Musa as kıssası kur'anda en fazla anlatılan kıssa olması ile dikkat çekicidir. Bu yazımızda kıssanın , sihirbazların iman etmesi ile denizin karşı tarafına geçene kadar arada geçen zamanın anlatıldığı ayetleri ele almaya gayret edeceğiz.
Firavun musa as ın karşısına ülkenin en meşhur sihirbazlarını kendisine gözdelerden yapmak vaadi ile çıkarmasına karşılık o sihirbazlar musa as ın karşısında yenilgiye uğrayıp iman etmeleri sonucunda, firavun'un onları en ağır cezaya çarptırmak tehdidini umursamadan canlarını feda etmişlerdir.
[007.123-126] Firavun: «Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz öyle mi?
Muhakkak bu, yerli halkı şehirden çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir hiledir.
Yakında anlarsınız.Mutlaka sizin ellerinizi, ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim.Mutlaka hepinizi
birden asacağım!»Onlar: Biz zaten Rabbimize döneceğiz. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize
geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize
bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler.
[020.071-73] Firavun «Ben size izin vermeden mi O'na inandınız? Doğrusu size
sihri öğreten, büyüğünüz odur. And olsun ki, ellerinizi ve ayaklarınızı
çaprazlama keseceğim, sizi hurma kütüklerine asacağım. Hangimizin azabının daha
çetin ve daha devamlı olduğunu bileceksiniz» dedi.Büyücüler dediler ki; «Biz seni, bize gelen açık delillere ve yaratıcımıza
tercih edemeyiz. Vereceğin hükmü ver. Senin hükmün ancak dünya hayatında geçerli
olabilin»Doğrusu biz, hatalarımızı ve bize zorla yaptırdığın büyüyü bağışlaması için
Rabbımıza iman ettik. Allah'ın vereceği mükafat daha hayırlı ve daha
devamlıdır.
[026.049-51] Firavun: «Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Muhakkak ki
o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi bileceksiniz; ellerinizi ayaklarınızı,
and olsun, çaprazlama kestireceğim, hepinizi astıracağım» dedi.«Zararı yok, dediler, (nasıl olsa) biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz.»«Biz, ilk iman edenler olduğumuz için Rabbimizin hatalarımızı bağışlayacağını
umarız.»
Bundan sonraki gelişen olaylar şu şekilde anlatılmaktadır.
[007.127] Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: Musa'yı ve
kavmini, seni ve tanrılarını bırakıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarsınlar diye mi
bırakacaksın? (Firavun): «Biz onların oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ
bırakacağız. Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz» dedi.
[040.025] Musa katımızdan onlara gerçeği getirince: «Onunla beraber iman
etmiş kimselerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın» dediler. Ama
inkarcıların hilesi elbette boşa gider.
Bu ayetler bize ikinci bir soykırımın bu olayların sonrası başlatıldı haberini vermektedir. İlk soykırım bilindiği gibi musa as doğmadan önce başlamıştı.
[007.128-129] Musa kavmine dedi ki: «Allah'tan yardım isteyin ve sabredin.
Şüphesiz ki yeryüzü Allah'ındır. Kullarından dilediğini ona vâris kılar. Sonuç
(Allah'tan korkup günahtan) sakınanlarındır.» Onlar da, sen bize gelmeden önce de geldikten sonra da bize
işkence edildi, dediler. (Musa), «Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve
onların yerine sizi yer yüzüne hakim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar»
dedi.
[010.083-86] Firavun ve kavminin kendilerine işkence etmesinden korkuya
düştükleri için kavminden bir gurup gençten başka kimse Musa’ya iman etmedi.
Çünkü Firavun yeryüzünde ululuk taslayan (bir diktatör) ve haddi aşanlardan
idi.Musa dedi ki: Ey kavmim! Eğer Allah’a inandıysanız ve O’na teslim olduysanız
sadece O’na güvenip dayanın. Onlar da dediler ki: Biz, Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbımız, bizi, o zalimler
güruhu ile sınama.Ve bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar!»
Yunus suresindeki ayetlerde musa as a kavminin tamamının firavun korkusu nedeniyle iman etmediği bildirilmekte, araf suresindeki ayetlerdede ona iman etmeyenlerin şikayetleri, musa as ında onlara sonraki olabilecekler hakkında bilgi verdiği verdiği ayetleri görmekteyiz.
Firavun ve kavmine ise küfürlerinden geri dönmeleri için bazı felaketlerin ayet olarak gönderildiği beyan edilmektedir.
[007.130-135] And olsun ki, Biz de Firavun ailesini, ders alsınlar diye,
yıllarca kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.Onlara bir iyilik geldiği zaman; «Bu bizden ötürüdür» derler, bir fenalığa
uğrarlarsa da, Musa ve onunla beraber olanların uğursuzluğuna verirlerdi. Bilin
ki, kendilerinin uğradığı uğursuzluk Allah katındandır, fakat çoğu bunu
bilmezler.Ve sen bizi büyülemek için her ne âyet getirsen imkânı yok sana inanacak değiliz
derlerdi. Bunun üzerine su baskınını, çekirgeyi, haşeratı, kurbağaları ve kanı birbirinden
ayrı ayetler olarak onlara musallat kıldık; yine de büyüklük taslayıp suçlu
bir millet oldular.Azab başlarına çökünce, «Ey Musa! Rabbine, sana verdiği ahde göre bizim için
yalvar. Bizden azabı kaldırırsan sana, and olsun ki, inanacağız ve
İsrailoğullarını seninle beraber göndereceğiz» dediler.Azabı nasıl olsa sonuna gelecekleri bir müddet için üzerlerinden kaldırınca,
hemen sözlerinden cayıyorlardı.
Araf suresinde anlatılan bu olaylar zuhruf suresindede anlatılmakta olup insan denen varlığın ne kadar nankör ve dönek olabileceğine dair bir örnek sunulmaktadır. Başları sıkışınca hemen musaya koşup ona "ey büyücü" diye hitab etmekten dahi çekinmeyip ondan yardım isteyenler sonra bu azab başlarından gidince eski zulumlerine nasıl döndüklerini anlatılmaktadır.
[043.046-50] Andolsun biz Musa'yı âyetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen
adamlarına göndermiştik de Musa: Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti. Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola
dönsünler diye onları azaba uğrattık.Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine
dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler.
Zuhruf s. 50. ayetten sonra devam eden ayetlerde firavun'un halkı üzerinde musa as a iman etmemeleri için kurduğu baskıdan örnekler verilmekte olup bu baskı müşriklerin diğer elçiler için söylediği sözlerin bir benzeridir.
[043.051-55] Firavun kavmine seslendi ve şöyle dedi: «Ey kavmim! Mısır mülkü
ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hâla görmüyor musunuz?»«Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu
adamdan daha hayırlı değil miyim?»«Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil
miydi?» Bu şekilde (Firavun) kavmini küçümsedi, onlar da ona itaat ettiler, çünkü
dinden çıkmış günahkar bir kavim idiler.Böylece Bizi öfkelendirince onlardan öç aldık, hepsini suda boğduk.
Yunus s. 87-89. ayetlerde, Allah cc nin musa ve kardeşine vahyederek onlara stratejik plan önermesini görmekteyiz.Bu önerme bizler içinde bir örneklik teşkil etmektedir. Müslümanlar olarak dinimizi yaşama sürecinde karşımıza çıkan engelleri aşmak için bütün müslümanlar olarak birlik ve beraberlik içinde, birbirleri ile devamlı iletişim halinde,kafirlerin gözünden uzak kalacak yollar belirleyerek çalışmalarımızı sürdürmemiz gerekmektedir. Mısırda edindiğiniz evleri kıble edinin şeklindeki emir, bütün evler birbirinden haberdar, birbiri ile dayanışma ve uyum içinde olarak firavun ve ordusuna karşı teyakkuzda bulunun anlamındadır.
[010.087-89] Musa ve kardeşine: «Mısır'da milletinize evler hazırlayın;
evlerinizi kıblegah edinin, namaz kılın» diye vahyettik, «İnananlara müjde
et.»Musa: «Rabbimiz! Doğrusu sen Firavun'a ve erkanına ziynetler ve dünya hayatında
mallar verdin. Rabbimiz! Senin yolundan şaşırtmaları için mi? Rabbimiz!
Mallarını yok et, kalblerini sık; çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe
inanmazlar» dedi. Allah: «İkinizin duası kabul olundu. Dürüst hareket edin; bilmeyenlerin yoluna
asla uymayın» dedi.
Mümin s. ayetlerinde aynı şekilde örneklik arzeden bir durum karşımıza çıkmakta ve firavun ailesinden olup iman eden bir muvahhid'in zalim hükümdarın karşısında hakkı nasıl haykırdığına şahid olmaktayız. Firavun'un musayı öldürmek istemesine engel olarak canını hiçe sayarak nasıl karşı çıktığını şu ayet meallerinde görmekteyiz.
[040.028-45] Firavun ailesinden olup da, inandığını gizleyen bir adam dedi ki:
«Rabbim Allah'tır diyen bir adamı mı öldüreceksiniz? Oysa size Rabbinizden
belgelerle gelmiştir. Eğer yalancıysa, yalanı kendisinedir; eğer doğru sözlü
ise, sizi tehdit ettiklerinin bir kısmı başınıza gelebilir. Doğrusu Allah, aşırı
yalancıyı doğru yola eriştirmez.»Ey kavmim, bugün mülk sizindir, bu yerde yüze çıkmış (üstün) bulunuyorsunuz;
fakat Allah'ın hışmı başımıza gelirse bizi ondan kim kurtarabilir?» dedi.
Firavun: «Ben size yalnızca görüşümü söylüyorum ve ben size ancak doğru yolu
gösteriyorum.» dedi.O iman etmiş olan kişi: «Ey kavmim, doğrusu ben sizin hakkınızda Ahzab (eski
topluluklar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum. Nuh kavminin, Ad ve Semud'un ve onlardan sonrakilerin durumu gibi bir durumla
karşılaşmanızdan korkuyorum. Allah kullara zulmetmek istemez.Ey kavmim; doğrusu ben, sizin için o feryad gününden endişe ediyorum.«O gün arkanıza dönüp kaçacaksınız. Fakat sizi Allah'tan koruyacak olan yoktur.
Her kimi Allah şaşırtırsa, artık ona bir yol gösterici bulunmaz.»«And olsun ki, Yusuf da, daha önce, size belgelerle gelmişti. Size getirdiği
şeylerden şüphelenip durmuştunuz. Sonunda Yusuf ölünce, Allah onun ardından
hiçbir peygamber göndermeyecek demiştiniz. Allah, aşırı şüpheciyi işte böylece
saptırır.»«Bunlar, Allah'ın ayetleri üzerinde kendilerine gelmiş bir delil bulunmadan
tartışırlar. Bu, Allah katında da, inananların yanında da öfkeyi arttırır.
Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini bundan dolayı mühürler.» Firavun da: «Ey Haman, bana bir kule yap, belki ben erişirim o yollara. Göklerin yollarına da Musa'nın tanrısınına muttali olurum ve kesinlikle ben onu
yalancı sanıyorum.» dedi. işte bu şekilde Firavun'a kötü ameli güzel gösterildi
de yoldan çıkarıldı. Firavun'un düzeni hep hüsrandadır (çıkmazdadır). İnanan adam dedi ki: «Ey kavmim! Bana uyun, sizi doğru yola götüreyim.»Ey kavmim, bu dünya hayatı, ancak bir kazançtan ibarettir, ahiret ise durulacak
yurttur. Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin
olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara
hesapsız rızık verilecektir.Hem ey kavmim, neden ben sizi kurtuluşa davet ederken siz beni ateşe davet
ediyorsunuz?Siz beni, Allah'ı inkar etmeye ve bence hiç ilimde yeri olmayan şeyleri O'na
ortak koşmaya davet ediyorsunuz; ben ise sizi o çok güçlü, çok bağışlayıcıya
davet ediyorum.Gerçek şu ki, sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da ahirette de davete
değer bir tarafı yoktur. Dönüşümüz Allah'adır, aşırı gidenler de ateş ehlinin
kendileridir.«Size söylediğimi hatırlayacaksınız. Ben işimi Allah'a bırakıyorum. Doğrusu
Allah, kulları görür.»Allah o adamı, kurmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azap Firavun'un
adamlarını sardı.
Okuduğumuz ayet meallerinden anlaşılacağı üzere firavun'un büyücülerinin iman etmeleri sonucunda gelişen olaylar ile denizin karşı kıyısına geçmelerine kadar geçen zaman uzun yıllar sürmüş ve israiloğullarının mısırda esarette kalmaları ile devam etmiştir.
Bu süre içinde Allah cc firavun ülkesine, afet olarak çeşitli ayetler göndermiştir. Her afette musa ya gelerek kendilerinin bu afetten kurtarılması için dua isteyenler musaya verdikleri sözde durmamışlar ve zulme devam etmişlerdir. Bu süre içinde yine israiloğullarından bir kısım iman etmiş bir kısım ise onun gelmesi ile değişen birşey olmadığını söyleyerek nankör davranışlar sergilemiştir.
Kıssa içinde anlatılan olaylar sadece yaşanmış olduğu zaman ve mekan ile sınırlı olmayıp bizlere örneklik olması açısındanda okunmalıdır. Zulüm altında kalan müslümanların uygulamaları gereken stratejik planları yine bu kıssada yunus suresi içinde anlatılan ayetlerde görmekle beraber , iman eden bir mü'minin imanını firavun ve mele'sine karşı haykırmasına şahid olmaktayız. Selam , hakkı korkusuzca canını hiçe sayarak haykıran muvahhidlerin üstüne olsun.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.