Ders etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ders etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2017 Cumartesi

Firavun Sihirbazlarının Kıssası ve Onların Bize Verdiği Ders

Musa (a.s) kıssası Kur'an içinde en fazla yer tutan bir kıssa olması, ve bu kıssa içinde bize yönelik bir çok mesajlar olması bakımından göze çarpan bir kıssadır. Onun kıssası içinde geçen sihirbazlarla olan karşılaşmasının anlatıldığı ayetler, ayrı başlıklar altında okunmaya müsait bir bölümdür. Bu yazımızda, sihirbazların Firavun ile olan konuşmaları, Musa (a.s) a yenilmelerinin ardından ona iman etmeleri, Firavunun ölüm tehdidine karşı söylediklerinin, bize dair nasıl mesajlar içermiş olabileceği üzerinde tefekkürde bulunmaya çalışacağız.

Bilindiği üzere Musa (a.s) Medyen'den ayrıldıktan sonra, Tuva vadisinde risalet görevini almış, tuğyan içinde olan Firavun'a gitmesi istenmiştir. Firavun ile olan karşılaşmasında, onun bilgin bir sihirbaz olduğunu iddia eden Firavun ve etrafındaki melesi ona, Musa ile karşılaşma yapmaları için ülkenin en mahir sihirbazlarını toplamasını söylerler.

[007.113]  Sihirbazlar Firavun'a geldi ve dediler ki: Eğer galibler biz olursak; şüphesiz bize bir ücret var, değil mi?.

[026.041]  Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a «Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır, değil mi?» dediler.

Sihirbazlar Firavun'a geldiklerinde onunla olan konuşmalarında galip geldikleri takdirde bunu karşılığını almak istediklerini söylemektedirler. 

[007.114] Dedi ki: «Evet. Ve şüphe yok siz (o zaman) en yakınlardansınız (El Mukarrabine)

[026.042] Dedi ki: «Evet. Ve o vakit elbette siz, en yakınlardansınız (El Mukarrabine)

Firavun'un sihirbazlara karşılık olarak verdiği El Mukarrabin den olacaksınız cevabı, bir insana verilebilecek olan en yüksek derecedeki mükafatı ifade etmesi açısından önemli bir kelimedir. Bu kelime Kur'an içinde başka ayetlerde de geçmektedir. 

[056.011-2] İşte onlardır Allah’a en yakın olanlar (El Mukarrebune). Naîm cennetlerindedir onlar.

[083.028] Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (El Mukarrebune) olanlar ondan içer.

[056.088-9] Ama eğer ölen kimse Allah’a yakın olanlardan (El Mukarrebine) ise, onun için rahatlık, güzel nasip ve naîm cenneti var.

El Mukarrebune olarak tanımlanan insanlar, Allah'a olan bu yakınlıklarının karşılığını cennet ile almakta, dolayısı ile en yüksek derecede ödüle hak kazanmaktadırlar. 

Firavun, sihirbazlarına galip geldikleri takdirde geçici dünya menfaatini vaat ederken, Allah (c.c) ebedi cenneti vaat etmektedir. Musa (a.s) ın karşısında yenilen sihirbazların secdeye kapanarak, Musa ve Harun'un Rabbine iman ettik demelerinin ardından, Firavun onları ölüm ile tehdit eder. Firavun'un ölüm tehdidine karşı sihirbazların Firavun'a karşı verdikleri cevap dikkat çekicidir. 

[007.125-6] Onlar: Biz zaten Rabbimize döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler.

[020.072-73]  Dediler ki; «Biz seni, bize gelen açık delillere ve yaratıcımıza tercih edemeyiz. Vereceğin hükmü ver. Senin hükmün ancak dünya hayatında geçerli olabilir»«Doğrusu biz hem günahlarımıza, hem bizi zorladığın sihre karşı, bizi bağışlasın diye, Rabbimize iman ettik. Allah (sevabça senden) daha hayırlı ve (azab verme bakımından da) daha devamlıdır.»

[026.050-1] (İman eden sihirbazlar): «Zararı yok, biz şüphesiz Rabbimize doneceğiz; inananların ilki olmamızdan ötürü, Rabbimizin kusurlarımızı bize bağışlayacağını umarız» dediler.

Firavun'a iman ederek hayatta kalmak veya Allah'a iman ederek ölmek arasında tercih yapmak zorunda kalan sihirbazlar, geçici hayatın menfaatlerini değil, ebedi hayatın nimetlerini tercih ederek, böyle durumlarda nasıl bir davranış sergilenmesi gerektiğine dair canlı ve yaşanmış örneği oluşturmuşlardır. 

[003.014] Kadınlarından oğullarından, kantar kantar altın ve gümüşten, nişanlı atlardan, develerden ve ekinlerden gelen zevklere aşırı düşkünlük; insanlar için süslenip hoş göründü. Bunlar dünya hayatının geçimidir. Oysa gidilecek yerin güzel olanı Allah katındadır.

İnsan yaratılışı gereği dünya hayatına ve onun geçici menfaatlerini seven bir itiyada sahiptir. Ancak Allah (c.c) dünya hayatının geçici menfaatlerinin ahiret hayatına tercih edilmemesi gerektiğini, defaatle hatırlatmaktadır. Her insan yaşadığı hayat içinde dünya veya ahireti tercih etme noktasında seçim yapmak zorunda kalabilir veya bırakılabilir. Kur'an bize böyle bir durumda kaldığımız zaman, nasıl bir davranış sergilememiz konusunda Firavun'un sihirbazları örneği üzerinden canlı ve yaşanmış hayat örneği sunmaktadır.

Musa (a.s) ile karşılaşana kadar Firavunu rab ve ilah olarak kabul eden sihirbazlar, gerçek rab ve ilahın Allah (c.c) olduğuna iman ettikten sonra, Firavun'un onlara vereceği azap ile, Allah'a iman etmemenin vereceği azabı mukayese ederek, doğru bir seçim yapmışlar, Firavun'un safında değil, Musa'nın safında olmayı yeğlemişlerdir.

Sonuç olarak; Bizler eğer Firavun'un sihirbazlarının yaptıklarını bir kahramanlık destanı şeklinde okuyarak, onların hayatlarının bize dair neler söylemiş olabileceği üzerinde herhangi bir tefekkürde bulunmayacak olursak, kıssa Firavun sihirbazlarının masalı haline dönüşerek, buharlaşacaktır. Ancak Kur'an böyle bir olayı anlatarak, dünya veya ahireti tercih etmek arasında kalanların şartlar ne olursa olursa olsun, hangi tarafı seçmelerinin daha hayırlı olduğunu yaşanmışlık üzerinden bize öğretmektedir. 

                                  EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.