Allah (c.c) nin bizlere kendisini tanıtırken kullandığı ifadeler , bizlerin gözümüzün ve zihnimizin algılarına hitap eden teşbihi yani benzetme yollu ifadelerdir. Allah (c.c) bizlere kendisini yüce , güçlü ve yenilmez "Hükümdar" a benzetip kendisinin emrinde ordular olduğunu bildirerek , kimsenin kendisine karşı gelmemesini aksi takdirde onları bozguna uğratacağını hatırlatmaktadır.
Askeri güç kullanarak , karşısındaki düşmanı bozguna uğratmak şeklindeki bilgiler , insanın şahid olduğu alana dair bilgiler olup , Allah (c.c) nin kendisine düşman olanlara karşı böyle bir güç kullanarak bozguna uğrattığı veya uğratacağı şeklindeki ayetler ,Allah (c.c) nin yenilmez bir güce sahip olduğunun bilinmesi için , bizlerin şahid olduğu alana dair bilgilere benzetilerek anlatılmasıdır.
"Cünd" kelimesi ; "Askerlerden müteşekkil bir topluluk" anlamındadır. Allah'ın orduları deyiminin ne ifade ettiği , bu kelimenin hakiki anlamda kullanıldığı ayetlere baktığımızda anlaşılacaktır.
[002.249] vaktaki Talut ordu ile hareket etti, muhakkak, dedi: Allah sizi
bir nehrile imtihan edecek, kim ondan içerse benden değil, kim onu tatmazsa işte
o benden, ancak eliyle bir avuc alan müstesna, derken varır varmaz ondan
içtiler, ancak içlerinden pek azı müstesna kaldılar, derken Talut ve maiyetinde
iman edenler nehri geçtiler, o vakıt de «bizim bu gün Calut ile ordusuna
takatımız yok» dediler, Allaha mülâki olacaklarına kani' olanlar ise şu cevabı
verdiler «nice az bir cemiyet, çok bir cemiyete Allahın izniyle galebe
çalmışlar, Allah sabırlılarla beraberdir»
[027.017] Süleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil olan
ordusu toplandı. Hepsi toplu olarak gidiyorlardı.
[027.037] (Süleyman dedi ki ) Dön onlara, vallahi karşı gelemiyecekleri ordularla varırım da
oradan kendilerini zilletler içinde hor, hakıyr oldukları halde çıkarırım
[051.039-40] Firavun, erkaniyle birlikte hakdan yüz çevirdi; «sihirbazdır veya
delidir» dedi.Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
Talut , Süleyman (a.s) ve Firavun ordularından bahseden ayetlerde , karşılarında düşman olarak gördükleri topluluğu alt etmek için her hükümdarın ordu beslediğini görmekteyiz. Allah (c.c) kendisine düşman olanları alt etmek için ordu kullandığını beyan etmesini , bizim anladığımız anlamda elinde kılıç ile gökten meleklerin inerek savaşması şeklinde anlamak doğru bir yaklaşım değildir.
Biz insanların, bir şeye inanmak ve güvenmek için elle tutulur gözle görülür somut bir delile olan ihtiyacına binaen , Allah (c.c) kendisi ile ilgili bu tür bilgileri bizlere somutlaştırarak anlatmaktadır. Ordu ve askerler , İnsanın zihni algısında güç ve karşısındaki düşmana karşı koyan onu zarara uğratan bir unsur olarak yer etmiştir. Allah (c.c) insan zihninde yer etmiş olan bu bilgileri kullanarak ,kendisinin orduları olduğunu bu ordular ile düşmanlarını yerle bir edeceğini bildirmektedir.
Bizler bu tür anlatımları literal bir okumaya tabi tutarak , bu orduların mahiyeti hakkında fikir yürütmeye kalktığımız zaman , yaptığımız işin adı "Gaybı taşlamak" olup bu tür fikir yürütmelerinin bizlere herhangi bir getirisi olmayacaktır. Bizler verilmek istenen mesajı okuyarak , bu tür ayetlerin mesajının Allah (c.c) ye düşmanlık etmenin sonucunun, darmadağın olarak ebedi cehenneme yuvarlanmak olduğunu bilmemiz yeterlidir.
Bir ülkenin sahip olduğu ordu ve askerler , o ülkeye düşman olanlar için caydırıcı bir unsur olup , ordu sahibi bir ülkeye saldırmak , ordusu olmayan veya güçsüz olan bir ülkeye saldırmaktan daha zor ve düşündürücüdür. Allah (c.c) kendisinin orduları olduğunu ve bu orduların yenilmesinin asla mümkün olmadığını bizlere hatırlatarak , kendisine savaş açanları bir kere daha düşünmeye davet etmektedir.
[067.020] Yoksa sizin için kimdir o Rahmân'ın berisinde size yardım edecek
ordunuz! Kâfirler ise ancak bir gurur içindedirler.
[019.075] Onlara de ki; rahmeti bol olan Allah sapık yolda olanlara ne
kadar geniş maddi imkân verirse versin, sonunda tehdit edildikleri somut azab
ile ya da kıyamet günü ile yüzyüze geldiklerinde nasıl olsa kimin sosyal
konumunun daha düşük ve kimin askeri gücünün daha zayıf olduğunu
öğreneceklerdir.»
Kafirlerin Allah (c.c) ye karşı kendilerini koruyacaklarını zannettikleri ordularının hiç bir işe yaramayacağı Firavun ve ordusunun helak edilmesi ile gerçek olarak gösterilmektedir.
[044.024] «Denizi sakin iken geride bırak, doğrusu onlar suda boğulacak bir
ordudur.»
[085.017-8] Sana o orduların haberi geldi mi? Fir'avun ile Semûd'un
(haberi)?
[010.090] Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik; Firavun ve askerleri
azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince
(Firavun) : «İsrailoğullarının kendisine inandığı (ilahtan) başka ilah
olmadığına inandım ve ben de müslümanlardanım» dedi.
[020.078] Derken Firavun ordularıyla onları takip etti; denizden
kendilerini saran sarıverdi.
[028.039-40] Ve o da (Fir'avun da) askerleri de yeryüzünde haksız yere
kibirlendiler, ve sandılar ki, onlar Bize döndürülmeyeceklerdir. Biz de onu ve ordularını tuttuk denize fırlatıverdik. Bak şimdi o zalimlerin
sonu nasıl oldu?
Allah (c.c) kendisinin orduları olduğunu , ve bu orduların asla yenilmeyeceği , galip gelen tarafın kendi ordusu olacağını ve olduğunu beyan etmektedir.
[037.173] Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.
[009.026] Bozgundan sonra Allah, Peygamberine, müminlere güvenlik verdi ve
görmediğiniz askerler indirdi; inkar edenleri azaba uğrattı. İnkarcıların cezası
budur.
[009.040] Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil);
ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu
Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o,
arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah
ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile
destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir.
Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.
[033.009] Ey inananlar! Allah'ın size olan nimetini anın; üzerinize ordular
gelmişti. Biz de onların üzerine rüzgar ve göremediğiniz ordular göndermiştik.
Allah, yaptıklarınızı görüyordu.
[048.004] İnananların, imanlarını kat kat artırmaları için, kalblerine
güven indiren O'dur. Göklerdeki ve yerdeki ordular Allah'ındır. Allah bilendir,
Hakim olandır.
[048.007] Göklerdeki ve yerdeki ordular Allah'ındır. Allah güçlü olandır.
Hakim olandır.
[074.031] Cehennemin bekçilerini yalnız meleklerden kılmışızdır. Sayılarını
bildirmekle de, ancak inkar edenlerin denenmesini ve kendilerine kitap
verilenlerin kesin bilgi edinmesini ve inananların da imanlarının artmasını
sağladık. Kendilerine kitap verilenler ve inananlar şüpheye düşmesinler.
Kalblerinde hastalık bulunanlar ve inkarcılar: «Allah bu misalle neyi
muradetti?» desinler. İşte Allah, böylece, dilediğini saptırır, dilediğini de
doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu,
insanoğluna bir öğütten ibarettir.
Bu ayetlere baktığımızda Allah (c.c) , bizim göremediğimiz orduları olduğunu ve bu ordular ile iman edenleri desteklediğini beyan etmektedir. Bu orduların Bedir savaşında iman edenlere yardım ettiğini beyan eden ayetler , tefsir kitaplarında gerçek olarak yorumlanmış elinde kılıç olan sarıklı meleklerin gökten inerek savaştığı gibi düşünceler hakim olmuş , ve bu düşünceler maalesef bizleri tembelliğe götürerek , sıkıştığımız anda gökten savaşçı meleklerin inerek bizim için savaşacakları düşüncesi hakim olmuştur.
[3.123-26] Andolsun, sizler güçsüz olduğunuz halde Allah, Bedir'de de size
yardım etmişti. Öyle ise, Allah'tan sakının ki O'na şükretmiş olasınız.O zaman sen, müminlere şöyle diyordun: İndirilen üç bin melekle Rabbinizin sizi
takviye etmesi, sizin için yeterli değil midir? Evet, siz sabır gösterir ve Allah'tan sakınırsanız, onlar (düşmanlarınız) hemen
şu anda üzerinize gelseler, Rabbiniz, nişanlı beş bin melekle sizi takviye
eder.Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede rahatlasın diye
yaptı. Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır.
[008.012] Rabbin meleklere, «Ben sizinleyim, inananları destekleyin» diye
vahyetti. «Ben inkar edenlerin kalblerine korku salacağım, artık vurun onların
boyunları üstüne, vurun her parmağına» dedi.
Allah (c.c) orduları ile iman edenleri destekleyeceğine dair olan vaadinin Bedir'de gerçekleşip , Uhud'da gerçekleşmemesinin sebebi, Allah (c.c) nin kullarına yardım vaadinin bir yasaya göre işlediği içindir. Allah (c.c) gökten eli kılıçlı melekler indirerek iman edenlere hiç bir zaman yardım etmez. Böyle yardım iddiaları ancak hurafe ve palavralar ile din anlatan masalcı dedelerin anlatımlarıdır. Urfadaki balıklı göldeki balıkların kıbrıs savaşına katılarak orada yaralandıkları iddiaları hala dillerde destan olarak gezmesi bizlerin bu konularda nasıl hurafe meraklısı olduğumuzun traji komik bir göstergesidir.
Allah (c.c) kullarına olan yardım sözünden asla caymaz , ancak bu sözünün yerine gelmesi için, kullarının bu yardımı hak etmesi gereklidir. Allah (c.c) hiç bir kuluna hak etmediği bir yardımı asla yapmaz. Allah (c.c) yardım konusunda mü'min -kafir ayrımı da yapmaz, bu durumu Uhud savaşında açık ve net bir biçimde görmekteyiz. Bedir savaşında yardımı hak eden müslümanlar , aynı yardımı Uhud savaşında hak edememişler ,bu yardımı müşrik ordusu hak etmiştir.
Sonuç olarak ; İnsan zihninde mevcut olan ,askeri güç ile düşmanları alt etme yöntemi bilgisi , Allah (c.c) tarafından benzetme uslubu ile kullanılmaktadır. Allah (c.c) bizim göremediğimiz orduları olduğunu ve bu ordular ile iman edenleri destekleyerek , kendisine düşman olanları bozguna uğrattığını ve uğratacağını beyan etmektedir. Bu konuda bize düşen kısım , bu orduların mahiyetinin ne veya nasıllığı değil , Allah (c.c) nin yenilmez olduğu , kimsenin ona karşı efelenmeye kalkmaması , böyle bir efelenmenin sonucunun hüsran olacağıdır.
Ayrıca Allah (c.c) nin orduları ile iman edenlere yardım edeceği vaadi, belirli bir yasaya tabi olup , yattığımız yerden el açıp dua etmekle bu yardım yasası asla işlemez. Bu gün biz müslümanların içinde olduğu zilletin baş müsebbibi , Allah (c.c) nin bizlere istediğimiz zaman gökten ebabil veya melekler ile yardım edeceği zannıdır. Bu zan bizleri dünyanın en tembel bir topluluğu haline getirerek her şeyi bizim yerimize Allah (c.c) nin yapacağı gibi bir hava oluşturmuş ve kendimizi seçilmiş kullar zannı hakim olmuştur.
İsrailoğullarının kendilerini seçilmiş kul olarak görmeleri defaatle red edilerek, "sizde kullardan bir kulsunuz" denilmesi bizlere örnek olmamış , bizlerde kendimizi seçilmiş kullar olarak görerek , Allah (c.c) haşa bir ırgat olarak görmeye başlamış ve bunun sonucunda büyük bir zillet içine girerek hala böyle yaşamaktayız.
Evet Allah (c.c) orduları ile yardım eder ama bu yardımı kim hak ederse ona eder. Dün Bedir'de bu yardımı hak eden iman edenlerin , Uhud'da hak edememiş olmalarını çok iyi okuyarak bunu sebeblerini bilmek ve bu sebebin "Sünnetullah" dediğimiz yasaların işlemesi neticesinde olduğunu idrak etmemiz gerekmektedir.
EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder