4 Temmuz 2011 Pazartesi

YUSUF SURESİ 106. AYETİNDEKİ MEAL FARKLILIKLARI

Türkiyede basılmış olan kur'an meallerine baktığımız zaman bazı ayetlerin çevirisinde kur'an bütünlüğü gözetilmeden yapılan meallerin mevcut olduğunu görüyoruz. Her meal yapıcısının kendi edebi ve ilmi birikimi sonucu meydana getirdiği eserler hatadan beri değildir. Bir dilden başka bir dile çevrilen bir eser çevirmeninin ilmi ve edebi seviyesinide gösterir. Dili arapça olan kur'anında anlaşılması için muhataplarının anladığı dile çevrilmesi gerekmektedir. Ancak bu çeviriyi yapan kişilerde arapça dilini bilmenin ötesinde kur'anı bilmesi gerektiği en önemli husustur. Bir dilden diğer bil dile çevrilen eserin o eserdeki anlatılmak istenen mesajı tam olarak aktardığı söylenemez,hele bu dil arapça olursa ve birde Allah cc nin indirdiği kitap olunca mesele dahada bir ciddiyet arzetmek durumundadır. 

Tercüme yerine meal denmesinin asıl amacı bu aktarımın arap dilinin edebi zenginliğini türk dilinin kelimeleri ifade edilmesinin yetersiz olduğunun farkındalığıdır. Yapılan meallerdeki bazı edebi eksiklik hoşgörülebilir , ancak ayet meallerinde yapılan bazı hatalar vardırki bunun hoşgörülmesi mümkün değildir. Meal yapıcılarının bir çoğundaki arapça dil bilgisinin yanısıra olması gereken şartlardan birisi kur'an bütünlüğüne hakim olmalarıdır. Bu mesele arpça dilini bilmekten daha önemlidir . Bazı meallerde yapılan hataları gördükçe bunun önemi dahada anlaşılmaktadır.  Kanımızca yapılan bazı mealler, ticari amaç kaygısı taşımakta pazara geç kalmamak amacı ile başka meallerden alıntılar yapmak suretiyle alelacele yapılıp piyasaya sürüldüğü için alıntı yapılan mealdeki hatalarda görmemezlikten gelinmektedir. Bu yazımızda bu hatalara örnek olarak gösterebileceğimiz yusuf s. 106. ayetinin yapılan iki farklı meali üzerinde durmak istiyoruz.   

Yayınlanmış olan meallere baktığımız zaman yusuf s. 106. ayetinin iki farklı şekilde meallendirildiğini görmekteyiz. 

1- Onların çoğu Allaha ancak ortak koşarak iman ederler. 
2-Onların çoğu iman etmez , ancak şirk katıp dururlar. 

İlk bakışta pek fark olmadığı zannedilmesine rağmen elimizdeki meallerdeki yusuf s. 106 . ayeti ile yapılan mealler bu yöndedir. Kur'anı doğru anlama yollarından biri siyak ve sibakı ile yani ayetin öncesi ve sonrası ile bir bağlantı kurularak anlaşılmasıdır. Yusuf s. 106. ayetinide bu yolla anlamak gerekmektedir Yusuf. s. 103. ile 106. ayetlerinin meallerine baktığımız zaman konu biraz daha netleşir.


103- Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir.
104- Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır.'
105- Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.
106- Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar.


 Dikkat edilirse 106. ayete verilen meal 2 farklı şekilde meal verildiğini söylediğimiz mealin 2. şıkkındaki mealdir. 106. ayete eğer 1. şıktaki meali vermiş olsaydık siyak ve sibaka uygun bir meal olmayacaktı. 103. ayete baktığımızda insanların çoğunun iman etmeyeceği bildirilmektedir , bu bildiri kur'anın değişik ayetlerindede gözümüze çarpmaktadır.

-017.089- Andolsun, biz bu Kur'an'da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak inkârda ayak direttiler.
-025.050-Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp-düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.
-026.8-67-103-121-139-158-174-190- Hiç şüphe yok, bunda bir ayet vardır; ancak onların çoğu mü'min değildirler.
-041.004- Bir müjde verici ve bir uyarıcı- korkutucu olarak. Ama onların çoğu yüz çevirdiler. Artık onlar dinlemezler.
-036.007- Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık onlar inanmazlar.

Kur'an bütünlüğündeki ayetler dikkate alınacak olduğu zaman ortaya çıkan durum "insanların çoğunun iman etmeyeceği" dir. 106. ayete verilen 1. şıktaki meallerde ortaya çıkan durum   şirk katarak dahi olsa insanların çoğunun iman edeceğidir . Kur'anın bizlere verdiği en önemli mesaj "şirk " ile "imanın" bir arada olmayacağıdır ,şirkin olduğu yerde iman , imanın olduğu yerdede şirk olmaz. Yani hiç bir kimsenin şirk koşarak iman etmesi diye bir şey olamaz.  


Sonuç olarak yusuf s. 106. ayeti ile ilgili yapılan meallerde 2 şık halinde verdiğimiz farklı meallerin 1. şıkkındaki yapılan mealler , kur'anda insanların çoğunun iman etmeyeceğine dair ayetler göz önüne alındığı , şirk ile imanın bir kişide aynı anda bulunmasının mümkün olamayacağı dikkate alındığı zaman doğru yapılmış bir meal olarak gözükmemektedir. 2. şıktaki yapılan mealler kur'an bütünlüğü ve ilgili ayetin siyak ve sibakı gözöünüe alındığında daha doğru bir meal olduğu gözükmektedir.  

                    EN DOĞRUSUNU  ALLAH CC BİLİR.

1 yorum:

  1. isabetli ve güzel bir açıklama olmuş teşekkürler

    YanıtlaSil