Sürmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sürmek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2017 Perşembe

Zuhruf s. 36-40. Ayetleri : Zikre Karşı Kör Bir Hayat Sürmek ve Onun Karşılığı

Allah (c.c) tarih boyunca elçiler ve onlar aracılığı ile kitaplar göndermek sureti ile , insanların kendilerini yaratan Rablerine karşı olan sorumluluklarını unutmamalarını amaçlayan bilgiler göndermiştir. "Zikr" (Hatırlatma) adını verdiği bu kitaplara duyarsız kalanların ise , rehberden yoksun kalmak sureti ile yollarını şaşırdıklarını , ve şaşırdıkları yolun ise onları ateşe götüreceğini beyan ederek bundan sakınılmasını, son elçisi ile gönderdiği kitabının bir çok yerinde bizlere hatırlatmaktadır.

Yazımıza konu edeceğimiz , Zuhruf s. 36-39. ayetleri arasında zikre karşı kör kalmanın dünya hayatındaki sonucu , ve bu sonucun ahiret karşılığı haber verilerek insanlar uyarılmaktadır.

[043.036]  Her kim Rahman'ın zikrinden  körlük edip görmemezlikten gelirse Biz ona bir şeytan sardırırız , artık o ona arkadaş olur.
[043.037]  Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar (şeytanların doğru yoldan alıkoydukları), kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
[043.038] Nihâyet Bize geldiği zaman (o arkadaşına) der ki: «Keşke benim ile senin aranda iki doğu uzaklığı olsa idi, (sen) ne kötü arkadaşmışsın!»
[043.039]  Zulmettiğiniz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksınız.
[043.040] Sağırlara sen mi duyuracaksın? Yoksa körleri ve apaçık sapıklıkta olanları doğru yola sen mi eriştireceksin?

"Şeytan" Kur'an'ın bir çok yerinde geçen önemli bir terimdir. Bu terimi ,  kötülüğün sembol ismi olarak, insana düşman olan ve onun ayağının cennetten kaymasına vesile olan her şey olarak tarif edebiliriz. 

36. ayet , insana Şeytan'ın arkadaş olmasının yasasını bizlere beyan etmektedir. İnsan fıtratının boşluk kabul etmediğini düşündüğümüzde , bu fıtrat eğer onun yaratan ve onun gönderdikleri doğrultusunda işlemez ise , başkaları tarafından o boşluk doldurulacaktır. Allah (c.c) nin elçiler vasıtası ile göndermiş olduğu kitapların ortak adı olan "Zikr" , yaratılış amacını unutan insana yaratılış amacını hatırlatan bilgiler ihtiva eden ve onların fıtratlarına dönmesini sağlayan bir kitaptır. 

36. ayet içinde "Arkadaş" olarak çevrilen "Qarinun" kelimesi ; " İki ya da daha fazla nesnenin herhangi bir anlamda bir araya toplanması" anlamındadır.

Dikkat edilirse Şeytan'ın insana arkadaş olması, sebep sonuç ilişkisi dahilindedir. Allah (c.c) nin bir insana Şeytan'ı arkadaş kılması , insanın hür iradesi ile yaptığı seçim sonunda gerçekleşmektedir. İnsan , kendisini yaratan Rabbinin fıtratına yüklediği kodlara uygun olarak indirdiği Zikr'e karşı kayıtsız kaldığı zaman , bu kayıtsızlıktan doğan boşluk başka şeylerle doldurulmakta , Zikre alternatif olan her şey , dolayısı ile kişiyi cennetten uzaklaştıran bir hayat sürmesi yönünde teşvik eden bir sistemi önermekte ve bu hayat tarzı ise onu adım adım ateşe yaklaştırmaktadır.

Eğer insan yolunu vahyin önerdiği hatırlatıcı bilgiler doğrultusunda belirlemez ise , bu yolu vahyin dışındaki bilgiler istila ederek , insana bu doğrultuda yürümesi için teşvikte bulunacaktır. Allah (c.c) insana "Zikr" dışında bilgiler üreterek onun bu yolda yürümesi için teşvikte bulunan her türlü unsura "Şeytan" adını vermektedir. 

Bir çok ayette Şeytan'ın insana düşman olduğu hatırlatılarak , bizimde ona düşman olmamız gerektiği emredilmektedir (Fatır s. 6). Bizim ona düşman olmamız , sözde değil amelde gerçekleşmediği müddetçe , sadece sloganda kalan bir düşmanlık olacaktır. Şeytanın insana olan düşmanlığı ,onu Allah'ın zikrinden uzaklaştırmak şeklinde olması , bizim ona düşmanlığımızın, Allah'ın zikrine yapışmak ile olması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.

36. ayette Şeytan'ın insana olan yakınlığı "Nuqayyid" kelimesi ile ifade edilmektedir. Bu kelime , "Yumurtanın kabuğu" anlamına gelen "El qaydu" kelimesinden türemiştir. Bu ifade , yaşamını "Zikr" den soyutlayan bir sistem üzerine bina edenlerin durumunu veciz  biçimde açıklayan bir kelimedir. Yumurta nasıl içinde bulunan sıvıyı dış etkenlerden koruyarak , saklı biçimde tutuyor ise , kendisini Allah'ın zikrinden soyutlayan kimse de , artık Şeytan tarafından vahyin  etkisinden korunmaya alınarak vahiy ile arasına kalın bir duvar çekilmiş olacak, bu durum ise kişinin vahiyden soyutlanmış bir hayat sürmesine sebep olarak, onun ateşe girmesine sebep olmaktadır. 

Zuhruf s. 36. ayetinde bahsedilen durum , Fussilet s. 25. ayetinde de karşımıza çıkmaktadır.

[041.025]  Hem onlara bir takım arkadaşlar sardırmışızdır da onlar, onlara önlerindekini ve arkalarındakini süslü göstermişlerdir, Cin ve İnsten önlerinden geçen ümmetler içinde onların aleyhine de söz hakk olmuştur, çünkü hep kendilerine yazık etmişlerdir

Bu ayet , Fussilet s. 19. ayetinden başlayan bir bağlam dahilinde "Allah'ın düşmanları" olarak ifade edilen insanların hesap günündeki durumlarını anlatan ayetler gurubuna dahil olan , ve onların Allah'a düşman olmalarına sebep olan durumun ise , onlara yaptıkları çirkinlikleri süslü gösterenleri arkadaş edinmiş olmalarıdır. Allah'ı öteleyen bir yaşam sürmek demek , onun dışında bir takım yoldaşlar edinmek anlamına gelmekte , bu yoldaşlar ise insanların Allah'a düşman olan bir yaşam sürmelerine sebep olarak ebedi cehennem ile cezalandırılmalarına sebep olmaktadır. 

İnsanı bir kabuk gibi sararak vahiy ile alakasını kesen bir yaşam sürmesine sebep olan Şeytan'ın insana süslü gösterdiği amellerin bazılarını şu şekilde görmekteyiz.


[004.038]  Mallarını insanlara gösteriş için sarfedip, Allah'a ve ahiret gününe inanmayanları da Allah sevmez. Şeytanın arkadaş olduğu kimsenin ne fena arkadaşı vardır!

Yaşamını Allah'a ve ahiret gününe iman etmemek üzerine temellendiren insanlara ,Şeytan tarafından süslü gösterilen bir amel de, malını gösteriş için sarf etmektir. Halbuki mal , insanlara Allah tarafından dünya hayatının geçici bir süs olarak verilmiş bir emanettir. Bu emaneti kendisinin zannederek sahiplenmeye kalkan insan , bu mal üzerinde istediği gibi tasarruf edebileceğini zannetmekle Şeytana arkadaş olmuş olmaktadır. 

Allah düşmanlarının mal konusunda 2 farklı tasarrufları olduğunu görmekteyiz. 1- Mallarını Allah yolunda harcamamak , 2- Mallarını insanlara gösteriş olsun diye harcamak . Bu tasarruf çeşitlerinin her ikisi de Şeytan'ın mal sahibine yaptığı düşmanlıklardandır. 

Şeytan insana hesap gününü unutturan , onu yok sayan , onu ret eden bir hayat tarzı önermekte , onun bu önerisini kabul ederek , ahiret yokmuşçasına yaşayan insanlar ise , yapacaklarının hesabını verme kaygısı olmadan yaşamakta , ve bu yaşam onları her türlü çirkinliği güzel görerek  işlemelerine sebep olmaktadır. 

Allah (c.c) nin bir çok yerde insanların yaptıklarının zerre kadar kayıt dışı olmadığını hatırlatarak , onları bu konuda uyarmakta , yapacak olduklarını bu kayıtların karşılarına çıkacağı günü hesap ederek yapmalarını bildirmektedir.

Zuhruf s. 37. 38. ayetleri , Şeytanlar tarafından doğru yoldan alıkonulan insanların , üzerinde olduğu yolu, doğru bir yol zannettiklerini beyan etmektedir. İnsanlar fıtratları gereği yapmış olduğu yanlışların yanlış olduğunu mutlaka bilmektedirler . Ancak yine de bu yanlışları yapmaktan kendilerini alıkoyamamalarının sebebi , kendilerince bu yanlışı işlemek için haklı sebepler üretmiş olmalarıdır. 

Her insan hırsızlığın yanlış olduğunu fıtratı gereği mutlaka bilir. Ancak bu hırsızlığı yapmak için önce vicdanında kendisini haklı çıkaracak sebepler uydurur ve bu sebeplere dayanarak bu fiili güzel görür ve bu fiili işler. İşte Şeytan'ın amelleri süslemesi , bir insanda bu şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu örnek bütün kötü fiiller için geçerlidir.

Hayatını Şeytan tarafından süslü gösterilen çirkinlikler üzere devam ettirerek , bu çirkinliklerle hesap gününe erişen insanın pişmanlığı 38. ayette görülmektedir. 

"Keşke benim ile senin aranda iki doğu uzaklığı olsa idi, (sen) ne kötü arkadaşmışsın!" diyen insanın bu pişmanlığı, artık ona hiç bir fayda getirmeyecektir. Ayet içinde geçen "İki doğu uzaklığı" deyimi , Arapların iki zıt şeyden birinin ismini diğeri yerine kullanmalarından doğan "Doğu ve batı arasındaki uzaklık" anlamına gelmektedir. Bu deyim kişinin pişmanlığını gösteren , yaşadığı hayatta bir an olsun yanından ayrılmayan Şeytan ile arasında olmasını istediği uzaklığı ifade eden gecikmiş bir temennidir. Dünya hayatında iken onun kendisine süslü göstermesi ile Zikre karşı düşmanlık yapan kişi , yaptığı yanlışın ona neye mal olduğunu anladığında artık iş işten geçmiştir. 

40. ayet , vahye karşı kulaklarını tıkayan ve gözlerini kapayanlara karşı, artık elden bir şey gelmeyeceğini hatırlatmaktadır. 

Şeytan'ın arkadaş olduğu kimselerin hesap gününde birbirleri ile yaptıkları  konuşmalar , Kur'an'ın bir çok yerinde bulunmaktadır. Bu konuşmalarda son pişmanlığın fayda etmeyeceği , insanların sonradan pişman olacakları çirkinlikleri , daha hayatta iken yapmaması gerektiği vurgusu yapılarak , Allah'ın zikrinden kendisini soyutlamış bir yaşam sürenlerin düşecekleri durum gösterilmektedir. 

[037.019]  İşte o, yalnızca bir tek çığlıktan ibarettir; artık kendileri bakıp durmaktadırlar.
[037.020]  Derler ki: «Eyvahlar bize; bu, din günüdür.»
[037.021]  Bu, ayırdetme günüdür ki siz, onu yalanlamıştınız.
[037.022]  Zulmetmiş olanları ve onların eşlerini toplayın. Onların taptıklarını da;
[037.023] «Allah'tan başka (taptıklarını) ; artık onları cehennemin yoluna yöneltip götürün.»
[037.024]  (Cehenneme) vakfedin onları. Çünkü onlar sorumludurlar.
[037.025]  Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz?
[037.026]  Hayır bugün onlar teslim olmuşlardır.
[037.028]  Ve derler ki: Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz.
[037.029]  Onlar da şöyle derler: «Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz.»
[037.030]  «Bizim sizin üzerinizde zorlayıcı hiç bir gücümüz yoktu; hayır, siz azgın bir kavimdiniz.»
[037.031]  «Bu sebeple, Rabbimizin sözü aleyhimizde gerçekleşti. şüphesiz azabı tadacağız.»
[037.032]  «Sizi biz azdırmıştık, çünkü kendimiz azgındık».
[037.033]  Şüphesiz o gün onlar azapta ortaktırlar.
[037.034]  Doğrusu suçlulara böyle yaparız.
[037.035]  Çünkü onlara 'Allah'dan başka ilah yoktur' denildiği zaman büyüklük taslarlardı.
[037.036]  Ve «hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?» diyorlardı
[037.037]  Hayır, o, hakkı getirmiş ve gönderilenleri de doğrulamıştı.
[037.038]  Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız.
[037.039] Yapmakta olduklarınızdan başkasıyla cezalanmayacaksınız.
[037.040]  Ancak Allah'a içten bağlı kullar bunun dışındadır.

Yukarıda meallerini verdiğimiz Saffat suresi ayetleri , cehennem ehlinin kendi aralarındaki konuşmalarıdır. Pişmanlığın fayda etmediği günde dünyada iken birbirleri ile yakın dost olan , fakat ateşi gördüklerinde birbirlerine düşman kesilenlerin düştükleri içler acısı durum , önceden gösterilerek , "Siz de böyle bir duruma düşmeyin" mesajı verilmektedir. 

Cehenneme düşmelerine sebep olan durum Saffat s. 28. ayetinde " Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz." şeklinde belirtilmektedir. Bilindiği üzere "Sağ" iyilik , güzellik ve doğruluğu sembolize eden bir kelimedir. Şeytanlar insanlara , onlara çirkinlikleri güzel göstermek sureti ile de yaklaşır , insanlarda bu süslemelere kanarak , onlara uyar ve neticede hepsi birlikte cehennem ehli olmaya hak kazanırlar.

Konumuz olan ayetlerin mesajı , Allah'ın "Zikr" olarak beyan ettiği kitabının, insan için belirleyici olarak, hayatının tam içinde yerini alması gerektiği üzerinedir. Zikr , insana yol gösteren , onu Şeytan'ın iğvalarına karşı uyanık tutarak ateşe düşmesine engel olan kurtarıcı bir kitaptır. Şeytanların sağdan yaklaşma yollarından bir tanesi , Kur'an'a alternatif kitaplar üretmek sureti ile Zikirden alıkoymaktır. İslam dünyasının içinde bulunduğu çalkantıların baş sebebi , zikirden uzaklaşarak, zikre muadil olarak gördükleri kitaplara sarılmak sureti ile çok başlı bir din anlayışına sahip olmak sureti ile fırka fırka olmalarıdır. 

[025.026] O günde gerçek mülk, Rahman'ındır. Kafirler için de pek yaman bir gündür.
[025.027]  O gün, zalim kimse ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o resulle birlikte bir yol tutsaydım!
[025.028]  «Vah yazıklar bana, ne olurdu da filanı dost edinmeseydim.»
[025.029]  Zikir bana geldikten sonra , vallahi o beni saptırdı.» Öyle ya şeytan insanı yapayalnız, yardımsız bırakır.

Yukarıdaki Furkan suresi ayetlerinde, yine hesap günündeki bir pişmanlık sahnesini görmekteyiz. kendisine Zikir geldikten sonra , bu zikirden kendisini soyutlamış bir hayat süren kişi, pişmanlığından ötürü parmaklarını ısırmaktadır. Kendisinin böyle bir pişmanlık içine  düşmesine sebep olan şeyin, yine Şeytan olduğunu görmekteyiz. Dünyada kendisinin peşini bir an bırakmayan Şeytan, hesap gününde ayarttığı kişilerden kaçacak ve şöyle diyecektir ; 

[014.022]  İş olup bitince; şeytan dedi ki: Gerçekten Allah, size sözün doğrusunu söylemişti. Ben de size söz verdim, ama caydım. Sizi zorlayacak hiç bir gücüm de yoktu. Yalnız ben sizi çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Esasen daha önce, beni Allah'a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır.

Yine Taha suresinde , zikre karşı kör kalmanın sonuçlarını beyan eden ayetlere rastlamaktayız;

[020.124]  «Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.»
[020.125]  O zaman: «Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim» der.
[020.126]  Allah: «Böyledir, ayetlerimiz sana gelmişti de sen onları unutmuştun, bugün de öylece unutulursun» der.
[020.127]  İşte haddi aşanları, Rabbinin ayetlerine inanmayanları böylece cezalandıracağız. Hem, ahiretin azabı bu dünya azabından daha şiddetli ve daha devamlıdır.

Sonuç olarak ; Allah (c.c) kitabının bir çok yerinde , insanın ebedi hayatını cehennem ehli olarak geçirmesine sebep olan unsuru "Şeytan" olarak resmederek , bizlere ondan korunmanın yollarını göstermiştir. Yine aynı kitap içinde onun insana karşı nasıl düşmanlık yaparak onun ebedi olarak cehennemde kalmasına sebep olduğu da haber verilmektedir. 

Allah (c.c) nin insanlara rahmet ve hidayet olarak gönderdiği "Zikir" insanların tabi olması , ve hayatlarını bu Zikrin önerdiği yol üzerinde yürümeleri gereken bir rehberdir. Bu rehbere uymayarak başka rehberlerin önerdiği yoldan gitmenin sonunun cehenneme varacağı , bizlere hesap gününde yaşanacak olan sahnelerle gösterilerek , "Yol yakın iken dönün" mesajı verilmektedir. 

Zikri rehber edinmemek sureti ile doğan boşluk, Şeytan tarafından doldurulmak sureti ile , onun ile arkadaş olunmak durumunda kalınacaktır. Onun bu arkadaşlığı insanın hayrına gibi görünecek , fakat insanın hayrına bir arkadaşlık olmadığı hesap gününde ayan beyan ortaya çıkacaktır. Yaşanacak olan pişmanlıklar şimdiden haber verilerek , böyle bir pişmanlık içine girilmemesi için gerekli olan yolun kitabın önerdiği yol olduğu , ve bu yoldan ölene kadar sapılmaması gerektiği emredilmektedir. 

                                       EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.