Kur'an içinde geçen bir kelime şayet birden fazla anlama gelebiliyor ise, o kelimeye verilecek anlamın ayet bütünlüğüne uygun olması gerekmektedir. İsra s. 71. ayetinde geçen Biimamihim kelimesinin, Önder, İmam olarak yapılan çevirileri, her ne kadar kelimenin anlamına uygun olarak çevrilmiş olsa da, içinde bulunduğu ayetin bağlamına uygun bir çeviri olduğunu söylemek güçtür.
يَوْمَ نَدْعُو كُلَّ أُنَاسٍ بِإِمَامِهِمْ ۖ فَمَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَأُولَٰئِكَ يَقْرَءُونَ كِتَابَهُمْ وَلَا يُظْلَمُونَ فَتِيلًا
Bu ayetin çevirisi çoğunlukla şu şekilde yapılmaktadır.
Biz o gün bütün insan gruplarını önderleri ile birlikte huzurumuza çağırırız. O gün her kime kitabı sağ eliyle verilirse, işte onlar kitaplarını okuyacaklar
ve kıl kadar zulmedilmeyecekler.
Allah (c.c) bu ayette, hesap gününde nasıl bir durum ile karşı karşıya kalacağımızı bizlere hatırlatmaktadır. Ayette bütün insanların imamları ile birlikte huzura çıkacağı bildirilmektedir. Ayet içinde geçen Biimamihim kelimesinin bu ayette hangi anlama gelebileceğinin, ayetin devamından anlaşılması gerekmektedir. Ayetin devamında kitapların yani herkesin dünya hayatında yaptığı amellerinin kayıtlandığı kitaplarından bahsedilmekte, Biimamihim kelimesinin de kitap kelimesi ile uyumlu bir anlama gelmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Burada, Biimamihim kelimesinin Kitap anlamına gelip gelemeyeceği sorusu sorulacak, bu sorunun cevabı ise Yasin s. 12. ayetinden bulunacaktır.
إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَآثَارَهُمْ ۚ وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ فِي إِمَامٍ مُبِينٍ
Şüphesiz ki ölüleri, Biz diriltiriz Biz. İşlediklerini ve geride bıraktıklarını
Biz yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta saymışızdır.
Yasin s. 12. ayetinde geçen İmamin Mübin kelimesinin Apaçık bir kitap olarak çevrildiği görülmektedir. Ayet içinde geçen İmamin kelimesine görüldüğü gibi Kitap anlamı verilmektedir. Yasin s. 12. ayetinin tefsirlerinde İmamin Mübin deyiminin ana kitap yani Levhi Mahfuz veya amellerin yazıldığı kitap anlamı verilmekte, amellerin yazıldığı kitap anlamı kanaatimizce daha uygun düşmektedir.
وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا
Nebe s. 29 ---Oysa biz, her şeyi yazıp saymışızdır.
Nebe s. 29. ayetinde, dünya hayatında yapılan amellerin yazılı olduğunun beyan edilmiş olduğunu dikkate aldığımızda, Yasin s. 12. ayetinde geçen deyimin amellerin yazıldığı kitap olduğu daha net olarak anlaşılmaktadır.
Yasin s. 12. ayetinde geçen İmam kelimesine Amellerin yazıldığı kitap anlamı verildiğine göre, İsra s. 71. ayetinde geçen Biimamihim kelimesine, Önder anlamı verilmek yerine Kitap anlamının verilmesi, bulunduğu ayetin bağlamına daha uygun düşecektir.
Bütün bunlardan sonra sonra İsra s. 71. ayetine şu şekilde bir anlam vermek sanırım yanlış olmayacaktır.
Biz o gün bütün insan gruplarını kitapları ile birlikte huzurumuza çağırırız. O gün her kime kitabı sağından verilirse, işte onlar kitaplarını okuyacaklar ve kıl kadar zulmedilmeyecekler.
Biimamihim kelimesine verdiğimiz Kitap anlamı, ayetin devamı ile uyum sağlamakta, kitapları ile birlikte huzura çıkan insan guruplarından, kitabı sağından verilenlerin durumları ayet içinde beyan edilmektedir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Okuduğumuz ayeti doğru anlamak için, "Ayetten ne anlamak istiyoruz?" sorusunun değil, "Ayet bize nasıl bir mesaj veriyor?" sorusunun cevabı aranmalıdır.
12. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
12. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
15 Aralık 2017 Cuma
18 Mart 2015 Çarşamba
Mücadele s. 12.13. Ayetleri: Nesih ,Tarihsellik ve Evrensellik
Kur'anın bir ayetinin diğer bir ayetin hükmünü kaldırması ile gerçekleştiği iddia edilen nasih mensuh teorisine delil getirilen ayetlerden bir tanesi de Mücadele s. 12. ayeti olup , bu ayetin hükmünün . 13. ayet ile kaldırıldığı düşüncesi, sure ile ilgili tefsirlerde yer almaktadır. nasih mensuh konusu herhangi bir nas ile sabit olmayıp göreceli bir konu olup , 500 ayet ile 5 ayet arasında neshin vaki olduğu düşüncesi yaygındır. Verdiğimiz rakamlar teorinin ne kadar kaypak bir zemine oturduğunun göstergesi olup , A tefsircisine göre neshe uğradığı iddia edilen bir ayetin , B tefsircisine göre neshe uğramadığı düşüncesi mevcuttur.
Mücadele s. 12.ve 13. ayetleri neshe uğradığı iddia edilen ayetlerden olup , bu konudaki düşüncemiz böyle bir durumun vaki olmadığı yönünde olup, ilgili ayetlerin önce tarihsellik sonra da evrensellik açısından nasıl anlaşılabileceği yönündeki düşüncelerimizi paylaşacağız. nasih mensuh konusunda kısaca , Kur'anda hiç bir ayetin böyle bir işleme tabi tutulmadığı düşüncesinde olanlara katıldığımızı hatırlatmak isteriz.
[058.012] Ey iman edenler! Resul ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, artık Allah bağışlayan ve merhamet edendir..
[058.013] Yoksa fısıltınızdan önce sadaka vermekten korktunuz mu? Madem ki, yapmadınız, Allah da size tevbe lütfetti, artık salatı ikame edin, zekatı verin ve Allah'a ve resulune itaat edin! Allah her ne yaparsanız haberdardır.
Bu sure içinde çokça geçen "Necva" kelimesi , "Fısıldamak ve birisiyle yalnız kalmak" anlamındadır. Surenin , 7-8-9-10. ayetlerine baktığımızda bu kelimenin münafıklar gündem edilerek kullanıldığını görmekteyiz. Bu bağlamı dikkate alarak okuduğumuz zaman, önce ayetin ilk hitap çevresi anlaşılarak mesajının anlaşılması kolaylaşacaktır.
Medine döneminin tarihi arka planında, Müslümanlar içindeki Münafıkların Kur'an ayetleri içinde önemli bir yer tutmuş olması ,Münafıklığın tarihsellik içinde gömülüp giden bir durum değil aksine evrensellik arz eden bir durum olduğu için olup , ayetlerde bu tiplerin nasıl ortaya çıkarılabileceği yani toplum içinde bunların kendilerinin nasıl deşifre edilebileceklerinin yolları gösterilmektedir. Konumuz olan ayetlere dikkat edecek olursak , muhatap kesimin sadece iman edenler değil , iman ettiğini iddia eden fakat içlerinde nifak olanların da olduğu görülecektir.
Bu arka plan dahilinde , konumuz olan ayetlere dönecek olursak , Medine de elçi ve devlet başkanı olan Muhammed (a.s) bir yönetici olarak kapısını aşındıran bir çok insanla karşı karşıya gelmektedir. Ahzab s. 53. Ayetinde Muhammed (a.s) ın evine gelen misafirlerle ilgili yapılan düzenlemede , işi bitenin fazla oturmadan gitmesi öğütlenerek bu durumun onu rahatsız ettiği , fakat bunu alenen söylemeye onun çekindiği beyan edilerek Allah (c.c) nin bunu söylemekten çekinmeyeceği beyan edilmektedir.
Olayı Muhammed (a.s) açısından düşündüğümüz zaman , kendisinin böyle bir danışma ücreti talep etmesi haliyle rahatsızlık yaratan bir durum oluşturacaktır. Allah (c.c) nin hakkı açıklamaktan çekinmemesi nedeniyle, bu tür gerekli gereksiz elçi ile danışma taleplerine bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemenin bir başka yönü de , ellerine her defasında cebe atmaktan çekinen münafıkların, tabiri caizse kabak gibi ortaya çıkmalarına sebep olmasıdır.
12. Ayette ki hitap çerçevesi gerçek iman edenler olup onların sadaka verecek güçleri olmadığı takdirde onların bağışlanacağı beyanı vardır. Medine toplumu içinde maddi güçleri yerinde olanlar olduğu gibi , maddi gücü olmayan samimi ve dürüst Mü'minler bulunmaktaydı. Bu durumun yansıması Tevbe s. 92. ayetini okuyanların gözlerini yaşartacak bir biçimde görülmektedir.
[009.092] Binek vermen için sana geldiklerinde, «Size binek bulamıyorum» dediğin zaman, sarf edecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözyaşı dökerek geri dönenlere de sorumluluk yoktur.
13. Ayet içindeki " E eşfaktüm" (Korktunuz mu?) kelimesinin anlamına baktığımız zaman hitabın muhatabının kimler olduğu daha açık bir biçimde anlaşılmaktadır.
"El işfaku" kelimesi ; "Bir şeye korkuyla karışık ihtimam , ilgi , koruma ve düşkünlük göstermek" anlamındadır. 13. Ayet içinde "Sadaka vermekten korkanlar" ile kast edilen , onlardan istenen sadakalara karşı müşfik davranarak , sadakaları yanlarında tutan onları infak etmeyerek bir nevi yanlarında korumaya alan , günümüz tabiri ile ceplerinde akrep olan MÜNAFIKLARDIR. Korku anlamına gelebilecek başka bir kelime yerine , Şe-Fe-Ka kökünden türemiş bir kelimenin kullanılmış olmasının dikkate alınmadığını burada üzülerek ifade etmek isteriz, dikkate alınsaydı bu kelimenin ifade ettiği anlam ile münafıkların arasındaki bağın kurularak hatalı bir anlam verilmeye sebebiyet verilmezdi.
13. Ayet ile ilgili yapılan meallerin genelde bu ayetin neshe uğradığı düşüncesinden yola çıkılarak yapılmış mealler olduğunu görmekteyiz. Ayet içindeki , " Ve taballahu aleyküm" ibaresini bir çok meal , muhatapların Mü'minler olduğu düşüncesi ile "Allah tevbenizi kabul etti" şeklinde çevirmiştir. Ancak bu çevirinin pek doğru çeviri olmadığını düşünmekteyiz. Muhatapların Münafıklar olduğu sadakaları karşı müşfik davranarak onlara karşı aşırı bir koruma içine girerek onları infak etmeyenler ile kast edilenler Mü'minler olamazlar , 12. Ayete baktığımızda böyle bir imkan içinde olmayan Mü'minler af edilmiştir.
Bu Ayetin mealinin Merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tarafından " Ya!.. Fısıltınızdan önce sadakalar takdim etmekten korktunuz mu? Mâdemki yapmadınız Allah da size tevbe lûtfetti artık namaza devam edin ve zekâtı verin ve Allah ve Resulüne itaat edin ki Allah habîrdir her ne yaparsanız" şeklinde yapılan mealinin daha doğru olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü Allah (c.c) tabiri caizse ceplerinde akrep taşıyan münafıkların yaptıkları bu hatadan dolayı onlara tevbe kapısını açık bıraktığını , bu kapıdan girmek isteyenler için kapının sonuna kadar açık olduğunu bildirmektedir.
Mücadele s. 12. 13. Ayetlerinin nesh edilmek gibi bir durumunun söz konusu olmadığı ortaya çıktıktan sonra , bu ayetin bize dönük evrensel bir mesajı olabilir mi? sorusunun cevabı yönünde düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz.
Ayetlerin evrensel mesajı olarak , yönetici kademesinde olanlar ile halk arasındaki ilişkileri düzenleyen bir ayet olarak okuduğumuzda , her aklına gelenin yöneticinin kapısını aşındırma gibi bir durumun yönetim mekanizmasının işleyişine sekte vuracağı için , her hangi bir kişinin yöneticiye arz edecek bir sorunu varsa "Danışma ücreti" diyebileceğimiz bir harç yatırma mecburiyeti konulması makul hatta gereklidir diyebiliriz.
Böyle bir harç yatırma mecburiyeti olduğunda , harç yatırmaya değer bir sorunu olan kişi bunu yatırmaktan çekinmeyerek sorununun çaresini arayacaktır. Şayet sorunu harç yatırmaya değecek kadar önemli olmayan birisi bunu yatırmayarak kuru kalabalık yapmış olmaktan çıkacaktır.
Münafık karakteri sadece Medine ye has bir karakter değil , tarihin her devrinde ortaya çıkarak Müslümanlar arasında fitne ve fesada sebep olma potansiyeli yüksek olan bir karakterdir. Bu karakterin en önemli yönü sizden görünüp size azılı bir düşman olmasıdır. Kimseye " Sen münafıksın" şeklinde bir yafta takarak onu etiketleyemeyeceğimize göre bu türlerin ortaya çıkarılması için bazı operasyonlara ihtiyaç olacağı aşikardır.
Bu ihtiyacımızı en güzel biçimde karşılayan ayetler gurubu , Medine de nazil olan ayetler gurubudur. Medine de nazil olan ayetlere bakıldığında öne çıkan konuların mal ve can ile cihad olup , bu konuda geri duranların başında münafıklar gelmektedir. Can ve mal ile imtihan, münafıkların en korkulu rüyası olup her devirde çıkabilecek bu karakterin deşifre olacağı imtihan şekli, malı ve canı ortaya koyma zamanlarıdır. Bu zamanlarda malını ve canını ortaya koymaktan nasıl çekindikleri , Medine de inen ayetler de görülen münafıkların her zaman değişmeyecek olan karakterleri Allah yolunda adım atmaktan geri durmak yönünde tezahür ederek, halleri ile "Ben Münafığım" diye bağırarak ortaya çıkacaktır.
Bu tür Ayetleri , Münafıkların nasıl ortaya çıkarılabileceğinin ipuçları olarak okumak ve her devirde çıkabilecek münafık karakterli insanların deşifre olmasını sağlayacak yöntemler olarak okumak mümkündür.
Sonuç olarak; Mücadele s. 12. ve 13. Ayetlerinin bir çok tefsirci açısından neshe uğramış olduğu düşüncesi makbul bir düşünce değildir. Bu ayetleri bağlam gözeterek okuduğumuzda evrensel mesajları olan Ayetlerden birisi olarak okumanın daha doğru olacağı düşüncesindeyiz.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Mücadele s. 12.ve 13. ayetleri neshe uğradığı iddia edilen ayetlerden olup , bu konudaki düşüncemiz böyle bir durumun vaki olmadığı yönünde olup, ilgili ayetlerin önce tarihsellik sonra da evrensellik açısından nasıl anlaşılabileceği yönündeki düşüncelerimizi paylaşacağız. nasih mensuh konusunda kısaca , Kur'anda hiç bir ayetin böyle bir işleme tabi tutulmadığı düşüncesinde olanlara katıldığımızı hatırlatmak isteriz.
[058.012] Ey iman edenler! Resul ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, artık Allah bağışlayan ve merhamet edendir..
[058.013] Yoksa fısıltınızdan önce sadaka vermekten korktunuz mu? Madem ki, yapmadınız, Allah da size tevbe lütfetti, artık salatı ikame edin, zekatı verin ve Allah'a ve resulune itaat edin! Allah her ne yaparsanız haberdardır.
Bu sure içinde çokça geçen "Necva" kelimesi , "Fısıldamak ve birisiyle yalnız kalmak" anlamındadır. Surenin , 7-8-9-10. ayetlerine baktığımızda bu kelimenin münafıklar gündem edilerek kullanıldığını görmekteyiz. Bu bağlamı dikkate alarak okuduğumuz zaman, önce ayetin ilk hitap çevresi anlaşılarak mesajının anlaşılması kolaylaşacaktır.
Medine döneminin tarihi arka planında, Müslümanlar içindeki Münafıkların Kur'an ayetleri içinde önemli bir yer tutmuş olması ,Münafıklığın tarihsellik içinde gömülüp giden bir durum değil aksine evrensellik arz eden bir durum olduğu için olup , ayetlerde bu tiplerin nasıl ortaya çıkarılabileceği yani toplum içinde bunların kendilerinin nasıl deşifre edilebileceklerinin yolları gösterilmektedir. Konumuz olan ayetlere dikkat edecek olursak , muhatap kesimin sadece iman edenler değil , iman ettiğini iddia eden fakat içlerinde nifak olanların da olduğu görülecektir.
Bu arka plan dahilinde , konumuz olan ayetlere dönecek olursak , Medine de elçi ve devlet başkanı olan Muhammed (a.s) bir yönetici olarak kapısını aşındıran bir çok insanla karşı karşıya gelmektedir. Ahzab s. 53. Ayetinde Muhammed (a.s) ın evine gelen misafirlerle ilgili yapılan düzenlemede , işi bitenin fazla oturmadan gitmesi öğütlenerek bu durumun onu rahatsız ettiği , fakat bunu alenen söylemeye onun çekindiği beyan edilerek Allah (c.c) nin bunu söylemekten çekinmeyeceği beyan edilmektedir.
Olayı Muhammed (a.s) açısından düşündüğümüz zaman , kendisinin böyle bir danışma ücreti talep etmesi haliyle rahatsızlık yaratan bir durum oluşturacaktır. Allah (c.c) nin hakkı açıklamaktan çekinmemesi nedeniyle, bu tür gerekli gereksiz elçi ile danışma taleplerine bir düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemenin bir başka yönü de , ellerine her defasında cebe atmaktan çekinen münafıkların, tabiri caizse kabak gibi ortaya çıkmalarına sebep olmasıdır.
12. Ayette ki hitap çerçevesi gerçek iman edenler olup onların sadaka verecek güçleri olmadığı takdirde onların bağışlanacağı beyanı vardır. Medine toplumu içinde maddi güçleri yerinde olanlar olduğu gibi , maddi gücü olmayan samimi ve dürüst Mü'minler bulunmaktaydı. Bu durumun yansıması Tevbe s. 92. ayetini okuyanların gözlerini yaşartacak bir biçimde görülmektedir.
[009.092] Binek vermen için sana geldiklerinde, «Size binek bulamıyorum» dediğin zaman, sarf edecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden gözyaşı dökerek geri dönenlere de sorumluluk yoktur.
13. Ayet içindeki " E eşfaktüm" (Korktunuz mu?) kelimesinin anlamına baktığımız zaman hitabın muhatabının kimler olduğu daha açık bir biçimde anlaşılmaktadır.
"El işfaku" kelimesi ; "Bir şeye korkuyla karışık ihtimam , ilgi , koruma ve düşkünlük göstermek" anlamındadır. 13. Ayet içinde "Sadaka vermekten korkanlar" ile kast edilen , onlardan istenen sadakalara karşı müşfik davranarak , sadakaları yanlarında tutan onları infak etmeyerek bir nevi yanlarında korumaya alan , günümüz tabiri ile ceplerinde akrep olan MÜNAFIKLARDIR. Korku anlamına gelebilecek başka bir kelime yerine , Şe-Fe-Ka kökünden türemiş bir kelimenin kullanılmış olmasının dikkate alınmadığını burada üzülerek ifade etmek isteriz, dikkate alınsaydı bu kelimenin ifade ettiği anlam ile münafıkların arasındaki bağın kurularak hatalı bir anlam verilmeye sebebiyet verilmezdi.
13. Ayet ile ilgili yapılan meallerin genelde bu ayetin neshe uğradığı düşüncesinden yola çıkılarak yapılmış mealler olduğunu görmekteyiz. Ayet içindeki , " Ve taballahu aleyküm" ibaresini bir çok meal , muhatapların Mü'minler olduğu düşüncesi ile "Allah tevbenizi kabul etti" şeklinde çevirmiştir. Ancak bu çevirinin pek doğru çeviri olmadığını düşünmekteyiz. Muhatapların Münafıklar olduğu sadakaları karşı müşfik davranarak onlara karşı aşırı bir koruma içine girerek onları infak etmeyenler ile kast edilenler Mü'minler olamazlar , 12. Ayete baktığımızda böyle bir imkan içinde olmayan Mü'minler af edilmiştir.
Bu Ayetin mealinin Merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır tarafından " Ya!.. Fısıltınızdan önce sadakalar takdim etmekten korktunuz mu? Mâdemki yapmadınız Allah da size tevbe lûtfetti artık namaza devam edin ve zekâtı verin ve Allah ve Resulüne itaat edin ki Allah habîrdir her ne yaparsanız" şeklinde yapılan mealinin daha doğru olduğunu düşünmekteyiz. Çünkü Allah (c.c) tabiri caizse ceplerinde akrep taşıyan münafıkların yaptıkları bu hatadan dolayı onlara tevbe kapısını açık bıraktığını , bu kapıdan girmek isteyenler için kapının sonuna kadar açık olduğunu bildirmektedir.
Mücadele s. 12. 13. Ayetlerinin nesh edilmek gibi bir durumunun söz konusu olmadığı ortaya çıktıktan sonra , bu ayetin bize dönük evrensel bir mesajı olabilir mi? sorusunun cevabı yönünde düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz.
Ayetlerin evrensel mesajı olarak , yönetici kademesinde olanlar ile halk arasındaki ilişkileri düzenleyen bir ayet olarak okuduğumuzda , her aklına gelenin yöneticinin kapısını aşındırma gibi bir durumun yönetim mekanizmasının işleyişine sekte vuracağı için , her hangi bir kişinin yöneticiye arz edecek bir sorunu varsa "Danışma ücreti" diyebileceğimiz bir harç yatırma mecburiyeti konulması makul hatta gereklidir diyebiliriz.
Böyle bir harç yatırma mecburiyeti olduğunda , harç yatırmaya değer bir sorunu olan kişi bunu yatırmaktan çekinmeyerek sorununun çaresini arayacaktır. Şayet sorunu harç yatırmaya değecek kadar önemli olmayan birisi bunu yatırmayarak kuru kalabalık yapmış olmaktan çıkacaktır.
Münafık karakteri sadece Medine ye has bir karakter değil , tarihin her devrinde ortaya çıkarak Müslümanlar arasında fitne ve fesada sebep olma potansiyeli yüksek olan bir karakterdir. Bu karakterin en önemli yönü sizden görünüp size azılı bir düşman olmasıdır. Kimseye " Sen münafıksın" şeklinde bir yafta takarak onu etiketleyemeyeceğimize göre bu türlerin ortaya çıkarılması için bazı operasyonlara ihtiyaç olacağı aşikardır.
Bu ihtiyacımızı en güzel biçimde karşılayan ayetler gurubu , Medine de nazil olan ayetler gurubudur. Medine de nazil olan ayetlere bakıldığında öne çıkan konuların mal ve can ile cihad olup , bu konuda geri duranların başında münafıklar gelmektedir. Can ve mal ile imtihan, münafıkların en korkulu rüyası olup her devirde çıkabilecek bu karakterin deşifre olacağı imtihan şekli, malı ve canı ortaya koyma zamanlarıdır. Bu zamanlarda malını ve canını ortaya koymaktan nasıl çekindikleri , Medine de inen ayetler de görülen münafıkların her zaman değişmeyecek olan karakterleri Allah yolunda adım atmaktan geri durmak yönünde tezahür ederek, halleri ile "Ben Münafığım" diye bağırarak ortaya çıkacaktır.
Bu tür Ayetleri , Münafıkların nasıl ortaya çıkarılabileceğinin ipuçları olarak okumak ve her devirde çıkabilecek münafık karakterli insanların deşifre olmasını sağlayacak yöntemler olarak okumak mümkündür.
Sonuç olarak; Mücadele s. 12. ve 13. Ayetlerinin bir çok tefsirci açısından neshe uğramış olduğu düşüncesi makbul bir düşünce değildir. Bu ayetleri bağlam gözeterek okuduğumuzda evrensel mesajları olan Ayetlerden birisi olarak okumanın daha doğru olacağı düşüncesindeyiz.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)