27 Mart 2014 Perşembe

Hüdhüd ve Elçilerin Kimliği

Hüdhüd ismini neml suresinde Süleyman as ın kıssasının anlatıldığı ayetlerde, kuşların denetimi sırasında onun orada olmaması neticesinde Süleyman as ın onu sorması sonucunda kur'anda görmekteyiz. Hüdhüd'ün bir kuş olması ve ayetlerde geçen konuşmalarının bir kuş'un bunları konuşmasının mümkün olmadığı düşüncesinden yola çıkılarak , Hüdhüd'ün olsa olsa kuş flamalı orduların başı olduğu yani neticede insan olduğu sonucuna varılmaya çalışıldığı, konu üzerinde araştırma yapanların rastladığı bir düşüncedir.

Gelenekteki kur'an okuma metodu, bir kısım modernizm taraftarının kur'an okuması , iki tarafında kur'anı mesaj içerikli okumama gibi bir ortak noktada buluşturmuştur. Gelenekteki literal okuma mülk suresinin 16.17. ayetlerinde geçen "semada olanın" şeklindeki ibareden hareketle, mücessime ekolu "Allah semadadır" gibi bir anlam çıkarmış olup bunu kabul etmeyi imanın şartı haline getirmiştir. Aynı şekilde modernizm taraftarı bir kısım insan'da özellikle kıssalarda anlatılan sıra dışı olayları aklileştirerek olayın mesaj içerikli olmasını öteleştirmiş geleneksel yanlışın öteki ucu olarak onları red etme yoluna gitmiştir.  

Neml suresinde anlatılan Süleyman as kıssasında Hüdhüd adlı kuş'un konuşmasına takılarak , kuş'un konuşmasının imkansız olduğu bunun olsa olsa insan olabileceği şeklinde itirazlara baktığımızda bu itiraz sahiplerininde bir tür modern mücessime olarak görmek mümkündür. Batı ve doğu edebiyatında örneklerini gördüğümüz adına "fabl" denilen , hayvanların konuşturulması yöntemi ile yazılan hikayeleri okurken hiç kimse "yahu hayvan konuşurmu" diye bir itirazda bulunmadan o hayvanın konuşması üzerinden verilen mesajı anlamaya çalışmasına rağmen , kur'anın bu metodu kullanması bazılarımıza acaip gelmektedir. 

Allah cc nin insanlara elçi göndererek mesajını onlara iletme ve o  mesaja muhatap olan inkarcı insanların, gelen elçilerin kimliği üzerinden onları red etme girişimleri kuran'ın bir çok ayetinde görülmektedir.  

[021.003]  Kalbleri hep oyunda hem onlar o zalimler şu gizli fısıltıyı sirleştiler: bu sırf sizin gibi, bir beşer artık göre göre sihire mi gidiyorsunuz?
[023.024]  Bunun üzerine, kavminin inkarcı ileri gelenleri şöyle dediler: «Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir. Size üstün ve hâkim olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki melekler gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.» [023.033-4] Onun halkından kâfir olup âhiret buluşmasını yalan sayan ve kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz eşraf takımı: «Bu,» dediler, «sizin gibi bir insandan başka bir şey değil, baksanıza sizin yediklerinizden yiyor, sizin içtiklerinizden içiyor. Eğer siz, sizin gibi bir beşere itaat edecek olursanız, büyük bir kayba ve hüsrana uğrarsınız.»
 [026.154]  Sen bizim gibi bir beşerden başka nesin? Haydi bir âyet getir eğer sadıklardan isen
 [026.186]  Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz.
 [036.015]  Siz, dediler: bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz, hem Rahman hiç bir şey indirmedi, siz sırf yalan söylüyorsunuz
 [064.006]  (O azabın sebebi) şu ki, onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi, fakat onlar: Bir beşer mi bizi doğru yola götürecekmiş? dediler, inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, hamde lâyıktır.
[011.027]  Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: «Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz. Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan başkasının sana uyduğunu görmüyoruz. Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz.»[023.047] Onun için biz, dediler, bizim gibi iki beşere iyman mı ederiz? Halbuki onların kavmi bize kulluk ediyor
[011.012]  Şimdi belki de sen, onların: «Ona bir hazine indirilse veya beraberinde bir melek gelse ya!» demeleri yüzünden için sıkılarak, sana vahyolunanın bir kısmını terkedecek olursun. Fakat sen, ancak bir uyarıcısın. Allah ise herşeye vekildir.
 [025.007]  Ve dediler ki: «Bu Resûl için ne var ki, yemek yiyor ve çarşılarda yürüyor ona bir melek indirilmeli değil mi idi ki, artık O'nunla beraber bir korkutucu olsa idi!»

Bu konu ile ilgili olarak kur'anda bir çok ayet daha mevcut olmasına rağmen, Allah cc nin göndermiş olduğu elçilerin mesajını öteleyerek kimlikleri üzerinde takılı kalınması öteden beri gelen bir durum olup bu duruma müslümanlar'da düşüp geleneksel peygamber algıları bunun örneğidir.   

Süleyman as kıssasında Hüdhüd ile ilgili ayetleri önce okuyup sonra nasıl bir mesaj verilmek isteniyor onu görelim.  

[027.020]  Bir de kuşları denetledi ve: «Bana ne oluyor, Hüdhüd'ü göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?
[027.021]  Elbette ona şiddetli bir azâb ederim veya boynunu keserim, yâhud da bana her halde açık, kuvvetli bir bürhan getirir
[027.022]  Derken bekledi çok geçmeden geldi, ben, dedi: senin ihata etmediğin bir şey ihata ettim ve sana Sebe'den sağlam bir haber getirdim
[027.023]  Çünkü ben bir kadın buldum, onlara meliklik ediyor, kendisine her şeyden verilmiş, azametli bir tahtı da var
 [027.024]  Onu ve kavmini buldum ki Allaha değil, Güneşe secde ediyorlar, Şeytan onlara amellerini yaldızlamış, bu suretle kendilerini yoldan sapıtmış da doğru gidemiyorlar
[027.025]  Allâha secde etmemeleri için o Allaha ki Göklerde ve Yerde gizliyi çıkarır ve neyi saklıyorlar, neyi açıklıyorlarsa bilir
[027.026] Allah, başka ilâh yok ancak o, o azîm Arşın sahibi o 
[027.027]  Bakalım, dedi: sadık mısın yoksa yalancılardan mı oldun?
[027.028]  Şu mektubumu (kitabımı)götür bırak onlara, sonra dön kendilerinden de bak ne neticeye varacaklar
 

Buraya kadar olan  okuduğumuz ayetleri sadece literal ve "kıssa içinde dönüp durma" metodu  ile okuyup mesaj içerip içermediği gibi bir düşünce ile okuduğumuz zaman ilk takılacağımız yer haliyle " bu nasıl bir kuş'muş konuşuyor" deyip bunun üzerinde yorumlar yaparak "parmak ayı gösterirken aya değil parmağa bakmak" misali parmak'ta takılır kalırız.

Süleyman as ın kimliğine baktığımız zaman onun hükümdar bir elçi olduğunu görürüz. Onun bu kimliği üzerinden verilmek istenen mesaj ile Allah cc nin kendisini hükümdar benzetmesi üzerinden verdiği mesajı paralel olarak düşünmek gerekmektedir'ki Hüdhüd üzerinden verilmek istenen mesaj doğru olarak kavranabilsin.  

Allah cc , kendisinin mesajlarını iletmeleri için insanlar içinden seçmiş olduğu bazı kişileri görevlendirmiş ve onlara "KİTAB" verdiğini bildirmiştir. Kitab kelimesinin Süleyman as ın sebe hükümdarına elçi olarak göndermiş olduğu Hüdhüd'e vermiş olduğu mektup için kullanılması bizlere Allah cc ile Süleyman as ın elçi göndermesini bir paralellik içinde düşünmemizi gerektirir.

Yukarıda örnek olarak verdiğimiz ayet meallerine bakacak olursak, iman etmeyenlerin kendilerine gelen elçileri red etme gerekçelerinden birisi onların " beşer" olduklarıdır. Elçi , "bir hükümdarın mesajını ileten kimse" demek olduğuna göre normal olan durum elçinin getirmiş olduğu mesajın içeriği ile ilgilenmeyi gerektirip elçinin kimliği ile ilgilenmek gibi bir duruma düşülmemesidir.

Hüdhüd'ün getirmiş olduğu mesaja sebe hükümdarının verdiği tepki, bizlere örnek olarak elçinin kimliği ile değil, getirmiş olduğu mesaj ile ilgilenilmesinin gerektiği mesajını vermektedir. 

[027.029]  Kadın dedi ki: «Ey ileri gelenler bana KERİM BİR KİTAB bırakıldı.

Hükümdar kendisine bırakılan mesajı "KERİM KİTAB" olarak niteleyerek bunu kimin bıraktığı şeklinde bir soru sorma ihtiyacı hissetmeden mesajın içeriği hakkındaki fikirlerini söylemesi, bizlere mesaj içerikli olarak elçilerin kimliğinin ikinci planda olduğu, birinci planda göz önüne alınması gereken şeyin mesajın ihtiva ettiği şeyler olması gerektiğidir.  

Neml suresi 28. ayetinde Süleyman as ın Hüdhüd'e , kitabı bıraktıktan sonra ne yapacağına dair olan emri arapça metinde " sümme tevelle anhüm fenzür ma ze yerciune" ( sonra kendilerinden dön bak ne neticeye varacaklar) şeklindeki ibarenin kur'anın değişik yerlerinde "tevelle anhüm" şeklinde geçen ayetleri , Allah cc nin Muhammed as a bir emri şeklinde karşımıza çıkmaktadır.(37.174-178/ 51.54/ 54.6) ayetlerinde tebliğ görevini yerine getirmekle vazifeli olan elçinin kişilerin iman edip etmeme noktasında onlara herhangi bir zorlama yapmaması istenmekte olup bu durumun benzeri ayetler kur'anın bir çok ayetinde " sen ancak müjdeleyici ve korkutucusun" veya, "onların iman edip etmemesi senin üzerine değildir" buyurularak elçinin görevi hatırlatılır, aynı durumu Süleyman as ın Hüdhüd'e verdiği emirdede görmemiz ,Allah cc nin elçilerinin görevi ile Süleyman as ın elçisi arasındaki anlatım benze rliğini görmek açısından bir örnektir. 

Elçinin kimliğine takılıp mesajı öteleme geleneksel din algısının en sıkıntılı düşüncelerinden birisi olup, bu düşüncenin tezahürlerini bir çok alanda görmekteyiz. Kur'anı geleneksel algının dışında anlama iddiasında olan bir kısım kişilerin özellikle kur'an kıssalarındaki bu tür anlatımları geleneğin paralelinde okumaları neticesinde bu tür tartışmalar içine düşmesi elçilerin kimliğine takılmanın bir tezahürüdür.

Kur'anı mesaj içermesini öne  çıkarıp kıssalardaki bu tür sıradışı anlatımlardaki mesaja yönelenlerin Hüdhüd'un kuş mu insan'mı olduğu gibi kısır tartışmaları bırakarak Hüdhüd adlı kuş üzerinden, onun elçiliğinin öne çıkarılarak getirdiği mesajın önemi ve kimliğinin ikinci planda kalması gerektiğini anlarlar.  

Özellikle hadis konusunda hassas davranıp kur'anın dışındaki bilgilerin hepsinin atılması gerektiğini savunup Hüdhüd'ün kimliğini tarihi belgeler üzerinden yorumlamaya çalışarak onun kuş değil insan olduğu, ve kuş flamalı orduların başı olduğu gibi iddiaları'da modernist okuma taraftarlarının bir çelişkisi olarak gördüğümüzü ifade edelim.

Sonuç olarak; Allah cc nin elçi gönderme sünnetine uygun olarak insanların kendi içlerinden seçilen elçilerin beşer olmaları , kendileri gibi beşer olan inkarcı muhatapları tarafından öne çıkarılarak getirdikleri mesaj ötelenmeye çalışılmıştır. Süleyman as kıssası içinde Hüdhüd adlı kuş üzerinden verilmek istenen mesaj , elçilerin kimliği değil getirdikleri mesajın öne çıkarılması olmasına rağmen, modernist okumalar sonucu kimlik tartışmaları içinde kıssanın mesajı es geçilmeye çalışılmaktadır. Kur'anı kiralık okuma metodları ile değilde yine kendi içinden çıkarılan okuma metodu ile anlamaya çalışıldığı takdirde bu tür tartışmaların ne kadar faydasız ve gereksiz olduğu , asıl olanın anlatımlar üzerinden verilmek istenen mesajın olduğu , kıssalardaki şahısların kimliklerinin geçici olduğu ama o şahıslar üzerinden verilmek istenen mesajın evrensel olduğu unutulmamalıdır. Bu mesaj geleneksel islam anlayışındaki peygamber algısının yanlışlığını anlamak bakımından güzel bir örnek arz etmekte olup özellikle Muhammed as ın şahsını öne çıkarıp mesajı ikinci plana atmak şeklinde ortaya çıkan elçi anlayışının değiştirilip yerine mesajı öne çıkaran anlayışın oturtulmasına yardımcı olacaktır. 

                                        EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR

1 yorum:

  1. çok güzel anlatmışsınız Allah bizlere doğruyu ilham etsin .

    YanıtlaSil