13 Kasım 2016 Pazar

Araf s. 179. Ayeti : Bir Çeviri Sorunu Allah (c.c) Cehennem İçin İnsan Yaratır mı ?

Kur'an'da bazı ayetler, okuyan kişiler tarafından anlaşılmasında güçlük çekilmekte , bu okuyuculardan kalbinde hastalık olanlar , "Böyle şey olmaz" , "Bu ayette çelişki var" , "Allah'ın insanlara ne garezi var" gibi sözlerle ayetlere karşı inkarcı bir tavır takınmakta iken, bir diğer gurup okuyucu ise, Kur'an'ı samimi amaçlarla okumakta, ve bazı ayetleri anlamakta zorluk çekerek , bu ayetler ile bizlere nasıl bir mesaj verilmek istendiği yönünde anlama çalışmasına girmektedir.

Bu okuyucuların bazı ayetleri anlamamalarının bir takım nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenlerden bir tanesi , ayetin çevirisinde yaşanan sorunlardır. Ayetin yanlış çevirisi , dil kurallarını kullanmaktaki eksiklik , veya Kur'an bütünlüğünden bağımsız bir çeviri yapılmasından kaynaklanan bazı sorunlar, okuyucunun zihninde bazı soruların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.  

Bu yazımızda , Araf s. 179. ayetini ele alarak , okuyucu tarafından bazı soruların sorulmasına sebep olan ayetin çevirisinden kaynaklandığını düşündüğümüz problem üzerinde durmaya çalışacağız. 

وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ

Bu ayetin yapılan çevirileri şöyledir ; 

[007.179] And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.

Ayetin bu şekilde yapılmış çevirisini okuyan bir kimsenin zihninde , Allah (c.c) nin insanları neden cehennem için yarattığı , kalbinde hastalık olanların ise , "Allah'ın insanlara ne garezi var?" sorusu sorulacaktır.

Bu soruya , Allah (c.c) nin insanları cennet veya cehennem ile karşılık alacakları amelleri işlemesinde serbest bıraktığı , onların iradelerine müdahale etmediği , insanların dünya hayatlarında işlediği amelleri hür iradeleri ile işlediği , ilmi gereği insanların nasıl amel işleyerek sonlarının nasıl olacağını bildiği gibi , bir çok ayette insanların bir çoğunun iman etmediğinin zaten bildirilmiş olduğu gibi cevaplar verilebilir. 

Bu cevapların elbette hepsi doğrudur. Ancak ayetin, rivayetler tarafından oluşturulmuş olan kader inancındaki , bütün insanların yapacaklarının, onlar varlık sahasına gelmeden ezelde yazıldığı düşüncesinin doğrultusunda bir çeviri yapılmış olmasının yanlış olduğunu düşünmekteyiz.

Ayetteki "Zere'na" fiiline "Yarattık" şeklinde bir anlam vermenin uygun olmadığını söyleyerek , bu kelime için farklı bir çeviri yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. 

"Zeree" fiili , Allah'ın yarattığını açığa çıkarması , bedenlere varlık vermesi , vücuda getirmesi anlamındadır. Asıl önemli nokta bu fiilin yaratmadan sonraki bir aşamayı ifade etmiş olmasıdır. Bu fiile "Yaratmak" olarak verilen anlam, bu sebepten ötürü uygun değildir. 

Bu fiilin geçtiği diğer ayetleri gördüğümüz zaman demek istediğimiz daha kolay anlaşılacaktır. 

[023.079] Ve sizi Arzda yayan (zereeküm) o dur, hep ona haşrolunacaksınız.
[067.024]  Deki, sizi Arzda yayan (zereeküm) o dur hep ona haşrolunacaksınız.

[042.011]  O göklerin ve yerin yaratıcısıdır (fatiru). O sizin için kendi nefsinizden eşler ve hayvanlardan da çiftler kılmıştır (ceale). O, sizi bu düzen içerisinde üretip yayıyor (yezreüküm). O'nun benzeri olan hiçbir şey yoktur. O, her şeyi işitir ve görür.

Şura s. 11. ayetinde "Fatare" fiili ile ifade edilen ilk yaratmanın ardından , yaratma sonrası aşamaları ifade eden "Ceale" ve "Zeree" fiillerinin gelmiş olması , bu fiile yaratmak anlamının verilmesinin uygun olmadığını göstermektedir. 

Zeree fiiline "yaratmak" anlamının yerine verilecek olan "Yaymak" anlamı , yaratmadan sonraki aşamayı daha doğru ifade etmiş olması açısından, tercih edilmesi gereken anlam olduğunu söyleyebiliriz.

Ayet içindeki "Licehenneme" kelimesine "Cehennem için" anlamı yerine , "Cehenneme" şeklinde anlam vermek, "Lam" edatının e , a anlamına da sahip olması açısından daha uygun olacaktır. Aynı kelimenin geçtiği diğer iki ayete baktığımızda, kelimeye bu anlamın verildiğini görmekteyiz. 

[050.030] O gün cehenneme:(licehenneme) «Doldun mu?» deriz, o: «Daha var mı?» der.
[072.015]  Ama haksızlar, cehenneme (licehenneme) odun olmuşlardır!»

Bundan sonra Araf s. 179. ayetini şu şekilde yeniden anlamlandırmak mümkündür. 

"And olsun ki , ins ve cinden bir çoğunu , kalpleri olup onunla anlamadıkları , gözleri olup onunla görmedikleri , kulakları olup onunla işitmediklerinden dolayı , CEHENNEME YAYDIK. İşte bunlar , hayvanlar gibi hatta onlardan daha şaşkındırlar."

Dikkat edilirse meal yapıcılarının tamamına yakınının bu ayete verdikleri anlam,  insanların bir çoğunun , daha varlık sahasına çıkmadan cehennemlik olduğunun belirlenmiş olduğuna dair bir anlam içermektedir. Bizim verdiğimiz anlam ise , insanların bir çoğunun varlık sahasına çıktıktan sonra , işledikleri ameller yüzünden cehennemi hak ettiklerine dairdir. 


Burada neden gelecek zaman sigası olarak değil de , geçmiş zaman sigası olarak ifade edildiği sorulacaktır. Kur'an'ı dikkatli okuyan birisi , bir çok ayette gelecek olan kıyamet günü için geçmiş zaman sigasına ait fiillerin kullanıldığını görecektir. 

[039.068]  Sûr'a üfürüldü; böylece Allah'ın diledikleri dışında, göklerde ve yerde olanlar çarpılıp-yıkılıverdi. Sonra bir daha ona üfürüldü, artık onlar ayağa kalkmış durumda gözetiyorlar.

Zümer s. 68. ayeti (başka örnekleri de mevcuttur), daha vaki olmamış kıyamet gününü anlatan ayetlerin gelecek zaman sigası ile değil geçmiş zaman sigası olarak anlatımına bir örnek olması açısından dikkat çekicidir.

Sonuç olarak :Allah (c.c) kullarını cehenneme atmak için yaratmaz , kulları yaşadıkları hayatta eğer cehennem ehlinden olmak için gerekli olan amelleri işleyecek olurlarsa , onları vaat ettiği cehennem ile cezalandırır. 

Araf s. 179. ayetinin , yapılan çevirileri , Allah (c.c) nin bir çok insanı cehennem için yarattığı şeklinde bir anlam verilmek sureti ile kafalarda bazı soruların oluşmasına sebep olmaktadır. Bu anlamın, insanların kaderinin daha onlar yaratılmadan önce belirlendiği düşüncesini destekleyen bir anlam doğrultusunda olması nedeniyle doğru, bir anlam olmadığını düşünmekteyiz. 

Bu noktada , Allah (c.c) nin kullarının işleyeceği amelleri, onlar daha varlık sahasına gelmeden önce bildiğini , fakat onun bilmesi ile , kaderlerinin yazılmış olmasının aynı şey olmadığını hatırlatmak istiyoruz. Allah (c.c) kullarının nasıl ameller işleyeceğini önceden elbette bilir , ancak onun bilmesi o kullarının hür iradeleri ile ne yapacaklarını bilmesi , iradelerine müdahale etmemesi anlamındadır.

Ayetin doğru anlamının , insanların yaratılmadan önce kaderlerinin belirlendiğine dair bir bilgi değil , insanların yaratıldıktan sonra işledikleri amellerin karşılığını alacaklarına dair bir anlam içermesi gerektiğini düşünmekteyiz. 

Allah (c.c) insanlara "Semi - Basar - Fuad" olarak ifade edilen duyu organları bahşederek , bunları kullanmak sureti ile, insan olmanın gereğini yerine getirmelerini istemektedir. Bu duyu organlarını gereği gibi kullanmak sureti ile insan olmanın gereğini yerine getirmeyenlerin akıbetlerinin cehennem olduğu beyan edilmektedir. 

Onların "Sanki En-am gibi" olduklarının ifade edilmesi ise , görme ve işitme duyularına sahip olan hayvanların kendilerine söylenen sözleri anlamamış olmalarından dolayı  benzetmede bulunulmasıdır.

Araf s. 179. ayetine "And olsun ki , ins ve cinden bir çoğunu , kalpleri olup onunla anlamadıkları , gözleri olup onunla görmedikleri , kulakları olup onunla işitmediklerinden dolayı , CEHENNEME YAYDIK. İşte bunlar , hayvanlar gibi hatta onlardan daha şaşkındırlar." şeklinde bir anlamın daha uygun olacağını düşünmekteyiz. 

                                  EN DOĞRUSUNU ALLAH (C.C) BİLİR.


1 yorum:

  1. Çok faydalı ve aydınlatıcı bir tefekkür anlatım.
    Rabbim ilminizi arttırsın.

    YanıtlaSil