Şeytan , Kur'anın odak kavramlarından bir tanesi olup , istisnasız olarak yaratılan bütün insanları ilgilendiren ve onların hayatlarının her anında karşı karşıya oldukları tehlikenin sembolleştirilmiş ismi olup , "Uzaklaştı" anlamına gelen "Şe-ta-ne" kelimesinden türemiştir. Bu kavram Kur'anda,"İblis" adında bir kişilik üzerinden müşahhas hale getirilerek anlatılmış olup , bu şahsiyetin konuşmaları üzerinden anlatılan biz Ademoğullarına yapmayı vaad ettiği iğvalar ve ayak kaydırmaları bizlere okunarak ,"Şeytan" ve onların yandaşlarına karşı nasıl tavır takınılması gerektiği öğretilmektedir.
[002.034] Ve meleklere: «Ademe secde edin» dedik de İblis'ten başka
(diğerlerinin tümü) secde ettiler. O ise, dayattı ve kibirlendi ve kâfirlerden
oldu.
[002.035] «Ey Adem! Eşin ve sen cennette kal, orada olandan istediğiniz
yerde bol bol yiyin, yalnız şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zalimlerden olursunuz»
dedik.
[002.036] Şeytan oradan ikisinin de ayağını kaydırttı, onları bulundukları
yerden çıkardı, onlara «Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet
için yerleşip geçineceksiniz» dedik.
Kur'an ın farklı surelerine dağılmış olan bu kıssanın merkezinde , Adem ile eşinin ayağını kaydırmak isteyen İblis vardır. İsyan ettikten sonra onun adının artık "İblis" olarak değil , "Şeytan" olarak anılması dikkati çeken bir nokta olup asıl mesaj buradadır. İblis'in konuşması üzerinden onun bizlerin ayağımızı kaydırmak için kullanacağı taktikler anlatılarak , Kur'an geneline yayılmış ayetlerde bu vaadini nasıl pratize ettiği ve insanları nasıl ayarttığı anlatılmaktadır.
[007.016-21] «Beni azdırdığın için, and olsun ki, Senin doğru yolun üzerinde
onlara karşı duracağım; sonra önlerinden, ardlarından, sağ ve sollarından onlara
sokulacağım; çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın» dedi. Allah dedi ki; Çık oradan yerilmiş ve kovulmuş olarak! Andolsun ki, insanlardan
kim sana uyarsa, onları ve sizi birlikte cehenneme dolduracağım.»«Ey Adem! Sen ve eşin cennette kalın ve istediğiniz yerden yiyin, yalnız şu
ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz.» Şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: «Rabbinizin
sizi bu ağaçtan menetmesi melek olmanız veya burada temelli kalmanızı önlemek
içindir.»«Doğrusu ben size öğüt verenlerdenim» diye ikisine yemin etti.
[015.039-43] (İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de
yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka
azdıracağım!Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna. (Allah) Dedi ki: «İşte bu, bana göre dosdoğru olan yoldur.»«Şüphesiz kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin yoktur. Ancak azgınlardan sana
uyanlar müstesna.»«Ve Cehennem onların hepsinin toplanacağı yerdir.»
[017.061-65] Meleklere: «Adem'e secde edin» demiştik, İblis'ten başka hepsi
secde etmiş, o ise: «çamurdan yarattığına mı secde edeceğim?» demişti.«Benden üstün kıldığını görüyor musun? Kıyamet gününe kadar beni ertelersen, and
olsun ki, azı bir yana, onun soyunu kendi buyruğum altına alacağım» demişti. Allah: «Haydi git! Onlardan sana kim uyarsa bil ki, cehennem hepinizin cezası
olur, hem de tam bir ceza» dedi. «Sesinle, gücünün yettiğini yerinden oynat, onlara karşı yaya ve atlılarınla
haykırarak yürü, mallarına ve çocuklarına ortak ol, onlara vaadlerde bulun ama
şeytan sadece onları aldatmak için vaadeder. Doğrusu Benim mümin kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin olamaz. Rabbin
vekil olarak yeter.»
[020.117-121] Biz de (Âdem'e) şöyle demiştik: «Ey Âdem! Şüphesiz bu
sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olursun
(sıkıntı çeker, perişan olursun).»Şimdi burada senin için ne acıkmak vardır, ne de çıplak kalmak. Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın. Ama şeytan ona vesvese verip: «Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi
olmayan bir saltanatı göstereyim mi?» dedi.Bunun üzerine ikisi de o ağacın meyvesinden yedi, ayıp yerleri görünüverdi.
Cennet yapraklarıyla örtünmeye koyuldular. Adem, Rabbine baş kaldırdı ve yolunu
şaşırdı.
[038.082-3] İblis: «Öyle ise» dedi, «senin izzetine yemin ederim ki ben de
onların hepsini şaşırtacağım. Ancak Senin ihlasa erdirdiğin kullar bundan
müstesnadır.»
İblis adı verilerek müşahhaslaştırılan Şeytan, artık Ademe secde etmeyen bir kişiliğe verilen isimden çok , İblis adlı bir karakter üzerinden Adem ve eşi üzerinde yaptığı iğvanın neye sebeb olduğu gösterilerek , insanları yoldan çıkarmaya yeltenen her türlü unsurun adı olmuştur. Şeytan ile ilgili ayetlerin tamamında ona uyanların akıbetlerinin cehennem olduğu beyan edilerek ondan sakınılması emredilmektedir. Bu yazımızda , Kur'anın "Şeytan" veya "Şeytanlık" olarak vasıflayarak bizleri sakındıran ayetlerinden örnekler vererek asıl mesajı anlamaya çalışacağız.
Müslümanlar olarak bu konudaki tartışma alanımız, şeytan ve onun bizlere karşı oynamak istediği oyunları görerek nasıl bir tavır içinde olmamız gerektiği iken , bu kıssa ile ilgili tartışma alanları genel olarak kıssanın bire bir yaşanmış bir kıssa şeklinde okunmasından kaynaklanan sorulara cevap şeklinde geçmektedir. Olayı sadece İblis adı verilen karakterin üzerinden okumaya çalışmak , pek çok tefsir problemini beraberinde getirmiştir. Olayı o karakter üzerinden verilmek istenen mesaja yönelik okumalar yaparak anlamaya çalışmak ilgili ayetlerin daha kolay ve daha doğru anlaşılmasını sağlayacaktır.
[004.116] Allah, kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz, bundan
başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse derin bir sapıklığa
sapmış olur.
Şirk , Allah (c.c) nin yaşamakta iken tevbe ederek dönen hariç, bu hal üzere ölen kimse için bağışlamayacağı kadar büyük bir cürüm olup , Nisa s. 116. ayet sonrasındaki ayetlerde bu durumun şeytan ile ilişkisi kurulmaktadır.
[004.117] Onlar, O'nu bırakıp da (bir takım) dişilere taparlar. Onlar, o
her türlü hayırla ilişkisi kesilmiş şeytandan başkasına tapmazlar.
[004.118] Allah, onu lanetlemiştir. O da (şöyle) dedi: «Andolsun,
kularından 'miktarları tesbit edilmiş bir grubu' (kendime uşak) edineceğim.
[004.119] «Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara
boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar
(putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın
yarattığını değiştirecekler» (dedi). Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost
edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.
[004.120] Şeytan onlara vaadeder ve onları kuruntuya düşürür. Halbuki,
şeytan onlara bir aldatmadan başka bir şey vaadetmez.
[004.121] İşte onların yeri cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de
bulamayacaklardır.
Bu ayetlerde ki şirk olgusunu anlayabilmek için , Mekke müşrik inancını hatırlamak gerekmektedir. Dişilere tapmak şeklindeki şirkleri Kur'anın bir çok yerinde geçmektedir . "Hayvanların kulaklarını yarmak" şeklindeki şirk amelleri Maide s. 103. ayetinde şöyle anlatılmaktadır.
[005.103] Allah ne bahîre, ne sâibe, ne vasîle, ne de hâm diye bir şey
bildirmiştir. Fakat, o kâfirler bu inançlarını Allah’a mal ederek O’na iftira
etmişlerdir. Onların ekserisinin akılları ermez.
İnsanların yaşamı içinde tabi olacakları kuralları , Allah (c.c) dışında kimsenin tayin yetkisi yoktur. Şeytan , insanlara hile ve desiseler ile böyle kuralları Allah (c.c) nin değil kendilerinin tayin edebileceklerini fısıldar. Mekke müşrikleri işte böyle bir fısıldamaya tabi olarak kendi kafalarınca haram-helal tayin edip ,bu kuralı bazı hayvanlar için uygulayarak şeytana tabi olup , şirk işlemişlerdir.
Bu şirk olgusunu evrenselleştirecek olursak , Allah (c.c) nin yetki alanı içinde olan ve kullarına bildirmiş olduğu kuralları hiçe sayarak bu kuralların karşısına , kul yapısı getirilen her türlü kural , şeytanın fısıltısının sonucu olup , akıbeti ebedi Cehennemdir.
[002.208] Ey müminler, bütün varlığınız ile İslâm'a (barışa) girin. Sakın
Şeytanın izinden gitmeyin. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.
Bu ayeti , Allah (c.c) nin İslam dan başka din arayanın ondan kabul olunmayacağı (3/85) , bize din olarak İslamı seçtiğini (5/3) beyan eden ayetler ışığında okuyacak olursak , bize seçilen hayat sisteminin Allah (c.c) tarafından tayin edildiği , bunu dışında başka sistemler ihdas etmenin şeytanın izinden gitmek olduğu , şeytanın bizlere böyle sistem önermesinin sebebinin, onun bizlere düşman olmasının bir sonucu olduğunu haber vermektedir.
[002.267] Ey İnananlar! Kazandıklarınızın temizlerinden ve size yerden
çıkardıklarımızdan sarfedin; iğrenmeden alamıyacağınız pis şeyleri vermeye
kalkmayın. Allah'ın müstağni ve övülmeye layık olduğunu bilin.
[002.268] Şeytan sizi fakirlikle korkutarak cimriliği ve hayasızlığı
emreder; Allah ise kendisinden mağfiret ve bol nimet vadeder. Allah'ın lütfü
boldur, O her şeyi bilir.
İnfak konusunda Kur'anda bir çok ayet beyan edilmiştir. Şeytan yine bu konuda devreye girerek , insanı infak etmekten alı koymak ister , ve böyle bir cimriliğin şeytan iğvası olduğu hatırlatılmatadır.
[004.038] Mallarını insanlara gösteriş için sarfedip, Allah'a ve ahiret
gününe inanmayanları da Allah sevmez. Şeytanın arkadaş olduğu kimsenin ne fena
arkadaşı vardır!
Mal infak etmek şeklindeki amel, sadece Allah (c.c) nin rızasına nail olmak değil de , başkalarına gösteriş olmak için yapılırsa, bu yapılan infakın kabule şayan olmadığı , çünkü böyle bir infakı yapanların şeytan ile dost oldukları vurgulanmaktadır.
[004.060] Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri
sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde,
Tâğut'un önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün
saptırmak istiyor.
Nisa s. 60. ayetinde , "İman ettim" demelerine rağmen bu imanlarının gereklerini yerine getirmeyerek "Tağut" kelimesi ile ifade edilen , "Allah (c.c) ye karşı azgınlaşarak ona alternatif din uyduranlara ve onların hükümlerine tabi olmak isteyenlerin bu tür arzular içine girmesine yine şeytan ın sebeb olduğu beyan edilmektedir.
[004.076] İnananlar Allah yolunda savaşırlar, inkar edenler ise tağut
yolunda harbederler. Şeytanın dostlarıyla savaşın, esasen şeytanın hilesi
zayıftır.
Bu ayette , "Allah yolu" ve "Tağut yolu" adında iki yoldan bahsedilerek , tağut yolunda savaşanlar "Şeytan dostu" olarak vasıflandırılmaktadır.
[005.090] Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan
işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi,
Allah'ı anmaktan ve salattan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz
değil mi?
Maide s. 90. ayetinde bahsedilen unsurların , "Şeytan ameli" yani bunları iman etmiş bir kişinin yapmaması gerektiği , bu amelleri teşvik eden ve yapılmasını isteyen kim olursa olsun adının "Şeytan" olduğu , bu amelleri işletme sebebinin düşmanlık ve kin sokmak , salat ve zikirden alıkoymak olduğu beyan edilmektedir.
[006.071] De ki: «Biz hiç Allah'ı bırakıp da bize ne fayda, ne de zarar
vermeyecek nesnelere yalvarır mıyız? Ve Allah bizi hidayetine kavuşturmuş iken
ardımıza (şirke) döner miyiz? Arkadaşları, bize gel, diye doğru yola
çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp, şeytanların ayartarak
uçuruma çektikleri o avanak kimse gibi. De ki: «Allah'ın hidayet yolu doğru
yolun ta kendisidir. Ve biz alemlerin Rabbine teslimiyet göstermekle
emrolunduk.»
Ayet şirk'e düşme halini bir misal ile anlatmaktadır şöyle ki ; Doğru yola çağrıldığı halde , bu çağrıya kulak vermeyerek , kendisine şirk temeline dayalı bir inanç çağrısına icabet etmenin uçuruma düşmek olduğu , böyle bir duruma aklını kullanan birisinin düşmeyeceği belirtilmektedir.
[006.121] Üzerlerine Allah'ın adı anılmamış olanlardan yemeyin; çünkü o,
kesinlikle Allah'ın emrinden çıkmaktır. Bununla birlikte şeytanlar kendi
dostlarına sizinle tartışmaları için mutlaka telkinde bulunacaklardır. Eğer
onlara uyarsanız, şüphesiz siz de Allah'a ortak koşanlardan olursunuz.
Bu ayet, arap cahiliyesinde hakim olan şirk düşüncesinin, yakınlık kastı ile kesilen hayvanlar üzerinden nasıl işletildiğini anlatmaktadır. Allah (c.c) dışında kulluk ettikleri için kestikleri hayvanlar üzerine o kulluk ettiklerinin adlarını anarak onları tazim etmek sureti ile düşülen şirk'in müsebbibinin şeytan olduğu ifade edilerek onlara uyulmaması gerektiği hatırlatılmaktadır.
[007.26-27] Ey Âdemoğulları, size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise
indirdik. Hayırlı olan, takva elbisesidir. İşte bu(nlar), Allah'ın
âyetlerindendir, belki düşünüp öğüt alırlar.
Ey Ademoğulları! Şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek
için elbiselerini soyarak ananızı babanızı cennetten çıkardığı gibi sizi de
şaşırtmasın. Sizin onları görmediğiniz yerlerden o ve taraftarları sizi
görürler. Biz şeytanları, inanmayanlara dost kılarız.
Ayet , mecazi bir anlatım üslubu dahilinde , Allah (c.c) bizlere korunmamız için indirmiş olduğu vahyi bir elbiseye benzeterek , şeytanın bütün amacının bizleri böyle bir elbiseden soyundurup , çıplak kalmamızı yani vahiyden yoksun bir hayat sürmemizi amaç edindiğini haber vererek, bu elbiseyi üzerimizden çıkardığımız takdirde ,babamız Adem gibi ayağımızın Cennetten kayacağını haber vermektedir.
[007.175] Onlara, şeytanın peşine takdığı ve kendisine verdiğimiz
ayetlerden sıyrılarak
azgınlıklardan olan kişinin olayını anlat.
Buyurularak başlayan ayetin devamında , şeytanın peşine takılma yolunun nasıl olduğu haber verilmektedir.
[007.176] Eğer dileseydik Biz onu ayetlerle yükseltirdik, fakat o, yere
alçaklığa saplandı ve hevasının ardına düştü. Artık onun hali, o köpeğin haline
benzer ki, üzerine varsan dilini sarkıtıp solur! İşte böyledir ayetlerimizi
inkar eden o kimselerin durumu; kıssayı kendilerine bir naklet, belki biraz
düşünürler.
Allah (c.c) nin ayetlerini hayatında gereği gibi yaşamayan, hevasını ilah edinen bir yaşam süren insanın durumu bir misal ile beyan edilmektedir. Allahın ayeti derken sadece elçiler aracılığı ile inen kitaplardaki ayetlerin anlaşılmış olması , "Ayet" kavramının anlamını daraltıcı bir düşünce olup , bu kavram Allah (c.c) nin yarattığı her şeyi kapsamına almaktadır. "Kevni ayetler" olarak bildiğimiz ayetleri okumanın kitabi ayetleri okumak gibi farz olduğu , ayetler arasında ayırım yaparak yapılan okumanın , biz Müslümanların bu gün içinde bulunduğu durumun bir sebebi olduğunu kısaca hatırlatmak isteriz.
[007.200-1] Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva)
gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. Allah'tan korkanlar şeytandan gelen bir dürtmeye bir kışkırtmaya
uğradıklarında, Allah'ın uyarılarını hatırlar ve hemen gerçeği görürler.
[041.036] Şeytan seni dürtecek olursa Allah'a sığın; doğrusu O, işitendir,
bilendir.
[023.097-98] De ki: «Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından Sana
sığınırım.»«Rabbim! Yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım.»
"Vesvese" denilen fısıldama şekli, insana yanlış şeyler yapmayı teşvik eden bir unsurdur. Her insan böyle teşvike müsait bir yapıda yaratılmıştır. Her an için içine yanlış şeyleri yapmasını isteyen duygular hakim olmakta olan insanın böyle duygular geldiği ana hemen bunun şeytan iğvası olduğunu bilerek yanlışı değil doğruyu yapmayı emreden Rabbine iltica etmesi emredilmektedir. "Kur'anın ana mesajı nedir ?" şeklinde sorulan bir soruya , "Şeytandan Allah (c.c) ye nasıl sığınılacağını öğretmesidir" denilse sanırım yanlış bir cevap olmayacaktır.
[008.047] Yurtlarından böbürlenerek, insanlara gösteriş yaparak çıkan ve
Allah yolundan men edenler gibi olmayın. Allah onların işlediklerini her yönüyle
bilendir.O vakit şeytan kendilerine yaptıklarını güzel göstermiş ve: «Bugün insanlardan
size galip gelecek yok ben de sizi destekliyorum.» demişti. Fakat iki ordu
karşılışınca ardına dönüverdi ve: «Ben kesinlikle sizden uzağım, sizin
göremeyeceğiniz şeyleri görüyorum ve ben Allah'tan korkarım. Öyle ya, Allah'ın
cezalandırması çok şiddetlidir.» dedi.
Bu ayette , Bedir harbi öncesi müşrik ordusunun hali anlatılmaktadır. Mü'minlere karşı savaşmaya olan isteklerini onlara şeytan'ın güzel gösterdiğini , ancak kendilerine süslü gösterilen bu amelin aslında bir nevi şeytan tarafından şatışa getirilmek olduğu anlatılmaktadır. Yani şeytan iğvasına kapılarak ameller işleyenler aslında onun tarafından satışa getirilmekte ve yaptırdığının yanlış olduğunu kendisinin bildiği gibi bir durum çizilerek insanları bir nevi enayi yerine koyduğu anlatılmaktadır.
[012.005] Babası şunları söyledi: «Oğulcuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma,
yoksa sana tuzak kurarlar; zira şeytan insanın apaçık düşmanıdır».
[012.100] Ana babasını tahtın üzerine oturttu, hepsi onun önünde (Allah'a
secde edip) eğildiler. O zaman Yusuf: «Babacığım! İşte bu, vaktiyle gördüğüm
rüyanın çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan, benimle kardeşlerimin
arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim bana
pek çok iyilikte bulundu. Doğrusu Rabbim dilediğine lütufkardır, O şüphesiz
bilendir, Hakim'dir» dedi.
Yusuf as. 5 ila 100. ayetler arasında geçen zaman içinde Yusuf (a.s) ın başına gelenlere sebeb olan kardeşleri için arayı şeytanın bozduğu ifade edilmektedir. Yusuf'un kardeşlerine , ona böyle bir kötülük yapması için vesvese verenin şeytan olduğu belirtilerek , bu tür yapılan kötülüklerin şeytan işi olduğu bizlere bildirilmektedir. Yusuf (a.s) ın , kardeşlerinin kendisine yapmış olduğu bu hatayı şeytana yükleme sebebi kardeşlerine karşı bir alicenaplıktır. Kardeşlerinin yaptığı hatayı şeytan olgusuna yükleyerek ortada tevbe edildiğinde af olan bir hata olduğunu bizlere anlatmaktadır.
[014.022] İş olup bitince, şeytan: «Doğrusu Allah size gerçeği söz
vermişti. Ben de size söz verdim ama, sonra caydım; esasen sizi zorlayacak bir
nüfuzum yoktu; sadece çağırdım, siz de geldiniz. O halde, beni değil kendinizi
kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Beni Allah'a
ortak koşmanızı daha önce kabul etmemiştim; doğrusu zalimlere can yakan bir azap
vardır» der.
İbrahim s. 22. ayetinde kıyamet gününden bir kesit sunulmaktadır . Şeytan tarafından aldatılarak Cehenneme girmeye hak kazanan kişilere hitaben, şeytanın onları dünya hayatında iken nasıl satışa getirdiği , enayi yerine koyduğunu hatırlatarak , şu anda dünya hayatında yaşamakta olan bizlere , şeytanın oyunlarına boyun eğdiğimiz takdirde onun tarafında satışa getirilip enayi yerine konulduğumuz hatırlatılmakta ve yol yakınken bu yanlıştan dönülmesi istenmektedir.
[015.016-8] Gerçekten Biz, gökte burçlar yarattık ve onları seyredenler
için yıldızlarla süsledik. Hem onu kovulmuş her şeytandan koruduk. Ancak kulak
hırsızlığı edenler olursa, onu da parlak bir ışık kovalar.
[067.005] And olsun ki, yakın göğü kandillerle donattık, onları şeytanlar
için taşlamalar yaptık ve şeytanlara çılgın alev azabını hazırladık.
Gökyüzünün şeytan dan korunduğunu ifade eden bu ve başka surelerdeki ayetler , vahyin iniş sürecinde ona Allah (c.c) den başka herhangi birisi tarafından harici bir ilavede bulunulmadığını , Muhammed (a.s) a inen vahyin katışıksız ve saf olduğu ifade edilmektedir.
[016.063] Andolsun Allah'a, senden önceki ümmetlere de (peygamberler)
gönderdik, fakat şeytan onlara yapıp ettiklerini süslü-göstermiştir; bugün de
onların velisi odur ve onlar için acıklı bir azab vardır.
Allah (c.c) tarafından kendilerine gönderilen elçileri red ederek, vahye karşı cephe alanların bu amellerine sebeb olan şeyin kendilerini aldatarak vahyi çirkin , inkarlarını güzel gösteren şeytana tabi olanların , kıyamet günü yanlarında Allah (c.c) yerine şeytanı bulacakları yani hep birlikte Cehenneme yuvarlanacakları beyan edilmektedir.
[016.098] Kuran okuyacağın zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a sığın.
Bu ayet sadece Kur'anı sesli olarak okumaya başlarken euzu besmele çekilmesini değil , okunarak anlaşılması noktasında meydana gelen yanlış okumaların izalesi veya böyle bir durum meydana gelmemesi için zihnin sadece Allah (c.c) ye has kılınmasını emretmektedir. Bu ayeti , özellikle tarih boyunca vahyi kendi hevalarına uydurmak için yapılan okumaları dikkate alarak okuduğumuzda, ayetin ne kadar önemli bir noktaya dikkat çektiği anlaşılacaktır. Her türlü ön yargıdan arınmış bir şekilde, sadece Allaha sığınarak okunan kitap bizleri doğru yola götürecektir.
[017.026-27] Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp
savurma. Saçıp savuranlar, şüphesiz şeytanlarla kardeş olmuş olurlar; şeytan ise Rabbine
karşı pek nankördür.
Ayet, kişinin elinde olan varlığın sadece kendisinin olmadığı , ihtiyacı olanların da bu varlıkta hak sahibi olduğu , bunun bilincinden uzak yapılan yanlış harcamaların Rabbine karşı nankör olan şeytanla kardeş olmak anlamına geldiğini vurgulamaktadır.
[017.053] İnanan kullarıma söyle, en güzel şekilde konuşsunlar. Doğrusu
şeytan aralarını bozmak ister. Şeytan şüphesiz insanın apaçık düşmanıdır.
Bu ayet , iman edenlerin arasında her zaman bozgunculuk çıkarmak isteyen şeytanların , bu bozgunculuğu çıkarmak için , iman edenler arasındaki bazı sürtüşmeleri koz olarak kullanabilecekeri dikkat çekilerek , kimsenin eline böyle bir koz verilmemesi , bunun içinde iman edenlerin birbirleri ile söz ve davranış bakımından en güzel yollarla iletişim kurmaları emredilmektedir.
[018.063] O da: «Bak sen! Kayalığa vardığımızda balığı unutmuştum. Bana onu
hatırlamamı unutturan ancak şeytandır. Balık şaşılacak şekilde denizde yolunu
tutup gitmiş» dedi.
[012.042] İkisinden, kurtulacağını sandığı kimseye Yusuf: «Efendinin
yanında beni an» dedi. Ama şeytan efendisine onu hatırlatmayı unutturdu ve Yusuf
bu yüzden daha birkaç yıl hapiste kaldı.
Bu iki ayette unutulmanın şeytana mal edilme sebebi , o kişilerin böyle bir unutmayı bilerek garez olsun diye yapmadıkları, bu yüzden herhangi bir sorumluluk altında tutulmayacaklarını göstermek içindir.
[019.044-45] Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, çok merhametli olan
Allah'a âsi oldu.«Babacığım! Doğrusu sana Rahman katından bir azabın gelmesinden korkuyorum ki
böylece şeytanın dostu olarak kalırsın.»
İbrahim (a.s) ın babasından talep ettiği şey , babasının Allah (c.c) dışında kulluk etmekte olduklarının şeytana kulluk demek olduğu ve şeytanın Allaha asi olduğu , dolayısı ile ona kulluk edenlerin de Allah a karşı asi olmak anlamına geldiği ve bu asilik cezasının ebedi Cehennem olduğu hatırlatılmaktadır.
[019.66-68] İnsan: «Ben öldüğümde mi diriltileceğim?» der.Bu insan kendisi önceden bir şey değilken onu yaratmış olduğumuzu hatırlamaz
mi? Rabbine and olsun ki Biz onları mutlaka uydukları şeytanlarla beraber
haşredeceğiz. Sonra cehennemin yanında diz çöktürerek hazır bulunduracağız.
Ahireti red eden bir düşünce temeline dayalı hayat tarzını empoze edenlerin şeytan olduklarını ifade eden ayet , bu şeytanlar ile bunlara inananların cehennem ile karşılık göreceklerinin beyan etmektedir.
[019.083] Görmedin mi, biz gerçekten şeytanları, küfre sapanların üzerine
gönderdik, onları tahrik edip kışkırtıyorlar.
Ayet küfre sapanların bu amelleri işleme sebeblerinin , onların şeytanlar ile yakın temasta bulunmaları sebebi ile olduğunu beyan etmektedir. Ayeti ,kişinin küfre sapma konusunda herhangi bir iradede bulunmamasına rağmen sadece Allah (c.c) böyle istediği için şeytanların o kişiye musallat olduğu yönünde okumak yanlıştır. Allah (c.c) kullarına seçme özgürlüğü tanıyarak hangi yolda seçim yaptılarsa o yolu onlar için açmaktadır.
[021.81-82] Bereketli kıldığımız yere doğru, Süleyman'ın emriyle yürüyen
şiddetli rüzgarı, onun buyruğuna verdik. Biz herşeyi biliyorduk.Dalgıçlık yapan ve bundan başka işler de gören şeytanlardan da onun buyruğu
altına verdik. Onların hepsini gözetiyorduk.
[038.035-37] Süleyman: «Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin
ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; Sen şüphesiz, daima bağışta bulunansın»
dedi.Bunun üzerine ona rüzgârı müsahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık
cereyan ederdi Şeytanları da. Her bina ustasını ve dalgıcı da.
Cin ve şeytanların Süleyman (a.s) ın emrine verilmesinin anlamı üzerinde müstakil bir başlık altında değerlendirme yapmaya çalışmıştık , kısaca söylemek gerekirse ; Süleyman (a.s) elinde büyük bir güç bulundurması nedeniyle her an için azgınlık yapma imkanı olanları dahi kontrol edebilecek bir yapıyı kurmuş bulunmaktaydı. Bu şeytanlar insan harici bir unsur olmayıp şeytanlaşmış insanlar olup her devir ve her ülke içinde bu türler bulunmakta olup asıl önemli noktanın bunları adil bir biçimde bertaraf etmek ve azgınlık yapmalarına müsade etmeyecek sosyal , ekonomik ve askeri yönden kuvvetli bir yapı oluşturmaktır.
[022.3-4] İnsanlardan kimileri de Allah hakkında bilgisizce tartışır da her
kaypak şeytanın ardına düşer. Onun hakkında şöyle yazılmıştır: O kendisini dost edinen kimseyi saptırır ve
alevli azaba götürür.
Hacc. suresinin bu ayetlerini anlamak için aynı surenin 8. ayetinde " İnsanlardan kimi de vardır ki ne bir bilgiye, ne bir delile, ne de aydınlatıcı
bir kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışır." şeklindeki beyanı dikkate almak gereği vardır. Bu ayette, Allah hakkında konuşmak için gerekli olan bilgilerin, ayette "Hüden" ve "Kitabin münirin" olarak tavsif edilen bir kaynak tan gelen bilgiler ,yani "Kur'an" ışığında olması gerektiği , bu kitap baz alınmadan yapılan konuşmaların, şeytanın peşine takılmak olduğu ve şeytana uyan her kişininde sapıtacağı ve sonunun alevli azap olacağı beyan edilmektedir.
[022.52-53] Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebi yoktur ki, birşeyi
arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıştırmamış olsun. Fakat Allah,
şeytanın attığını derhal iptal eder, sonra kendi ayetlerini sağlamlaştırır.
Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.Allah şeytanın karıştırdığını, kalblerinde hastalık bulunan ve kalbleri kaskatı
olan kimseleri sınamayı vesile kılar. Zalimler şüphesiz derin bir ayrılık
içindedirler.
[006.112] Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman
kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin
dileseydi onu da yapamazlardı. Artık onları uydurdukları şeylerle başbaşa
bırak.
Bu ayetleri , tarih boyunca gelen elçilerin çağrılarına karşı en amansız bir biçimde karşı koymaya çalışan müşrikleri anlatan ayetleri hatırlayarak okuduğumuzda daha kolay anlamak mümkündür. Bu elçilere karşı gelme sebebini ins ve cin şeytanlarının o insanları iğva etmesi sonucu olduğu ve bu karşı gelişlerinin o müşriklerinin serbest iradelerini kullanarak yapıldığı yani bilerek ve isteyerek bir karşı çıkış olduğu beyan edilmektedir.
[024.021] Ey İnananlar! Şeytana ayak uydurmayın. Kim şeytanın ardına
takılırsa, bilsin ki, o, hayasızlığı ve fenalığı emreder. Allah'ın size lütuf ve
merhameti bulunmasaydı, hiçbiriniz ebediyen temize çıkamazdı. Fakat Allah
dilediğini temize çıkarır. Allah işitir ve bilir.
Bu ayette , hayasızlığı ve kötülüğü yapmaya teşvik eden her kişi ve unsur "Şeytan" olarak vasıflandırılarak onlara ayak uydurulmaması emredilmektedir. Bu şeytanlardan kurtulmanın yegane yolu, Allah (c.c) nin rahmetine ve merhametine sığınmak olduğu vurgulanarak , temize çıkmanın yolunun ondan geçtiği vurgusu yapılmaktadır.
[025.027-9] O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: «Keşke Peygamberle beraber
bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And
olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve
yardımcısız bırakıyor» der.
Bu ayetlerde , hesap gününden bir kesit sunularak , dünya hayatında resullerin yolunu takip etmeyerek , resullere düşman olan şeytanları dost edinerek Kur'an dan saptırılmış, böylece cehenneme girmeyi hak etmiş olan birisinin pişmanlıkları anlatılarak, böyle bir pişmanlık yaşamamak için , elçilerin yolunun izlenmesi , onlara düşman olan şeytanların dost edinilmemesi gerektiği hatırlatılmaktadır.
[027.023-24] Gerçekten, onlara (Sebe'lilere) hükümdarlık eden, kendisine her
şey verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadınla karşılaştım. Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan,
kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun
için doğru yolu bulamıyorlar.
Süleyman (a.s) kıssası içinde geçen bu ayetler , Sebe ülkesinin hükümdarı ve halkının Allah (c.c) dışındakilere secde ederek şirk işledikleri ve bu şirk'i işlemlerine sebebin "Şeytan" olduğu vurgulanmaktadır. Güneşe secde etmek şeklinde yapılan şirk'in bize dönük okumasını yaptığımızda , secde edilmesi , yani emirlerinin hayat içinde geçerli olması gereken yegane varlığın Allah (c.c) olması bunun dışında yapılan secdenin yani itaat uygulamalarının "Şeytan" iğvası olduğu belirtilmektedir. Sebe ülke halkının tapmış olduğu güneş objesinin bu günkü karşılığını , Allah (c.c) nin dışında kulluk edilen her türlü şirk unsuru olarak söyleyebiliriz.
[028.015-16] Musa, halkının haberi olmadığı bir zamanda, şehre girdi. Biri
kendi adamlarından, diğeri de düşmanı olan iki adamı döğüşür buldu. Kendi
tarafından olan kimse, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Musa, onun düşmanına
bir yumruk vurdu; ölümüne sebep oldu. «Bu şeytanin işidir; çünkü o apaçık,
saptıran bir düşmandır» dedi.Ey Rabbim, doğrusu ben kendime yazık ettim, artık bağışlamanla benim suçumu ört!
dedi. O da onu bağışladı. Gerçekten O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Musa (a.s) ın kavga eden iki kişiyi ayırmak için araya girmesi sonucu kazaen işlemiş olduğu cinayet için söylediği söz ve ardından tevbe etmesi , şeytan iğvası sonucu yapılmış bir işin ardından tevbe edilmesi gereğini , ve bu tevbenin kabul edileceğini haber vermektedir.
[029.038] Ad ve Semud kavmini de. Bunu, oturdukları yerlerden
anlamaktasınız. Şeytan kendilerine yaptıkları şeyleri güzel göstermişti de
onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda
idiler.
Allah (c.c) nin helak ettiği kavimlerden olan Ad ve Semud'un helak olma sebebini hatırladığımızda , buna sebeb olanın bu yaptıklarını onlara süsleyerek güzel gösteren şeytan olduğu , halbuki onların bu yaptıklarının çirkin olduğunu bilmelerini sağlayan bilgilerin kendilerine geldiği halde, bunları kulak arkası ederek şeytanın peşine takıldıkları beyan edilmektedir.
[031.021] Onlara, «Allah'ın indirdiğine uyun» denince: «Babalarımızı
üzerinde bulduğumuz yola uyarız» derler. Ya şeytan, babalarını alevli ateşin
azabına çağırmışsa?
Allah (c.c) nin kitabına davet edildiği halde red edenlerin büyük çoğunluğu bu gün dahi kendilerinin tabi olduğu kimselerin düşünce , söylem ve eylemlerinin kitaba uymasa bile onlar için belirleyici kaynak olduğu iddiasını dile getirmektedirler. Bu yolda gidenlerin düşüncelerini belirleyen unsurun , "Şeytan" olduğu belirtilerek bu yolun sonunun alevli azab olduğu hatırlatılmaktadır.
[034.20-21] And olsun ki İblis, onlar hakkındaki görüşünü doğru çıkartmış;
inananlardan bir topluluk dışında hepsi ona uymuşlardı.Oysa İblis'in onlar üzerinde bir nüfuzu yoktu; ama Biz ahirete inanan kimselerle
ondan şüphede olanları, işte böylece ortaya koyarız. Rabbin her şeyi gözetip
koruyandır.
Bu ayetler , Sebe s. 15. ayetten itibaren başlayan bir konunun sonuç ayetleridir. Kendilerine verilen refaha karşılık şükür görevini yerine getirmeyerek nankörlük eden Sebe ülkesi halkının başına gelenlerin anlatıldığı ayetlerde, bu halkın bu sona uğramasının sebebinin İblis olduğu ve onun Adem kıssasındaki vaadlerinin Sebe halkı örneğinde nasıl pratize ettiği anlatılmaktadır. Kendilerine verilen nimete karşı nankörlük eden her kişi , ülke v.s İblisin onlara nankörlük yolunda yapmış olduğu iğva sonucunda bunları yaptıkları beyan edilmektedir.
[035.5-6] Ey insanlar! Allah'ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi
aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın! Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi
taraftarlarını, çılgın alevli cehennem yaranı olmaya çağırır.
Şeytan'ın insanları ateş yaranı etme yollarından birisi, onları Allah ile kandırmasıdır. Samiri karakterli insanların , Allah (c.c) nin dinine bir avuç doğru katarak , o doğruları yem mesabesinde kullanmaları sonucunda bir çok insan bunlara tabi olarak maalesef cehennem yaranı olmaktadır.
[036.059-61] Allah şöyle buyurur: Ey suçlular! Bugün ayrılın.
Ey insanoğulları! Ben size, şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır,
Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?
Yasin suresi ayetlerinde , dünya hayatında iken kendisine gelen bilgilere sırt çevirerek , şeytan ile arkadaş olan kimsenin, ahiretteki halinden bir kesit sunularak , yol yakınken elçiler ile gelen bilgileri dikkate alıp, kime kulluk edeceğimiz veya etmeyeceğimizi bilerek bir yaşam sürmemiz gereği hatırlatılmaktadır.
[037.062-5] «Sonuç olarak böylesi
bir mutluluk mu iyidir, yoksa zakkum ağacı mı? Biz onu zalimler için bir dert ve
azap yaptık. O öyle bir ağaçtır ki cehennemin ta dibinden çıkar. Meyveleri:
sanki şeytanların başları!»
Saffat suresinin bu ayetlerinin öncesindeki cennet ile ilgili ayetlerden sonra bunlar buyurularak , tercihte bulunulması istenerek cehennemde sunulacak yiyeceğin kötülüğü "Şeytan başı" olarak betimlenmektedir. Böyle bir yiyecek henüz gözle görülmediği için çirkinliği dünya üzerinde bilinebilecek en çirkin şey olarak vasıflanan "Şeytan" olgusu ile tarif edilmektedir.
[038.041] Kulumuz Eyyub'u da an o zaman Rabbine şöyle nida etmişti: «Bak
bana, Meşekkat ve acı ile şeytan dokundu!»
Eyyub (a.s) ın , başına gelen durum için böyle bir ifade kullanmış olması , şeytan dan Allah (c.c) ye sığınmak gerektiği göz önüne alınarak düşünülmesi gerekmektedir. Hastalık bir nevi şeytan dokunuşu olarak bundan Allah (c.c) ye sığınmak nasıl olacaktır sorusunun cevabı , Allah (c.c) nin ayetleri dediğimiz zama aklımıza eğer kevni ayetler ile yapılan tedavi usullari geliyorsa bu ayeti anladık demektir. Eyyub (a.s)kendisine dokunan şey den tedavi usullerini kullanarak Allah (c.c) ye sığınmış ve eski haline dönmüştür.
[043.061-62] Hiç şüphesiz o (isa), kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan
(kıyametten) yana hiç bir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru olan yol
budur.Sakın şeytan sizi bu yoldan alıkoymasın; şüphesiz o size apaçık bir
düşmandır.
Bütün elçilerin ortak çağrısı , insanların dünya hayatındaki yaptıkları amellerin ahiret hayatında karşılarına çıkarak , yaptıklarına göre yerlerinin belli olacağını haber vermektir. Kişiler ahiret merkezli bir hayat tarzı sürdükleri müddetçe , dünya hayatında yaptıkları amelleri daha doğru yapmaya gayret edecek ve bu gayret en fazla şeytanları üzecektir. Şeytanlar bizleri bu yoldan çevirerek kendilerinin hayat tarzını taklit etmemizi için iğvaya kıyamete kadar devam edecek ve bu tehlikeyi Rabbimiz elçileri ile haber vermektedir.
[043.036] Rahman olan Allah'ı anmayı görmezlikten gelene, yanından
ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz.Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar
Sonunda Bize gelince arkadaşına: «Keşke benimle senin aranda doğu ile batı
arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!» der. Nedametin
bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda
ortaksınız.
Yaşamını Allah (c.c) nin ona önerdikleri üzerine kurmayanlar , Allah (c.c) nin "Şeytan" olarak vasıfladığı kişi ve sistemler üzerine bir hayat kurarlar. Bu hayatları bitip , Allah (c.c) nin huzuruna geldikleri zaman , o şeytanlar ile birlikte haşroluncakları için birbirlerinden kaçacak yer arayacakları beyann edilerek böyle bir duruma düşülmemesi için önerilenlerin yapılması istenmektedir.
[047.24-25] Bunlar Kuran'ı düşünmezler mi? Yoksa kalbleri kilitli
midir? Gerçekten doğru yol kendilerine açıkça belli olduktan sonra gerisin geri küfre
dönenlere şeytan, kötülüklerini güzel göstermiş ve onları uzun emellere
düşürmüştür.
Kur'an doğru yola davet eden bir kitap olup , bu yolu red ederek küfre sapanlara şeytan onlara süsleyerek güzel göstermiş ve yaptıklarının hiç hesabını vermeyeceklerini onlara fısıldayarak sadece dünya hayatını hedefleyen bir hayat tarzını onlara iğva ederek ahirette ellerinin boş kalmasını sağlamıştır.
[058.009] Ey inananlar! Gizli konuştuğunuz zaman, günah işlemeyi, düşmanlık
etmeyi ve Peygambere karşı gelmeyi fısıldaşmayın; iyilik yapmak ve Allah'a karşı
gelmekten sakınmayı konuşun; kıyamet günü huzurunda toplanacağınız Allah'tan
sakının.Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan,
Allah'ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah'a
dayanıp güvensinler.
Kur'anın "Gizli konuşmak" olarak nitelediği usuller ile yapılan eylemlerin "Takva" temelli olması gerektiği , bunun dışında yapılan gizli işlerin şeytanlık olduğu hatırlatılarak bu amellerin terkedilmesi istenmektedir.
[058.14-19]Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi?
Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.Allah, onlara çetin bir azap hazırlamıştır. İşledikleri şey ne kötüdür! Malları ve çocukları, onlara, Allah katında bir fayda sağlamaz.
Onlar cehennemliklerdir, orada temelli kalacaklardır.Allah, onların hepsini tekrar dirilttiği gün, size yemin ettikleri gibi O'na
yemin ederler; kendilerine bir yarar sağlayacağını sanırlar. Dikkat edin; onlar
şüphesiz yalancıdırlar. Şeytan onlara baskın gelip Allah'ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın
taraftarlarıdır. İyi bilin ki; şeytanın taraftarları muhakkak hüsrana
uğrayanların kendileridir.
Mücadele suresi içindeki bu ayetlerde münafıklardan bahsederek onların bu nifaklarına sebeb olan şeytanın onlara galip gelerek Allah'ı unutturduğu , şeytana taraftar olanların her zaman kayba uğrayacakları haber verilmektedir.
[059.016-17] Münafıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan
insana «İnkâr et» der. İnsan inkâr edince de: Ben senden uzağım, çünkü ben
âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım, der.İkisinin sonucu da, içinde temelli kalacakları ateş olacaktır. Zalimlerin cezası
budur.
Haşr suresindeki bu ayetlerde , münafıkların durumu ele alınarak şeytan ile aynileştirilmekte ve insana inkar ettirdikten sonra onun arkasında durmadığı yani kaypak arkadaş misali onu yarıyolda bırakarak sattığı , bu şeytanların ve onlara uyanların ortak karargahlarının ateş olduğu beyan edilmektedir.
[026.210-3] Kuran'ı şeytanlar indirmemiştir.Bu onlara düşmez, zaten güçleri de yetmez.Doğrusu onlar vahyi dinlemekten uzak tutulmuşlardır.«Şeytanların kime indiğini size haber vereyim mi?» de.Bunlar ona kulak verirler ve çoğu yalancılardır.
[081.025] Bu Kuran, kovulmuş şeytanın sözü olamaz.
Kur'an hakkında ileri sürülen şüpheleri red etmeye yönelik olan bu ayetlerde , bu kitabın muhteviyatında ve nuzulünde şeytan etkisi gibi gibi bir durumun asla sözkonusu olmadığı beyan edilmektedir. Şeytanların kendilerine kulak verenlere indiği beyan edilerek , kendisine Kur'an inen "Şerefli Elçi" nin böyle bir kulak vermesi durumunun olmadığı haber verilmektedir.
Sonuç olarak ; Buraya kadar aldığımız ayetlere dikkat ettiğimizde , Adem kıssasındaki İblis adındaki şahsiyetin insanları yoldan çıkarmak için yapmayı vaad ettiklerinin hayat içinde nasıl pratize edilerek insanların yoldan çıkarıldığı anlatılmaktadır. "Şeytan" özel bir kişiliğin adı olmaktan çok belirli vasıflara haiz olanların genel bir adı olarak Kur'anda yerini bulmuştur. Bize düşen görev bu ayetleri rehber edinerek , düşmanımız olan "Şeytan" a karşı yenilmemenin yollarını hayat içinde pratize etmektir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder