Yazımızın başlığı olan "temiz fikir" adlı meal çalışması internet sitesi üzerinden yapılan bir meal çalışması olup henüz devam etmekte olan tamamlanmamış bir çalışmadır. Bu mealde gözümüze çarpan nokta meal hatalarından daha ziyade kur'anın bazı ayetlerinde yanlış yazımlar olduğu şeklindeki iddialar olup yazımızda, meal yazarının bu iddialarını konu etmeye çalışacağız.
1- MERYEM S. 24. AYETİ
Fe nâdâhâ min tahtihâ ellâ tahzenî kad ceale rabbuki tahteki seriyyâ(seriyyen).
Bu ayetin temiz fikire göre meali şöyledir.
"Doğurduktan hemen sonra ona seslendi: “Sakın üzülme, Rabbin senin doğuruşunu meşru kılmıştır."
Bu şekilde meal yapma gerekçesi şu şekilde not olarak düşülmüştür.
"Not: Nuhhata, nahtuta, aramice de terk,
teslim, çıkış, veriş, doğurma anlamlarına gelir. Min edatı aramice de
ve arapça da -den, -dan olarak genel kullanımının yanında “that point
in time” “yani o olayın olduğu an, o anda” manalarında da kullanılır.”
İza nudiye li el-salati MİN yevm el cumuati” Cuma/9 bu kullanımdır.
Benzeri bu surenin 37. Ayetinde “MİN meşhedi yevmin azim” HAALE Hud/43
“Min nahtiha” şeklinde okunursa anlamı “doğurduktan hemen sonra,
doğruduğu anda” olur. Arapçada Nahte ( nun-ha-te ) yontmak, yonga,
yontulan nesneden düşen şey, insanın üzerine yontulduğu tabiatı ( nuhita
aleyha – Müfredat ), Kuran mushafı harfleri çok sonradan noktalanırken
büyük ihtimalle yazıcı bir nokta yerine iki nokta koyarak NUN olması
gereken harfi TE yapmıştır ve kritik kelime NUHİTAHA dan TAHTİHA ya
dönüşmüş olmuştur, Allahu alem.
Sin-ra-elif ( Lisan ) Asil, şerefli, soylu, yiğit, mert, Reculün
seriyyun ( Müfredat ) yüce ve yüksek asil saygın onurlu cömert adam
Seriya nın arami köklü bir kelime olduğu çok açıktır. Aramice’de
(SARYA), yasal doğum,asil, yüce şerefli adam manalarındadır.
Kelimenin direkt anlamı özgürlük (hür) kökünden gelir. Kehf suresi
61.Ayetin sonundaki seraba okunan kelime de buradaki seriya olabilir. " Bu ayetin mealini " Onun altından bir ses kendisine şöyle seslendi: «Sakın üzülme, Rabbin içinde bulunanı şerefli kılmıştır. Hurma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökülsün." şeklinde yapanlar olmasına rağmen, bu şekil bir meal yapanlar yaptıkları meali orjinal metin ile ilgili olarak herhangi bir yanlış yazım gerekçesi göstermeden o şekilde bir tercihte bulunmuşlardır , halbuki sadece mu'minun s. 50. de " İbni Meryemi de anasiyle bir âyet kıldık ve ikisini bir oturaklı ve temiz sulu bir tepeye barındırdık" buyurulmasından hareketle meryem s. 24. ayetinin mealini " Derken ona altından nida etti: sakın mahzun olma, rabbın senin altında bir su arkı vücûde getirdi" şeklinde yapılsaydı kur'an bütünlüğü gözetilmiş ve daha isabetli olurdu.
Temiz fikire göre yapıldığı iddia edilen mealdeki gerekçe olarak öne sürülen " Kuran mushafı harfleri çok sonradan noktalanırken büyük ihtimalle yazıcı bir nokta yerine iki nokta koyarak NUN olması gereken harfi TE yapmıştır ve kritik kelime NUHİTAHA dan TAHTİHA ya dönüşmüş olmuştur, Allahu alem. "şeklindeki gerekçeye gelince sayın meal yapıcısı noktalama işaretleri yapılırken sanki bu mushafı noktalama yapan kişiden başka kimse bilmiyormuşcasına bir algı oluşturmaktadır, varsayalım böyle oldu yanlışı farkedecek kadar kur'anı bilmeyen hiç bir kişi yokmuydu acaba , yanlış yazan kişiye yanlış yazdın diye ikaz edebilecek hiç kimse yokmuydu?
Meryem s. ile ilgili olarak alman oryantalistlerinden Christoph Luxenberg takma isimli kişinin buna benzer bir düşüncesi olması dikkat çekicidir. Luxenberg , kur'anın doğru anlaşılması için aramice okunmasının gerekli olduğu şeklinde bir iddia içinde olup o da meryem s. 24. ayetini aynı şekilde çevirmektedir. Bu kişinin bir oryantalist olması ve böyle bir düşünce olması yadırganacak bir durum olmayıp, esas yadırganacak olan şeyin "temiz fikir" adı altında dile getirilen bu tür düşüncelerin kimlerle ortak bir paydada buluşulduğudur.
2- KEHF S. 9. AYETİ
Em hasibte enne ashâbel kehfi ver rakîmi kânû min âyâtinâ acabâ(acaben).
Bu ayetin temiz fkire göre meali şöyledir.
"Yoksa sen, Mağara Arkadaşlarını yani Uyuyanları bizim için şaşılacak bir mucize mi zannettin"
Ayet içinde geçen " verraqım" kelimesini , "uyuyanlar" şeklinde çevirme gerekçesi ise şöyledir.
"Not: Mushafta orijinal yazım ” Ashab-ı Kehf ve el-Raqîm” şeklinde olup ilk tamlama Mağara Arkadaşları olarak çevrilmekte ve net bilinerek anlaşılmaktadır. Fakat devamında gelen el-Raqîm kavramı tarih boyunca birçok yoruma neden olmuş ve ne olduğu üzerinde net anlaşılamamıştır. Kavram, Arapça RA-QAF-MİM harfleri ile yazılmıştır. Arapça’da “uyku” anlamına gelen RA-QAF-DAL kelimesi aşağıda 18. Ayette bu kişiler için “uyuyanlar – RuQûD- RA-QAF-vav-DAL” anlamı ile de kullanılmıştır. Ayrıca Yasin Suresi “uyunan yer – MeRQaD – MİM-RA-QAF-DAL ” olarak da kullanılmıştır. Tüm bunların ışığında, kavram orijinal okuyuşta “Ashab-ı Kehf ve el-RuQûD ( RA-QAF-vav-DAL)” iken Yani anlamı ” Mağara Arkadaşları yani O-UYUYANLAR” iken, Not: Mushafta orijinal yazım ” Ashab-ı Kehf ve el-Raqîm” şeklinde olup ilk tamlama Mağara Arkadaşları olarak çevrilmekte ve net bilinerek anlaşılmaktadır. Fakat devamında gelen el-Raqîm kavramı tarih boyunca birçok yoruma neden olmuş ve ne olduğu üzerinde net anlaşılamamıştır. Kavram, Arapça RA-QAF-MİM harfleri ile yazılmıştır. Arapça’da “uyku” anlamına gelen RA-QAF-DAL kelimesi aşağıda 18. Ayette bu kişiler için “uyuyanlar – RuQûD- RA-QAF-vav-DAL” anlamı ile de kullanılmıştır. Ayrıca Yasin Suresi “uyunan yer – MeRQaD – MİM-RA-QAF-DAL ” olarak da kullanılmıştır. Tüm bunların ışığında, kavram orijinal okuyuşta “Ashab-ı Kehf ve el-RuQûD ( RA-QAF-vav-DAL)” iken Yani anlamı ” Mağara Arkadaşları yani O-UYUYANLAR” iken, Mushafa yazılırken yazıcının sehven hatası ya da mürekkep damlaması gibi nedenler ile “Ashabı-Kehf ve el-RaQîM” şeklinde harf hatası ile yazılmış olabilir. Eğer orijinal okumada kavram el-RuQûD ise tamlama çok net bir şekilde ve müfessir VAV’ın eşliğinde ” Mağara Arkadaşları yani o-UYUYANLAR” olarak anlaşılabilir. Allahu alem. Eğer orijinal okumada kavram el-RuQûD ise tamlama çok net bir şekilde ve müfessir VAV’ın eşliğinde ” Mağara Arkadaşları yani o-UYUYANLAR” olarak anlaşılabilir. Allahu alem."
Gerekçe olarak öne sürülen "Mushafa yazılırken yazıcının sehven hatası ya da mürekkep damlaması gibi nedenler ile “Ashabı-Kehf ve el-RaQîM” şeklinde harf hatası ile yazılmış olabilir." şeklindeki sözleri, bu mushafı yazan kişinin, yazmış olduğu kitabın Allah cc nin kitabı değilde sanki herhangi bir şahsın kitabı gibi imiş muamele edip dikkatsizlik ve mürekkebi bol bularak damlatmaktan sakınmayan birisi gibi gösterilmesi komik bir gerekçedir, acaba bu mushaf yazılırken bunu bilen birisi yoktu veya yanlışı ikaz edecek kimseler yoktuda yazan kişi , " ne yazarsak yerler" deyip üstünkörü yazdı geçtimi?
3- ZUHRUF S. 23. AYETİ
Ve kezâlike mâ erselnâ min kablike fî karyetin min nezîrin illâ kâle mutrefûhâ innâ vecednâ âbâenâ alâ ummetin ve innâ alâ âsârihim muktedûn(muktedûne).
Bu ayetin temiz fikire göre meali şöyledir.
"İşte hep böyle olmuştur; senden önce de nereye bir Peygamber gönderdiysek oranın haddi aşmış azgınları: ” Biz atalarımızdan bir din öğrendik ve biz de onların dinine tabi olduk ve kesinlikle doğru yolda olanlarız ” derlerdi. "
Ayetin mealini bu şekilde yapma gerekçeside şöyledir. "
"Not: 22. ve 23.Ayetlerin son cümlesi birebir aynıdır ve zaten anlam olarak da öyle olmalıdır. Fakat orijinal Mushaf yazılımında sondaki kelime de SADECE BİR HARF FARKLI YAZILMIŞTIR:
-22. Ayet: “innâ vecednâ âbâenâ alâ ummetiv ve innâ alâ âsârihim MuHTeDûN. ”
-23. Ayet: “innâ vecednâ âbâenâ alâ ummetiv ve innâ alâ âsârihim MuQTeDûN. ”
22.ayette “doğru yolda olanlarız” anlamındaki MuHtedûn kelimesi
varken, tamamı aynı kelimelerden oluşan ve sadece tek bir harf farklı
olarak 23. ayette son kelime MuQtedûn şeklinde yazılmıştır. Bu tip
bir kelime Kuran Mushafında başka hiç bir yerde de geçmemektedir ve bu
cümlede bir anlam da ifade etmemektedir. Kuran Mushafı yazımı
esnasında yazıcı tarafından sehven yapılan bir hataya, ya da mürekkep
damlaması ve nüsha çoğaltırken yanlış kopyalama yapılması gibi yazım
hatalarına net bir örnektir.
İşin çok ilginç yanı, bizim yaptığımız araştırmada incelediğimiz
hiç bir Meal müellifi bu farkı belirtmemiş, bir çoğu sanki birebir
aynı yazımmış gibi ya da o kelime “orada yokmuş gibi” çevirip
geçmişlerdir. Bu, yapılan işe ihanettir. Değilse, yazdığı Meali
bir yerlerden kopyaladığının açık delilidir. O da değilse “iman
ettiği” bir şeyin ( “Kuran Mushafı harfi harfine korunmuştur” iddiasının
) Batıl olduğunu saklamak yani ikiyüzlülüktür. "
Meal yazarı diğer ayetlerde öne sürdüğü gerekçeyi bu ayettede öne sürerek " Kuran Mushafı yazımı esnasında yazıcı tarafından sehven yapılan bir hataya, ya da mürekkep damlaması ve nüsha çoğaltırken yanlış kopyalama yapılması gibi yazım hatalarına net bir örnektir." demektedir. Yine soruyoruz, yazıcı yazdığı kitabın herhangi bir şahsın kitabıymış gibi mürekkebi bol bularak oraya buraya saçarak yazmış ve kendinden başka bu yanlışı farkedecek kimsede mevcut değilmiydi ? yüzyıllar sonra "temiz fikir" adı altında meal yazan bir şövalye orjinal mushafa vakıf oldu ve bunu farketti öylemi?. Bu hatayı!! kendisinin görüpte ve başkalarının görmediği için hain ve iki yüzlü olarak vasıflayan temiz fikir meali yazarı bu başarısı !! takdire şayandır.
4- ZÜMER S. 10. AYETİ
Kul yâ ıbâdıllezîne âmenûttekû rabbekum, lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ haseneh(hasenetun), ve ardullâhi vâsiah(vâsiatun) innemâ yuveffas sâbirûne ecrehum bi gayri hisâb(hisâbin).
Bu ayetin temiz fikire göre meali şöyledir.
" İman eden kullarıma de ki: “Rabbinize karşı günahsız tertemiz yaşayın. Bu dünyada en güzel şekilde yaşayanlar en güzeli ile karşılık bulacaktır. Allah’ın arz’ı geniştir, ki zaten sabredenlere ödülleri sınırsız olarak verilecektir. "
Bu ayete bu şekilde bir meal verilme gerekçesi şöyledir.
"Not: Bu ayette ve bu surenin 53.
Ayetinde geçen “İbaad” (AYN-BE-ELİF-DAL) kelimesi ABD ( AYN-BE-DAL) =
Köle kelimesinin, İnsan-Tanrı ilişkisinde ABD-RAB yani KUL-TERBİYE
EDEN, TEAKMÜL ETTİREN kullanımındaki çoğul kullanım olan “KULLAR”
demektir. İki ayette de “ KullarIM” şeklinde çevrildiği halde
orijinal yazımda bu ayette AYN-BA-elif-DAL şeklinde yazılmış ve
harekelenmiş fakat aynı anlamı verdikleri 53. Ayet orijinal
yazımında AYN-BA-elif-DAL-YE olarak ( İbaaDiYe) olarak yazılmıştır.
İki ayetin başında bulunan “DE Kİ” ifadesi ile beraber okunduğunda
Vahyi okuyan Muhammed Peygamberin ağzından sanki onun insanlara karşı “
Ey Kullarım” şeklinde bir hitab oluştuğu zannedilmektedir.
İnsanlığı kullara kulluk etmekten alıkoymak birinci şartı olan
ed-Din’de tabii ki böyle bir ifade olması düşünülemez, kaldı ki
onlarca diğer ayette Muhammed Peygamberin ve tüm diğer Peygamberlerin
hatta Meleklerin dahi sadece ve sadece Allah’ın KULLARI oldukları
zaten vurgulanmaktadır ve aslında temiz bir akılla düşünüldüğünde
bunun dışında bir ihtimal olması dahi imkansızdır. Bu iki ayette
mushaf yazıcısı ya da kopya yazıcıları yazarken sehven hata
yapmışlardır. 10. Ayet ile 53. Ayette kelimenin sonuna bir YE
harfi eklenerek yazılması da bunu açıkça göstermektedir. Ayetin
doğru yazımı el-Kuran Mushafındaki İsrâ Suresi 53. Ayet ve İbrahim
Suresi 31. Ayette olduğu gibi “ kul: Lİ-İbaaDiYe = KULLARIMA DE
Kİ:…. ” şeklindedir. Muhtemelen farklı bir Yazıcı bu sureyi
yazmış ve Zümer Suresinin bu iki ayetinde LAM harfi yerine YAA harfini
yazmıştır ya da kopyalanırken LAM harfi YAA şeklinde yazılmıştır ki
bu hata da muhtemelen 16. Ayette geçen “YAA İBADİ” okuması ile
karıştırılarak yapılmıştır. "
Sayın meal yazıcısı zümer s. 10 ve 53. ayetleri ile ilgili olarak "Bu iki ayette mushaf yazıcısı ya da kopya yazıcıları yazarken sehven hata yapmışlardır" şeklinde bir iddiada bulunmuş gerekçe olarak, ""Peygamberin ağzından sanki onun insanlara karşı “ Ey Kullarım” şeklinde bir hitab oluştuğu zannedilmektedir. "" demektedir. Doğru olduğu iddia ettiği yazımın ibrahim s. 31 ve isra s. 53. ayetinde olduğu gibi " li ibadiye" şeklinde olması gerektiğini söylemektedir. Ancak gerekçe olarak ileri sürdüğü "peygamberin ağzından çıktığı zannedilme" iddiası doğru olmayıp kendiside dahil Muhammed as ın ELÇİ olma sıfatı gereği elçiliğini yaptığı Allah cc nin sözlerini aktarmak durumunda olduğunu herkesin bildiği bir durumdur.
Sayın meal yazıcısı , kur'anın Muhammed as ın sözü olduğu zannedilir korkusu ile !! zuhruf s. 68. ayetine metinde olmadığı halde ilavede bulunarak şu şekilde bir meal vermekte olup bu ilave gerekçesini, "mushaf yazıcılarının konuşmaya dalarak unutmuş!!!" bir gerekçe yazmayı herhalde bu sefer kendisi unutmuştur.
Zuhruf s. 68. ayetinin orjinal metni şu şekildedir.
" Yâ ibâdi lâ havfun aleykumul yevme ve lâ entum tahzenûn(tahzenûne)."
Zuhruf s. 68. ayetinin temiz fikire göre şöyledir.
" Ve Allah onlara: “Ey kullarım, artık siz hiç korkmayacak ve hiç hüzünlenmeyeceksiniz” diyecek. "
Ayetin metninde "ve Allah onlara diyecek" şeklinde bir meal vermeyi gerektirecek " ve yekulullahe" şeklinde bir ibare mevcut olmayıp sayın meal yazarı herhalde kur'anın Muhammed as ın sözü olduğu zannedilir diye Allah cc nin unuttuğu !! bir ibareyi durumdan vazife çıkartarak ayete koyma başarısını göstermiştir.
Sonuç olarak; temiz fikir adı altında yapılan kur'an mealinde , kur'an mushafının korunmamış olduğu ve yazıcı hatalarının olduğu iddialarının dile getirildiği 4 ayet hakkındaki görüşleri paylaştık. Kur'an mushafında yazıcı hatasının olduğu iddialarının gerçek olduğu şahsi düşünceler ile değil doğru olduğu iddia edilen bir mushafın delil getirilerek dile getirilmesi gerekir. Bu iddiaları doğrulayacak bir mushaf yeryüzünde yoktur. Allah cc kitabında "Allah hakkında konuşmak için aydınlatıcı bir kitap gerektiğini" bu konuşmaların bu kitap tarafından desteklenmesi gerektiğini bildirmiştir. Eğer birisi Allah cc nin bizlere indirmiş olduğu kitabın yazıcı hatası veya mürekkep damlaması gibi sudan bahanelerle yanlış yazıldığı , ve doğru olarak sunduğu delilin kaynağı kendisi olursa buna ancak kendisi inanır.
Bu mushafın yazıldığı zaman, bunu sadece yazan kişimi biliyordu ? , bu mushaf yazıldığı zaman, yazıcı hatasını farkedebilecek bir babayiğit yokmuydu? , bu mushaf yazıldığı zaman, yazan adam ne yazdığının şuurunda olmadan kahvede tavla atıp çay içerkenmi bunları yazdı? hiç bir sorumluluk hissetmeden başı bozuk adamlarmı bu mushafı yazdı, veya senin yanında okuduğun bir kitabın varda yanlışı o kitabtaki doğruya göremi gördün diye sormazlarmı temiz fikir adı altında meal yazıpta doğruyu kendi dediğinin olduğunu iddia eden adama? .
Temiz fikir adı altında yazılmaya çalışılan mealin pek de temiz bir fikirle yazılmadığı mushafın yanlış yazıldığı iddialarının dile getirilmesi ile ortadadır, şayet ortada yanlış yazım varsa kur'anın tevrattaki bazı ayetlerin israiloğulları tarafından örtüldüğü iddiasını dile getirmesi gibi yeni bir mushaf ile bu iddianın doğruluğu ispatlanabilir aksi takdirde sadece kuru bir iddia ve iftiradan başka bir şey olmaz.
Müslümanlar için kur'an tuz mesabesinde olup, bunun böyle olduğunu bilen islam düşmanları tuzu kokutmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar, temiz fikir gibi isimler alıp tuzu kokutmak için çalışan insanların kimin ordusuna su taşıdıklarını o meali okuyacak olanların takdirine bırakıyoruz. Biz kimsenin kalbini yarıp onun ne kadar samimi olduğunu bakmak gibi bir durumuz olmadığına göre yazdıkları ve o yazdıklarından kimlerin çıkar sağladığı ve memnun olduğuna bakarak kişilerin Allahamı yoksa onun düşmanlarınamı hizmet ettiği kararına varırız.
EN DOĞRUSUNU ALLAH CC BİLİR.