8 Ağustos 2015 Cumartesi

Nuh Tufanı Bölgesel mi Yoksa Küresel mi idi ?

Nuh (a.s)  Kur'an da zikri geçen Elçilerden olup  kavmi, onun uzun yıllar süren çağrısına olumsuz cevap vermesi üzerine helak edilmiştir. Tefsirler de  genellikle Nuh (a.s) ın kavmini helake götüren sebebler üzerinde değil , helak'ın kapsamı konusunda tartışmaların yapıldığını görmekteyiz. Yapılan tartışmalar ne kadar bir alanı kapsadığından çok, kimleri kapsadığı yönünde yapılsaydı farklı düşüncelerin ortaya çıkması mümkün olmazdı diye düşündüğümüzü ifade etmek istiyoruz. 

Nuh (a.s) ın yaşamış olduğu zaman dilimine baktığımız zaman , Kur'anda zikri geçen Elçiler içinde Adem (a.s) dan sonra ikinci olarak geldiği görülecektir. Mü'minun suresi içinde anlatılan kıssası içindeki 23-44. ayetler arasını okuduğumuzda bunu net bir şekilde görmekteyiz. 

Nuh suresi içindeki Ayetlere baktığımızda , 26. ve 27. ayette Nuh (a.s) ın "Ey Rabbim, yeryüzünde (yurt sahibi) hiç bir kimse bırakma!. Zira sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarıyorlar, ve nankör facirden başka da doğurmuyorlar" şeklinde yaptığı duasını görmekteyiz. 


Enbiya suresi 76. ve 77. ayetlerinde ise , "Nuhu da, önceden nidâ etmişti, biz de duâsını kabul ettik de kendisini ve ehlini büyük bir sıkıntıdan kurtardık. Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden 'ona yardım edip-öcünü aldık.' Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, biz de onların tümünü suya batırıp boğduk." buyurulmaktadır. 

Bu ayetler çerçevesinde düşündüğümüz zaman,  Nuh (a.s) Rabbine yeryüzünde bir tek kafir bırakmaması için dua ediyor ve Rabbi onun bu duasını kabul ederek yeryüzünde bir tek kafir bırakmadan hepsini suda boğuyor. 

Bu ayetlerden şunu anlamak mümkündür; Boğulan kafirler yeryüzünün hangi bölgesinde ikamet etmiş olursa olsun suda boğulmaktan kurtulamamıştır. 

 Bu noktada , "Nuh (a.s) ın yaşadığı devir içinde insanlar nerelerde hayat sürmekte idiler ?" sorusunun cevabının bulunması gerektiğini düşünmekteyiz.

Nuh (a.s) ın yaşadığı zaman diliminin Adem (a.s) sonrası olması nedeniyle nüfus sayısı bakımından fazla olmadığı ve insanlığın bu gün olduğu gibi 5 kıtaya yayılmış bir şekilde yaşamakta olmasının pek mümkün olmadığını söylemek doğru bir tesbit olacaktır. Çünkü insanlığın şimdiki gibi bir alana yayılmış olduğunu düşündüğümüz takdirde , Dünya coğrafyasında yaşayan insanlara ulaşmak için gemi kullanması gerekmektedir. Geminin yapılmaya başlanma aşaması artık kimsenin iman etmeyecek olması üzerine gerçekleşmeye başlamıştır . Nuh (a.s) ın Hud suresi içinde anlatılan kıssasının 36-38. ayetlerinde bu durumu anlamak mümkündür. 

[011.036]  Nuh'a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak. Öyle ise onların işlemekte olduklarından (günahlardan) dolayı üzülme.
[011.037] Gözlerimizin önünde ve vahyimiz (emrimiz) uyarınca gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!
[011.038] Gemiyi yapmaya başladı. Kavminin ileri gelenleri yanına uğradıkça onunla eğlenirlerdi. O da dedi ki: Bizimle alay ediyorsunuz ama, sizin alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz.

Nuh (a.s) ın tebliğinin kendi zamanı içinde yaşayan bütün insanlara ulaştığını söylemek bu noktada yanlış olmayacaktır , çünkü yeryüzündeki bütün kafirlerin helak edilmesini istemesi bütün insanlara çağrısının ulaştığı ve bu çağrıya karşılık "Küfür" ile karşılık verdikleri anlaşılmaktadır.

İsra ve Meryem surelerinde hitap edilen ve zikri geçen insanlar için "Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın soyu" denilmesi, Nuh (a.s) ın insanlığın ikinci atası olarak bilinmesinin yanlış olmadığını göstermektedir.

[017.003]  Ey Nuh ile birlikte (gemiye) yüklediğimiz kimselerin soyundan olanlar! O doğrusu çok şükredici bir kuldu.

[019.058]  İşte bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan kuşakların) dan, İbrahim ve İsrail (Yakup) in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah') ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanıverirler.

Sonuç olarak; Nuh (a.s) kıssası ile ilgili olarak tartışılan konulardan birisi olan , tufanın bölgesesl yoksa küresel mi olduğu konusundaki tartışmaların, yanlış sorulan bir sorunun cevabının aranması sonucunda yapıldığını söylemek mümkündür. Doğru sorunun Nuh tufanının hangi bölgeyi kapsamı içine aldığı değil "kimleri kapsamı içine aldığı" olması gerektiğini düşünmekteyiz. 

Bu sorunun cevabı net bir biçimde Kur'an içinde bulunmakta olup , Nuh (a.s) ın uzun yıllar süren tebliğinin sonucunda onun bu tebliğine olumsuz cevap veren herkes suda boğulmak sureti ile helak edilmiştir. Helak edilen bu insanların nerede yaşadığının önemi yoktur , İsra ve Meryem surelerindeki ayetler insanlığın yeniden çoğalmasının Nuh (a.s) ile birlikte gemide taşınanlardan türemiş olduğunu görmekteyiz. 

Tefsirlerde tartışılması gereken asıl konu , Nuh (a.s) ın kavmini helaka götüren en baştaki sebebin yani "Şirk" in gündem edilerek bu helak olayından ibretler çıkarılması ve şirk'in toplumların Dünya hayatı içinde helak olmasına sebeb olan en büyük unsur olduğu yönünde kıssaların okunması gerektiği düşünmekteyiz. 

                                 EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder