratmıştır» derler.
-----43.087 And olsun ki, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan: «Allah» derler. Öyleyken nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar?

Ayet meallerinden anlaşılacağı üzere mekke toplumunun kendilerini , gökleri ve yeri yaratanın  Allah cc olduğu konusunda herhangi bir inkarları yoktur, onları müşrik kılan inanç zümer suresi 3. ayetinde ifade edilen "kendilerini Allah'a yaklaştırsınlar" diye bir takım veliler edinmeleri idi

-----39.003 İyi bil ki Allahındır ancak halîs din, onun berisinden bir takım veliylere tutunanlar da şöyle demektedirler: biz onlara ıbadet etmiyoruz, ancak bizi Allaha yakın yaklaştırsınlar diye, şübhe yok ki Allah onların aralarında ıhtilâf edip durdukları şeyde hukmünü verecek, her halde yalancı, nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz.
-----46.028 O zamanlar, Allah'ı bırakıp da O'na yakınlık peyda etmek için edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli değil miydi? Ama tanrıları onlardan uzaklaştılar. Bu, onların yalanı ve uydurup durdukları şeydir.
----34.037 Ey insanlar! Sizi Bana yaklaştıracak olan ne mallarınız ve ne de çocuklarınızdır; yalnız, inanıp yararlı iş işleyen kimselerin, işte onların yaptıklarına karşılık mükafatları kat kattır; işte onlar, yüksek derecelerde, güven içindedirler.

Mekkelilerin aracılar ihdas etme düşüncesi onların müşriklik vasfına sahip olmalarına sebeb olmuştur , bu inanç özellikle tasavvuf inancı içinde en önemli bir yeri tutarak tasavvufun amentüsü haline getirilmiştir. Saf ve cahil müridler üzerinde kurulan bu inanç hegomonyası , "siz cumhurbaşkanına sesinizi direk olarak nasıl duyuramazsanız Allah cc yede herhangi bir aracı olmadan ulaşmazsınız" gibi bir manktıkla kerameti kendinden menkul din baronlarına kul haline getirilmişlerdir.  

------2.186 Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip Bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar.

Bu ayetin delaleti ile Allah cc ye sesini duyurmak isteyen herhangi bir kul direk olarak ona dua edebilir araya kimseyi aracı koymadan ........ nın yüzü suyu  hürmetine  gibi sözlere gerek duymadan rabbine dua edebilir, bunun aksine olarak "biz kimizki onun salih kulları olmadan sesimizi duyurmamız imkansız" gibi sözler bu düşünce sahiplerini tevhid dairesinden çıkarır.   


Sonuç olarak, insanları şirk bataklığından kurtarıp tevhidin aydınlığına çıkarmak için indirilmiş olan  kur'anın nazil olduğu dönemdeki mekke toplumunun şirk olarak vasıflandırılan inançlarından bazıları bugün ayni ile vaki olarak kendisini müslüman olarak vasıflandıran insanların düşüncelerinde din adına çok önemli bir yer tutmaktadır, trajedi sayılabilecek olan bu durumdan müslümanların en kısa zamanda kurtulmaları gerekmektedir. Bu kurtuluşun reçetesi ise kur'ana dönmektir, kurmuş oldukları şirk düşünceleri ile saf ve cahil müslümanları aldatan din baronlarının şatoları kur'ana dönmek ile yıkılacaktır. Dikkat edecek olursak bu gibi insanların baş argümanları "kur'anı sen anlayamazsın" veya " kur'an okumayın sapıtırsınız" gibi ahmakça sözlerdir.Kur'ana sarılındığı takdirde başlarına gelecekleri çok iyi bilen baronlar saltanatlarının elden gitmemesi için kur'anın önünü kapatmak için ne gerekliyse yapmaktadırlar. Bizlerde gerekeni yaparak kur'anın önün açmak için elimizden geleni ardımıza koymamamız gerekmektedir.  


                    EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.

2 yorum:

  1. Allah Razı olsun diyecek söz bulamadım budur
    Z.Evcimen

    YanıtlaSil
  2. BEN MÜSLÜMAN MIYIM ? DEĞİL MİYİM ? BİR MUHASEBESİNİ,SAĞLAMASINI YAPALIM.
    http://namenstr8bredahollanda.blogspot.nl/2017/01/ben-musluman-miyim-degil-miyim-bir.html
    Akide sahih olmayınca, ibadet de sahih olmaz.
    http://meerstr11.blogspot.nl/2017/01/okuogrenistikametini-belirle-akide.html

    YanıtlaSil