Bugün müslümanlar üzerindeki geleneksel inançlara baktığımız zaman imanın şartı haline getirilmiş fakat kurandan onay almayan bir çok itikad konusu görmekteyiz bunlar kurana rağmen imanın şartı haline getirilmiş ve bunlara inanmamanın sonucu kişilerin kafir olacağı yolunda hükümler verilmiştir. Kurana rağmen oluşturulan ve kurandan onay almayan düşüncelerin kaynağına baktığımız zaman resulullah as adına rivayet edilen hadisler olduğunu görmekteyiz.Resulullah as Allahın kitabından onay almayan birşey söylemeyeceğine göre öyleyse bu sözlere nasıl bakmalıyız? kurandan onay almayan bu sözlere bakış açımızı gözden geçirmediğimiz müddetçe kuran dışı bir din inancı bizlerin yakasını maalesef bırakmaz .
Öyleyse yapmamız gereken şey önce kuran dışı haberlerin bize ne ifade ettiği sonra resul as adına bize gelen haberlere hangi kıstasla bakacağımızdır. Bu iki konuya doğru bir bakış açısı ile baktığımız zaman bugün müslümanlar arasında birbirlerini tekfir edecek kadar ileri giden ihtilaflarında sonu bir nebze olsada kesilecektir. Tamamen kesilecektir diyemiyoruz çünkü 1400 kusur yıldır bu konular müslümanlar arasında konuşulmakta genede ihtilaflar çözülememektedir.
Önce bize kuran dışında gelen bilginin ne ifade ettiği konusunu açıklığa kavuşturalım . Bugün kuranın mevsukiyetine gölge düşüren klasik anlayışta mevcut olan nasih mensuh teorilerini bir kenara bırakacak olursak müslümanlaın üzerinde icma ettiği belki tek konu sayılabilecek olan konu kuranın bize Allah cc den muhammed as ma indiği şekliyle elimizde olması ve üzerinde hiçbir ihtilaf olmamasıdır.Ancak hadisler böyle değildir muhammed as 23 yıllk resulluğu döneminde ağzından bir çok söz çıkmıştır ve bu sözler ashabı tarafından bir kısmı yazıya geçirlmiş yada hafızalarda tutulmuştur. resulullahın vefatından aşağı yukarı 250 yıllk bir zaman sürecinde bu hadislerin bir kısmı buhari, müslim gibi hadis toplayıcıları tarafından tasnif edilmiştir. ve bugün elimizde olan hadis külliyatı oluşturulmuştur. ve bu külliyatın içindeki hadisler mütevatir, sahih , zayıf, uydurma gibi dallara ayırılarak kendi içlerinde sağlamlığı tartışlmıştır. bu hadislerin kendi içlerindeki bu ayrımları yapan hadis alimleri bu hadislerin sağlamlığı ve çürüküğü konusundaki tasnifleri kendi oluşturdukları kriterler etrafınfa yspmışlardır. Mesela mütevatir hadisin tarifinde birçok kriter oluşturulmuştur. hadisin sahihliği ravi zincirindeki şahısların cerh ve tadil metodu denilen bir usulle tasnif edildiğini görüyoruz ve bu şahısların güvenilir olup olmadıklarıda kişilere göre değişklik arzediyor, dolayısıyla bir hadisin sahih olup olmadığı kişilerin kendilerinin oluşturduğu usulle belirleniyor, ve durum böyle oluncada bir hadisçi için sahih olan bir hadis başka bir hadisçi için uydurma olabiliyor.(daha geniş bilgi için prof dr hayri kırbaşoğlunun islam düşüncesinde hadis metodolojisi kitabına bakılabilir) yazının hacmini büyütmemek amacıyla konuyu fazla uzatmadan özetle söylemek gerekirse bugün elimizde olan hadis külliyatındaki hadislerin sağlam olup olmadıkları kişilerin oluşturdukları kriterler etrafında bize gelmiş rivayetlerdir.
Şunuda ilave etmek isteriz ki ehli hadis ekolu tarafından kuran ayetlerinin bağlamından koparılarak (bilhassa necm suresinin ik ayetleri) kuran ile eşdeğer tutulması ve hadislerinde kuran gibi vahiy mahsulu sayılması düşüncesi ve bu konuda resul as adına hadisler uydurulması ayrı bir cinayettir.
Şimdi bize hadis diye gelen bir rivayetin sahih olup olmadığını en sağlam yolla nasıl anlayabiliriz konusu ortaya çıkıyor.Ehli hadis ekolunun hadislerin sağlamlığı için ortaya koyduğu sened zinciri metodou sağalm bir metod değilidr çünkü kendi içinde birçok problemi beraberinde getirmiştir. sened zincirindeki şahısların cerh ve tadil metodu ile rivayet ettikleri sözün değil kendilerinin ölçü alınması ve bu şahısların sağlamlığının kişilere göre değişmesi en büyük problemdir.O zaman yapmamız gereken gereken bize sözü getiren kişiler değil gelen söz daha önemli olduğuna göre o sözün doğruluğu veya yanlışlığı ölçü alınmalıdır. Yani hadis usulunde metin tenkidi denilen yöntem hadislerin sağlamını ve çürüğünü en doğru yolla birbirinden ayıran yöntemdir. ve bu yöntemin tek kaynağı ise KURANDIR . Bize hadis adı altında gelen bütün haberler bu kaynak ölçü alınarak tenkide tabi tutulduğunda sağlam ve çürük olan bütün rivayetler birbirinden çok rahat bir şekilde ayrılır. Ve bu ayrılma neticesinde bize itikad edilmesi gereken konular diye empoze edilen kabir azabı, mehdi meselesi, isa as mın nuzulu meselesi , kader meselesi,vb gibi kurandan onay almayan rivayetler kanalıyla bize bildirilen bu haberlerin sahih olup olmadılarıda gün ışığına çıkacaktır. ve bize zanni bilgi ifade eden hadisleri yakin bilgi ifade eden kuran ölçüsü o hadisin doğru olup olmadığı yolundaki en doğru bilgiyi kuşkusuz verecektir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder