Adem ile iblis kıssası kur'anda 6. olarak taha suresi 115. ile 127. ayetleri arasında anlatılmaktadır. Konu ile ilgili ayet mealleri şöyledir.
115- Andolsun, Biz bundan önce Adem'e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.
116- Hani Biz meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik, İblis'in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi, o, ayak diremişti.
117- Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun."
118- Şüphesiz ki, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır."
119- Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da."
120- Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?"
121- Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.
122- Sonra Rabbi onu seçti, tevbesini kabul etti ve doğru yola iletti.
123- Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size Benden bir yol gösterici gelecektir; kim Benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz."
124- "Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz."
125- "O da (şöyle) demiş olur: -Ben görmekte olan biriyken, beni niye kör olarak haşrettin Rabbim?"
126- (Allah da) Der ki: "İşte böyle, sana ayetlerimiz gelmişti, fakat sen onları unuttun, bugün de sen işte böyle unutulmaktasın."
127- İşte Biz ölçüsüzce davrananları ve Rabbinin ayetlerine inanmayanları böyle cezalandırırız; ahiretin azabı ise gerçekten daha şiddetli ve daha süreklidir.
Kıssanın bu suredeki bölümü 115. ayette sonucu ilk önce söyleyerek devamında ademi bu sonuca götüren süreci açıklamaya başlıyor. Ayette "bundan önce" kelimesinin kullanılması aynı surenin 113. ayetinde "böylece biz onu arapça bir kur'an olarak indirdik. Onda tehditleri türlü şekilde açıkladık umulurki korkup sakınırlar yada onlar için bir öğüt olur" mealindeki ayet ile bağlantısını kuracak olursak "size bu kur'anı indirmeden önce ademi imtihana çekmiştik" denilerek bu kıssanın bütün insanlığın kıssası olduğu , Ademin başından geçen olayların aynısının bizimde başımızdan geçeceğini ademin düştüğü hataya düştüğümüz ve o hatada ısrar ettiğimiz takdirde başımıza gelecek olanlar hatırlatılmaktadır. Kıssanın bu bölümünde öne çıkan kavram "AHİD" dir. Ademe verilen bu ahid araf suresi 172. ve 173. ayetlerde bütün insanlara verildiğini görmekteyiz 7.172Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.173 Yahut «Daha önce babalarımız Allah'a ortak koştu, biz de onlardan sonra gelen bir nesildik (onların izinden gittik). Bâtıl işleyenlerin yüzünden bizi helâk edecek misin?» dememeniz için (böyle yaptık
Adem as ve iblis bütün insanlar için Allahın emirlerine karşı takınılan tavır açısından birer prototiptir. Araf suresindeki bu ahid verilmesinden anlıyoruzki bu kıssa ademden sonra gelen ve kıyamete kadar gelecek olan bütün insanların kıssasıdır her insan bu kıssayı bir şekilde yaşayacaktır, şeytanın iğvalarına kapılmayanlar bu imtihanı geçerek ebedi cennete , şeytanın iğvalarına kapılıpta imtihanı geçemeyenler ebedi cehenneme atılacaklardır.
2.125 Kabeyi, insanlar için toplanma ve güven yeri kılmıştık. İbrahim'in makamını namaz yeri edinin, dedik. Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için temiz tutun diye İbrahim ve İsmail'e ahd verdik
36.60 Ey Adem oğulları, Ben size şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır, diye ahd vermedim mi?
16.91 Ahitleştiğiniz zaman Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah'ı kendinize kefil kılarak sağlama bağladığınız yeminleri bozmayın. Allah yaptıklarınızı şüphesiz bilir.
2.100 Onlar, her ne zaman bir ahidde bulunmuşlarsa içlerinden bir takımı onu bozmamış mıdır? Zaten onların çoğu inanmazlar
2.177 Yüzlerinizi doğudan yana ve batıdan yana çevirmeniz iyi olmak demek değildir; Lakin iyi olan, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitap'a, peygamberlere inanan, O'nun sevgisiyle, yakınlarına, yetimlere, düşkünlere, yolculara, yoksullara ve köleler uğrunda mal veren, namaz kılan, zekat veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler, zorda, darda ve savaş alanında sabredenlerdir. İşte onlar doğru olanlardır ve sakınanlar ancak onlardır.
33.15 And olsun ki, daha önce, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a ahd vermişlerdi. Allah'a verilen ahd sorulacaktır.
33.23 İnananlardan, Allah'a verdiği ahdi yerine getiren adamlar vardır. Kimi, bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. Ahdlerini hiç değiştirmemişlerdir
2.027 Allah'ın ahdini pekiştirdikten sonra bozanlar, birleştirilmesini emrettiği şeyi koparanlar, yeryüzünde fesad çıkaranlar, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir
3.77 Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere değişenlerin, işte onların, ahirette bir payları yoktur. Allah onlara kıyamet günü hitab etmeyecek, onlara bakmayacak, onları temize çıkarmayacaktır. Elem verici azab onlar içindir
6.152 Yetim malına, erginlik çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın; ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde adil olun. Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah size bunları öğüt almanız için buyurmaktadır.
7.102Onların çoğunda Biz, ahde vefa görmedik. Onların çoğunu fasıklar olarak bulduk
13.20 Onlar, Allah'ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar
13.25 Sağlam söz verdikten sonra Allah'ın ahdini bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, işte lanet onlara ve kötü yurt, cehennem, onlaradır.
16.95 Allah'ın ahdini hiçbir değere değişmeyin. Eğer bilirseniz, Allah katında olan sizin için daha iyidir.
2.40 Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimeti hatırlayın ve ahdimi yerine getirin ki Ben de yerine getireyim; yoksa benden korkun
3.76 Hayır, öyle değil; ahdini yerine getiren ve günahtan sakınan bilsin ki, Allah sakınanları şüphesiz sever
23.8Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler
70.32 Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler;
Bu örnek ayet meallerinden anlaşılacağı üzere insanın varoluş amacı "ahdi yerine getirmek" olduğudur.
Kıssanın devamında yine meleklerin ademe secde etmeleri emri ve iblisin bu emre itaatsizliğini görüyoruz. 115. ayette verildiği beyan edilen ahdin mahiyeti ni 117. ayette görmekteyiz. "ey adem şeytan sana ve eşine gereçekten düşmandır. sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın sonra mutsuz olursun."
118. ve 119 ayetlerde ademe cennette kendisine verilen 4 nimetten bahsedilmektedir. acıkmamak, çıplak kalmamak, susuzluk çekmemek, sıcaktan bunalmamak. Bu nimetler ademin şahsında kur'anda cennet ehline verilecek olan nimetlerle aynıdır. "Aç kalmamak" vaadine karşılık olarak verilecek olan yiyeceklere örnek olarak kur'anda birçok ayet vardır örnek olarak birkaç tanesinin mealleri şu şekildedir ,vakıa suresi 21 de" canlarının çektiği kuş eti" tur suresi 22 de " onlara istek duydukları meyvelerden ve ettende bol bol verdik" rahman 22 de " her meyveden iki çift" 68 de içlerinde eşşsiz hurma ve eşşsiz nar vardır," yasin 57 de " taptaze meyveler ve istek duyulan herşey". "çıplak kalmamak" vaadinin karşılığı olarak müminlere verilecek giysilerde kur'anda şu şekilde tavsif edilmiştir,hacc suresi 23 de" altından bilezikler ,inciler ve ipek elbiseler, kehf 31 de "altından bilezikler,ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler", fatır 33 de " altın bilezik,inciler ve ipek elbiseler",insan s. 21 de "ince ve yeşil ipekten elbiseler ve gümüş bilezikler"şeklinde" susuzluk çekmemek" şeklindeki vaadin karşılığı ,insan s.6 da"fışkıran kaynaklar",insan s. 21 de "temiz içecekler" ,vakıa 56 da "kaynağından doldurulmuş testiler ibrikler ve kadehler"saffat 46.47 de" lezzetli sarhoş etmeyen içki", mutaffifin 25 de"mühürlü ve katıksız şarap"şeklinde tavsif edilmiştir."sıcaktan bunalmamak"şeklindeki vaadin karşılığı, insan 13 de"yakıcı bir güneş ve soğuk görmeyen tahtlar üzerinde",yasin 56 da "gölgeliklerde tahtlar üzerinde", mürselat 41 de" gögeliklerde pınar başlarında" şeklinde tavsif edilmiştir.
Bu ayetler bize göstermektedirki ademin kıssası bizim kıssamızdır yani "hepimiz ademiz" Allahın verdiği ahde sadık kaldığımız sürece ademe vaadedilenlerin hepsi bizim içinde geçerlidir.Ancak bu vaade erişmek şeytanı mağlup etmeye bağlıdır,Adem ve eşi Allah cc nin kendisine verdiği bunca nimete rağmen şeytanın vesvesine mağlup oluyor ve emri çiğniyorlar. Kıssanın araf s. deki bölümündede gördüğümüz gibi yasak olan ağaçtan tattıkları anda çıplak kalmaları bize ne ifade etmektedir?. Adem ile eşinin çıplak kalmalarının bizim için ifade ettiği şey günahın somut yönünün bize gösterilmesi ve fıtratını bozmamış bir insanın bu günah karşısında vicdanının rahatsız olmasıdır. Bizler herhangi bir günahı işlediğimiz takdirde o anda bir cezaya çarptırılmamamız bizi o günahı terketmeye sevk etmeyebilir. "çıplak kalmak" ifadesi bize günahın maddi boyutunu hatırlatmaktadır. Ancak bu çıplaklık günahtan tevbe etmek ile ortadan kalkar.
123. ayette "birbirinize düşman olarak inin,artık size benden bir yol gösterici gelecektir , kim benim yol göstermeme uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz" buyuruluyor. ayette "la yeşga" mutsuz olmaz kelimesi kıssanın başında 117. ayette ademin cennete yerleştirildiği zaman Allah cc nin onlara cennetten çıktıkları takdirde "feteşga" yani mutsuz olursunuz ikazını dikkate alacak olursak ademin cennette kalması ile mutlu olması, bizim cennetteki mutluluğumuz örtüşmektedir, yani kıssa ademin şahsında bizler için anlatılmaktadır. Kıssanın sonunda ise ahde sadık kalmayıpta Allahın zikrinden yüz çevirenleri ise sıkıntılı bir hayat müjdelenmektedir. EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder