97. Onlar: "Şunun için bir bina yapın da bunu cahîmin [çılgınca yanan ateşin] içine atın!" dediler.
98. Onlar, ona [İbrâhîm'e] tuzak kurmak istediler de Biz onları aşağılıklar kılıverdik.
Saffat suresindeki konu ile ilgili ayetleri bu şekilde vererek devamında herhangi bir yorumda bulunmadan sonraki ayetlere geçmiştir. Burada dikkatimizi çeken nokta diğer surelerde geçen kısımlarda yaptığı yorumu burada yapmadan konuya hiç değinmemişitir. Buradaki verdiği ayet meallerinde herhangi değiştirme yapmadan diğer meallerde gördüğümüz ve doğru olduğunu düşündüğümüz şekilde bir meal vermiştir.Ancak başka surede saffat 97. ayetindeki "cahiym" kelimesi ile ilgili olarak yorumda bulunmuştur. Biz onun bu yorumunu konu ile ilgili olarak daha geniş açıklamalarda bulunduğu başka surelerden yaptığımız alıntılarda paylaşmak istiyoruz. Ancak saffat suresinde ibrahim as ın kıssasının devamında ismail as ın kurban edilme hadisesi ile ilgili olarak yaptığı ve doru olduğunu düşünmediğimiz tesbitlerini bir başka yazımızda değinmek istiyoruz.
Sayın yazarın bu kıssa ile ilgili olarak ankebut suresindeki mealini de verip daha uzun ve detaylı olarak açıklamalarda bulunduğu enbiya suresindeki bölüme geçmek istiyoruz.
24 – Sonra onun [İbrahim’in] toplumunun cevabı, yalnızca: “Onu öldürün veya tahrik edin [yandırın]” demeleri oldu. Sonra da Allah onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda, iman edecek bir toplum için ibretler vardır.
Kıssanın bu surede geçen bölümünde de meali "tahrik edin(yandırın) " şeklinde verip detaylı bir açıklamada bulunmadan enbiya suresinde konu ile ilgili yaptığı açıklamaların okunmasını istemiştir. Bizde enbiya suresindeki konu ile ilgili yaptığı açıklamaları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Sayın yazar "İBRÂHÎM PEYGAMBERİN YAKILMASI KONUSU " isimli bir başlık altında şöyle devam etmektedir.
"Bu konunun birtakım rivayetlerin etkisinden çıkarılıp Kur'ân'daki ifadelerin gerçek anlamları doğrultusunda tahlil edilmesi gerekir. Konu ile ilgili Âyetler üç ayrı Sûrede yer almaktadır: "
Konu ile iligli verdiği ayetlerin iki ankebut ve saffat surelerinde olan bölümlerini yukarda önceden paylaşmıştık. "Enbiyâ: 68–70) Onlar [kavmi]: "Eğer yapanlarsanız, şunu tahrik edin [yandırın] ve tanrılarınıza yardım edin" dediler. Biz: "Ey ateş! İbrâhîm'e karşı soğuk ve güvenli ol" dedik. Ve ona bir düzen kurmak istediler de Biz kendilerini daha fazla hüsrana uğramışlar kıldık "
Enbiyâ Sûresinin 68 . ve Ankebût Sûresinin 24. Âyetlerinde حرّقوه - harriqûhu ifadesi yer almaktadır. Bu ifade genellikle yakın! olarak çevrile gelmiştir. Biz bu ifade üzerinde biraz tahlil yapacağız:
حرّقوا - Harrikû sözcüğü حرق - h-r-q kökünden, tef'il babından çoğul emir kipidir. Bu sözcüğün mastarı olan تحريق - tahrîq sözcüğü "ateşlendirme" anlamıyla Türkçeye de geçmiştir. (Bir de "hareket" kökünden gelen "harekete geçirme, kışkırtma" anlamında تحريك - tahrîk sözcüğü vardır. Kaf ve Kef harfleri Türkçede sadece " k" harfiyle ifade edildiğinden karıştırılabilmektedir.)
Sözcüğün kökü olan ح ر ق –h-r-q, "ateşin alevi"nden gelmektedir. Tahrik, "ateşin bir şey üzerindeki etkisi" demektir. Hastalık nedeniyle gözdeki yanma, hastalıklar nedeniyle kalpteki sızı; soğuk, sıcak ve rüzgâr etkisiyle bitkilerin yanması, acı ve tuzlu şeylerle ağızda oluşan acılar da bu sözcükle ifade edilir. [73–24](Lisanü'l Arab, c.2, s. 404- 406)
Bu durumda bu sözcük "sıkıntı verme, eziyet çektirme, mahvetme" anlamlarında da kullanılabilir. Nitekim Türkçede belâya, sıkıntıya düşüldüğünde "ben yandım, bittim, mahvoldum" denildiği gibi, âni bir sıkıntı geldiğinde de "yandım anam! " denir.
Ayette geçen "harrikuhu" kelimesinin "ateşte yakma"anlamına gelmediğini savunarak "tahriq etmek" yani "ateşlendirmek" anlamıyla türkçeye geçtiğini savunarak arapçaçada "h-r-k" sözcüğünün "harekete geçirme, kışkırtma" anlamına gelen kelimeyle karıştırıldığını iddia ederek kendisi bir karıştırmada bulunmaktadır.Çünkü "harrikuhu" kelimesine verdiği ateşlendirmek şeklindeki zorlama anlamın "ha-re-ke" kelimesinin anlamı ile bağdaştığını anlayarak orada kelime oyununa gitmiştir. Yukarda alıntı yaptığımız yazısndada gördüğümüz gibi " Sözcüğün kökü olan ح ر ق – h-r-q, "ateşin alevi"nden gelmektedir. Tahrik, "ateşin bir şey üzerindeki etkisi" demektir " diyerek ateşin bir şeyin üzerindeki etkisinin "yakmak" olduğunu lisanul araptan aldığı mecazi anlamlarla delillendirmeye çalışmaktadır.
Sayın yazarın kendisininde iyi bildiğini düşündüğümüz tefsirde bir kaide olan " BİR KELİMENİN İLK KONULDUĞU ASIL ANLAMI O KELİMENİN HAKİKİ ANLAMIDIR. ŞAYET BİR KELİME BAŞLANGIÇTA KULLANILDIĞI İLK ANLAMININ DIŞINDA BENZETME YOLUYLA BİR BAŞKA ANLAMI İFADE ETMEK İÇİN KULLANILIRSA O KULLANILDIĞI ANLAMA MECAZİ ANLAM DENİLİR." İbrahim as ın ateşe atılma hadisesinde " yakma " eyleminin mecaz anlamında kullanıldığını söylemek mümkün değildir
Taha suresi 97. ayetinde samirinin yaptığı buzağı heykelinin yakılmasını anlatan ayetlerde kullanılan kelime ile ibrahim as ın kıssasındaki kelime aynı köktendir ibrahim as kıssasında geçen "harrikuhu" kelimesine "tahrik edin (yandırın)" anlamı veren tebyin sahibi aynı eserinde taha suresi 97. ayetinde geçen "lenuharrikannehu" kelimesine "Elbette Biz onu yakacağız " şeklinde anlam vermiştir. Acaba neden ibrahim as ın kıssasında kullandığı gibi " elbette biz onu tahrik ettireceğiz(yandıracağız)" şeklinde meal vermemiştir. Şurası muhakkaktır ki, kur'anı kur'andan değilde determinizmin verileri ile anlamaya kalkan kişiler , aynı kelimenin geçtiği başka ayetlerde çarpıtmaları mümkün olmayacak şekilde meal vermek zorunda kalmalarından dolayı çelişkilerini kendileri ortaya koymaktadırlar. Sadece "Lisanul arap" veya" tacul aruz" gibi lugat kitaplarındaki sözlük anlamları ileveya kafada oluşturdukları ön kabuller ile kuranı anlamaya kalkmanın kişileri nasıl yanlış sonuçlara götürdüğünün görülmesi açısından" tebyinül kur'an" adlı eser bariz bir örnek teşkil etmektedir.
Tebyin sahibi konuya şöyle devam etmektedir.
Ankebût Sûresinin 24. Âyetinde Onu öldürün veya tahrip edin [yandırın] ifadesi dikkat çekmektedir. Bu ifadeye göre İbrâhîm'e iki cezadan biri verilecektir: Ya ölüm ya da tahrip . Tahrip eyleminde İbrâhîm peygamberin öldürülmesi söz konusu değildir. Onu öldürmeyip mahvedeceklerdir .
Ayette geçen "onu öldürün veya tahrip edin(yandırın)" ifadesinden iki cezadan birinin verilmesi gerektiğini ifade edip ayetteki "yakın" emrinin o anlama gelemeyeceğini iddia etmektedir.Ancak bu tür bir anlatım nisa suresi 157. ayetinde karşımıza çıkmaktadır. Bu ayet ile ilgili verdiği meali yine eserinden alıntı yapalım. "Biz, Allah'ın Rasûlü Meryem oğlu Mesih Îsâ'yı gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle onlardan sağlam bir söz aldık. Oysa o'nu öldürmediler ve o'nu asmadılar. Ama onlara o, benzetildi. Gerçekten o'nun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şekk [yetersiz bilgi] içindedirler. Onların zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler." Bu ayette geçen " onu öldürmediler ve onu asmadılar" şeklinde geçen kelimelerin uslubu ile "onu öldürün veya yakın" şeklinde geçen cümlelerin üslubu aynıdır. nisa s.157.ayetinde geçen isa as için kullanılan "öldürme ve asma" ile ibrahim as için kullanılan "öldürme ve yakma" işlemlerinin sonucunda ikisinde de ölüm vardır.Ancak tebyin sahibi nisa s. 157. ayetinde bu konu ile ilgili herhangi bir görüş belirtmemiştir.
Tebyin sahibi şöyle devam etmektedir.
Enbiyâ Sûresinin 70. ve Saffat Sûresinin 98. Âyetlerine göre, toplumu İbrâhîm'i tahrip'ten sonra plan kurmuşlardır. İbrâhîm peygamberi yakıp yok edecek olsalar İbrâhîm peygambere tuzak kurmalarına gerek kalmazdı. Onlar "İbrâhîm'e nasıl eza edebiliriz, sıkıntı çektirebiliriz ve mahvedebiliriz?" diye plan kurmuş olmalıdırlar.
Enbiya 70. ve saffat 98. ayetlerinde geçen "keyden"(tuzak) kelimelerinin kur'anda kullanılış yerlerine baktığımızda Allahın resulleri veya müminler için kurulan "keyd" lerin (tuzakların ) yine Allah cc tarafından başlarına geçirildiği bildirilmektedir. Bu tebyin sahibi tarafından gözardı edilmektedir.
21.70 Ona düzen kurmak istediler, fakat Biz onları hüsrana uğrattık.
37.98 Ona düzen kurmak istediler, ama Biz onları altettik.
Ayetlerde geçen son cümleler acaba ne demek istiyor diye düşünen bir kişi bu cümlelerin "birisi için kurulan planın, yapanlar açısından başarısızlığa uğradığını" anlatmak istediğini çok kolay anlaması gerekirdi
"Cahim ve " Nâr " sözcükleri de her zaman gerçek anlamı olan "ateş" anlamında kullanılmaz. Mecâzen aşırı sıkıntı anlamlarında da kullanılır"
diye devam ederek "cahim " ve "nar" kelimelerinin kur'anda kaç yerde hakiki anlamda kaç yerde mecaz anlamında kullanıldığına dikkat etmediğini belli ederek önkabulleri doğrultusunda harekete devam etmektedir. Aslında söylemesi gerekn ve doğru olan cümle şu idi " cahim ve nar sözcükleri de her zaman mecazi anlamında kullanılmaz. Çoğu zaman hakiki anlamda kullanılır". Kur'anda 26 yerde kullanılan "cahiym" kelimesi ,ve yine kur'anda 145 yerde geçen "nar" kelimesi kaç yerde mecaz kullanılmış ?
Enbiya suresi 69. ayetini " Biz "Ey ateş ! İbrahime karşı soğuk ve güvenli ol" şeklinde çeviren tebyin sahibi 68. ayette verdiği "tahrik edin" meali ile nasıl bir bağlantı kurduğunu anlamak zordur..İbrahim as ın düşmanlarının onu tahrik etmeleri karşısında Allah cc o düşmanlarının tahriklerine karşı "ey tahrik ibrahime karşı soğuk ve güvenlimi ol" demiştir?. Sayın yazar burada kendini maalesef trajikomik bir duruma düşürmüştür.
Sonuç olarak, tebyin sahibinin determinist bir ön kabul ile bakarak ve o ön kabullere bağlı kalarak yaptığı tebyin çalışmaları ,aynı kelimelerin geçtiği başka ayetleri doğru çevirmek zorunda kalması sonucu kendi içinde bir tenakuz arz etmektedir. Bunu İbrahim as ın ateşe atılması olayını gerçek anlamı ile değil mecazi olarak yorumlamaya kalkması sonucunda delil olarak vermiş olduğu ayetleri yine kendi eserindeki başka yerlerde , kedisi tarafından tekzip edildiğin görmekteyiz. İbrahim as ın ateşe atılması olayını kendi ifadesiyle "efsane" kur'anın deyimiyle " esatirül evvelin" diyerek inkara gitmektedir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
Bütün müslümanlar olarak bilinen Hz. İbrahim ateşe atılırken PEYGAMBER di bilgisi
YanıtlaSiltamamen yanlıştır.
Hz. İbrahim peygamber olmuş olsaydı Kuran bize İbrahimin yıldızlara sonra aya sonra güneşe bakıpta O baktıklarının Tanrı olduğunu düşündüğünü yazmazdı.
Bir yaratıcının put yada ay yada yıldız yada güneş olamıyacağını anlamış olan İbrahimin Putları kırdığı için kavminin ona verdiği ceza Ateşe atılarak ölüm cezasıdır.Ateşten kurtulur ve Rabbime gidiyorum diyerek o ülkeden firar eder çünki o ölüm cezası almış bir mahkumdur onların kanunlarına göre.
sayın metafizik kardeşim size ankebut s 26. ayetini hatırlatırım."Bunun üzerine Lut ona inandı ve İbrahim «Doğrusu ben Rabbimin dilediği yere hicret ediyorum, O şüphesiz güçlüdür, Hakim'dir» dedi.
YanıtlaSilbu olay ne zaman oldu ve lut ona neden iman etti?
Hz. ibrahim ve lut ile alakalı bütün ayetleri alt alta yazın ve araştırın. İbrahimin kendi doğduğu kavme peygamber olduğu ile ilgili tek ayet bulamassınız.
YanıtlaSilRivayetçileri aldatan tek ayet ise ankebut 26 olmuştur. ^^kavminde sadece lut iman etti^^ demekki iman ettiğine göre ibrahim peygamberdi diyerek çeviren rivayetçiler anlam kargaşasına sebep olmuşlardır.
kavminde İbrahime sadece lut inandı olması gerektiğini düşünmelidir ve zaten bir çok çeviride sadece inandı diye yazar. Kuranda bir çok peygamber kıssası vardır ve onlara dikkat edin. Biz ibrahimi kavmine gönderdik oda ben sizin için emin bir peygamberim ve bu iş için bir ücret istemiyorum demesi gerekirdi.
Fakat babasına ve kavmine diyerek başlıyan ayetlerde babası ve kavmine peygamber olduğunu bildiren tek ayet gösteremessiniz. İbrahim genç bir adam olduğunda putların tanrı olamıyacağını anlamış ve gerçek yaratıcıyı aramaya başlamıştır.
Şayet kavminde peygamber olsaydı yıldızlara bakıp güneşe ve aya bu benim RAb bim diyerek bir arayışa girermiydi ?
Ayrıca peygamber olsaydı kendi doğduğu kavimde ben görevi bırakıp hicret edeceğimmi derdi. peygamberliği kime bıraktı o zaman ? Yada allah ^^İbrahim babanın kavmi olmadı hadi başka kavme gitte peygamberliği ordamı sürdür demiştir?
peygamber gönderdiği kavimlerin helakini anlatan Allah şayet İbrahim babasının kavminde peygamber olsaydı o kavminde nasıl helak olduğunu anlatırdı diğer peygamber kıssalarında olduğu gibi.
İbrahim peygamberimiz kendi doğduğu kavime peygamber olarak gelmemiş ve ateşe atılırkende kesinlikle peygamber değildir. ateşten kurtulur hicret eder ve yıllar sonra oğlu ismail babasının yanında çalışacak çağa gelince peygamberlik verilir ibrahime. İbrahim kavmine peygamberliğini ilan eder fakat diğer peygamberlerde olduğu gibi Şiddetle ve terslikle karşılaşır ve İbrahim yavaştır ve canı sıkıldığı bir gün acaba oğlumdamı bana inanmıyor diye düşünürken uyur ve bir rüya görür Oğlu babası ibrahime bende senin peygamberliğine ve allaha inanmıyorum dediği anda oğlunu boğazlamaya kalktığı anda rüyadan uyanır ve ertesi günü oğlunu çekerek akşamki rüyayı anlatır. Fakat oğlu babasına: ^babacığım emrolunan şeyi yap (yani burada emrolunan şey =İbrahimin peygamberliğidir.) ben senin peygamberliğinede allahada inanıyorum deyip ikiside eslema= teslim olanlardan olur ve oğluna sarılarak onu kutlar ve oğlunun başını omuzuna yaslar manasına gelen oğlunu şakağı üzerine yatırdı kelimesi vardır. babası oğlundan uzun boyludur ve oğlunun başını omuzuna dayar ve ona sarılır asında ayetlerde anlatılan ve tasvir edilen olayın aslı budur.
sayın metafizik 19 yorumlarınız için teşekkür ederim ancak siz sadece mealinden okuyarak yada başka kişilerin kuran tefisrlerinden okuyarak bir düşünce sahibi olduğunuz için bazı yanlışlarınız ve eksikleriniz var şöyleki ibrahim as ın risaleti konusunda lutun ona iman etmesi kuran metninde "femene" kelimesi ile ifad edilir bu kelime bunun üzerine yani 25. ayetteki ibrahim as ın kavmine olan hitabından sonra ona lut iman etti anlamındadır.siz kuranı bir bütünlük içinde okusaydınız tevbe 70 ve hac 43 de ibrahim as ın kavminin helak edildiğini görürdünüzü çünkü bu sünnetullhtır bir kavme resul gelirde o kavme mucize dediğimiz ibr şey ile gelirde okavim onu nkar ederse okavim hela edilir bunu ibrahim as ın kavmindede görüyoruz.yani helak edilmedi demeniz yanlıştır.başkasını rivayetçi diye suçlayıpta sizin rivayetçilerde daha kötü israilayyatla kuranı anlamanıza ne demeli .
YanıtlaSilbenim israiliyatla yada rivayetçilerle hiç işim olmaz. ayrıca her ayeti İnternetten yaklaşık 40 meal,tefsir yada videodan izler öyle bir kanıya varırım. yukarda anlattığım şeylerde sadece bana aittir.Bu böyle biline.
YanıtlaSilİnsanları tahrifçi,israiliyatçı diye düşünerek kendinize pay çıkarıp başkalarını suçlayacağınıza bence sizde araştırın , neden ve niçinlerin cevabını arayın. korkmayın Allah araştırıyorsunuz diye kızmaz. sizin kalbinize ve niyetinize bakar.
tevbe 70 ve hac 43 üde biliyorum ve
söylediklerimin o ayetlere zıtlık teşkil etmediğinide biliyorum.
Önce şunu düşünün ibrahim ateşe atıldı sonra kurtuldu hicret etti ve mekkeyemi gitti ? Çünki mekkenin duvarlarını yükseltiyorlar ve hac işlerini düzenlemesini istiyor Allah.
1. İbrahimin babasının ve lutunda yaşadığı ilk kavmidir ve burada putları kırarken genç bir adam olduğu ve sonrada ateşe atıldığı ve oradan kurtulduğunu ve sonra hicret edene kadar geçen surede yaşadığı ilk kavmidir.
2. Hicret ettikten sonra yerleştiği çoluk çocuk sahibi olduğu ve oğlu ismail çalışacak çağa gelince peygamberlik verildiği ikinci kavim vardır. Buradada uzun yıllar kalır fakat kavmi inkarcı olduğu için orasıda felakete sürüklenir . İbrahim buradan mekkeye gönderilir ve kabenin temeli yükseltilmesi istenir.
3. mekkede İbrahimin yaşlılık döneminde yaşadığı,kabenin temelini yükselttiği ve hac işlerini üstlendiği 3. kavimdir.
İşin özeti İbrahimin peygamber olarak görev aldığı 2. kavmidir ve helak olanda budur.
Ayrıca :ankebut 25. ayetteki ibrahim as ın kavmine olan hitabından sonra ona lut iman etti anlamındadır diye itiraz ettiğiniz şeye cevap olsun :
YanıtlaSilİbrahim putlar hakkında kavminle ve babası ile çatışır sürekli ve ona sadece lut inanır. bunda ne var ? İbrahimin peygamberliğini iddia eden bir cümle varmı ? hem kavmine hemde babasına seslenirken.
Ayrıca putlar kırıldıktan sonra bu işi kim yaptı diyorlar kavminden diyorlarki İbrahim denen bir gençin putlar hakkında bu işi yapacağını söyler bulduk.
İbrahim diye kendini peygamber ilan eden bir adam putlarımız hakkında konuşurdu diye söylemeleri gerekmezmiydi ?
lütfen babasına ve kavmine diyerek başlıyan ayetleri bir daha yargısız infaz yapmadan okuyun ve düşünün.
lutun ibrahime inandığını söyleyen cümlenin dışında İbrahimin kendi kavmine peygamber olduğu ile ilgili tek ayet bulamassınız. Oysa diğer peygamber kıssalarını ayrıca okuyun ve araştırın.
nuh'u kavmine gönderdik ve şunları söyledi der. luta aynı şekil salih^^e ve hud^'a ve bir çoğunda biz kavmine gönderdik diye yazar.
fakat İbrahim ile ilgili ayetlerde bunu göremessiniz.
Daha önce öğrendiklerinizi doğru sanıyor ve adeta inkara yelteniyorsunuz. Oysa hepimizin amacı doğruyu sadece DOĞRU yu aramak olmalıdır.
Yukarıda anlattıklarım ve iddia ettiklerimin tersini Kurandan hiç bir ayet ile itiraz edemessiniz. çünki hiç bir zaman bile bile Kuran ayetlerine TERS olacak bir şey yazmam ve buna yeltenmem.
İki yada bir kaç anlamlı kelimenin sadece birini alır ve illaki bunun anlamı bu diyemessiniz.
yüzlerce insan inandı diyor siz illa iman etti demekki peygamberdi şeklini alırsanız ve bu konuda kuranda hiç bir dayanak bulacak ayet bulamassanız bunda bir iş var cdeytip o inadınızdan dönmek ve diğer anlamı ile araştırıp gerçeği bulmaya uğraşmanız gerekir.
İNANDI sadece inandı o kadar. İbrahim kavmine peygamber olarak gelse idi muhakkak bir kaç ayetle bunu destekler ve biz babasına ve kavmine peygamber olarak gönderdik derdi diğer peygamber kıssalarında olduğu gibi.
Rivayetler sayesinde aynı hata YUNUS peygamber ile ilgilide çoğunlukta.
YanıtlaSilYunus peygamber kavmine peygamber olarak gelmiş güya sonra halkı inanmayınca oradan kaçmış ve bir gemiye sığınmış ve sonra balık yutmuş ve sonra başka kavme peygamber olarak gönderilmiş.
böyle bir şey ne Kuran anlatımına ne hayatın gidişine nede peygambere yakışır.
yunusta kendi yaşadığı kavime peygamber olarak gönderilmemiştir. Böyle bir ifade kesinlikle yoktur.
yunus kavminden kaçmıştır doğrudur ama peygamber değildir. gemi ve balık olayından sonra karaya çıkıp kurtarıldıktan sonra onu başka bir kavime peygamber olarak gönderilmiştir.
Lut ta kendi kavmine ibrahim ve yunus ta kendi doğduğu ve yaşadığı kavime peygamber olarak gönderilmemişlerdir.
kuranı başkasının gözü ile değil kuranın gözü ile okumadığınınz müddetçe olan olaylara mışlı muşlu diyerek bakarsınız ancak.
YanıtlaSilKuran bizi birleştirmiyorsa yeterince düşünmüyoruz demektir. Siz Kuran2ı okuyorsunuz ama birbirinize tahammül edemiyorsunuz. Allah yardımcınız olsun, ilminizi arttırsın.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilyorum yapanlar kısa özgeçmişlerini paylaşırsa itibar edilir. bilginize.
YanıtlaSildiyorsunuz ama siz adınızı bile yazmamışsınız
Sil