29 Mart 2014 Cumartesi

Salih a.s Kıssası ve Kavminin Deve İle İmtihanı

Salih as Allah cc nin insanlar içinden seçmiş olduğu elçilerden olup kıssası kur'anın bir kaç suresinde bizlere anlatılmaktadır. Salih as ın kavmine imtihan için gönderilmiş olan dişi deve üzerinden verilmek istenen mesaj ve o mesajın bizler için ne ifade ettiğini anlamaya çalışacağımız bu yazımızda, önce kıssanın kur'anda geçen ayet meallerini vermek istiyoruz. 

Araf s. 73-79. ayetlerinde anlatılan kıssanın meali şöyledir. 

73 - Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i : "Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi. İşte şu, Allah'ın devesi, size bir ayettir; bırakın onu Allah'ın yeryüzünde yesin , sakın ona bir kötülük etmeyin, yoksa sizi acı bir azap yakalar."
74 - Düşünün ki  Âd'dan sonra sizi hükümdarlar kıldı. Ve yer yüzünde sizi yerleştirdi: O'nun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın.
75 - Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler, içlerinden zayıf görünen müminlere: "Siz, dediler, Sâlih'in, gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" (Onlar da): ", doğrusu biz onunla gönderilene inananlarız!" dediler.
76 - Büyüklük taslayanlar: "Biz, sizin inandığınızı inkâr edenleriz!" dediler.
77 - Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğundan dışarı çıktılar; "Ey Sâlih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir! "dediler.
78 - Bunun üzerine hemen onları, o sarsıntı yakaladı, yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
79 - Sâlih de o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! And olsun ki ben size Rabbimin elçiliğini tebliğ ettim ve size öğüt verdim, fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." 

Kıssanın araf suresinde anlatılan ayetlerine baktığımızda semud kavminin öne çıkan özelliğinin diğer kavimlerde görüldüğü gibi şirk olduğudur.
[006.123]  Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranın suçluları yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.
[017.016]  Bir memleketi helâk etmek murad ettiğimiz vakıt ise oranın mütrefine (itaat) emrederiz, onlar itaat etmez de orada fısk yaparlar, bunun üzerine o memleket aleyhine huküm, hakkolur artık onu tedmir eder de ederiz.

Enam s 123. ayeti ve isra s. 16. ayetinde buyurulduğu üzere "müşriklerin sünneti" olarak tabir edebileceğimiz yoldan Salih as ın kavmininde geçtiği görülecektir.

Helak edilen kavimlere baktığımız zaman gelen elçilere ilk çıkanların o beldenin "mütref" ve "müstekbir" olarak tabir edilen önde gelenleri olduğu görülür. Salih as a karşı çıkanlarda semud kavminin müstekbirleri olmuştur. Müstekbirler ellerinde tuttukları servet ve güç ile , müstaz'af olarak tabir edilen kavmin servet ve güç bakımından geride olanları üzerinde kurdukları tahakkümle onların ne yapacaklarına karar verecek konumda olduklarını iddia etmekte olup bunlara rağmen gelen elçiye iman eden muvahhidler bu müstekbirlere rağmen iman etmektedirler.    

Salih as'ın kıssasında semud'a imtihan için ayet olarak bir dişi deve gönderilmiştir. Tefsirlere baktığımız zaman bu devenin kayadan çıktığı ve israiliyyat kabilinden hikayelerin sayfalarca yer aldığı deve üzerinden verilmek istenen mesajın ne olduğu şeklinde herhangi bir düşünde serd edilmediği görülür. Kıssanın diğer surelerinde deve ile ilgili olarak bize dönük mesajları hakkında düşüncelerimizi paylaşmaya çalışacağız.

Muhammed as ın mekkeli müşrik muhatapları'da ondan aynı şekilde "görülebilir ayet" istemiş olup Salih as ın kavmine gönderilen görülebir (mubsireten) ayet ve sonra onun kavminin o ayete yapmış olduğu muamele sonrası kavminin başına gelenler ile mekkelilerin ayet istemelerinin red edilmesi gerekçesi olarak gösterilmiştir. isra s. 59. ayetinde bu durum şöyle anlatılır. "O istenilen âyetler le risalet vermekten bizi men'eden de yoktur, ancak onları evvelki ümmetler tekzib ettiler, Semude gözleri göre göre o nakayı verdik de onunla kendilerine zulmettiler, halbuki biz o âyetleri ancak korkutmak için göndeririz"

 Salih as'ın hud s. 61-68. ayet mealleri arasında anlatılan kıssası şöyledir. 

 61. Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih'i . Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O halde O'ndan mağfiret isteyin; sonra da O'na tevbe edin. Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir.
62. Dediler ki: Ey Sâlih! Sen bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin,  babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu biz, bizi kendisine çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz.
63. (Sâlih) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden (verilen) apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendinden bir rahmet  vermişse, buna ne dersiniz? Bu durum karşısında O'na âsi olursam beni Allah'tan  kim korur? O zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız.
64. Ey kavmim! İşte size ayet olarak Allah'ın devesi. Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin . Ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalar.
65. Fakat Semûd kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler. Sâlih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yaşayın!" Bu söz, yalanlanamayan bir tehdit idi.
66. Emrimiz gelince, Sâlih'i ve onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir,  galip gelendir.
67. Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
68. Sanki orada hiç oturmamışlardı. Biliniz ki, Semûd kavmi gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilesiniz ki, Semûd kavmi uzak kılındı.

Hud suresinde anlatılan bölümde , Semud'un müstekbirleri klasik müşrik söylemi olan "atalar dini" söylemini öne çıkararak kendi haklılıklarına, babalarının'da müşrik oldukları gerekçesini göstermektedirler. Dikkat edileceği üzere gerekçeleri"biz atalarımızı böyle bulduk" olup gelen vahyi red etmelerinin sebeblerinden biridir. Bu söylem aynı şekilde Muhammed as ın mekkeli muhatapları tarafından'da dile getirilmiştir.

Şuara s.141-159. ayetler meali şöyledir.

 141. Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
142. Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
143. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
144. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
145. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
146. Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız ?
147. "Böyle bahçelerde, çeşme başlarında ?"
148. "Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında?"
149.  dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz .
150. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
151. "O aşırıların emrine uymayın."
152. "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyenler(in sözüyle hareket etmeyin).
153. Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!
154. Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir.
155. Salih: İşte bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi.
156. Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir.
157. Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
158. Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
159. Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir. 
 
 Şuara suresinde anlatılan bölüme baktığımız zaman surede anlatılan kıssalardaki ortak nokta olan "ücret istememe" konusu ön planda olup bu konu Muhammed as ın mekkeli muhataplarına söylediği sözlerdendir. Ücret karşılığı bir iş yapmama kişinin iyi niyetinin bir göstergesi olup bütün elçilerin ortak noktalarından birisini oluşturmaktadır.   

Deve'nin görünür ayet olarak gönderilmesi ve onun imtihan olması , bu suredeki anlatımda öne çıkmaktadır. Semud ahalisi ile deve'nin su içme hakkı belli günler için sınırlandırılmış olup bu şekil bir imtihan bizlere Allah cc nin bizleri tabi tuttuğu deneme konularında bizler tarafından herhangi bir sorgulama yapmadan teslim olmaktan başka şansımız olmadığı mesajını vermektedir. 

Şöyle bir düşünelim, bir köy muhtarı köyün su alma hakkını bir gün kendisine, bir gün bütün köye şeklinde bir taksimde bulunmuş olsa bu muhtarın adı zalim muhtar denilip bütün köyün isyan etmesine sebeb bir durumdur. Ancak Allah cc kullarının imtihan için semud kavmine bir gün, deveye bir gün tayin ettiği zaman bunun adı imtihan olup Allah cc için zalim gibi bir söz söylemek kimsenin haddi olamaz. İşte böyle bir durum semud kavmine gönderilen deve üzerinden örneklendirilerek kulların Allah cc den gelen her şeye boyun eğmek durumunda oldukları isyan etmek şeklindeki tepkilerin karşılığının ne  olabileceği gösterilmektedir.




Neml s. 45-53. ayetleri meali şöyledir.

45. Andolsun ki, "Allah'a kulluk edin!" (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Hemen birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler.
46. Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.
47. Şöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. Sâlih: Size çöken uğursuzluk , Allah katından  dır. Hayır, siz imtihana çekilen bir kavimsiniz, dedi.
48. O şehirde dokuz kişi  vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.
49. Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: "Biz (Sâlih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz" diyelim.
50. Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik.
51. Bak işte, tuzaklarının âkıbeti nice oldu: Onları da; (kendilerine uyan) kavimlerini de (nasıl) toptan helâk ettik!
52. İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.
53. İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık.

Neml suresinde anlatılan bölüme baktığımız zaman , kavmin birbirleri ile çekişen iki gurup yani mü'min ve müşrik şeklinde ikiye ayrıldığını görmekteyiz. Her elçinin çağrısına az da olsa müstaz'aflar dan olan bir gurup iman etmiş ve bunlar müstekbirler tarafından hor ve hakir görülmüşlerdir. 47. ayette kavminin Salih as a onun ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğratıldıkları şeklinde bir şikayetleri vardır.
"Biz hangi kente (ülkeye) bir elçi gönderdikse, ora halkını, yalvarıp yakarsınlar diye, darlık ve sıkıntıya uğratmışızdır."
Araf suresi 94. ayetinde bildirilen bu durum Salih as ın kavmi içinde geçerli olup aynı durum Musa as ın kıssasında firavun kavmi için uygulanmıştır.

Bu surede semud kavminin müstekbir taifesinden olan 9 kişilik bir çeteden bahsedilmektedir. Bunlar kavmin önde gelen müstekbirleri olup kendilerini kavm ile ilgili son sözü söyleyenler  olarak görmek gibi bir durumları olduğu göze çarpmaktadır, Salih as ı öldürüp sonra biz yapmadık diyerek faili meçhul bir cinayet ile onu ortadan kaldırma planları kurmalarına karşın bu planlarının işiten ve gören Allah cc tarafından nasıl başlarına yıkıldığı malumdur.

Zariyat s. 43-45. ayet mealleri şöyledir. 

43 - Semud kavminin helâkinde de bir ibret vardır. Hani onlara: "Belirli bir süreye kadar dünyadan yararalanıp, geçinin!" denmişti.
44 - Onlarsa Rablerinin emrine karşı büyüklük tasladılar. Bunun üzerine kendilerini, bakıp dururlarken yıldırım yakalayıp, çarptı.
45 - Artık onlar, ne kendi kendilerine ayağa kalkabildiler, ne de yardım gördüler.
 
Kamer s. 23-32. ayet mealleri şöyledir. 

 23 - Semûd da o uyarıları yalanladılar.
24 - "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz." dediler.
25 - "Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, küstahın biridir" (dediler).
26 - Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler.
27 - Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.
28 - Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.
29 - Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.
30 - Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.
31 - Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.
32 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
 

Şems s. 11-15. ayetleri meali şöyledir.  

11 - Semud, azgınlığıyla Hakk'ı yalanladı,
12 - En azgınları ileri atılınca,
13 - Allah'ın Rasulü (Salih ) onlara: "Allah'ın devesini ve onun su nöbetini gözetin." demişti.
14 - Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.
15 - Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya. 


Sonuç olarak; Salih as Allah cc nin semud kavmine göndermiş olduğu elçilerden olup, helak ile neticelenen bir son ile kur'anda yerini almış bir kavmin elçisidir. Muhammed as ın mekkeli muhatapları bir çok ayette "ona bir ayet indirilmeli değilmiydi" şeklinde isteklerine karşın kur'an, semud kavminin ayet isteği sonucunda onlara gönderilen dişi deve ayetine karşı yaptıkları muamele sonucunda helak edildiklerini hatırlatarak, mekkeli müşrik muhataplara görsel ayet göndermeme gerekçesini semud kavminin sonunu hatırlatarak geri çevirmiştir. Dişi deve ayeti üzerinden verilmek istenen mesajlardan biriside , Allah cc nin kulları için seçmiş olduğu imtihan yolları konusunda kulların onu sorgulamak veya itiraz etmek gibi bir seçenekleri olmadığının , tek seçeneklerinin bu imtihan karşısında boyun eğerek gereğini yapmak olduğu olup red ve isyan şeklinde verilen bir cevabın neticesinin kullara neye mal olacağının canlı bir göstergesi semud kavmi üzerinden gösterilmiştir.

                                     EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder