"Ennur" kelimesi sözlükte, "görmeye yardım eden yayılmış ışık" anlamına gelmektedir.Kur'anda 48 yerde geçen bu kelime kur'anda bir çok ayette, hem hakiki anlamda hemde mecaz anlamında kullanılmaktadır. Görmek fiilinin kur'anda bir çok ayette mecaz kullanımını dikkate alacak olursak bu iki kelimenin (nur ve görmek) kullanıldığı ayetler bizlere kur'anın anlam örgüsünün, içinde geçen kelimeler ile nasıl bir bağı olduğunu ortaya koymaktadır.
[2.257] Allah iman edenlerin velisidir onları zulümattan nura çıkarır,
küfredenlerin ise velileri Taguttur onları nurdan zulümata çıkarırlar, onlar
işte eshabı nar, hep orada kalacaklardır.
[005.015] Ey Kitap ehli! Kitap'dan gizleyip durduğunuzun çoğunu size açıkça
anlatan ve çoğundan da geçiveren resulumuz gelmiştir. Doğrusu size Allah'tan
bir nur ve apaçık bir Kitap gelmiştir.
[005.016] Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir
ve onları, izni ile, karanlıklardan nura çıkarır. Onları doğru yola
iletir.
[005.044] Gerçekten Biz, içinde bir hidayet, bir nur bulunan Tevrat'ı
indirdik. Kendilerini Allah'a teslim etmiş nebiler, yahudilere onunla
hükmederlerdi. Bir de Allah dostları ve ilim adamları da Allah'ın kitabını
muhafaza etmekle görevli olmaları ve üzerine şahit olmaları dolayısıyla onunla
hüküm verirlerdi. Artık insanlardan korkmayın, Benden korkun ve Benim ayetlerimi
birkaç paraya değişmeyin! Ey hakimler, her kim Allah'ın indirdiği hükümlerle
hüküm vermezse, onlar hep kafirlerdir.
[005.046] Onların izi üzerine arkalarından Meryem oğlu İsa'yı, ondan önce
gelmiş bulunan Tevrat'ı doğrulayarak gönderdik. Ona, yol gösterici, nur
olan ve önünde bulunan Tevrat'ı doğrulayan İncil'i sakınanlara öğüt ve yol
gösterici olarak verdik.
[007.157] Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o, o
ümmî resul nebiye uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder,
onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar.
Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona
saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a)
uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.
[009.032] Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Kafirler istemese
de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.
[014.001] Elif, Lam, Ra. Bir kitap sana indirdik ki, insanları Rablerinin
izni ile karanlıklardan nura çıkarasın; doğruca o yüce ve övülmeye layık olanın
yoluna ki, bütün izzet ve hamd O'nundur.
[014.005] Andolsun ki, Musa'yı mucizelerimizle: «Kavmini karanlıklardan
nura çıkar ve onlara Allah günleri ile öğüt ver!» diye gönderdik. Şüphesiz ki,
bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için birçok ibretler vardır
[024.035] Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O'nun
nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur
içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da
batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu
öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu
ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah
insanlara (işte böyle) misal verir; Allah her şeyi bilir.
[24.039-40] İnkar edenlerin işleri engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan
kimse onu su zanneder, fakat oraya geldiğinde hiçbir şey bulamaz. Orada Allah'ı
bulur ve O da hesabını görür. Allah hesabı çabuk görendir.Veya derin denizin karanlıklarına benzer. Onu üstüste dalgalar ve dalgaların
üstünde de bulutlar örter; karanlıklar üstünde karanlıklar; insan elini uzattığı
zaman, nerdeyse onu bile göremez. Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru
olmaz.
[033.043] Karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet ve istiğfar
eden Allah ve melekleridir. İnananlara merhamet eden O'dur.
[35.019-22] Görenle görmeyen (âma) bir olmaz. Karanlıklarla nur,
gölge ile sıcak, dirilerle ölüler de bir olmaz! Allah, dilediği kimseye hakkı
işittirir, Sen kabirde olanlara sesini elbette işittiremezsin.
[039.022] Allah kimin gönlünü İslam'a açmışsa, o, Rabbi katından bir nur
üzere olmaz mı? Kalbleri Allah'ı anmak hususunda katılaşmış olanlara yazıklar
olsun; işte bunlar apaçık sapıklıktadırlar.
[039.069] Ve yeryüzü, Rabbinin nuru ile parlamıştır. Kitap konmuş, nebiler ve şahitler getirilmiş, onlara hiçbir haksızlık yapılmadan,
aralarında hak ile hüküm verilmektedir.
[057.009] Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler
indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şefkatli olandır,
esirgeyendir.
[061.008] Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. İnkarcılar ne
kadar istemeseler de, Allah nurunu, dinini tamamlayacaktır.
[064.008] Artık Allah'a ve O'nun ResûIüne ve indirmiş olduğumuz nûra imân
ediniz ve Allah yapar olduğunuz şeylerden haberdardır.
[065.011] İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura
çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerine size okuyan bir resulde
(gönderdik) . Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde ebedi
kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten
ona ne güzel bir rızık vermiştir.
[004.174] Ey İnsanlar! Rabbiniz'den size açık bir delil geldi, size apaçık
bir nur, Kuran indirdik.
[006.091] «Allah hiçbir insana bir şey indirmemiştir» demekle Allah'ı
gereği gibi değerlendiremediler. De ki: «Musa'nın insanlara nur ve yol gösterici
olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Ki siz onu kağıtlara yazıp bir kısmını
gösterip çoğunu gizlersiniz, atalarınızın ve sizin bilmediğiniz size onunla
öğretilmiştir.» «Allah» de, sonra da onları daldıkları sapıklıkta bırak,
oynasınlar.
[006.122] Ölü iken kalbini diriltip, insanlar arasında yürürken önünü
aydınlatacak bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp çıkamayan
kimsenin durumu gibi midir? Kafirlere de, işledikleri güzel gösterilmiştir.
[042.052] İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap
nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle
doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu
göstermektesin.
[057.012] O gün mümin erkeklerle, mümin kadınları önlerinden ve sağ
taraflarından nurları koşarken göreceksin: «Bu gün müjdeniz altlarından ırmaklar
akan cennetlerdir. İçlerinde ebedi olarak kalacaksınız.» (denir). İşte büyük
kurtuluş budur!
[057.013] O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar o iman edenlere şöyle
diyeceklerdir: «Bize bakın da sizin nurunuzdan alalım?» Onlara: «Arkanıza dönün
de nur arayın!» denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde
rahmet, dışında da azap vardır.
[057.019] Allah'a ve peygamberlerine inananlara, dosdoğru olanlara ve Allah
yolunda şehit düşenlere, işte onlara, Rableri katında nur ve ecir vardır. İnkar
edip ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da, cehennemlik olanlardır.
[057.028] Ey o bütün iyman edenler! Allahdan korkun ve Resulüne iyman edin
ki sizlere rahmetinden iki nasîb versin ve size bir nur bahşeylesin ki onunla
yürüyesiniz hem de size mağfiret buyursun. Allah gafurdur rahîmdir
[066.008] Ey iman edenler, Allah'a öyle tevbe bir tevbe edin ki, nasûh
(gayet ciddi, samimi) bir tevbe olsun! Olaki Rabbiniz kusurlarınızı örter,
Allah'ın peygamberi ve onun beraberinde iman edenleri utandırmayacağı günde sizi
altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nurları, önlerinde ve sağ
yanlarında koşacak, şöyle diyecekler: «Ey Rabbimiz, bizlere nurumuzu tamamla ve
bizi bağışla; şüphesizki sen her şeye kadirsin!»
[003.184] şimdi seni tekzib ettilerse senden evvel de bir çok Resuller
tekzib olundu ki o beyyineler ve o hikmetil sahifeler, ve o nurlu kitab ile
gelmişlerdi
[022.008] İnsanlardan kimi de vardır ki, ne bir bilgiye, ne bir yol
göstericiye, ne de münir bir Kitab'a dayanmaksızın Allah hakkında
tartışır.
[031.020] Allah'ın göklerde olanları da, yerde olanları da buyruğunuz
altına verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini
görmez misiniz? İnsanlardan, Allah hakkında hiçbir bilgisi olmadan, doğruluk
rehberi ve münir bir Kitap bulunmadan tartışanlar vardır.
[035.025] Seni tekzib ediyorlarsa bunlardan evvelkiler de tekzib
etmişlerdi, onlara Peygamberleri beyyinelerle, suhuflarla ve münir kitab ile
gelmişlerdi
[033.045-6] Biz seni şahit, müjdeci, uyarıcı; Allah'ın izniyle O'na
çağıran, nurlandıran bir ışık olarak göndermişizdir.
Yukarda meallerini verdiğimiz ayet meallerinde "ennur" kelimesinin hakiki anlamına uygun olarak mecaz anlam şeklinde yani Allah cc nin karanlıklar olarak tanımladığı yollarını bulamayan insanlara yollarını bulmaları için elçileri vasıtası ile nurlu kitaplar göndermiştir. Bu kelimenin hakiki anlamda kullanılışı ie ilgili ayet mealleride aşağıdadır.
[002.017] bunların meseli şunun meseline benzer ki bir ateş yakmak istedi,
vaktaki çevresindekileri aydınlattı, tam o sırada Allah nurlarını gideriverip
kendilerini zulmetler içinde bıraktı, artık bunlar görmezler [006.001] Hamd o Allahın hakkıdır ki Gökleri ve yeri yarattı zulmetleri ve
nuru yaptı, sonra da Hakkı tanımayanlar bunları kendilerini yaratana denk
tutuyorlar.
[010.005] Güneşi ışıklı ve ayı nurlu yapan; yılların sayısını ve hesabı
bilmeniz için, aya konak yerleri düzenleyen O'dur. Allah bunları ancak gerçeğe
göre yaratmıştır; bilen millete ayetleri uzun uzadıya açıklıyor.
[013.016] De ki: «Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?» De ki: «Allah'tır.» De
ki: «Artık O'ndan başka velîler mi edindiniz ki, kendi nefisleri için bile ne
bir menfa-ate ve ne de bir mazarrata mâlik olamazlar.» De ki: «Hiç kör ile gören
müsavî olur mu? Veya zulmetler ile nûr müsavî olur mu?» Yoksa Allah'a öyle
ortaklar mı kıldılar ki, onlar da Allah'ın yarattığı gibi yarattılar da artık
onlara bir yaratma benzeyişi mi oldu? De ki: «Her şeyin yaratıcısı Allah
Teâlâ'dır. Ve O, birdir, kahredicidir.»
[025.061] Gökte burçlar kılan, onların içinde bir aydınlık ve nurlu bir ay
vareden (Allah) ne yücedir.[071.016] Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba
kılmış.
Kur'andaki "zulumat" (karanlıklar) kelimesinin mecaz kullanımına karşılık "nur" kelimesi mecaz kullanım olarak, aydınlık yani vahiysiz kalan bir kimsenin gece karanlığında nasıl yolunu bulması için aydınlığa ihtiyacı varsa, nur kelimesi ile ifade edilen vahiy karanlıklar içinde kalanların imdadına yetişerek onlara yollarını aydınlatmaktadır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder